Levent RASİM
Konu: Tohum Tarlada Demlenir.
“Benim bir hayalim var ve kim bilir… Ben, ülkemizden kovulan bizim Türkleri, kovulan Bulgarları, kovulan Yahudileri, yeniden geri toplamak hayali ve arzusuyla yaşamaktayım.
Hep beraber, Bulgaristan’ı gerçek bir demokratik ülkeye çevirebiliriz. Hepimiz için, çocuklarımız ve torunlarımız için, o yeniden çekici, yaşanabilir ve güzel yurdumuz olabilir.
Yeniden köylerimiz ve kasabalarımız canlanabilir, gene her yer Bulgarlarla, Türklerle, Yahudilerle, Ermenilerle ve Çingenelerle dopdolu olur… Eski zamanlarda olduğu gibi, gene Çekler, Almanlar, İspanyollar,İtalyanlar, Fransızlar, Hollandalılar, İngilizler ve Amerikalılar, yaşamak için ülkemize göç edebilirler...”
Daniela GORÇEVA
Bayan Gorçeva, film senaryoları yazan bir Bulgar. Zulme ve ayrıma karşı bir kişilik sahibi. Açacak insan hakları çiçeklerinin tüm bahçeleri doldurmasını istiyor. Bütün dünyanın kendilerine yurt olmasını isteyen Bulgarların Bulgaristan’daki farklı dil,din ve ırktan yerli yurttaşları kovmasına kesin karşı. “Bulgaristan eski vatanımdı” denmesine karşı olduğu gibi kovulanların hepsinin geri dönmelerini ve hoşgörü içinde beraber ve ili komşular olarak yaşamamıza çağrıda bulunan bir entelektüel.
BULTÜRK ün 2003’ten beri, BGSAM – yayınlarının 5 yıldan beri aradığı “Kara Kuğu” (olmadığı sanılan bir şeyin haberini) mucizesini nihayet alabildi. Şimdi Bulgaristan’da ve dış ülkelerde aynı görüşte olan milyonlarca “Kara Kuğu’dan” mektuplar, paylaşımlar, onay ve tepkiler bekliyoruz. Biz, BULTÜRK ve BGSAM ekibi olarak bugün çok mutluyuz. Bayan Gorçeva’nın yazdıkları bizim stratejik çalışmalarımızın özü ve özetidir.
Bizim Deliorman bu bahar cıvıl cıvıldı. Kuşlar değişimi insanlardan evvel hissediyor. Karanlıktan aydınlığa bir akıştır başladı. Akıyor ve aktıkça duruluyor. Belediye ve muhtarlıklarımız totalitarizm küfü HÖH-DPS’den kopuyor. “Bağımsızız” diyenler DOST’a el uzatıyor. Hareketlenme politik renkler alıyor. TV programları izleniyor, gazeteler hemen satılıyor, çapa işine gidenleri bile havası değişti. “Zamanları doldu” diyenler günden güne çoğalıyor, gençler yeni partiye oy veriyor.
İstanbul/ Bayrampaşa Belediye Başkanı Ayhan Aydemir’in Cebel ve Asenovgrat şehir merkezlerine mehter alayı başında girmesi, 3-5 bin kişilik iftar (kardeşlik) sofraları Bulgaristanlı Müslümanlara çok büyük etki yaptı. “Türkiye Balkanlara ‘Bereke’ konvoylarıyla taşıyor” inancı toplum ruhunda belirleyici oldu.
***
İşte böyle bir yenilenme ufkunda halkımızın kara ve kötülük güçleri dediği, HÖH tayfası ve milliyetçi ırkçılar ayak diremeye devam ediyorlar. Em çok yorumlanan “DOST” partisi kaydının geciktirilmesi. Halkımız bu işi yaklaşan Cumhurbaşkanlığı ve genel meclis seçimlerine bağlıyor. 1990’dan beri Bulgaristan’ın Müslüman Türklerin oyu olmadan Cumhurbaşkanı seçilemediğini herkes bilir. Ramazan’ın 2. günü Bulgaristan Türkleri Baş Müftüsü Mustafa Hacı önderliğinde bir dini, siyasi ve diplomatik heyete iftar veren 24 Haziranda görev süresi dolacak Cumhurbaşkanı R.Plevneliev de belirtti. Durumun vaziyeti öyle ki, Bulgaristan’ın dengesizliği siyaseti duvara sıkıştırmış ve ne iktidar ne de muhalefet aday gösteremiyor. Gösterse de ne olacak. Türklerin, soydaşların oyları olmadan devlet başkanı seçilme şansına sahip aday yok…
Halkımız DOST partisinin tescilinin geciktirilmesini de bu kazığa bağlıyor. Halkımız, kanuna göre bu işin 1 ayda bitmesi gerekirken, belirsiz bir tarihe ertelenmesi, Ağustos ayının adli tatil ayı olduğu da dikkate alındığında, açık duruşma Eylül ortalarında atıldığında, Müslüman gençliğin enerjisini toplayan DOST‘un aday göstermesi baltalanmış olacaktır. DOST partisi tescil edilmeden yıpratılmak isteniyor. Deliorman’da güç toplayan imza toplama ve üye kaydetme kampanyası ilgi buluyor, halkımız yeniden su başında olduğuna, bu işin olacağına her gün biraz daha fazla inanıyor.
