Neriman ERALP
Konu: Rusya Teknolojik Yarışı ve Büyük Oyunu Kaybetti.
17 Aralık 2015 gecesi Ahmet Doğan Hak ve Özgürlükler Hareketi /HÖH-DPS/ iç darbesini gerçekleştirirken bir konuşma yaptı. Bu konuşmada Rusya ve dünya ekonomisi ve yeni dengeler için söylenen sözler, bulunulan iddialar ve yapılan saldırılar esasız ve tamamen yanılmıştır.
Doğan’ın, Putinci ve totaliter düzen kalıntısı Bulgar basınında sözde “stratejik olarak nitelenen” konuşmasında, ki o, 19 Ocak 2013’te HÖH partisi kurultay kürsüsünden sıkılmış paçavra gibi atıldıktan sonra yani son 3 yılda, demeç vermemiş, gazeteci kabul etmemiş, TV-ye davet edilmemiş ve konuşmamıştı, gerçekler çarptırıldı, ters yüz gösterildi ve kamuoyu aldatılmaya çalışıldı. Olayın üzerinden bir ay geçmedi ki, her şey ortaya çıktı. Bir defa Rısya’nın, Ahmet Doğan’ın yumruk sallayarak anlattığı “bileği bükülmez ve askeri gücü karşısında mutlaka boyun eğmemiz gerektiği bir ucube” olmadığı, “derin iç bunalımlarla çatırdayan bir devlet olduğu” ortaya çıktı.
Onun konuşmasında tam 10 bin basım işareti var. Bunlardan yalnız 70-şi HÖH Partisinin “Rusya yanlısı” bir siyasi parti haline getirilmek istendiğini anlamaya yeterlidir. Bir KGB ajanı olduğunu tüm gazetelerin yazdığı Doğan’ı 3 yılda unutanlar yeniden gün ışığında görebildi. Bulgaristan Müslümanlarını “Rusya’nın Bulgaristan’daki altıncı kol ordusu” haline getirilmek istendiği planı da yeniden sandıktan çıkarıldı. O, “Rusya geri dönüyor! Rusya’nın geri dönüşü kaçınılmazdır! ” sözleriyle hazır bulunan HÖH yönetim kadrolarına gözdağı vermek istedi. Türkiye’den kopalım ve Rusya’nın kanadı altına sığınalım, demek istedi. “Fahri” Başkan Doğan, Suriye’deki barbarca bombardımanları örnek göstererek “bir Türkiye Rusya Savaşında halimiz ne olur?” sorusunu soracak kadar ileri gitti. Rusya’nın yürekler acısı iç durumunu gizlemeye çalıştı.
“Avrupa Birliği’nin şu dönemde daha ileri gelişmek için gerekçesi yok, bana kalırsa, AB’nin bir bütün olarak kendini korumasına da gerekçesi yok” derken “Rus ayısı geliyor” sözleriyle hayalindeki yeni gelişmelerden duyduğu memnuniyetini gizleyemedi.
Bulgar basını, tarihsel zulüm ve çekiyi unutmamış olan Bulgaristan Türklerinin ve ülkemizdeki tüm Müslümanların “Rusya” sözünden koktuğunu yazdı. Son dönemde “eski cani” olarak tanımlanan Rusya’nın Kırım ve Doğu Ukrayna’daki keyfi hareketlerinden sonra Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin tepkisiz kalmasını ve kükremeyişini, “güçsüzler”, “başa çıkamayacaklarını biliyorlar” şeklinde yorumlayanlar oldu.
Batıyı korkuttu ve neredeyse “Beyaz donla” yakaladı gibi yazılar da çıktı.
Tamamen yanlış olan bu saptamaların, aynı zamanda aldatıcı, gerçekleri saptırıcı ve Bulgaristanlı Müslüman Türkleri korkutup Türkiye sevgilerini söndürerek, Büyük Türkiye hayallerini kırmak için yapıldığı gün ışığına çıktı. Doğan’ın 17 Aralık konuşmasından sonra, HÖH partisinden atılanlara, Baş Müftülüğe, anadilini ve dinini seven vatandaşlarımıza, dış ülkelerde din eğitimi almış ve imamlık, müftülük yapan din adamlarımıza, ibadet dilimize karşı yeni bir saldırı dalgası geldi.
