Sakir ARSLANTAŞ

Tarih: 29 Mart 2017

Konu:   Bulgaristan Türklerine uygulanan siyasetler hep düşmanca oldu.

26 Mart’ta gidip oyumuzu verdik. Bir oy denizde bir damla. Bu seçimde 2 pistte koştuk. 27 yıldan beri oy verdiğimiz Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin aldığı oylar 650 binden 300 bine indi. Siyasi koşuya yeni katılan “Dost Birliği” ise meclise girmek için gerekli olan 125 bin oyu toplayamadığı için kopardığı gürültüyle kaldı. Bizde gürültü dendiğinde, fırtınanın ağaçları devirdiği, dalları kırdığı, ötede beride sallanan tenekeleri alıp götürdüğü akla gelir. Halk ağzındaki başka bir değim ise “kırık daldan meyve toplanmaz.

DOST partisi kurulurken ve daha sonra Kasım Dal’ın kurduğu Halkın Şeref ve Demokrasi Partisi (HŞDP) ile seçimler için “DOST Birliği” ortaklığı kurarken, çıkan gürültü beni düşündürmüştü. Halkımız ayrılıp gidene “Yolun açık olsun!” derken, gidici biraz uzaklaştıktan sonra hazır bulunan, uğurlayıcılara dönerek “Ayrılmakta hayır vardır!” der.

Tabi bu olaya parçalanmamız açısından baktığımızda, hepimiz “birlikten güç doğar” dedikten sonra “hayırlı olan birlik olmamızdır” diyerek dua eder.

Bizim içimiz dışımız budur. Ve doğamız bölünme, ayrılma, parçalanma, sıla acısıyla yoğrularak durulmuştur. Şu anlatmaya çalıştıklarımı rakamlara döksek, şunlar çok çarpıcıdır:

1925’te Ankara Antlaşmasının imzalanmasından sonra İkinci Dünya Savaşı’nın sonu olarak bilinen 1945’e kadar 100 bin Bulgaristan Türkü taşınabilir eşyalarını sırtlayıp Türkiye’ye göç etti. Savaş yıllarında dahi göç durmadı anavatana hep aktık.

1950 -51 yıllarında büyük bir kitle göçü oldu. Toplam 250 bin Bulgaristan Türkü göç etti. Türkiye Cumhuriyetine yerleşti ve geri dönmediler.

1968 – 84 yılları arasında göçler devam ederken 130 bin yurttaşımız daha ata toprağından söküldü. Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı.

Bulgar vahşetinin doruğu olan 1984 – 1989 döneminde sindirme ve eritme siyasetine karşı 1989 Mayısı’nda ülke çapında ayaklanan Bulgaristan Müslümanlarından 500 bin kişi çok kısa bir zaman kesimi içinde ülkeden kovuldu. Türkiye’ye geçti. Diğer göçlerden farklı olarak bu “Büyük Göç” esnasında 150 bin yurttaşımız Bulgaristan’a geri döndü. O gün bu gün Bulgaristanlı Türkler “Kapı Kule” sınır kapısının kapanmasına razı olmadılar. T.C.’de yerleşseler, çifte vatandaş olsalar da, hep gidip geldiler, emekliler yaz aylarını köylerinde geçirdiler, bahçelerine sebze diktiler, asmalardan üzüm topladılar, meyve ağaçlarını silktiler, memleket havası nefes ettiler.

