Tarih:  14 Mayıs 2019
Yazan: Şakir ARSLANTAŞ
Konu:  Türkler özür dilemez. Özür dileyen Türk olamaz.

14 Mayıs 2019 tarihinde Hak ve Özgürlük Partisi ‘nin (HÖH-DPS) sahte kurucusu, sahte genel başkanı ve sahte “onursal başkan” Ahmet Doğan bir Duyuru yayınladı ve “öfkeli olanlardan ve hayal kırıklığına uğrayanlardan: yakın geçmişte yaptığımız yanlışlardan dolayı özür dileriz!” dedi. 2 yıldan beri A. Doğan’ın yüzünü gören yok. Deniz köşkünde ve Sofya’da sözde “sarayda” gizleniyor. Kırca Ali, Razgrad, Şumen, Silistre, Tırgovişte (Eski Cuma), Dobriç (Hacıoğlu Pazarcık), Burgaz ve Blogoevgrad (Yukarı Cuma) HÖH-DPS mitinglerine giden yok, sabırlı ve soskun seçmen bilinçli hareket ediyor, kazan kaldırmış durumda…

Bu özür dilemenin bir tek anlamı vardır. Seçmenin AP seçim etkinliklerini sabote etme kararı naiv ve mantıksız  baskıyla bozulmaya çalışılıyor. Sahte süresiz “onursal başkan” Duyurusundan halk şunu anladı: YALANCININ MUMU YASSIYA KADAR YANAR, BİZ BİTTİK, PİL BİTTİ, MUM SÖNDÜ, TESLİMİYET BAYRAĞI KALDIRDIK, SONUMUZU İLAN ETTİK. Doğan’ın özürü yenilgisinin kanıtıdır.

Hak ve Özgürlük davamızın baş haini A. Doğan, bir sera çiçeği olan, zırhlı ortamda yetiştirilen ve Bulgaristan’da adalet ve demokrasi davasına karşı korkuluk olarak kullanılan HÖH-DPS damarında kanın bittiğine, partinin ölüm döşeğine düştüğüne itiraftır. “Yakın geçmişimizin hainlikleri için” yüzüne boya sürüp özür dilerken Bulgaristan Türklerine karşı aldatıcı oyunlara, tuzak ardından tuzak kurmaya devam etirebilmek amacıyla damarımızdan kan istiyor. Allah beterinden korusun! Süresiz istifa etsin ve hayatımızda Doğan perdesi kapansın!

1989 Mayısında biz ayaklanmıştık. 30 yıl oldu. Doğan, 30 yıldan beri ayaklanma damarımızdan emiyor. Zülüm rejimi kuduzu diktatör Todor Jivkov’u devirdik. Zaferimizi emdi, soldurdu. Terörden boğulan bu ülkede demokrasi pençeresi açtık. Önüne kara perde gerdi.  O tarihten bugüne kadar geçen 30 yıl YAKIN GEŞMİŞİMİZ sayılır. Bu yıllarda Türklere kurulan bin tuzak, bin hainlik, halkımızı kör cahil bırakan kültürel soykırım, göç zulmü, gurbetçilik acısı, anadilimize, gelenklerimize, törelerimize, yaşam tarzımıza yasak koyma baskıları, azınlık haklarımızı elde etmemizin engellenmesi gibi binbir konuya ayrıntılı açıklık getirilmelidir. Irkçılık, ırk ayrımı, ötekileştirme, Türk ve İslam düşmanlığı, milliyetçilik, Nazicilik ve faşizm hortlamasına yol veren, paramızla bize düşman yetiştiren, faşist illeti özendiren zalim kafa  halkımız önünde hesap vermelidir. Ezilen, sömrülen, zulüm gören, yok edilmek istenen bir etnik, dil, din, kültür azınlığı olarak politik birikimimiz olan (HÖH-DPS) bizden çalınmıştır. Halkımıza karşı kullanılmış, namusumuz lekelenmiştir.

Şu gerçeklere bakınız , bu hırsızlık özürle falan düzelir mi? Savcılık dava açıyor!

2018’de hükümet 3.300 (üç bin beş yüz) levaya Varna Termik Elektrik Santralini Doğan’a sözde “sattı”. Yıllık avanta 30 milyon leva. Bu para bizim Türk kimliğimizin yok edilmesine susma parasıdır. Okullarda zaruri Türkçe dersi olmaması yani hainlik harcıdır. 