Kuşkusuz bu yeni düşmanlık kükremesinin de daha önceki saldırılar gibi, uzun zaman hazırlandığına inanıyoruz. Nedenlerine gelince son dönemde rahatsızlıkları artmış bulunuyor ki inden çıktılar. Türkiye’nin bölge devi olması, dünyada büyüklük ve güç olarak 8-inci ekonomiyi kurabilmesi, PKK, PYD ve DAEŞ gibi iç ve dış düşmanla kendi gücüyle baş etmesi, Dıyarbakır katakombalarında saklanan PKK bozuntularını birer bire temizlemesi düşmanın Türkiye’yi parçalama umutlarını suya düşürdü. Ağır mücadele koşullarında, eski kıta 1 milyon sığınmacıya ev sahipliği etmekten acizken, Türkiye’nin 4 milyon sığınmacıya kimseye yakınmadan ve kimseden yardım istemeden barınak sağlaması, diktatörlük bozuntusu Esad rejimine karşı mücadele eden Yurtsever Cepheyi desteklemesi, Ahmet Doğan gibi Putincileri rahatsız ediyor. Sanki A.Doğan’ın sözlerine kulak veren ve kılavuz edinen var.
İşte bu iç ve dış saldırı ortamında biz, Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi (BGSAM) olarak, Afganistan Savaşını kaybeden, Berlin’den, Prag’dan, Varşova’dan – Doğu Avrupa’dan çekilmek zorunda kalan, Orta Asya devletlerinin Rus yörüngesinden dağılmasını engelleyemeyen Moskova’nın elinde, cebinde veya başka bir yerinde sihirli bir Putin silahı olmadığını, Suriye saldırısının, son hortlamanın arkasının boş olduğunu anlatmaya çalıştık.
Putin’in sonkozlarını oynadığını ve Suriye’den çekilmek zorunda kalacağını yazdık. Bunun yakın zamanda olacağına işaret ettik. OPEK’in petrol fiyatlarıyla Rusya’yı çökerteceğini vurguladık. Rusya’daki barışçı güçlerin katliyamları lanetleyeceğine inandığımızın altını çizdik. Son haberlerden Rusya’nın 2016 devlet bütçesinden sosyal harcamaları % 10 kıstığını öğrenmiş bulunuyoruz. Kemer sıkma artık başladı. Bakalım ne kadar dayanabilecekler. Kötüye gidiş bununla bitmiyor. Rusya ekonomisi bir de teknolojik iç çöküş yaşanıyor.
Bunu kendi ağızlarından, artık yeni itiraflar olarak da dinlerken, çöküşün boyutlarını görebiliyoruz. Rusya’nın en büyük banka grubu olan “Sberbank” Müdürü, 2000-2007 yılları arasında Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı görevinde bulunan ve Putin’in çalışma odasına hala kapı çalmadan girebilen önemli imtiyaz sahiplerinden biri olarak German Gref, Moskova’da düzenlenen “Gaydar Forumu” adlı ekonomik uzmanların beyin fırtınası toplantısında şöyle konuştu.
“Biz yarışı kaybettik, bunu çekinmeden kabul etmek zorundayız. Oyunu kaybeden devletlerin arasındayız. Bunu açık olarak söyleyebilirim. Biz, ilerlemeden gönüllü olarak vazgeçenlerden biriyiz.”
Gref’e göre, “galip gelenler, zamanında gelişmeye ayak uydurup, teknolojik gelişmeye yatırım yapanlar” oldu.
“Zamanın istemlerine ayak uyduramayanlar devasa kayıplara uğrayacaklar. Gelişmiş ve gelişmekte olan devletlerarasındaki uçurum daha önceki sanayi devrimleri zamanında olduğundan çok daha derin olacak.”
Gref şöyle devam etmiştir:
RUSYA TEKNOLOJİK YARIŞI KAYBETTİ.
“Zamanın istemlerine ayak uyduramayanlar devasa kayıplara uğrayacaktır. İnsanlığın gelişim seyrindeki, adına dördüncü devrim dediğimiz, bu son devrimde, galip gelen devletlerin kazancı ile kaybeden ülkelerin gelirleri, yeni duruma ayak uyduran yani muvaffak olan insanların ve bu işi başaramayanların arasında son derece büyük bir gelir uçurumu meydana gelecektir. Rusya bu yarışta kaybedenler arasındadır.”
Eski ekonomi bakanı Gref’e göre, “büyük problem orta katmanda kilitlenecektir. Yüksek kalifiye uzmanlara gereksinim kat kat artacak, uzmanlığı olmayan işçilerin istihdam şanları aynı düzeyde kalacak ve bu ihtiyaç bugün Avrupa yollarında ilerlerken gördüğümüz, sığınmacılarla karşılanacaktır. Kara iş görmek istemeyen ama uzmanlık derecesi de olmayan yerliler çaresiz kalacak ve büyük trajedi yaşanacaktır.”
***
Rusya’nın en büyük bankalarından birinin şefi olan Gref’in enerji devrimi konusundaki görüşleri ise şöyledir:
“Yeraltı zenginliklerini kullanarak yaşama çağı son dönemini yaşıyor. Petrolün yerini yeni enerji kaynakları hızla alacak. Yeni teknolojiler, toplumu, iş dünyasını, her vatandaşı yani her şeyi değiştirecek ve en dramatik değişim sıradan insanların ve ailelerinin, alt katmanın yaşamında olacaktır.
