Levent RASİM
Tarih: 15. Şubat 2017
Her saat 6, her gün ortalama 136 kişi ölüyor, 600 köyde in cin yok.
Eskiden köyde harman kenarına toplanır goy goy yapardık. Genç kuşak goygoyculuğu bilmeye bilir yani boş boş sallar, gevezelik ederdik. Şimdi gençler köylerden çekilmiş, her yer ıssız oldu. Köyler öksüz gibi.
Bulgaristan’da toplam 600 köyde insan kalmadı. Kırcaali ve Deliorman köylerinin birçoğu da boşaldı. Kalanlar sanki köy bekçiliği yapıyor.
Arabaya motora binip birisi zikzak çizsin diye bekleyenler var.
Eskiden önemli bir iş yapacak olsan, aynı işi daha önce yapmış olan biri dikilirdi başına ve “önce toza, sonra taşa “ vurmayı öğren nasihatleri dökerdi.
Memleket boşalıyor. Tutturmuşlar biz 7 milyonuz masalını sakız gibi çiğniyorlar. Oysa önce “etnik temizlik” dediler ardı kesilmedi. 720 bin kardeşimiz artık Türkiye’de. Biz yapışkan bir milletiz, birbirimizden zor kopuyoruz, Türklüğümüzde güçlü bir iç yapışkanlık var. Hiyerarşiye sonsuz saygımız ve öncü iradesine bağlılığımız sınırsız. İşte bu niteliklerimiz Türklüğümüzü kaynaştırıyor, bizi aynı ruhta buluşturuyor. Batıya gidenler de 2 milyondan fazla, en kalabalık koloniler İspanya ve İtalya’da bulunuyor.
Bulgarlar dağ yamaç köylerinden il merkezlerine akarken il merkezlerinin yerlileri de dış ülkelere göç ediyor. Bulgaristan’daki köy toplamı 5 bindir. 1990’dan beri 6 bin köyün sakinlerinin ya hepsi ölmüş ya da ayakta kalanlardan birisi köyde kalmış ve bekçilik yapıyor.
Köylerin insansızlaşmasının sebepleri başlıca ekonomik olsa da bölgelere göre değişiyor. Mesela bir Tuna ili olan Vidin’de iş ve dış göç adeta yarış ediyor. “Gün gelir döneriz” deyip kapıyı çeken köyünü terk ediyor. Köyünden geri dönmemek niyetiyle çıkan 100 kişi Vidin şehrine yerleşmeye çalışırken, şehrin sakinlerinden 200 kişi aynı zamanda bavul sıkıyor. Tuna kıyısı sakinleri yeşil, güzel, sulak, suları şifalı diye anlattığımız yerleşim yerlerini ter edince ya İspanya’ya konuyor ve orada iş bulup yuva kurmaya çalışıyorlar. Bulgar hükümeti oralarda Bulgarca kursları ve kültürel etkinlik merkezleri açıyor. Vidin yöresindeki geçimsizlik çocuk ölümlerini çok tırmandırdı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, geçen sene ilde 300 çocuk dünyaya gelmiş, fakat çocuk da bu dünyadan gitmiş.
Osmanlıdan ayrılmazdan önce, 1875 yılında yapılan sayıma göre, Vidin sancağında 291 bin Bulgar, 40 bin Türk, 29 bin Ulah, 5 500 Çingene, 2 000Yahudi ve başka etnik azınlıklardan da 10 bin kişi yaşıyordu.
1934 yılında yapılan seçim Vidin ilinde 191 784 kişi yaşıyordu. Bunlardan 55 bini il merkezi Vidin’de kalıyordu. 1985’te bu rakam 87 000’ne yükselmişti. Bölgedeki bütün dağ köyleri boşalmıştır. Bugün Vidin ilinde yaşayan her üç kişiden biri emeklidir. Türk kalmamıştır.
Bu konular üzerinde düşünenlerin fikirlerine kulak verildiğinde, kalan insanların aynı bölgede tutulabilmesi için mutlaka hayvancılık, arıcılık ve organik tarım geliştirmek zorunludur. Son 10 yılda böygeye yatırım yapılmamıştır. Biz Müslüman Türkler olarak Vidin-Tuna kıyısında artık bitmişiz, şimdi hala tutunmaya çalıştığımız Karadeniz ilimiz Burgaz yöresindeki duruma bir göz atalım.