DOST partisi, memleketimizde özgürlüklerden, her alanda sorumluluktan, her yerde herkese karşı hoşgörüden yana olan ve gerçekten halkımıza da dayanan bir demokratik toplum kurulmasından yanadır. Bu davanın, yeni partinin halka inip, kitlelerimizi kucaklamasından, ateşlenen gençlerin gücüyle mayalanan atılımlardan esin aldığı seziliyor. HÖH partisi liderleri, Müslüman dini düşmanı, Ramazan ve Oruç düşmanı olduklarını Sofya meclisi kürsüsünden “biz bir ateist partiyiz” demekle halktan, seçmenden, soydaşlarımızdan tamamen koptular. Bunların hiç birisi, in bekçisi lider bile hiç bir fakir-fukara, yoksul, sakat, özürlü Müslüman’a buy Ramazanda da fitre vermemiş, iftar sofrası açmamış, yardım eli uzatmamıştır. DOST yönetim ekibinin Filibe “Yeni Mahalle“de genç ve yaşlı Müslümanlar ortamında iftara katılması sevgi coşkusuyla karşılandı. Bu olaylar Batı Rodoplar’da, Kırcaali köylerinde, Haskovo muhtarlıklarında, mescit ve camilerde, Gerlovo, Burgas köyleri ve Dobruca’da aynı coşkuyla devam ediyor. Bu coşku Bulgaristan’da totalitarizmin en nihayet mezara gömüleceği ve hür bir sosyal ortamda insan kardeşliğine, adil bir düzene kapı açılacağı beklentisinin esintisidir.
Sofya Şehir Mahkemesi’nden, soru içeren bazı mektuplar aladıktan sonra basın toplantısı veren DOST Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın son gelişmelere getirdiği yorumlar, basında ve elektronik medya ortamında geniş yorumlandı:
“Mahkeme, DOST’un kaydını erteledi. Partiden yeni delil ve açıklamalar istedi.
Tescil için evraklar, siyasi partiler yasasının 15.maddesinin 2. fıkrasına göre verilmiştir. Dosya sunulurken Bulgar medyasında milliyetçi beyanlar belirdi. Mahkemeden engelleme istendi. Bu güçlere Bulgar sosyalistleri de katıldı. BSP yönetiminden Paskalev, DOST’ un tescil edilmemesini istedi.
Siyasi partiler yasasının 16. maddesinde, evrakların sunulmasından sonra, bir ay içinde, dilekçe sahipleri ve savcıların hazır bulunduğu bir açık duruşmada karar alınır ve partinin kaydı yapılır, deniyor.
Şimdiye kadar, 2 ay olacak, bu açık duruşmaya tarih verilmedi.
Bu arada, Sofya Mahkemesi DOST’a bir mektup gönderdi ve şunları istedi:
- Bulgar toplumunda “reformcu güç” hangisidir?
- Oligarşi çemberlerden Bulgar medyasının bağımsızlığını sağlama yol ve araçlarınız hangileridir?
- Yargıdaki kulislere güçlü ve kararlı karşı koyulabilmesi için kararlı ve genel kapsamlı reformlar için önek veriniz.
Yani, kulis güçleri, reformcular ve oligarşi çemberi üstüne bilgi isteniyor.
Bu soruların cevabı gün gibi ortadadır: Kulis güçleri gizli servis DANS ve ona kadro yetiştiren “Kütüphaneci Enstitüsü“, A.Doğan’ın kapalı tutulduğu, adına “saray” dedikleri, gizli görüşmeler köşkü, dağıtılmayan ve dosyaları açılmayan askeri istihbarat ve yerli para babaları, banka genel müdürleridir.
Reformcu güçler, öncelikle sivil toplum örgütleridir. Bulgar toplumunun demokratikleşmesini ve yenilenmesini, adaletin tesis edilmesini, eğitim, sağlık, sosyal yaşam, azınlıklar ve memleketten kovulanlar ve onların dernekleriyle çalışmalar gibi temel dallarda yenilenmeyi gerçekleştirecek siyasi ve sosyal güçlerdir. Bulgaristanlı Müslüman Türkler bunların arasında nüve oluşturduğu gibi, zaman zaman başı da çekmiştir. Örneğin 1989 Mayıs ayaklanmasında.
