10 Kasım 1989 demokrasiye geçişin 30.yıldönümü münasebetiyle Başmüftülük Yüksek İslam Şurası tarafından 7 Kasım 2019 tarihinde 1286 sayılı kararla kabul edilen bildiri

Tarih, insanlığın gelişimine katkıda bulunan çok sayıda dönüm noktasını hatırlar. Bunlardan biri 10 Kasım 1989’da gerçekleşti, bunun sonucunda Bulgar toplumu 45 yıllık bir durgunluktan ve temel insan haklarından yoksun bırakıldıktan sonra yeni bir yol aldı.

10 Kasım 1989’da Bulgaristan’da ateist ideolojiyle güçlendirilen “ebedi” ve “güçlü” komünist rejim çöktü. Bu ateist ideoloji, Bulgar toplumunun en değerli olan dini özgürlük dahi özgürlükten mahrum bıraktı, oysa bunlar Yaratıcının insana doğuştan verdiği temel ve vazgeçilmez haklardır.

Bu 45 yıllık dönemde Müslümanların dini ve ana dili yasaklanmış, camileri yıkılmış veya kapatılmış, Müslüman isimleri, gayrimüslim isimlere değiştirilmiş, hatta ölülerin isimleri bile değiştirilmiştir. Bulgar halkının komünist rejimin dinsizliğinden kurtulmasına kuşkusuz katkıda bulunan ulusal ve uluslararası toplumsal vicdanı uyandırmada önemli bir rol oynayan bu olaylardır.

10 Kasım 1989, sadece birkaç ay sonra Müslüman isimleri iade edildiğinden dolayı Bulgaristan halkı ve özellikle Bulgaristan’daki Müslüman topluluğu için unutulmaz bir tarihtir. Sadece bu değil – din okulları ve camiler yeniden açıldı, hem Bulgarca hem de topluluğun büyük bir kısmının ana dili olan Türkçe İslam ile ilgili gazete ve kitaplar yayınlanmaya başlandı, serbest dolaşıma izin verildi.

Elde edilen olumlu kazanımlar hiç de az olmasa da, 10 Kasım 1989’da başlayan reformalar sonuçlandırılmadı ya da yaşamın her kesiminde ilk aşamadaki tempoda devam etmedi. 30 yıldır büyük ihtiyaca rağmen, Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da hala ikinci bir caminin inşa edilmesine ve Yüksek İslam Enstitüsü’nün ihtiyaçları için bir binanın yapımına ve ülke genelindeki Müslümanlara ait vakıf mallarının tamamen iade edilmesine izin verilmemesi bunu göstermektedir. Müslümanların gizli asimilasyonu devam etmektedir. Bunun sonucunda kimliklerinin tam olarak farkında olmayan bazı Müslümanlar isimlerini başka isimlerle değiştiriyorlar ve böylece dini aidiyeterinden, kültürlerinden ve dillerinden uzaklaşıyorlar.

Değerli demokratik kazanımların gelişiminin durduğu, hatta bazı zamanlarda el konulduğu tartışılmaz bir gerçektir, bu nedenle demokrasiye tam bir geçişten bahsetmek zor, ancak demokrasi oyunu devam ediyor. İşte bu nedenle 30 yıl sonra 10 Kasım 1989 Demokrasiye geçiş 30.yıldönümü gününde 10 Kasım 1989’da başlayan olumlu kazanımlar elde etmeye devam etmek için değerlerimizi, özgürlüğümüzü ve demokrasimizi yeniden gözden geçirmeli ve savunmalıyız.

 

 

Kırcaali Haber

Reklamlar