1980 yılların ikinci yarısında uyguladığı sokkırım siyaseti ile ilgili birkaç defa yarım ağızla özür dileyen Bulgar makamları, katilerin, suçluların, zorbacıların kılına dokunmadı. 1984–89 yılları arasında zorlu gizlilik döneminde Müslüman Türklerin kurduğu 28 direniş hareketinin başına geçen ve hak ve özgürlük davamızı gemleyip isteklerimizi unutturmaya çalışan Ahmet Doğan ve ekibi, süreçlere hakim olmak için yalan değirmeninde çuval dolusu sahte haber, vaat, kandırma öğütse de bu seçimde iyice tosladı. Yalanlar ters çarptı. 2014’te 38 milletvekili çıkaran DPS üç yıl sonra 26 milletvekilliği kazandı. Hak ve özgürlükler, kişisel haklar, etnik azınlıkların toplu hakları ve özellikle de Türklerin anadil, din ve kültürel yaşam hakları gibi konularda izlenen ihanet ve ezme politikasına tokat indirilmiş oldu.

29 Mart 2017 akşamı “Bulgar Ulusal TV – 1” programında, seçim hükümeti başbakanı Prof Gercikov’un seçim günü Bulgarca evrak doldurma baskısı ve “Kapitan Andreevo” sınır kapısında memlekete dönen yaşlı vatandaşların ırkçılar tarafından tartaklanmasına onay vermesi dikkati çekti. Böylece ırkçı-milliyetçi baskıların tepeden onaylı olduğu dikkati çekti. Bu örneklere Türkiye’den gelen otobüslerin durdurulmasını ve bazılarının geri çevrilmesini de ekleyebiliriz. Bulgar başbakanı Gercikov’un ırkçılara arka olması faşist köklerin derinlere uzandığını kanıtladı. “Bulgaristan’da oy kullanacaklarsa Bulgar dilini öğrensinler” diyerek tepki göstermesi dikkati çekti. Aynı zamanda Gercikov hükümeti günlerinde, Sofya’daki iki yabancılar merkezinde, her iş gününde Bulgarca yazmayı bilmeyen, Bulgarca konuşamayan, 200 Makedon, Sırp, Moldova ve Ukrayna vb vatandaşına Bulgar vatandaşlığı, kimlik ve pasaport verildi. Bu yalan dolan işlerin de gün gelir geri teptiğini birlikte izleriz.

***

Yel değirmeni rüzgâr olmadan dönmez. Yalan dolan ve kandırma politikası da bir yerlerden para almadan iş göremez. Bu konuda en ilginç bilgiler Moskova’dan geldi. Erken seçimlerden 2 ay evvel Sofya’ya 300 sayfalık bir seçim talimatı gönderildiği açıklandı. Bu yönetmelikte şaşırtıcı, aldatıcı, yalan haber üreterek yaymak önerilirken, ikinci olarak da, sosyolojik ajanları kullanarak seçimlerin Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) tarafından kazanılacağını seçmenin beynine kazınması istenmiştir.

Yalan haberler dizisinde öğretmen maaşlarına yüzde yüz zam, emekli maaşlarının yükseltileceği, “Belene” Atom Elektrik Santrallinin kurulacağı, “Güney Akım” doğal gaz boru hattının inşa edileceği gibi birçok hiçbir dayanağı olmayan uydurma, şişirilmiş haber ön plana çıkarıldı. Toplumda umut yaratılmaya çalışıldı. Fakat seçmenler 1995 – 1997 Jan Videnov, 2005 -2009 Sergey Stanışev ve 2013 – 2014 Plamen Oreşarski hükümetleri dönemlerinde yaşadıkları güçlükleri hatırladıkça BSP’den uzak kaldılar. Bir de şöyle bir şey oldu. Seçime iki hafta kala BSP Başkanı Bayan Kornelya Ninova Avrupa ve NATO’dan uzaklaşma ve Rusya’ya sarılma yönünü açmaya başladı ki, Bulgar seçmenlerden 250 bin kişi oyunu Avrupacı ve NATO-cu siyaset çizgisine bağlı kılan GERB partisine vermeyi seçti.

