BG SAM
HÖH Başkanı L. Mestan bu söyleşiyi Ankara’ya Cumhurbaşkanı T. Erdoğanla görüşmeye gitmezden önce yaptı..Demecinde, Ankara’ya yolu olduğunu söylemedi. Seçmenbe ve halkımıza hangi konuları götüreyim Başkan Erdoğan’a diye sormadı.
Bulgaristan Türkleri, Türklük, özgün kültürümüz, basın, gazete, dergi, radyo, TV ihtiyaçlarımız, devlet okullarında çocuklarımızın zorunlu Türkçe dersleri olması gerektiği vs. vs. sorunlar gündeme getirmedi. Avrupa Birliği ülkelerinde en fazla tütün üreten bir ülkeyken ekmek teknemizin kırıldığından, işsizlikten söz bile etmiyor. AB içinde en sefil yaşayan azınlık olduğumuzu gizledi.
Müslümanların iş, ekmek, ibadet, kültürel hakları vs. konulara değinmiyor. Etnik azınlığımızın sosyal ve ekonomik olarak eziyet çektiği, işsiz olduğuna değinmedi. Bulgaristan’daki Müslüman mimari ve kültürel mirasının, vakıf taşınmazlarımızın geri verilmesine engel olduklarını gizledi. Haklarımızdan yana çıkmadı.
Savunduğu seçim tezi “özgürlük içimizdedir” bir saçmalıktır. Bizim özgürlüklerimiz Anayasa ve yasalarda garanti altına alınmalıdır. Bütün doğal, insan ve medeni haklarımız kanunlaşmalıdır.
Bulgaristan Türk ve Müslümanlarına karşı her saldırının, her dil uzatmanın yasal cezası olmalıdır. Eğer saldırıları azmettirici HÖH-DPS partisi ise yasaklanmalıdır. Bulgaristan Türklerine ve Müslümanlara karşı tümö saldırılar kesinlikle son bulmalıdır.
HÖH-DPS partisi Türklerin dil, din, kültür haklarına çok uzak olduğunu gizlemeye çalışıyor. Milliyetçi Bulgarlara yaranıyor. Onlarla işbirliği yapıyor. Devleti mafya ele geçtiğinden söz etmiyor. İnsanlar her gün çaresizlikten kendilerini yakıyor da, görmezlikten geliyor.
Partiye karşı propaganda yapıldığından söz edilirken Nikolay Barekov’un “Sansürsüz Bulgaristan” ve V. Siderov’un “Atana” gibi anti-Türk, anti-İslam kopoy partilerinin HÖH-DPS liderleri ile devamlı temas halinde olduklarını, Türk partisinden milliyetçilere para aktığını, ırkçı gruplaşmanın aynı kanaldan gelen büyük paralarla kurulduğunu, bize karşı saldırıların bir de Moskova paralarıyla yapıldığını gizliyor. L. Mestan T. Erdoğan’ın huzurunda ikiyüzli davranmıştır. HGÖH-DPS liderlerinin riyakarlığının sınırı yoktur.
Ana hedefleri Türk-İslam düşmanlığını ayakta tutmak ve gerçekleri görmezden gelmektir.
25 yıldan beri her sene 7 milyon leva karşılıksız devlet yardımı alan HÖH-DPS partisinin bir okul yaptırmadığını, bir cami duvarı sıvatmadığını, iki özürlü ve yaşlıya kömür ve ekmek yardımında bulunduğunu, çocuk okutmadığını, iki kaldırım taşı dizdirip yol yapmadığını gören varsa söylesin. Halkı aldattığı, soydaşları da değişik vaatlerle aldatarak oylarını çaldığı ortadadır. Ankara ziyaretinden önce şiddetlenen anti-Türk ve anti-İslam propagandasının ikiyüzlü hain liderlerin kışkırttığı medyaya düştü. Açıklandı. Siderov’un Barekov’un diğer Bulgar milliyetçilerinin HÖH-DPS tarafından finanse edildiği ve devamlı pohpohlandığı açıklandı.
Herkes biliyor ki, Başkan T. Erdoğan L. Mestan ve tayfasının ciğerini bilir. Bu resmi ziyaret ve kabul de ABD gibi dış güçlerin baskısıyla gerçekleşmiştir. Ve A. Doğan gibi Moskova ajanlarının Ukrayna ve Kırım olaylarından sonra sözde başka yöne bakmaya başladıkları uydurmasına bir lütuftur. Çünkü itlerin tüy değiştirdiği ama öz değiştirmediği her Türk tarafından bilinir. 25 yıl kötülük yapan kötülük yapmaktan başka hiçbir şey bilmez ve öğrenemez.
Takmış yüzüne keçi sakalını T. Erdoğan’dan utanmadan dilenmeye gitmişler. Oysa para alabilse Bulgar mafyasına yedirmeyeceği, köpekleri havlatmayacağı ne malum? Barekov gibi seviyesizlerin, politika çöplüğü artıklarının karı üstüne karı değiştirmelerini ve konaklarda yaşamalarını finanse edilmeyeceği ne malum?!
Bulgaristan Türklerine ve Müslümanlara karşı ağır laflar söyleyen, çifte vatandaşlığa saldıran, 1 ile 6 Ekim 2014 günleri arasında Bulgar Türk devlet sınırının kapatılmasını isteyen Barekov-Siderov şerefsizleri, sokak politikacıları HÖH-DPS itidir. A. Doğan çobanının “koyunlar köpekle güdülür” mantığının en büyük ürünüdür. İtleri besleyen, onlara para veren ve telefondan emreden L. Mestan, D. Peevski ve A. Doğan’dır. Bulgaristan makamları bu dörtlü grubun kendi aralarında bir İsviçre telefon hattı üzerinden sıkı bağlantı ve danışma halinde olduğunu tespit ettiğinde ürpermiştir. Bu gerçeği bilmeyen artık kalmadı. Bu derece yüzsüz olan bu grubun Ankara’da “Köşk”te kabul edilmesi, Bulgaristan Türklerini ve tüm Müslümanları düşündürmüştür. Herkes bu grubun bize karşı saldırılarını finanse etmek için para istediğinden dem vuruyor. Son zamanda Arap-Oman kaynaklarından başka Türkiye kaynağının da kesilmesi saldırı boyutlarının kat kat büyütülmesine engel oldu.
Bulgaristan’da seçim arifesinde kızışan propaganda saldırılarını gerekçe ederek Cumhurbaşkanı R.Tayyib ERDOĞAN’DAN talep edilen yardımlar ortaya çıkarılmalı ve kesin kınanmalıdır. Bu kişilerin tüm etkinlikleri Bulgaristan Türkleri ile soydaşlarımızın huzurunu bozduğundan dolayı kendilerine oy verilmemesinde ısrarlıyız..