Burgaz ilinde nüfusu çok fazlasıyla yaşlanmış durumda. Türkiye ile Dede ağaç sınır kapısında bulunan Malko Tırnovo belediyesindekilerin sayısı çok azalmış. Daha önce 7 bin kişinin yaşadığı bu sınır şehrinde ancak 2 500 kişi kalmış. Her gün 2 cenaze kalkan şehrin çan sesleri sınır kapısında işitiliyor. Burada dikkat çeken nüfus rakamlarının ilk sırasında, Türklerin yaşadığı Ruen bölgesinden 2 000 kişinin, Karnobat belediyesi köylerinden 600 ve Sungurlare şehri sakinlerinden de 2 000 kişinin son 10 yılda Bulgaristan’dan dış ülkeye göç etmesi oluyor. Sozopol gibi gözde bir deniz sayfiye merkezinden de 2 000 kişinin Burgaz’a taşınması düşündürücüdür. Bulgar İstatistik Enstitüsü verilerine göre bu Karadeniz ilimizde nüfus 120 bin kişi azalmıştır.
1991 yılında Filip Dimitrov hükümetinin Bulgaristan’da kooperatifçiliği dağıtması, Müslüman Türklere 1984–1989 döneminde yapılan zulüm esnasında tarım ürünleri dış pazarlarımızın kapanması, bu arada işlenmemiş, yarı işlenmiş ve teknik tarım ürünlerimize Rusya pazarlarının da kapanması gelir kaynaklarımızı çok daralttı. İç göç yaşamadan, medenileşme yolunda pişmeden bir asırda 6 defa doğrudan dış ülkeye göçe zorlanan atalarımız ve kardeşlerimizden sonra sıralarımız çok seyreldi. Birçok yerde artık saf tutamıyoruz.
Bizim gerçek durumumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için memleketimin değişik bölgelerinden gerçek örnekler veriyorum. Bizim anadil eğitimi olanaklarımız olağanüstü daraltılmış olduğunu defalarca yazdım. Kazanlık köylerinde Türklerin de yaşadığı Stara Zagoya ilinde okuryazar olmayan gençlerin oranı 2012’de % 7.7 iken, 2014 sonunda artık 8.4 olmuş. Boyko Borisov hükümeti sağlık, eğitim ve ekonomi bakanlıklarını hiçbir konuda deneyimleri olmayan reformculara vermekle yanlış yaptı. Ekonomi, sosyal ve kültürel yaşam her dalda çöküyor.
Son haftalarda ülkemizde yaşlılar fuarı gibi bir şey oluyor. Emekli toplantıları yapılıyor. Seçimde oy isteyenler büyük büyük vaatlerde bulunuyorlar. Emekli maaşlarını 300 leva yapacaklarmış. Eminim seçimi kazansalar ne yapıp ne yaparlar ama bizim köylülerimize şu 300 levayı vermezler. Sosyal yardım programları kesildi. Toplum yaşlandı. Bitiyoruz.
Harmanlı’deki sığınmacı kampındaki ayaklanmadan sonra, Suriyeli savaş kaçağı ailelere geçici ikamet belgesi vermeye başladılar. Devlet kendilerine Bulgaristan’da kalabilirsiniz diyor, Bulgar belediyeler kayıtlarını yapmıyor. Elin Pelin kasabasında 30 Suriyeli aile sokakta kaldı. Yaşlı bir sığınmacı çıktı “bTV” sabah programında konuştu: Dedesinin vaktiyle Diyar Bakır Kalesinden kaçan Bulgar havarileri Halep’te misafir ettiğini, ceplerine para koyup sonra da yolunu bulup Viyana’ya gönderdiğini, kendilerine yardım ettiklerini anlattı. Ardından siz bize yardım etmek zorundasınız, çünkü benim şehrimdeki bütün silahlar Bulgaristan ürünüdür. Düşmanlarımızı silahlandırdığınıza göre, siz bu işin buraya varacağını biliyordunuz. Evsiz barksız kaldık ve siz bize yardım etmek zorundasınız, diye konuştu.
Memleketimiz kaynıyor.
Orta direk olan yaşlılar köyden çıkacak durumda değil. Toplum çatırdıyor.
Öte yandan ırkçılık tüm sınırları aşmış kükredikçe kükrüyor. Müslüman düşmanlığı kemikleşiyor.
Son hesapta kaçanları yerinden yurdundan kovalayan gizemli bir korku var!
Her saat 6, her gün ortalama 136 kişi ölüyor, 600 köyde in cin top oynuyor.