Özel sosyolojik ajanslar, televizyonlar ve basın organları tarafından “öz kaynaklı” anketlerde gerçekten BSP partisi seçimi defalarca kazandı. Parti başkanı Korneliya Ninova “başbakan oldu”. Fakat bu yalancı anket rakamlarına inananlar 22 Mart gecesi yalandırıldıklarını anladılar, çünkü GERB ile BSP arasında  % 5.5 fark olduğu hemen ortaya çıktı. Siyaset gündemine damga vurdu. Yalan anketlerle kamuoyunu etkileme oyununda en aktif rol bu defa “bTV” ile “24 Çasa” gazetesine düştü.

DPS 27 yıldan beri aldattığı Bulgaristan Müslüman Türklerine bu defa daha büyük bir yalan balonu saldı. Önce Ahmet Doğan siyasete dönüyor, diyenler, seçim sabahından sonra yine sustular. Seçimde 10 gün önce Doğan’ın “Bulgar halkına açık mektubu” yayınlandı. Bu mektupta ilk kez olmak üzere, Doğan ırkçı faşist “Yurtsever Birliğe” el uzattı. İki parti ilk defa ülke sınırları dışında bir operasyon gerçekleştirerek, T.C.’deki soydaşları Bulgarca evrak doldurmaya zorlayarak seçim sürecini engellediler, yavaşlatıp frenlediler ve 50 – 60 bin seçmenimizin oy kullanmasına yol vermediler. Bu işbirliğinden başka bir şey beklenemezdi. Bu iki kafası bozuklar partisinin iliklerinde Türk ve Türkiye düşmanlığı kaynadığı bir daha görüldü. Şu an bu iki parti ve hareketin birleşmesi veya iktidar ortaklığının olanaksız olduğu görülse de, DPS liderinin ırkçı faşistlere Türklerle hesaplaşın yeşil ışığı sönmeden yanıyor.

 

İkinci olarak, Bulgaristan Türkleri güya Rusya’nın, ya da belki de Avrupa Birliği’nin (Fransa, Avusturya ve Almanya) gibi devletlerin Balkan Yarımadasındaki anti-Türkiye siyasetini yönetmek ve Avrupa’nın İslamlaşmasına engel olmak için Avrupa merkezlerinden birine çıkarılarak olan Ahmet Doğan yeniden harekete geçiriliyor, haberleri yayıldı.

Avrupalı liderler Büyük Türkiye siyasetine karşı Doğan öderliğinde Balkan ülkelerindeki Müslümanlar arasında cephe kurmayı düşünüyor. Etkinliklerin AB tarafından yönetilmesi öngörülüyor.

Oluşmaya başlayan yeni durumla ilgili yorumda bulunan eski Tarım Bakanı Mehmet Dikme, Nisan ayında yapılacak olan Türkiye’deki halk oylamasından sonra DPS partisinin dağılacağını haber verdi.

Seçim öngünlerinde en gürültülü kampanya yürüten “DOST Birliği” hiçbir konuda deneyim sahibi olmadığını her adımda herkese gösterdi. Kampanya’da en çok kullanılan terim “DOST Birliği” örneği, olumsuz propagandada mutlaka büyük başarı gizlenir gerçeğini bu defa kanıtlamadı. “Dost Birliği”  meclise giremedi ve bir sürü olay yaşıyor.

Bugün Malta’da yapılan Avrupa Halk Partisi (NDP) kurultayında konuşan GERB Başkanı Boyko Borisov, isimlerini birer birer sıralayarak birçok yapancı siyaset adamına erken seçimlerde Sofya’ya gelip partisine yardım ettiklerini açıkladı, kendilerine teşekkür etti ve zafer kazandığını söyledi. DOST, eline yüzüne bulaştırmadan yardım almayı ve teşekkür etmeyi bilmediğini gösterdi.

Seçimleri bir futbol karşılaşması olarak düşünürsek, maçtan sonra gol atılmadığını unutmayalım. Halkımız ise kırık daldan meyve toplamak istemiyor. Ne yazık ki, zamanın büyük yalanlara sert tepki vermesi için,  beklememiz gerek.

Sonu hayırlı olsun.

Reklamlar