Rafet ULUTURK
Pazar gün yeni bir viraja girdik. Sandık başına giden seçmen oyların daha fazlasını muhalefetten 2 parti olan Bulgaristan Cumhuriyeti için Vatandaş Birliği (GERB) ve Reformcu Blok (RB) partilerine verdi. GERB lideri olan eski başbakanlardan Boyko Borisov mecliste güven oyu istedi. Çarşamba gün görüşülecek.
25 Mayıs 2014 seçimleri Avrupa’nın bu arada Bulgaristan’ın sağ politikayı tercih ettiğini gösteriyor. Eski kıtada işsizliğin ve sefil kesimin artması seçmenlerin yön değiştirmesine neden oldu. Yalnız vaatte bulunan ama icrası olmayan politikalar sahneden inecek.
Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH / DPS) de iktidar ortağı olmasına ve 3 ten 4 milletvekili çıkarmasına rağmen bu virajın içindedir. Dönemeci alamayan kanafkaya, hendeğe kayar, sıkışıklık dönemi başladı.
Bu seçimlerde HÖH / DPS partisinin başarısı Bulgar seçmenden üçte ikisinin izlenen politikaya güvenmediğinden dolayı, sandık başına gitmemesinden kaynaklandı. Son dönemde HÖH partisinin izlediği Bulgaristan Sosyalist Partisi’ne yaranma politikası çelişkili, tehlikeli ve geleceği olmayan bir politikadır. Perspektifsizliğin temelinde Bulgaristan Sosyalist Partisinin (10 Kasım 1989’da iktidardan düşen ve dağılan Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) nin mirasçısı ve devamcısı olması bulunuyor. BKP’nın 1970’li ve 80’li yıllarda izlediği totaliter politika yani baskı ve teröre dayanan siyaseti, hele Türklere ve Pomaklara karşı uygulanan emsalsiz zulüm herkesin hafızasında ve yakın tarihimizde kolay kolay silinmez izler ve yaralar bıraktı. Bu yaralar sarılmadı. 500 bin Bulgaristan Türkü vatanından kovulmuş ve geri dönmeleri için güvence ve huzurlu ortam hala yaratılamamıştır.
Demokrasi, demokrasiden söz etmekle olmaz. Todor Jivkov da sosyalist demokrasiden söz ediyordu, ama hak ve özgürlükleri ayak altına almıştı. İnsanlar kan kusuyor, terör kol geziyordu. Sosyalist demokrasi bumudur. Avrupanın uyanış ve Rönesans devrinin en yüksek ideallerinin taşıyıcısı olan sosyalist uygarlık bu mudur. Tek partili sistemde demokrasiden, haktan, hukuktan, özgürlüklerden söz edilemez.
1990’da bizde çok partili sisteme geçildi. Bulgaristan politik sisteminin içinden, bu kadar zordan, zulümden, baskıdan sonra Türklerin, Pomakların ve Çingene kökenli Müslüman kardeşlerimizin de bir politik yapılanmada birleşmeleri herkesçe doğal karşılandı. Yeni politik parti Bulgaristan’ın bütünlüğünden, parçalanmışlığından, halkın beraberlik ve kardeşliğinden yana olduğunu ilan etse de, 24. yılında partinin yönetiminde demokratik ilkelerden çok uzak bir dünya görüşüne sahip ajanlıkla geçinen, hainliği meslek olarak benimsemiş kadroların yer aldığı “lider” durumuna geldiği ortaya çıktı. Ne ki, bu iş böyle devam edemez. Bekleyen halkın sabrı taşar. Görüldüğü üzere yeni bir viraja giriyoruz.
Bu yeni ortamda bir yeniden birlik olmak zorundayız, Bulgaristan Türklerinin politik yuvası olan HÖH / DPS partisine insanımızı ve kamuoyunu aldatarak giren ajan kesiminin yuvadan çıkması, yuvayı gerçek sahiplerine devretmesi ve pasif duruma geçme zamanı gelmiştir. Bir kadro 24 yıldan beri bir işi yapamamışsa, o beceriksiz olduğunu kanıtlamış olup, dizginlşeri yeni kuşağa devretmek zorundadır. Genç kuşağımız yeni politik ortama daha azimli, kararlı, esnek ve bilinçli katılıp önümüze çıkan yeni virajı aolmalı ve davamızı düze çıkarmalıdır.
Politika kısa süreli hedef ve hesap işi olmadığı gibi, çıkar işi de değildir. Politika, demokrasi ortamından asillik temeline dayanmalıdır ve bu işi çocuklukları travmalı geçmiş, ajanlığı ve hainliği ekmek kapısı yapmış kişilerin işi olamaz. Politika, XXI yüzyılı doğuştan cesur, öğrenimli, meciyetli, bilgili liderlerle yaşamak istiyor. Bu sözler genelde öncelikle barışçı birleşme çabalarına başlayan Avrupa için geçerlidir. Bilindiği üzere, XVIII. yüzyılı burjuva devrim hazırlıkları ve devrim ateşi içinde geçen, XIX. yüzyılda Napaleon Bonapart savaşlarının yaralarıyla inleyen, XX. yüzyılda da İki Dünya Savaşı ateşi yanan eski kıta Avrupa’da XXI. yüzyıl sanki BARIŞÇI ATILIMLARLA YENİ BİR UYGARLIĞA AÇILMA ASRI OLARAK BAŞLADI. 2007’den beri biz Bulgaristan vatandaşları bu büyük atılımın saflarına alındık. Pazar gün yapılan seçimlerde de hiç olmazsa Bulgar nüfusunun üçte birinin bu politik hevese katıldığını gösterdi. Aynı zamanda Bütün Avrupa, XVIII. yüzyıl Fransız Burjuva Devriminin sönmemiş coşkusuyla yeni milliyetçi bir dip dalgasının yükseldiğini, hareketlenmenin Avusturya ve Hollanda’yı da etkilediğini ve netice olarak 2014 Brüksel AB Genel Kurul Birleşiminde daha kalabalık ve etkili bir sağ kanadın yerleşebildiğini ortaya koydu. Bu gelişmeyi tabii ki, Rusya’nın son dönemde hırçınlaşan gözü kör yayılma politikası da körükledi.
Bulgaristan’da sağcı partilerin AB parlamentosuna temsilci gönderememesi iyi oldu.Kamuoyu ve seçmen Rusya kucağının sıcak ve bereketli olmaktan fazla, sıkıcı ve boğucu olduğunu görebilmesi ülkemizde yeni dengeler sağlayabilir. Yeni durumda bir oyla hükümet ortaklığını dayaklayan destekleyen V. Siderov ve partisi Ataka’nın da önemini kaybettiği görüldü.
Bu durumda çarşamba gün yapılacak gen soru oylaması derin anlamlıdır. BSP-HÖH -Ataka yamamalı ortaklığının karşısında daha büyük bir kararlılıkla güçlü bir muhalefet dirildi. Bulgaristan yeni bir viraja girdi. Kazasız belasız çıkması temenimizdir.