Tarih: 15 Temmuz 2018

Yazan:  BULTÜRK Genel Başkanı Rafet Ulutürk

Konu:  Şu kısa ömrümüzde FETO-cu (NATO) darbe yaşamak da varmış.

Hain darbeler büyük devrimlerin ve dönüşümlerin yolunu kesmek için yapılır.

Karşı devrim olan darbenin şiiri, destanı ve türküsü, dalgalanan Bayrağı olmaz, lideri de Vatan hainidir. Hainden helallik alınmaz. Onun ardında kalan kan, gözyaşı ve yıkımdır. Affı olmayandır!

2 yıl önce çakır yıldızlı Temmuz gecesinde gökyüzünü karartan darbe denemesi oldu. Yerle gök bir oldu! Türk halkı bu bize yapılmaz, yapılamaz dedi. Türklerin yenilmez bir halk olduğunu dünya tekrar şahitlik etti ve gözleriyle gördü. Tanklar Türk Bayrakları karşısında durdu.

Darbe denemesi, halkın güvenini, silahını topunu tankını kendi halkına karşı kullanmaktı. Türk askeri Türk halkına karşı kullanılmak istendi. Bu gecede olanı-biteni anlamak zordu. Kendilerini anlatamayanlar köprü başlarını kestiler.

Dünya, bir anda gözlerini fal taşı gibi açtı.

TV’de canlı yayında darbe izlendi. Yok olmamızı bekleyenlerin “Ah ne olmuş!” demesi, dostla düşmanı ayırdı. Modern ötesi çılgınlık kursaklarında kaldı. “Türkün Türk’ten başka dostu olmadığını!” genç yaşta yaşadık ve hepimiz şahitlik ettik.

Olukla kan! Yaralı ve ölüler! Tankların önüne yatanlar! Halkın meclisinin bombalanması!

Esir alınmış TV spikerlerine bildiri okutmalar….  Toprağım ve milletim, analarımız, çocuklarımız üzerine havadan tolu gibi yağan ölüm kurşunları…

O gece o zifiri karanlığı asla unutulamaz.

Büyük bir gerçek ortaya çıktı.

Darbe çılgınlığı önce Türk toplumunun darbeye gebe olmadığını gösterdi. Emperyalizmin, Pensilvanya hainlerinin, bölücü zihniyetin, hain “üst aklın” kuru heveslerle mistik hayallerle yaşadığını kanıtladı.

Şehitler verdik, uyandık, toparlandık, direndik, tek yumruk olduk ve ay yıldızlı bayrağımızı daha yüksek gönderde dalgalandırdık.

Yerli ve yabancı hainlerin tüm hesaplarını boşa çıkardık. İki yıl yargılamadan sonra hainlerin her birine her şehit için bir defa idam cezası verilse dahi azdır. Hainler bizi kurşunlarken susanlar, katillerin idam edilmesine tepki gösterdiler. “İnsan hakları” dediler. “Demokrasi” diyecek kadar da ikiyüzlü hatta üçyüzlüdüler.

15 Temmuz bir trajedidir! Mazlum halkımıza paha biçilmez bir ders oldu.

Askeri okullarda yetiştirdiklerimiz, dini merkezlerimizde eğittiğimiz ve devlet kadrosu bildiklerimizden darbeci imam çıktı. Darbeci generallerin Kenan Evren’le bittiğini sanmıştık.
Bu hortlamayı, devlete el kaldıracaklarını  kim düşünebilirdi!?

Emperyalizm uşağı PKK asilerine, kana susamış terörizme ve hepsinin kuzgun yerli odaklarına karşı savaşmaları için, milli birliğimizi yükseklerde dalgalandırmak için, toprak bütünlüğümüzü korumak için, devletimizi ve korumaları yaşatmak için halkın ellerine verdiği silahları, tankları, uçakları kullanıp Cumhuriyetimizi yıkmaya, vatanımızı parçalamaya ve halkımızı esir almaya alet etmeleri asla af edilemez. Onlar FETO-culardır.

Ana vatanımızı dış güçlere peşkeş çekme, Türkleri devletsiz ve Lidersiz bırakmak istediler.

Büyük liderimiz, Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı öldürme, ailesini linç etme ve sağduyulu devlet yönetimimizi yok etmeye silahlı yelteniş, düşmanın aramızda olduğunu gösterdi ve kanlı oldu. Çıplak elle zincirlerine dolanarak tankları durdurmak kolay olmadı.

Dost bilinenlerden gelen kurşunlar büyük yaralar açtı.

