Galin Stoev Fransa’da bir Bulgar, yabancı sahnede sıradan bir konuk artist değil, Toulouse Ulusal Tiyatro müdürü. Bulgar yönetmen Galin Stoev üç yıldan beri bu yüksek görevde. Daha görevi alırken Bulgaristan Radyosu’na verdiği demeçte, Stoev kendisi için her bir üst düzey meslek pozisyonu, probleme eşdeğer olduğunu paylaştı. Bunu yetiştiği Bulgaristan’daki “reel” sosyalizm döneminde geliştirdiği dünya bakışına bağlıyor.”Bana her iktidar yolsuzluklara karışmış gibi geliyor”, dedi.
Günler önce, Galin Stoev iktidara karşı öfkesini bir mektupta döktü. Açık mektup Başbakan’a hitap ederek, yetkililere karşı çok ciddi, açık, öfkeli bir eleştiridir. Stoev sokak protestolarda yeni bir umut kaynağı görüyor. “Şimdi, insanlar ekmek ve daha ucuz elektrik için protesto etmiyor. Onlar mevcut devlet modelinin yanlış olduğu ve artık buna tahammül etmeyeceklerini prensipleri ifade eden bir protestoya çıktılar” diye yazıyor.
Galin Stoev Bulgaristan Radyosu’na demeç verdi ve mektubunu özetledi:
“Her bir Bulgaristan vatandaşı gibi ben de yeterince öfke ve acı birikti. Bir aydan fazla süredir devam eden protestolar bu enerjiyi kanalize etti. Yazdığım şeyin tam ifade tonunu bulmam birkaç günümü aldı. Amacım şahsi saldırı değil, Bulgaristan’da neler olup bittiğine bir teşhis koymak”.
Galin Stoev devam ediyor:
“Paradoks şu ki, çok küçük bir ülkede yaşıyoruz, ancak bu devleti düzene koyamıyoruz. Protestocuların hedefi var, onlar okudukları yaşadıkları yabancı bir devletin, vatandaşlara düşman olmadığını, normal, mutlu ve daha sakin bir yaşam için bir araç olabileceğini görmüşlerdir. Bana göre seçimler yaklaşırken ortaya yeni liderler çıkacaktır, bu prosedür işidir. .
Şimdiki durumda entellerin sesi neden net bir şekilde duyulmuyor?
“Bu görüşe katılmıyorum. Toplumun büyük bir parçası olarak enteller şu anda çok zor bir ekonomik durumdalar. Bir kısmı kelimenin tam anlamıyla fiziksel hayatta kalmak için mücadele ediyor.Asıl mesele şu ki, ulusun bireyselliği dediğimiz bu insan grubu – enteller, tüm ekonomik, politik ve sosyal mekanizmalarla kasıtlı olarak marjinalleştirildi. “