Tarih. 21 Şubat 2022
Yazan: Renginar GÜLER
Konu: Anadille ilgili çifte standart uygulanmasına hemen son verilmeli, zorunlu anadil öğretimi yasallaşmalıdır.
Sevgili okullarım ANADİL GÜNÜMÜZ kutlu olsun!
21 Şubat Uluslararası Anadil Günü, UNESCO’nun girişimiyle oluşturuldu. Amacı, dillerin çeşitliliğini ve öğretimlerinin gelişimini desteklemek, herkesin kendi anadilini konuşma hakkına sahip olduğunu ve aynı zamanda yüzlerce dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatmaktır.
Hatırlatıyoruz: Bulgaristan Türklerinin anadili Türkçemiz yok olma tehlikesi yaşıyor. El ele verelim ve Bulgaristan Müslüman Türklerinin anadil-siz kalmasına engel olalım. Gerekirse her birimiz öğretmen olalım ve Bulgaristanlı Müslüman Türk çocuklarına anadillerini öğrenme davasında yardımcı olalım, elimizden geleni yapalım ve Bulgaristan Türkçesini yaşatalım!
Anadil Günü çağdaş insanların en kutsal bayramlarından biridir. Sevgililer gününden, babalar gününden, yok olan böcekleri koruma gününden, çöp yığınları kokusunda boğularak yok olmaya karşı mücadele gününden ve daha yüzlerce başka kutlama vesilelerinden milyonlarca defa daha önemlidir. Çünkü anadilin öldürülmesi, anadil kıyımı, kültür kıyımı, tarih kıyımı, hafıza kıyımı, bu gün ve gelecek kıyımıdır. Anadil-siz var olma ölmeyi kabul etmek demektir.
Biz Bulgaristan Türklerinin ANADİL KAVGASI çok derin, çok yönlü, çok anlamlı ve çok kutsal bir mücadeledir. Biz Bulgar devletinden, bizden aldığı vergilere karşı, anayasal hakkımız ola eşit haklı vatandan hakkımızı kullanarak Anadilimiz olan Türk dilinin daha 2019 -2020 ders yılından başlayarak, Türkçe, Türk Edebiyatı, Bulgaristan Türkleri Tarihi ve Müslüman Ahlakı derslerinin birinci sınıftan itibaren zorunlu ders olarak karma bölgelerde ders programlarına (müfredata) almasını istiyoruz.
Demek oluyor ki, Bu dersler için öğretmen ve eğitmen yetiştirecek Öğretmen Enstitülerinin yeniden açılmasını ve kaliteli kadro hazırlamasını talep ediyoruz. Bu yapılmazsa, Türkiye’den gelecek Türk dili, Bulgaristan Türk Edebiyatı, Bulgaristan Türkleri Tarihi ve Müslüman Ahlakı dersi öğretmenlerinin diploma ve kalifiye sertifikalarının (uzmanlık belgelerinin) Bulgaristan Eğitim Öğretim ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tanınmasını ve Türk çocuğu dolu sınıflara atanmalarını ısrarla istiyoruz.
Bu eğitimin verilebilmesi için ders kitaplarının ve ek kitapların Bulgaristan’da hazırlanması, basılması ve aynı Bakanlık tarafından öğrencilere bedava dağıtılmasını öneriyoruz.
Türk öğrencilerin anadillerini okuyup yazmakla birlikte sosyal hayatta ve işte de kullanabilmeleri için eğitim-öğretim yıllarında, yaz tatilleri esnasında öğrencilerin Türkiye’de bedava kamp yapmasının örgütlenmesini, bu kamplarda anadil öğrenme alanında uygulamalı etkinlikler örgütlenmesini ve zengin anadil kültürümüzün genç kuşaklara başarıyla aktarıp yeni gelişim raylarına çekilmesinde ısrarlıyız.
Bununla birlikte okul çağı öncesi çocuklarımızın daha 4 yaşında anaokullarına toplanarak anadil- Türkçe – konuşmaları durdurularak Bulgar dilinin “anadil” olarak dayatılmasını asla ve hiçbir surette ve hiçbir şeye karşı kabul edemeyiz. Türklerin yaşadığı köy ve kasabalarda Türk çocuklara birinci dil olarak Türk dilinin öğretilmesi yasallaştırılmalı ve Bulgarca mevzuat kaldırılmalıdır.