Tasarlanan, Müslüman dünyanın kalesi Türkiyeyi çökertip İslam dünyasını baştan başa esir ederek köleleştirmektir. Müslüman dünyada bir tek bağımsız devlet olmayan 1919 öncesine çevirmek istediler.

300 yıl özü oyularak bitirilen Müslüman dünyanın 100 yıllık dirilişini kırmak ve ezmek vardı hedeflerinde…

Darbenin inceliği ise, hainliği iç güçlere, FETO-cu ve PKK’ya yaptırıp alkışlamaktı. Tarihimizi, halkımızı ve geleceğimizi emperyalizm ve yerli uşaklarının boyunduruğuna koşmaktı.
Bizi Vatansız, halkımızı ve devletimiz lidersiz bırakmaktı. Emperyalist devlerin son 70 yılda her gün ilmik ilmik hazırladığı 15 Temmuz tuzağında Türk devlet ağacını kurutmak, 2 200 yıllık tarihimizi ve 17 devletimizi yok saymak vardı. Devletimize küsküt otu, (tukuk teli) gibi örülüp sarılmış Türklüğün kimliğini, toplum ve devletini boğup kurutmak, devletimizin kalbi olan Cumhurbaşkanlığına ve demokrasimizin motoru olan parlamentoya inme indirmek, halkımızı ölümcül korkutup asfalta serip esir etmek vardı. 3 askeri darbe balyozu altında ezilen Türk halkının 15 Temmuz saldırısını çıplak ellerle durdurması, devletini yok olmaktan, Cumhurbaşkanını ve ailesini ölümden kurtarması dünya tarihinde eşi benzeri olmayan çok ender bir olaydır.

Aydınlığın karanlık üzerindeki kesin ve büyük zaferidir.

(NATO) FETO-cular, Türkiye’de, yakın ve uzak Türk dünyasında son yarım asırda ördüğü zehirli küsküt ağı  (halk dilinde, sarı ot, tukuk teli ya da küsküt otu olarak geçer, fakat sözlüklerimize alınmamış bir değimdir) hepimizi birlikte kurutmaya 50 yıldan beri hazırlandığını gizlemedi.
Tütünleri, yoncayı, çiçekleri kurutan bu köksüz ot, meyve veren ne varsa kurutandır. Bu parazit, toplumsal yapıları suyunu emerek yıkma teorisi olan, Evrim Teorisinin babası İngiliz Charles Darwin (1809 – 1882) tarafından geliştirilmiştir. Azınlığın (parazitin) çoğunluğu (esas olanı) yok edebilmesi kuramıdır. Okullarda okutulmaz. Adına Darwin’in Evrim Teorisinde de rastlanmaz, çünkü olumlu olanı içini oyarak yok etme kuramını geliştiren istihbarat örgütlerince el konmuş ve mistik bir teori olarak (somut uygulama dışında) yaşam hakkı kazanmasına olanak tanınmamıştır.

2 000 yıllarının başında Arap ülkelerinde uygulandı. Başarılı oldu. Birçok devlet yıkıldı.

Her yerde başarıldı 2016’da Türkiye’de tosladı.
Son yarım asırın FETTO olayının özü budur. Türk devletinin imkânları ve parasıyla onu yok edecek güçler yetiştirilmiş ve bir hain grubun 81 milyonluk bir halkı ve onun devletini yenebileceği kuramı uygulanışıdır.

Hainliğin, nankörlüğün ve merhametsizliğin zirvesi 15 Temmuz gecesi yaşandı.

Türkiye toprağına, Türk halkının beynine Türkü ve Türklüğü vicdan ve zekasıyla yok etme planı gizli emperyalist merkezlerde çizilmiş ve ihanet Hocası Feytullah Gülen’e (Nato destekli) uygulatılmıştır.

Hainlik ters tepmemiştir. Halkın bilinçli gece dirilişi ve yenilmez iradesi karşısında ezilmiştir.

Dinsel-hümanist kılıf içinde geliştirilen ve toplumun ruhu zehirleyen zihniyet ölümcül darbe almıştır. Çürümenin en tehlikeli belirtileri Adalet Sistemi ve silahlı güçlerde görebildik. Bu bakımdan 9 Temmuz’da görev başına geçen yeni Bakanlar Kurulunda tüm askeri varlığın Savunma Bakanlığına bağlanması ve emrine geçmesi çok anlamlıdır.

FETO’nin (NATO) saldırı ipini çeken emperyalist komplo merkezleridir.

Bu merkezler uygarlık kadar eskidir. Tarih boyu hedef tahtasında hep Osmanlı ya da Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. İstedikleri hep, güneşin Müslümanlık üzerinden doğmasına engel olup, batmadan hep Batı’da olması olmuştur.

