Musa  VATANSEVER

Tarih: 31. 12. 2016

Konu:  Dileğimiz,  bizim yeni yılımız bize benzesin ve hiç birimizi bir şeye muhtaç etmesin!

Geçen kış öyle usulca gelmişti Yıl Başı. Hatırladınız mı?

Sevdi bizi ve bizden ayrılması çok zor oldu. Hele son günlerde çok hırçınlaştı.

Hem Bulgaristan’da hem de Türkiye’de baştanbaşa kar altında kaldım. Soğuk da kendini aratıyor. Çok sevmiş bizi bir türlü bırakıp gitmek istemiyor. Sonu hayırlı olsun.

 

Lütfen Yeni yıl vesilesiyle Burgas dağlarında, Deliorman’da yakınları olan kardeşlerimiz yola çıkmasınlar. Yollar kapalı. Otobanlardaki buzlanma ve kat teperi geçit vermiyor.

Yılbaşınız kutlu olsun sevgili kardeşlerim.

Biz Türk milleti olarak bu yıl çok zor bir yılı tarihe kattık. O kadar zordu ki, birçok konuda geçmişimizi ve bugünümüzü yeniden değerlendirdik. Etrafımıza bir daha baktık ve göremediklerimizi görmeye çalıştık.

Hak ve Özgürlükler Hareketinden Sorumluluk, Özgürlükler ve Tolerans için Demokratlar (DOST) partisinin kopmasıyla, 2016’nın gerçekten içimizdeki totaliter kalıntılardan, hainler sürüsünden süzülüp kurtulacağımız umudu doğmuştu. Bu olumlu gelişmeye Doğruca’lı bağımsız milletvekili Hüsmen Güney hareketinin dal budak salmaya başlanması da eklenince umutlarımız inanç kıvılcımları vermeye başladı. Yılın son günlerinde bu ikiliye Hürriyet ve Demokrasi Partisinin yeni başkanı Orhan İsmailov da dahil olunca yeni bir hareketlenme biçimlendi. 26 Aralık sabahı yeni ortak atılımın Sütkesiği (Mleçino)  şehitler mezarına ONUR YÜRÜYÜŞÜ’ ne birlikte katılmaları yepyeni bir gelişmenin başlangıcı oldu. “Bizim bahar yeniden yeşerecek” diye haykıranlara Yeni Yıl müjdemiz olsun!

Bulgaristan Türklerinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan soydaşlarımızın yeniden uyanarak kenetlenmesinden oluşacak kitle hareketinin ideolojik, teorik ve siyasi tohumlarını saçan Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK ve Stratejik Araştırma merkezimiz de 2016’da ciddi bir şahlanma yaşadı. Yılın tüm toplumsal olaylarında başı çeken, ışık olan, yol gösteren rol oynadı. Binlerin gönlüne biraz daha yaklaşabildi. Okut kitlesini genişlettikçe genç tabana inmeye devam edecek. “Bulgaristan Türklerinin Sesi” gazetesini bir elektronik aylık yayın olarak çıkarak BULTÜRK yayını okur kitlesinin 100 bini aşması övgüye değerdir.

Tarihsel önem taşıyan,2016’ Ağustosunda “Yeni Kapı” da bir daha ateşlenen Türk Ulusal Ruhunda BULTÜRK bayrakları da dalgalanması büyük anlam kazandı. 20 gün süren demokrasi için gece nöbetlerinde tüm vatanseverlerle aynı saflardaydık. 15 Temmuz FETÖ darbecilerini birlikte kınadık. Türk ulusunun yeniden dirilişinde, bir ve beraberlik kavgasında omuz omuza beraberdik. 1919’da Çanakkale zaferleriyle tutuşan ve bir asır boyu kesintisiz gelişerek büyüyen Türk kimliğimizin yeni sarmalında buluştuk. Bugün de bu yeni başlangıcın gurur ve kıvancıyla kanatlanmışız, ortak hedeflere birlikte uçuyoruz.

Türk ulusundan bir parça olan ve Türk kimlini Atatürk’ü, Türkiye halkının ulusal şahlanışını örnek alarak oluşturan Bulgaristan Türkleri 21. asır Türk ulusal kimliğinde ayrılmaz, kopmaz ve oluşturucu bir öğedir.

Bulgaristan Türk kimliği Türkiye Cumhuriyetiyle sıkı bir etkileşim içinde, Türk halkının öz kimliği örnek alınarak, kendi kökleri üzerinde oluşmuş, azınlık statüsü kazanmış ve gelişmiştir. Artık hepimiz inanıyoruz ki, hayat bir ulusal kimlik ve azınlıkları öteleme yüzyılı olan 20. yüzyılı iteliyor ve çok uluslu, çok kimlikli, çok kültürlü halk topluluklarından oluşan yapılanmayı hayata çağırıyor. Bulgaristan’da bu yeni yapılanmanın başını çekecek olan kitlesel, bileği bükülmez güç Türkler olacaktır.

2016’da memleketimizde bizi Rus etki alanında bir mantar haline getirmek isteyen, kimliğimizi köreltme çabalarını sürdüren HÖH-DPS azınlığımızın eritilmesinde ön ayak olma siyaseti artık çöküyor. Totaliter rejim nankörlüğünden doğan “Bulgar Etnik Modeli” zamanını doldurdu, kendi mezarını kendisi kazdı ve çukura düştü, cenazesine giden yok. Halka karşı gelişen tüm hareketlerin kaderini yaşadı ve söndü.

2016 yılı Bulgaristan için çok ağır ekonomik, siyasal, mali ve kültürel çöküş yılı oldu.