Hak ve Özgürlüklerimiz için mücadele ederken şehitler verdiğimiz, sürgün, toplama kampları ve hapishanelerde çürütüldüğümüz adalet ve demokrasi davasına da elimizden geldiğince katkıda bulunmamıza rağmen, en ilkel insan haklarının başında gelen anadilde konuşma, yazma, propaganda yapma, eserler yazma ve halkımızla dertleşme dünya ile Türkçe iletişime geçme hakkımızı hala elde edemediğimiz çok acı bir gerçektir.
İnsanlar bir kene ısırığından, bir kırkayak sokmasından, bir sakırganın damarına girmesinden ölebilir, ama hepsi değil, kene, sakırga ve kırkayak kime yapışırsa o zehirlenir ve can çekişerek ölür. Bu bireysel bir ölümdür.
Anadili öğretme yasağı, bir ananın çocuğuna ana-süttü emzirmesinden defalarca tehlikeli bir yasaktır. Çünkü insanın manevi özünün oluşup biçimlenmesini hedef almıştır ve maneviyat sız insan eşittir hayvan. Yani anadil yasağı bizim ruhsal yok edilişimiz yani tarihten silinmemizi közlemiştir ve tetik düşmanın elindedir. ANADİL HAKKI en temel insan hakkıdır. İnsan topluluklarının olmazsa olmazıdır. Kolektif haklarımızın başında gelir. Vatandaşların, kolektif hak dediğimiz, birlikte kullandıkları haklarının yasaklaması ve uygulanması için devlet kurumlarını, eğitim bakanlığı gibi bakanlıkları, Türkçe konuşanlara ceza kesen İç İşleri Bakanlı ve belediyeleri seferber etmesi, Uluslararası insan haklarının baştan sona ayaklar altına alınmış olmasına en büyük kanıttır. Bulgaristan dışında ülkelerin hukukunda bir annenin evladıyla anadilinde konuşmasına yasak koymak cezası çok büyük bir suçtur.
Bu konuda Bulgarlar, Bulgar kamuoyu ve devletinin ikiyüzlü tavrını ortaya koymak adına şunu özellikle uygulamakta yarar vardır. Anadil Günü ÜNESKO’nun girişimiyle yerleşmiştir. ÜNESKO kararlarında dünyada 7 bin anadil olduğu duyurulurken, değişik nedenlerle bunlardan bazıları yok olma tehlikesi altında bulunuyor denmiştir. Balkanlarda 80 anadil konuşulurken, Bunlardan Boşnakça Bosna-Hersek’te ve Arnavutça Makedonya’da yeni yeni devlet dili veya devlette ikinci dil olabilmiştir.
Bulgaristan’da Türk dilinin devletin ikinci dili olması talebi ilk kez 1929’da toplanan Bulgaristan Türkleri Birinci Milli Kurultayında tartışılmıştı. 1958’den sonra anadilimizde okullarımız kapandı. Anadilde Bulgaristan Türk edebiyatı ve kültürünün serpilip açmasına kısıtlama getirildi. Devletin baskıcı politikası halk yaratıcılığımıza, anadilde bilgelimize aydınlığımıza yöneldi ve halkımızın geleceğini karartmayı seçti. Uygulanan açık ve gizli zulüm öncü aydınlarımızı vurdu. Milli bilince ve ruha sahip milli topluluğumuzu ezmeye kalktı. Tırmanan zulüm 1976’da büyük bir göç başlattı. Topluluğumuzun ruhu değişti. 400 bin Bulgaristan Türkü T.C. konsolosluklarından vize talep etti. ,,Anadil yasağının şiddetlendirilmesi Türk kimliğimizi yok etmeyi amaçladı. Zulmün özünde ana-dilsiz bırakılmak istendiğimizi görmeyen kalmadı. 1989’da Bulgar devletini kınayan ve lanet okuyan 360 bin kişi bir ayda anavatana aktı. Anavatan toprağını öperken, Cumhuriyet bayrağımızı öptü ve yakınlarına ve devletine anadilimizle sarıldı.
Biz, Türk anadil, edebiyat, sanat, kültür ve medeniyetini bazı özgün çizgilerle Balkan topraklarının Bulgaristan kesiminde yaşatan bir halk topluluğuyuz. Dinimiz ve toplumsal yaşamımız dikey örgütlüdür, anadilimiz halk kökenli, zengin ve toplayıcıdır, ahenkli ve kulağa hoş, gönül doldurucudur.