2007’de Avrupa Birliği’ne üye olduk. Memleketimizde tarım içlerinin omurgası Türkler olduğundan dolayı, Tarım Bakanlığı hep HÖH-DPS partisine verildi. Devlet Tarim Fonu (DTF) kuruldu. Köy Bölgelerinin Kalkındırma Programları geliştirildi. Tarım Bakanları HÖH-DPS’den, DTF Başkan yardımcısı da HÖH-DPS’den atandı. Halkımızın gözüne gül suyu serpildi.

Brüksel’den Sofya’ya köylülerimiz için toplam 7.5 (yeni buçuk) Miyar Avro, 15 (on beş) milyar leva geldi. Bir üretim geliştirilmedi. Bir adet tarım mamulleri işleme fabrikası kurulmadı. 768 “saray”,  “deniz köşkü”, “dağ evleri” ve “tatil siteleri” kuruldu. İçine zenginler, vurguncular, kendi adamları yerleşti. Aralarında paylaştılar. Paralar buharlaştı.

Doğan’ın yönettiği HÖH-DPS partisi Tarım Bakanlarının görevde olduğu yıllarda 8 (sekiz) milyar leva tutarında çorak arazı-denize bakan arsalarla değiş tokuşu yapıldı. Bu takaslar yasa dışıdır.

2012-2020 arasında AB’den gelen toplam yardım parası 20 (yirmi) milyar Avro’yu buluyor. Doğan’ın “paraları ben dağıtıyorum” dediği yıllar bitti. Şimdi Avrupa Birliği hesap soruyor. Bu paralar 35 (otuz beş) milyar Avro oldu ki, çalınan ve Of Scor hesaplara ve yabancı bankalara kaçırılanlar geri isteniyor. Bu taşı kaldıramayız, altında kalırız. Zararın neresinden dönersek kazançlı çıkarız. Bu durumda biz 26 Mayısta  HÖH-DPS hırsız çetesine oy veremeyiz. Bugün HÖH-DPS’nin yani Doğan’ın Tarım Bakanı Anton Projanov istifaya zorlandı. Demek oluyor ki engerek yıllanları delikten çıkıyor. Başımızın çaresine bakalım kardeşler.

Yenilginin itirafı konusunda aşağıdaki sıralamaya bir göz atınız.

Bir:

1990’ın 4 Ocak günü Ahmet Doğan ve daha birkaç ruhunu satmış dönek Hak ve Özgürlük Hareketi’ni (DPS) kurduklarını ilan ederken, ülkemizde mazlumların direniş ruhunu oluşturan ve biçimlendiren Bulgaristan Tüklerinin ve hak ve özgürlük, adalet ve demokrasi, insan ve azınlık hakları için zulüm yıllarında mücadeleye katılan tüm kardeşlerimizin, 1 500 000 (bir buçuk milyon) Türk savaşçının manevi birikimini, mücadele ruhunu, Türk kimliğini, umudunu, beklentilerini, aydın geleceğini neden ve kimin emriyle çaldıkları itiraf etmelidirler. Bulgaristan’da Müslüman Türk Kimliği ve azınlığı olduğu gerçeğini 1991 Anayasasına neden işletmediklerini açıklamalıdırlar. Doğan, Bulgaristan tarihinde eşi olmayan, olağanüstü utanç verici bir olay olan, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin ve Müslümanların insan hakları ve azınlık hakları davasını sattığını itiraf etmelidir. Öncelikli olarak  kendisine kin besleyen ve hayalleri suya düşmüş olanlardan değil, hepimizden ÇOOOOK BÜYÜK BİR ÖZÜR dilemek zorundadır. Bunu neden yaptığını, bizi, Türk kimliğimizi kaça sattığını resmen bildirmelidir. Haklı direniş dalgamızı kırmakla, ezilmiş insanlarımıza yalan söylemekle, onları aldatmakla, aydınlarımıza tuzak kurmakla ne elde ettiğini tek tek açıklamalıdır.  Bulgaristan Türklerinin yasal insan ve azınlık  hakları, kültürel azınlık hakları uğruna verdiği mücadelenin yolunu kesmek için planları kimin hazırladığını, aşamalı  hedefleri, mali kaynakları, kullanılan baskı ve terör yöntem ve  güçlerini, kurulan oyunları, zulmün tırmandırılmasını, görev yüklenen Kasim Dal, Lütfi Mestan, Mustafa Karadayı  gibi elemanları kimin seçtiğini, her birinin Türklere karşı hainlik yaparken ne istediğini ve ne üzerinde anlaştığınızı, hangi şartlarla görev aldıklarını vs vs birer birer açıklamak zorundasınız. HÖH-DPS hareketinin sözde okumaya gönderdiği gençlerin yurda geri dönmelerini nasıl ve neden engellediğinizi, sinsi hedeflerinizi, caydırma yöntemlerinizi, Bulgaristan Türklerinin işsiz, aç, yoksul ve cahil bırakılarak gurbetçiliğe zorlayarak neyi hedeflediğinizi tek tek açıklamak zorundasınız. Perde düştü. Oyun bitti. Zaman hesap verme zamanıdır.