Oligarşi çemberi: Bu güç bizde ülkemize çöreklenmiş Rus finans çevrelerinin aktif yardımlarıyla oluştu. İlk kuruluşu olan “Multi Group” , 1993’te Türklere de dağıtılan özelleştirme bonolarını HÖH girişimciliğiyle sermaye olarak kullanarak 1996’da kuruldu. Stratejik amacı, totaliter siyaset ve ekonomi bünyeni korumak, “soya dönüş” zulmü ve kültürel soykırım suçlularının tutuklanıp yargılanması yolunu engellemek ve ülkemizi Rusya etki alanında tutmaktı. Moskova emrinde çalıştı. Bulgaristan’da oligarşi böyle kuruldu, ardından enerji oligarşisi vb oluştu. HÖH kapatılıp dağıtılmadan yok bu yapılanma edilemez.
İstenen yanıtlar bu ruhtadır. Bir mahkemenin bu gi sorular sormaması görüşündeyim. Avukatlara göre, şu aşamasında, mahkeme ancak DOST’un sunduğu dilekçenin ve diğer evrakların Anayasaya ve Bulgar yasalarına uygun olup olmadığı konusunda görüş açıklamak zorundadır.
***
Bu işte bir oyun olduğu ortadadır.
DOST partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan bu konuda basın toplantısı düzenledi ve şunları paylaştı:
- DOST partisinin tescil edilmesinden aşırı milliyetçi güçler ve Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) ve aynı zamanda Bulgar toplumundaki tüm sol ve tüm Rusçu güçler huzursuzdur. Çünkü onlar, DOST partisinin jeo-stratejik yöneliminin kuşku götürmez bir biçimde Avrupa ve Atlantikçilik olduğunu biliyorlar. söyledi. Biz,bir radikal bir NATO-cu parti olacağız.
- Yakında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, hele bu seçimin ikinci turda, Avrupa-Atlantik güçleri ile Avro-Asya güçleri (Putinciler) arasında sert bir yüzleşme olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, DOST partisinin tescil edilmesi Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını direk olarak etkileyecektir.
- Hiç kuşkulanmadan şunu söyleyebilirim. Yasal sürece uygun olarak, Dost partisi tescil edildiğinde, bu seçimi NATO-cu aday, Avrupa- Atlantik (AP ve NATO yandaşı) Bulgar Cumhurbaşkanı kazanmış olacaktır.
- Belirli politik güçlerin, DOST partisinin tescil edilmemesi çağrısı yaparak, Anayasamızı, politik partiler yasasını kabaca çiğneyerek, bağımsız mahkemenin işine çok kaba, çok insafsız ve amansız müdahale etmesine kesinlikle karşıyız., Bunu kısa bir süre önce, BSP Yönetiminden Konstatin Paskalev de “bTV” kanalından yaptı. Bu TV programı DOST düşmanlığı yapan solcu ve aşırı milliyetçi, Rusofil güçlerin kürsüsü oldu. Pakalev’e ve BSP Partisinin yeni seçilen Genel Başkanı Kornelieva’ya şunu hatırlatmak isterim:
Bağımsız bir organ olan mahkemenin işlerine bu denli kaba ve küstahça müdahale, geçen Mayıs ayında Pravets’te onların kabrine saygı ve minnet çelenk ve çiçekleri koydukları diktatör Jivkov zamanında devamlı oluyordu. Kanımca, BSP zamanları karıştırıyor. Biz NATO ve Avrupa zamanında yaşıyoruz.. Onlar, Jvkov’un komünist Bulgaristan’ına özlem duyuyorlar. Fakat bu onların kendi işidir. Şimdi önemli olan, 500 bin Bulgaristan Türkünü ve Müslüman’ımızı vatanlarından zorla kovan bir zalimin ruhuyla savaşacak olan ve yeni Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birlik ve ortaklık yapacak siyasi güçlerin bulunup bulunamayacağı konusudur. Biz bu güçlerin arasında yer almak istiyoruz. Evet Jickov kabrine bu çelenk 29 Mayıs günü koyuldu. Bu tarihte Jivkov Türkleri Vatanlarından söküp atma kakarını açıklamıştı. Sınır kapısını açtığını söylemişti, kapı Türklerin vatanlarından kovulması için açılmıştı, Bulgarlar için değil. Kovulanlar Türklerdi. Bulgarlar bu haktan yararlanamamışlardı.
Zaman hızla değişiyor. Deliorman değişim ve Bahar havasını yazın ilk haftalarında da koruyabildi. Ben, tohumların tarlada demlendiğine inananlardan biriyim ve halkın arasındayım, olayların nabzını tutmaya çalışıyorum. Halkımın yüzü gülmeye başladı.