Yaşanan tüm kötülüklere rağmen, ırkçılığa, ayrımcılığa ve küstahlığa giden faşizan ve totaliter zulme karşın, bugünkü vatan toprağında orta direk olma, toplumu örgütleme, halkı seferber etme, ahlak kurma ve yükselerek yücelme niteliklerine sahip Türklerden başka bir etnik ve milli unsur yoktur.
Bulgaristan Türklerinin vuslat basamaklarından çıkmak için koltuk değneğine, birilerinin el uzatmasına ihtiyacı yoktur. Entegre olmaya, asimile olmaya, eriyip yok olmaya ise asla. Aynı değerlendirmeyi anadilimiz için de vurgulayarak söylemek gerekir. Biz Bulgarcadan hatır için 20 kelime almışsak, onlar anadilimizden 7 200 kelime ve değim almışlardır. Toplam kelime sayısı 10 bini geçmeyen Romen lehçelerinin içindeki söz ve deyimlerin, makamların ve inançların yarısı bizdendir. İstedikleri kadar alıp kullanabilirler, gönlümüz hoştur.
XXI. yüzyılda Türk olmak Türkçe konuşmak demektir. Büyüdükçe büyüyen Türkiye Cumhuriyeti devlet dilinin daha önceleri olduğu gibi bütün Balkan halkları arasında konuşma ve ticari, ekonomik ve kültürel etkileşim dili olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği’nden olmayan Türkiye’nin Avrupa üzerindeki etkisini, Türklerin nüfusunu görmeyen yok.
Bulgaristan’dan geçen 2 TIR’dan biri Türk TIR’ı, Sofya havaalanından kalkan uçaklar İstanbul Uluslararası Uçak limanına yolcu taşıyor, Edirne çarşısı Balkan Pazarı oldu, Büyük Başkan Tayyip Erdoğan hükümetinin bu yıl kitap, gazete, dergi ve basım yayım ürünlerinden devlet vergilerini kaldırması tüm kültür çevrelerini etkiledi.
Bulgaristan devletinin ülkede yaşayan azınlıkların anadilde eğitim, kültür ve medeni yaşam haklarını yıllardan beri tanımaması ve uyguladığı sert yasaklar azınlıklar konusunda çifte standartlı politika örneğimdir. Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Sırbistan, Ukrayna- Eflatun ve başka ülkelerdeki Bulgar azınlıkların etnik, dil, kültürel yaşam haklarına büyük ilgi ve yardım gösterirken, ülkedeki azınlıkları ezerek yok etmeye çalışması hele anadilde konuşmalarını bile kesin yasaklaması kabul edilebilir değildir.
Dış ülkelerdeki Bulgar çocukları için 152 okul, kültür yurdu, kitaplık ve kütüphane açıp donatan Sofya devleti 2700 Türk okul, medrese, sınıf odası, kültür merkezi ve Türk kitaplığı yıkıp kapatıyor. Makedonların, Ulahların, Pomakların ve Gagavuzların başında dolaşan kara bulut da budur. Milletin dolu yağması korkusu arttıkça arttığı için ülkeyi terk eden 3 milyon yaşlı çocuklarını da yanına çekiyor.
Bu kaçışın temelinde adaletsizlik hukuksuzluk, zorlama ve zulüm vardır. İlk yapılacak işlerden biri, Sofya Üniversitesinde Hukuk Kürsüsüne bağlı bir İnsan hakları Hukuku ve Azınlık Hakları Hukuku bölümü açılması zorunluğudur. İnsan hakları ve azınlık haklarına ilişkin 1945 Posdam, 1975 Helsinki, daha sonra Viyana ve Masteet Anlaşmalarındaki Azınlık hakları sözleşmeleri ve Çerçeve Anlaşması ve Ek Protokollerinin hepsinin kayıtsız koşulsuz ve bütünsel uygulanması gündem olmalıdır.
Avrupalıyız, Avrupa vatandaşıyız gibi sözleri söylemek kolay, fakat anadil hakkı gibi kutsal bir halkı ülkemizde yaşayan 8 azınlıktan hiç birine tanımamak asla kabul edilemez. Ana dil en kutsal insan hakkıdır. Bu konuda milli bütünsellik sağlanmadan Bulgaristan’ın geleceği karanlıktır.
Anadil Günümüz hepinize kutlu olsun.
Türkçe konuşalım, Türkçe yazalım, çocuklarımızı Türkçe sınıflarına yazdıralım ve anadilimize sahip çıkalım, bir baş belasından daha hep birlikte kurtulalım.
Hepinizi kutlarım.
Teşekkür ederim.