1919’da Anadolu’da Türk devleti kurulmasını topla tüfekle engellemeyi deneyen bu güçler, 2016’da Anadolu uygarlık ve devletini hain ellerle boğmak istediler.

Anahtarı eline geçenlere bir oyunca olan demokrasiyi alet ve pazarlık konusu edip Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemine yükselişimizi baltalamaya çalıştılar. Meclisimize yağan bombaların tek anlamı vardır. Hainliktir! Boğaz köprüsünde akan kan, kahramanların kanıdır.

Yenilmez halkımız kahramandır! Şehitlerimiz kutsaldır.

FETO-cuların Türk toplumuna sızması, bizim iyi niyetli ve kardeş ruhlu bir toplum ve halk olmamızın ürünüdür. Kardeşin kardeşi, komşunun komşuyu satacağını düşünemedik. Düşmanı koynumuzda beslemişiz. Kadife elli düşmanı göremedik. Camilere, sivil okullara, yerleşkelere, askeri okullara, polise, derneklere kümelenen, yetiştirdikleri ikinci kuşak beslemelerle darbe yapmaya çalıştılar.

Hain darbe denemesi ceo-stratejik ve ceo-politik bir emperyalist planın çok önemli bir halkasıydı.

Haçlılar sanki içimizden kükredi. 1919 Wersay Antlaşmasına göre,  2019 yılında Yakın Doğu’dan çekilmesi ve bölge halklarının egemenlik ve bağımsızlığını, hür yaşama hakkını tanıması gereken emperyalist güçler, görüldüğü üzere, akbabaların leşe üşüştüğü gibi üzerimize saldırdılar. “Azınlık çoğunluğu yenebilir” kuramını bir sürü terör örgütü yaratıp, kadrolarını köfte sofralarında yetiştirip, ceplerini para doldurup, Batı fahişlerini yataklarına sokup, katil imam sürüsü silahlandırıp saldırıya geçtiler.

21. Yüzyıl terör odakları sıralamasında PKK, “İslam Kardeşler”, “El Kayda”, DEAŞ, “El Nüsra”,FETO, PYD ve niceleri önde gelir.

Bunlar, Türkiye’nin ya içinde ya da komşularımızda nefes ve can aldılar.  Bölgemizde yüz binlerce suçsuz sivil kişiyi katlettiler. Aileleri, soyları daram paran ettiler. Milyonlarca insan gönüllü köle olmak için yollara düştü.  Milyonlarca başkası topraklarından söküp yurtlarından kovdular. Sığınmacı, kaçak, göçmen duruma düştü. Vatansız, dilsiz, dinsiz kuru çubuk gibi ortada kaldılar. Sefillik yaşadılar. Süründüler! Sürünüyorlar!…

FETO,PKK, PYD ve diğer caniler el açmış mazlumlardan her hangi birine bir kaşık çorba mı verdi? Hangi öksüzü okula götürdü?

Türk Silahlı Kuvetlerinin Başkomutanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan komutasında hain düşmanın omurgasını “Zeytin Dalı” operasyonu ile kırdı. Terör odaklarını tek tek kurutuyor ve ülkemizdeki 4 milyon sığınmacıya evlerine dönme yolunu açıyor.

Bunu ne Amerika, ne Almanya ne İngiltere yapmadı… Bunu TSK yaptı. Ben ordumla buradayım kendine güvenen varsa gelsin beni çıkartsın. dedi.

Ne var ki, terör güçleri, terör örgütleri, PKK, DEAŞ ve FETO da bunların arasında hiç biri şimdiye kadar küçük büyük bir devleti deviremedi ve devlet kuramadı. Terör bataklığında boğulmaya devam ediyorlar. Emperyalizm boğulan teröre can simidi olamaz. Emperyalizm artık halklardan da destek bulamaz. Dünya’da bu gidişata Türkiye 15 temmuz ile yeter artık dedi ve dünya 5’ten büyük olamaz. Buna bu günden sonra izin verilmeyecektir dedi.

Halkımız yara aldı. Şehitler verdi.

Bir gecede 254 şehidiyle Türkiye başta gelir. Yıkımlara neden oldular. Ne var ki her defasında yenildiler ve bundan sonra her zaman yenileceklerdir. Bundan böyle zafer halkımızındır.

Kuşkusuz 50 yıl örgütlenmiş, toplumun ve devletin ordu ve adliye, eğitim, sağlık ve polis gibi can damarlarına sızıp huzur bozan, gizli yaşarken güvensizlik yaratan, sürekli kan döken, her an tehdit eden ve korku salan, sıradan insanları çaresizliğe, intihara iten FETO ve benzeri hain örgütlerle mücadelede 2 yılda son nokta vuruldu denemez.

