Musa VATANSEVER
Son günlerde Ahmed Doğan’ın megafonla yaptığı açıklama, Bulgar siyasetindeki karmaşayı bir kez daha gözler önüne serdi. Doğan’ın “bu siyasi canavarın yaratılışında” sorumluluğu olduğunu kabul etmesi, bir yandan topluma bir özür niteliği taşısa da, diğer yandan siyasi arenadaki güç oyunlarının boyutlarını gösteriyor.
Delyan Peevski’nin adının geçmesi, Türk siyaseti kadar Bulgar siyasetinin de derinliklerinde dolaşan bir geçmişin yankısı.
Birçok siyasetçi yıllarca süren kirli ilişkileri ve çıkar çatışmalarıyla anılırken, bu “çocuk” dediği Peevski’nin varlığı, belki de bu çürümüş sistemin bir parçası olarak kalmaya devam edecek. Doğan’ın açıklamalarını duyduğumda, aklıma “Bulgaristan’ın laneti” ifadesi geldi. Gerçekten de bu laneti silmek, pek çok kişinin hayal bile edemediği bir görevdi.
Mahkeme süreçlerinin, hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde işlerken, sıradan vatandaşlar için ne anlama geldiğini düşünmek gerek. Hükümetin aldığı kararlar ve gerçekleştirdiği eylemler, sadece bir yargılama süreci değil, aynı zamanda toplumda adalet arayışının bir yansımasıdır. Ancak tüm bunlar, yine de gerçek bir değişim yaratmaktan çok uzak kalıyor.
27 Ekim yaklaşırken, vatandaşların “Yeni bir Başlangıç” isteği giderek büyüyor.
Ancak bu istek, sadece yeni bir yüz veya yeni bir lider değil; aynı zamanda eski alışkanlıkların kırılması ve gerçek bir dönüşüm anlamına geliyor. Kendi kendini sorgulayan bir toplum, kendi içindeki karanlık yüzlerle yüzleşmeden ilerleyemez.
Belki de bu durum, siyasetin sadece güç oyunları değil, aynı zamanda toplumun vicdanı olduğunu hatırlatıyor.
Siyasi figürlerin ve onların etrafındaki yalanlar, sadece birer piyon olarak kalmaya mahkum. Sonuçta, gerçek değişim, toplumun kendisinde başlamalı.
Siyasetçiler, ancak bu değişimi görmek için yeterince cesur olduklarında gerçek anlamda “yeni bir başlangıç” yapabilirler.