“Devlet kurumlarının hepsi değişiklik yaşayacaktır. Çünkü devlet git gide daha büyük rol oynamaya başlıyor. Anahtar rol eğitim ve öğretimde olacak, anaokulundan üniversite bitirene kadar öğretim modeli baştan sona değiştirilmelidir. Ne yazık ki biz buna henüz hazır değiliz.
***
Enerji sektöründe beklenen değişiklikler.
Gref, Rusya’nın enerji sektörde ciddi sorunlar yaşadığını anlatırken Çin’den örnekler verdi.
“Enerji sektöründe köklü dönüşüm yapılmalıdır.
“2016 yılının sonunda ve 2017 başında Çin 70 gigawat Güneş enerjisi kullanacak. Güneş, rüzgâr, biyoenerji Çin ekonomisine 230 gigawat güç sağlarken, hidro enerji kaynaklarından da 330 gigawat enerji elde edilecek. Atıkların kullanılmasından toplam 560 gigawat enerji üretilecek. Bunların toplamı, Rusya’dan Çin’e uzanan doğal gaz ve petrol boru hatlarından sağlanan enerjiden 2 kat daha fazladır ve artmaya devam ettikçe Rusya’dan sağlanan enerjinin önemi ve değeri azalıyor.
“Çin’in kullandığı ve Rusya enerji sistemine güçlü darbe indiren alternatif enerji kaynakları geliştirme eğilimi hız kazanıyor. Çin enerjisinin % 45’ini geleneksel olmayan enerji kaynaklarından elde ediyor. Çin ekonomisinde petrolün önemi azalıyor. Dolayısıyla Rusya’nın Çin enerji pazarında payımızı arttırarak işleri düzeltiriz planı istesek de istemesek de suya düşüyor.
“Enerji kaynaklarında değişim eğilimi öncelikle, Rusya’dan Çin’e sağlanan linyit kömür miktarını ve genelde bütün karbon-hidrojen kaynaklarını da kapsıyor.”
Grif, şu öngörüde bulunuyor:
“Biz bir çağın daha tarihe karıştığını söyleyebiliriz. Taş devri bitti. Ama o, taşların tükendiği için sona ermedi. Aynı şekilde, biz petrol çağının da sonuna gelindiğini ilan edebiliriz. Çünkü bütün arabaların elektrikli araç olmasına ve onlara hizmet için gerekli alt yapının kurulmasına ancak 10 yıl kaldı.”
Gref, Rusya’nın teknolojiler alanında treni kaçırmasını ise şöyle örnekledi:
“ Bugün “Sber Bank Teknolojileri” sektöründe 6 bin programcı çalışıyor, geçen sene onlar platformda 27 bin değişiklik yapabildi. Bu yıl ise onların 41 bin değişikliğe imza atmasını bekliyoruz.
Fakat bir bu olaya bir de “Amazon” açısından baktığımızda, orda bir günde platformda 10 bin değişiklik gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu başarı, bizim bir yılda 40 bin değişiklikle övünmemize olanak vermiyor. Onlar bizden çok ileri!
“Bu bakıma, bizim kendi aramızda durum değerlendirmesi yaptık ve platform değişiklikleri üzerinde çalışmalarımızı tamamen durdurduk. İBM, Oracle ve başka – yarışmaları kazanan Rus Amerikan şirketinden hisse satın almakla yetiniyoruz. Yeni esnek teknolojinin, bulut halinde yeni yapay zekâsı olacak, fakat o bütün süreçler ve bütün yapılanış değiştirilip yenilenmeden bir işe yaramayacak. Yarına açılan yol budur, bu bir çağrışımdır, ama kaçırmışız. “
Putin bakanı, bankacı Gref, “Rusya dünya ekonomisinin dışında kaldı dedikten sonra, Rusya’nın dünya ekonomisine dönebilmesi için tek yolun bilim adamı ve uzman işçilerin ülkeden kaçması yollarını tıkanması olabilir.” dedi.
Gref’in bu açıklaması, Rusya’nın teknolojik olarak yenildiğine işaret ederken, bir de bugünkü savaşların yalnız füze ve bomba fırlatmakla kazanılamayacağına, kulaklarına çöküş çanları gelen Putin iktidarının dünya bunalımlarından, ambargolardan ve içine düştüğü Pazar darboğazından çıkmak için yol aradığını ve Suriye Irak petrollerine oturup da gün kazanmaya çalıştığına işarettir. Bu bakıma A. Doğan’ın “Rusya’nın büyüklüğü masalı” artık dinlemek isteyen pek yoktur.