İsmail Cingöz
Tayland’da yakalanan ve Çin’e iade edilmeleri halinde idamları kuvvetle muhtemel olan Uygur Türkleri’nin dramı, yoğun iç ve dış gelişmelerde arasında gözlerden kaçmaktadır.
Tayland’da gözaltında bulunan ve meçhul geleceklerini bekleyen Doğu Türkistanlı mülteciler konusuna girmeden önce, bölgenin tarihi hakkında kısaca bilgilendirme yapmak faydalı olacaktır;
“Türkistan” olarak bilinen büyük coğrafyanın doğusunda bulunan ve tarihteki adı ile “Doğu Türkistan”, 19. Yüzyılın son çeyreğinde Çarlık Rusyası ve Çin arasında paylaşılmıştır. Batı Türkistan komünizmin çökmesi ve SSCB’nin dağılması sonucu bağımsızlıklarını elde eden Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan Cumhuriyetleri arasında beş devlete bölünmüştür.[1]
Yüzyıllar boyunca Çin’in istila hedefinde olan Doğu Türkistan, 1876 yılında Çin’in işgaline uğramış ve 1759’dan bu yana 42 defa ayaklanarak bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Fakat 1863, 1933 ve 1944 yıllarında elde ettikleri bağımsızlıklar maalesef uzun ömürlü olamamıştır. Çin’in bölge demografik yapısı üzerinde uyguladığı politikalar ile nüfus dağılımı da hayli değiştirmiştir. 13 milyonun üzerinde nüfusu bulunan Doğu Türkistan’da, 1949 yılına kadar 200 bin civarında Çinli bulunurken, günümüzde 5 milyondan fazladır.[2] Nüfusun azlığı coğrafi alanın da küçük olduğu yanılgısına düşmeye sebep olabilir. Doğu Türkistan 1,65 Milyon km2 büyüklüğü ile Türkiye’nin iki katından daha büyük bir coğrafi alana sahiptir ve çok zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir.
Çin Türkiye ile olan ilişkilerinde, Uygur Özerk bölgesini sürekli olarak masada bulunduruyor. Doğu Türkistan’ı kendisine karşı terörist faaliyetlerin merkezi olarak gören Çin, son 6 ay içerisinde Uygur Türklerinin sorumlu olduklarını iddia ettiği şiddet eylemlerinde 175 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Sakıncalı bilgileri internet ortamında paylaştıkları gerekçesiyle de 334 kişiyi tutuklamış ve 18 bin dini içerikli kitaba da el koyan Doğu Türkistan’da asimile politikası hız kesmeden devam etmektedir. Başta namaz ve oruç olmak üzere birçok dini vecibeyi yasaklayan Çin yönetimi, uygulamalara karşı gelenleri ise “bölücülük” suçlamasıyla ömür boyu hapse varan cezalar ve mal varlıklarına el koyma müeyyideleri uygulamaktadır.[3]
Çin yönetimince “terörist” ilan edilen “Uygurların Anası” unvanı ile tanınan Rabia Kadir’in Türkiye’ye gelmek istemesi, ardından bir de Nisan 2012’de Guantanamo Üssü’nde sorgulanmalarına müteakip serbest bırakılan 2 Uygur Türkünün İstanbul’a gelmesi nedeniyle de Çin ile kriz yaşamıştı.[4]
Şimdi ise Tayland’da mahsur kalan Uygur Türkleri’nin Türkiye’ye gelmek istemeleri, Çin’in ise kendi vatandaşı olduğu gerekçesiyle iadesi talebiyle yeni bir Türk-Çin krizi kapıdadır.
2014 Mart’ında Tayland’da gözaltına alınan 78’i çocuk, 82’si kadın ve 60’ı erkek olan mülteciler, çıkartıldıkları mahkemede “Çin’in Sincan bölgesinde maruz kaldıkları baskılar nedeniyle kaçtıklarını ve Türkiye’den geldiklerini, bu nedenle Çin’e iade edilmemelerini, Türkiye’ye gitmek istediklerini beyan ettikleri ve 15 Mart 2014 günü Türkiye’nin Bangkok Büyükelçisi Osman Bülent Tulun tarafından ziyaret edildikleri”[5] basında yer almıştır.
Türk Dışişleri soydaşlarımızın Türkiye’ye gelebilmeleri için girişim başlattığı anlaşılmaktadır. Durum Türkiye tarafından ihmal edilecek bir husus değildir. Çünkü Çin’e iade edilmeleri halinde idam edilecekleri nerdeyse kesindir.
Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’da yaşanan olayları dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’i neredeyse “Soykırım” yapmakla suçlamış ve Türkiye çok sert bir tutum sergilemişti. Fakat Ekim 2010’da dönemin Dışişleri Bakanı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Çin ziyaretinde Uygur Türkleri’ne “yanınızdayız” mesajı verirken, Çin’e ise “toprak bütünlüğünüzü destekliyoruz” mesajı verilerek gerilen siyasi ilişkilerini geliştirilmesi amaçlanmıştır[6].
Bu ziyaret ile Türkiye-Çin ilişkilerinde olumlu gelişme katedilirken, Sincan Uygur Bölgesinde de gözle görülür bir değişim yaşanmış, eskiden bu bölge Türk ziyaretçilere kapalıyken, başta işadamları olmak üzere Çin’e giden Türklerin oralara gitmeleri adeta teşvik edilir olmuştu.
Şimdi ise Tayland’a geçen mülteci sorunu nedeniyle ilişkilerin krize girme ihtimali söz konusudur. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Uygur Türkleri ile yakinen ilgilenmesi ve “Mültecileri Türkiye’ye almak istiyoruz” mesajına Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hau Chunying’in Türkiye’yi kast ederek “Bu konu Çin ile Tayland arasında bir mesele ve ‘ilgili ülke’ artık konuya müdahale etmeyi bırakmalıdır” açıklaması[7] ikili ilişkileri gerecek gibi görünmektedir. Tayland ise uyruk belirleme çalışmalarının devam ettiğini, Türkiye ve Çin taraflarıyla görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.[8]
Türkiye’nin Suriye, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile olan ilişkileri başta olmak üzere sıkıntılı bir dış politik süreç geçirdiği bu günlerde Çin ile ittifakı önem arz etmektedir. Ayrıca Türkiye için Rus, Çin ve İran ilişkilerinde realist yaklaşımlarla politika üretmesi olmazsa olmaz durumdur.
Fakat Çin ile ilişkilerin gerilmemesi adına Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz feda edilemez, edilmemelidir. Türkiye yeni bir 1944 Boraltan Köprüsü faciası[9] benzeri bir olayın yaşanması ihtimalini de göz ardı etmemelidir. Nihayetinde bu insanlar bizim soydaşımız, öz kardeşlerimizdir.
* 02.12.2014 Tarihinde; Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi USGAM’da yayınlanmıştır.
(Erişim) http://www.usgam.com/tr/index.php?l=807&cid=2437&konu=0&bolge=13, 02.12.2014.
** Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı, BULTÜRK Ankara Temsilcisi.
[1] Erkin Alptekin, (2011) “Çin’in Doğu Türkistan Siyaseti” Sosyoloji Konferansları 22 (2011): 143.
[2] Erkin Alptekin, a.g.m.
[3] “Çin’in Uygurlara Baskısı Artıyor” http://www.dunyabulteni.net/dunya/315643/cinin-uygurlara-baskisi-artiyor, 28.11.2014.
[4] Milliyet, “Uygurlar İstanbul’a Gelince Kriz Çıktı”, 21.05.2013, http://www.milliyet.com.tr/guantanamo-dan-gelen-uygur-krizi-/gundem/detay/1711575/default.htm, 30.11.2014.
[5] Milliyet, “Çin’e Dönmemek İçin Türküz Dediler” 16.03.2014, http://www.milliyet.com.tr/cin-e-donmemek-icin-turkuz-dediler/dunya/detay/1852339/default.htm, 30.11.2014.
[6] Sami Kohen, “Davutoğlu’ndan Uygur Güvencesi”, 28.10.2010, Milliyet, http://www.milliyet.com.tr/davutoglu-ndan-uygur-guvencesi/sami-koh
en/dunya/dunyayazardetay/29.10.2010/1307352/default.htm, 01.12.2014.
[7] “Çin’den Türkiye’ye Uygurlar İçin Tepki” http://www.gazetekolay.com/i/www.ensonhaber.com/cinden-turkiyeye-uygurlar-icin-tepki-2014-11-30.html, 30.11.2014.
[8] Radikal, “Çin’den Türkiye’ye Uygur Uyarısı”, 30.11.2014, http://www.radikal.com.tr/turkiye/cinden_turkiye_uygur_uyarisi-1242240, 30.11.2014.
[9] Detaylı bilgi için bknz. Elmas Yıldırım; “Dönek Kardaş” şiiri, “Güneş Ne Zaman Doğacak” Senarist Tufan Güner, Orhan Film, 1977.