50 yıl zehirlenen bir toplumun nefes alması, arınması kuşaklar değişmesini ister.

Üstelik her an kılıf değiştirdikleri, hayat hakkı istedikleri, öz almaya yeltendikleri ortadadır. Hainlerle davada dur otur yoktur ve olamaz!

Onları, akrep gibi ateş çemberinde intihara zorlamak hepimizin kutsal ödevidir. Onlar, fark ettirmeden bizi, hepimizi, halkımızı yok etmek istediler.

Biz hepimiz birlik olup onları intihara zorlamalıyız. Yok olmak kaderleridir.

Birlik olduğumuzda, Büyük lider Sayın Erdoğan’ı izlediğimizde dışardan gelen kurtarıcı feryatlar her zaman havada kalacak ve hiçbir zaman bir işe yaramayacaktır.

15 Temmuz gecesi biz Bulgaristanlı Türkler, başta BULTÜRK olmak üzere tüm derneklerimiz, yediden yetmişe hepimiz sokaklardaydık. Vatanlarından kovulmuşlar olarak feryat ettik. Düşmana karşı birbirimize sarıldık. Güç topladık. Sokakları doldurduk.

Karanlığı gözlerimizin ateşi ve nefretle yaktık. Demokrasi mitinglerinde halkımızla kaynaştık.

Özgürlük anıtlarımızı, şerefimizi, Türk kimliğimizi gece boyu savunduk ve yücelttik. Marşlar söyledik. 2016 İstanbul Yenikapı kitle mitinginde Yeni Türk Ruhuna karıştık. Türk kimliğimizle yeniden kanatlandık!

1923’ten 1951’e sıçrayan ve 50 yıllık vesaik gölgesindeki demokrasiyi aşarak, halkımızın referandumla onayladığı yeni anayasamızla, demokrasiye inancımızla kendilerine ders verdik.

Başkanlık Sisteminin yolunu kesmek isteyenlere 24 Haziran meclis ve Yeni Başkanlık sistemi seçiminde son bir ders verdik.

Umutlarını toslattık. Türk halkının ileri adımlarına köstek olmak isteyenler Büyük Yeni Türkiye kurulmasına, Büyük Türkiye’nin Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından taşmasına engel olamayacaklar. Bu inancımız onların sinsi niyetlerinden çok daha güçlüdür.

Bizi iyi günler, mutlu günler bekliyor kardeşlerim. Yeni Büyük Türkiye’nin en güçlü aracı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kuruldu ve çalışmaya başladı.

Önce sıkıyönetimi kaldırdı. Şimdi faiz, enflasyon ve döviz kuru üç başlı ejderhasının kalbini hedef alıyor. Esir olmak yok. Her şeyi amaca yönelik, sinsi niyetlerle ve bizi sıkıştırmak, birbirimize düşürmek için yaptıklarının bilincindeyiz ve bu ejderhayı yenmek zorundayız.

Bakanlar Kurulu görev başında, dönüşümlerimizin motoru olacak ofis ve kurumlar çalışmaya başlıyor. Dünya liderleri, demokratik kamuoyu demokrasimizde yeni özgün bir ileri adım olan Başkanlık sistemimizi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanı, Yeni Başkanı ve AK Parti liderini büyük seçim ve kurucu Başkan başarısı dolayısıyla kutladılar.

Değişiklerimizi kabul ettiler. Türkiye ile gurur duyanlar artıyor.

Mazlum halkların gözü 1919’da 1924’te Ankara’ya baktığı gibi bugün de büyük lider Sayın Erdoğan’ı arıyor. Onun bakışlarını izliyor. Halkların umudu olabilmek ne güzel! Yeni ufuk arıyor.

Biz Bulgaristanlı Türkler, tüm soydaşlar ve Balkan Müslümanları 15 Temmuz 2016 faciasını asla unutmayacağız. Unutturmayacağız!

O gece Türkiye ve Büyük Başkan Sayın Erdoğan ve ailesiyle birlikteydik, şimdi de varımızla yoğumuzla, acı ve kederimize, tüm beklendi ve umutlarımızla Türkiye halkıyla, kardeşlerimizle birlikteyiz. Kahramanlarımızın anıtlarına konan çiçek, çelekler bizimdir.

Türk Milleti – Müslümanın kalemi ve kılıcıdırlar bu böyle biline.

Şehit duaları bizimdir.
Geleceğe bakan gözler bizimdir.
Durmak yok. İleri! İleri! sadece ileri!
Okuduğunuz için sağ olun var olun.
Kardeşlerimizle de paylaşınız lütfen.

Reklamlar