Avrupa kıtasında en sefil, en az gelirli, en fakir, işsizler ordusu en kalabalık ülke damgası sırtımızdadır. Bulgaristan halkının dirilme enerjisini tüketen totaliter baskı terör ve zulüm düzeninin enerjisi tükenmiştir. Dünya çağdaş medeniyetlerine katılabilmemiz için yalnız memleketimizi güzel havası yeterli olmuyor. Modern dünya sayısal devrim çağına giriyor. Nüfusun % 44’ünün okuduğunu anlayamadığı bir eğitim sistemi7yle bu hamleye katılabilmemiz zor olacak benziyor. Memleketimizdeki karanlıkta ağarma ve ışık kıvılcımı göremeyen yurttaşlarımızın 3 milyonu artık geçimlerini dış ülkelerde arıyor. Avrupa Birliği makamlarının genç nüfusumuz arasında yaptırdığı bir ankete göre, ülkemizin beyin gücü ve beden gücü gelişmiş ülkelere akmaya devam ediyor. Nesnel süreçleri yapay kararlarla yön değiştirmeye çağırmak hiçbir işe yaramıyor.

Tüm bunlara rağmen biz Bulgaristan Türkleri ve orada yaşayan tüm kardeşlerimiz ülke siyasetinde belirleyici rol oynamaya devam ediyoruz. 6 Kasım’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüksek aktiflik gösterdik. Halkın kaderinin hiçbir siyasi gücük veya kişinin elinde oyuncak olmadığını ve olamayacağına işaret ettik.  Aynı gün yapılan halk oylamasına (referendum)  katılarak Bulgaristan’da siyasi rejim değişikliğine gerek olduğuna oy verdik. Siyasi dönüşümün motoru haline gelen 2.5 milyon seçmen arasında son sözümüzü biz de söyledik.  Halk meclisinin boşaltılmasını, siyasete yön veren meclis içindeki gizli kasalara el konmasını, memleketimizin geleceği üstüne hiçbir görüş sahibi olmayan beslemelerin siyaseten dışarı itilmesini, totaliter zihniyetin sökülerek üst akıl olmasına son verilmesi vs. kesin kararlı bir tavırla istendi.

Ülkenin majoriter seçim sistemine geçmesi, bütün vatandaşların seçimlere zorunlu katılması ve siyasi partilerin devlet yemliğinden bol bol beslenmesi pratiğine son verilmesi gerçek demokrasiye açılan aydınlık kapısı olacaktır. 2016’nın getirdiği yeni umut budur.

Tabi, totaliter komünist kalıtın son kalıntılarına varınca siyasal ve devlet sisteminden temizlenmesi, seçim sisteminin kökten değiştirilmesi, 2.5 milyon seçmenin iradesine, referenduma rağmen, çok sert ve çok kararlı bir kavgayla olacaktır. Bu kavga olağanüstü gergin ulusal ve uluslar arası ortamda gelişmektedir. İç siyasette faşizan, aşırı sol ve aşırı sağ bir kabarma var. Güç aldığı kaynak, halkın çilesini sömürme, populist, yalan dolan propaganda ve vatandaşımızı hayallerine hamal etme ustalığıdır. Ömründe bir köpeğe ekmek atmamış yeni tipler halka boş paket dağıtarak oy istiyorlar, iktidar yolunca her gün biraz daha tırmanıyorlar. “Ataka”, “Yurtsever Güçler” ve VMRO gibi güçler, yeni kurulan Rusçu partiler halk düşmanı cephede birleşiyor.

Halk tabanından kopmuş bir iktidarla yönetilen Bulgaristan’da siyaset kitle nabzını tutamadığı için 2016’da yapılmak istenen reformlardan hiç birisi başarıyla sonuçlanmadı. Geçen yıl parasız ve yalnız kuru vaatlerle sosyal reform yapılamayacağını kanıtladı. Köklü dönüşümler yolunda adım atılacaksa önce adalet reformu yapılarak, herkese eşit adalet saplanmadan, demokrasinin de kök salmasının anlamsız olduğu görüldü. Ne yazık ki, bu yönde yapılan tüm adımlar baltalanırken, sanki ülkede savcılık diktatörlüğü kuruluyor.

Biz Bulgaristan Türkleri,  giden yılın aralık ayında çok büyük bir felaket yaşadık. Şumen’ne bağlı Şeytancık (Hitrino) köyünde doğal gaz sarnıcı patladı. Tren kazası oldu ve pek çok ev yandı, köy halkı tahliye edildi. Ölü ve yaralılarımız var. Kar kış altında kalan köy halkı, hayvanları, elektrik ve suyu kesilmiş bir durumda sıkıntı çekmeye devam ediyor. Evlerine toplanamayan kardeşlerimiz var. İnsanlarımızdan her fırsatta oy istelen HÖH-DPS bu felaketimizde de acımızı paylaşmadı, halkımızın yanında olmadı, felaketi TV ekranında izledi.

2016’yı uğurlarken umut yüklüyüz kardeşlerim. Bu yıl Türkiye felaketler atlatırken aynı zamanda gençleşti de dinçleşti. Yeni ve çok daha büyük bir Türkiye doğuyor. Türkiye Cumhuriyeti doğal dostlarıyla buluştu ve bizim de içinde bulunduğumuz bölge siyasetinde sonuç belirleyen yeni güç durumuna büyüyor.

Biz umutların sönmediği, 33 medeniyetin üst üste olduğu dünyanın en güzel coğrafyasında yaşıyoruz. 2017’den başlayarak yarınları aydınlatacak ve ısıtacak güneşin bizim toprağımızda. Toplumumuzdan ve halkımızın kutsal ruhundan doğacağına inanıyoruz.

Yeni yılınız kutlu olsun!

Reklamlar