İki:

HÖH yönetimi ile gizli polis (DS) ve Sosyalist Parti (BSP) arasında geçerli gizli işbirliği, dayanışma ve yardımlaşma antlaşmaları hemen kasalardan çıkarılmalı ve açıklanmalıdır.  Anlaşmalar, ekleri ve emirlerin hepsi yayınlanmalıdır.  Çalıştırdığınız ve hepimizi sıkıştıran parti içi gizli örgütün yapısı ve mali kaynakları mutlaka açıklanarak zulme son verilmeli, örgüt lav edilmelidir.  Bulgaristanlı Türkleri ve Türklüğü yok etme planı, Türk maneviyatını imha programı, arasız uygulanan Bulgaristan Türklerini Türkiye’deki yakınlarından koparma taktik ve stratejisi  bütün ayrıntılarıyla herkese ortaya konmalıdır.  HÖH’ün kadrolarını, milletvekili ve politik yönetim elemanlarını şartlandıran eğim programı, ihanetin yönetimi, finans kaynakları vs. açıklanmalıdır.  Hainlik kurslarını bitirenlerin isimleri, soyadları ve örgütsel yapı  hemen açıklanmalıdır. Kurulan hain tuzakları, uzak ve kısa vadeli hedeflere birer birer işaret edilmelidir. Bunlar halka duyurulmadan özür asla kabul edilemez, geçerli sayılamaz.

Bulgaristan Türklerinin bir asır ağır mücadele koşullarında yarattığı demokratik devrim kadrolarını güç kullanarak, vatandan kovarak, işsiz bırakarak, karalayarak partiden tavsiye etme uygulamasını kim dayattı, uygulama planını kim yönetti? HÖH partisini Türk tabandan ve Türk kimliği davamızdan uzaklaştırarak beyinsiz bırakma planı kimindi? Uygulama kime yüklendi? HÖH yönetimi ve gizli polis (DS) arasındaki işbirliğini kim koordine etti? Bu kadrolara karşı kaba güç kullanma kararı bugün de geçerli mı? “Multi Grup” sopacılarından başka  hangi zulüm kurumlarından yararlanıldı?  Bulgaristan’da Türk düşmanlığı kışkırtmasına ne amaçla yol verildi? HÖH-DPS Bulgar sol ve sağ aşırı milliyetçiliğinı neden finanse etti? Bu 30 yıl süren gelişmede Rusya organlarının rolü nedir!

Üç:

HÖH-DPS partisinin 20. Yüzyıl mayası bozulmaya çalışılmıştır. Parti tabandan tamamen kopmuştur. Cami duvarlarına seçim pankartı yapıştırmakla bu durum değişmez. Halkımızın HÖH-DPS partisinden beklentileri bütünsel çökmüş ve buharlaşmıştır. Partiye ilgi sönmüştür. Yaşayan, bireylerin gönlündeki eski hak ve özgürlük, adalet ve demokrasi davamızdır. Beklenti, yeniden orttak bir noktada buluşma umudunda düğümlüdür. Özlem, hain kafa ve ruhların, döneklerin, satılmış vijdanların ortak irade ile partiden ve mücadelemizden tasviyesidir. Yakın hedef olarak Avrupa Parlamentosu seçimleri belirlenmiştir. Zaman, ihanetçilere ders verme zamanıdır. Barışçı araçlarla öç alma ve hesap sorma zamanıdır.  Müslüman Türk seçmen sandık başına gitmemeye kararlıdır. T.C.’deki soydaşlarımız ve gurbetçi kardeşlerimiz de 26 Mayıs’ta bu irade de buluşacaktır. Aranan ise, öz davamıza kendi dünya görüşümüzden gelen ve yükselen, yeni bir yönetim, sorunlarımızı taşıyacak yeni bir yapılanmadır. Doğan’ın işaret ettiği gençler aldatılmıştır. Öz davamızın yükünü taşıyacak kişiler değildir. Yürüyüşlere 5-10 kişi katılması buna kanıttır. Halk bilir. Hepsine hainliğin zehir aşısı enjekte edilmiştir.

1996’da HÖH – DPS dava niteliğinin değiştirilmesi için 10 bin höhçü partiden atıldı. HÖH-DPS o zaman kurtlar sofrası oldu. Halkımız sindirildi.  Hepimize yabancı ve düşman bir sahte “lider” belirdi. Kırılma oldu. 2001’den beri Bulgaristan Müslüman Türklerinden yeni, hainliği kabul eden, ülkemizde Türklüğün sönmesine oy veren bir orta zümre yetiştirildi. Parti yönetimi gizli ajanlarla doldu. Para aklayıcıları ve kumarbazlar Başkan yardcısı atandılar. Türk kimliği budandı. Saldırılar çocuklarımıza yöneldi. Bulgarca dayatmaları ve değişik baskılar, can çekişmeyi andıran çırpınışlar şiddetlendi. Ahalimiz kimliğimize yeni bir zehirli aşıyı kabul etmiyor. Derman için AB’ye sarılanların da hesabı görülecek. Seçimlerle sivrilen ilgisizlik ve toplu tasviye istekleri buna kanıttır. Öte yandan Türküm belgelerini imzalama ulusal kampanyası, Türk ana-babaların doldurduğu Çocuğum Türkçe okusun  dilekçeleri Okul Müdürlerine teslim ediliyor. Türklüğümüzü yaşatma azmi güç topluyor. HÖH-DPS doktrini red ediliyor. Tepkiler bir halk hareketine gönüşüyor.

Dört:

Hak ve Özgürlük Partisi (HÖH-DPS) sahte kurucusu, sahte genel başkanı ve sahte “onursal başkan” Doğan’ın Duyurusunda yer alan, “Gençlerin daha iyi bir dünyada daha iyi bir hayat yaşamalarını hedefleyen ve bunu yapmak için kendilerinde güven buldukları emeli dağıtıp yok etmektek çok daha büyüktür. Bu seçimi kendileri yapmıştır. Ve biz Avrupa yolunca yürümek istiyorsak, onları desteklemek ve özendirmek zorundayız”  sözleri bir aldatmacadır. Gençleri kurban ediyorlar. O, bu sözleri yazarken utanmalıydı. İşaret ettiği gençlerin hiç biri anadilini öğrenemedi ve kullanmıyor. Kullanmak istiyor ama korkuyor. Senin desteklediğin Türk düşmanlıklarından ürkütülmüşler.  Azınlığımızın güncel yaşam çilesinden habersizler. Serada yetişmişler ve zırhlı kutuya kapanmaya hazırlar.  Hepsi özel beslenmiş ve aşılanmışlar. Hain olmayı kabul etmişler. Parti yönetimi baştan başa dolandırıcılık kokuyor. Brüksel’e kaçıp saklanma hevesi sonsuz. Emekçi halkımızın ekmek teknesi kırılmış umurlarında değil. HÖH-DPS partisi elinizden çıkıyor. Kabul ediniz.

DPS’nin davası çok büyüktür” demişsin. Büyüktü diyecektin. Çünkü senin “fahri başkan” olarak  perde ardından yönettiğin HÖH-DPS partisi son nefesini alıp veriliyor.

Doğan’ın yaşadığı lüksün bedeli, bizi yok etmektir. Yok olmamızı kabul edenler, özürü kabul eder ve 26 Mayısta oyunu HÖH-DPS kanun kaçağı AP milletvekili adaylarına verebilir ama hırsıza yardım eden, suçlu, hain, hem de hırsızdır. Aynı tanım genel geçerlidir. Haine koltuk çıkan, haindir. Düşünme ve karar verme hakkı hepinizindir.

Ahmet Doğan yakın köydeşimdir.
Bu acıdan kurtulmalıyız.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Dostlarınızla paylaştığınız için de teşekkür ederim.
İyi ramazanlar.

Reklamlar