Şakir ARSLANTAŞ
Varna, Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında yer alan tarihi bir liman şehri olarak bilinir. Ancak şehrin sınırları içinde yer alan Tarihi Park (Historical Park), ziyaretçilerine zaman yolculuğu yapma fırsatı sunuyor. Bu eşsiz park, ziyaretçilerini antik dönemlerden Orta Çağ’a kadar Bulgaristan’ın zengin tarihine götürüyor. En dikkat çekici bölümlerden biri ise, Güneydoğu Bulgaristan’da (Trakya) yaşamış olan Trakların hayatına adanmış alanlar.
Traklar: Güneydoğu Bulgaristan’ın Efsanevi Halkı
Traklar, Antik Yunan ve Roma dönemlerinde Balkanlar’da yaşamış, zengin bir kültüre ve güçlü bir toplumsal yapıya sahip bir halktır. Güneydoğu Trakya bölgesi, özellikle buraları büyük Trak kabilelerinin merkeziydi.
Antik yazar Ksenofon, ünlü eseri Anabasis’te Trakya topraklarını ve burada hüküm süren Trak kralı Seuthes II’yi detaylı bir şekilde anlatır. Ksenofon’un yazılarından, Trakların yaşam biçimlerine ve toplumsal düzenlerine dair önemli bilgiler ediniriz.
Tarım ve Köy Yaşamı
Güneydoğu Trakya’da, verimli topraklar sayesinde tarım halkın başlıca geçim kaynağıydı. Bölgedeki köyler, yerel Trak liderlerinin ve aristokratlarının yönetimi altındaydı. Trak kralı, sadık destekçilerine köyler hediye ederek onları ödüllendirir, ancak bu köylerde kölelik sistemi yoktu. Halk, tarım faaliyetlerini bağımsız olarak yürütürken, yalnızca belirli vergiler ödemekle yükümlüydü.
Evler genellikle ahşap malzemelerden inşa edilmiş, yüksek çitlerle çevrilmişti. Her evin yanında tarım ve hayvancılık için kullanılan yapılar bulunurdu. Ovalarda tarım yapılırken, dağlık alanlarda hayvancılık yaygındı. Köyler, yaşlılardan oluşan bir konsey tarafından yönetilirdi ve bu kişiler toplumsal düzenin korunmasından sorumluydu.
Güvenlik ve Ticaret
Köyler genellikle iyi bir şekilde tahkim edilmişti. Bu, hem tarımsal ürünleri hem de ticaret mallarını korumak için bir zorunluluktu. Traklar, özellikle kötü hava koşulları veya savaş zamanlarında kullanılmak üzere ürün stoklardı. Bölgenin kıyı şeridinde yaşayan Traklar ise balıkçılık yapar ve zaman zaman deniz ticaretine katılırdı. Ancak bu ticaret her zaman barışçıl değildi; deniz korsanlığı, Trakların savaşçı kimliklerinin bir parçasıydı ve yağma yoluyla kazanılan ganimetler, toplumsal statüyü artırmanın bir yoluydu.
Hristiyanlığın Kabulü ve Bulgar Kimliğinin İnşası
Traklar ve diğer yerel halklar arasında, zamanla farklı kültürler ve inançlar etkileşime girdi. 7. yüzyılda Asparuh liderliğindeki Bulgarlar bölgeye yerleştiğinde, Traklar ve Slav halkları ile etkileşim başladı. Başlangıçta, farklı kabilelerin ve halkların çeşitli inançları vardı: Bulgarlar Tengri‘ye, Slavlar ise Perun ve Lada gibi tanrılara tapıyordu.
Ancak Knyaz Boris I, Bulgar topraklarında Hristiyanlığı devlet dini olarak kabul ederek bu farklılıkları birleştirdi. Hristiyanlık, Bulgar halkının bir araya gelmesine ve daha güçlü bir ulusal kimlik kazanmasına yardımcı oldu. Hristiyanlık, “Bir Tanrı, bir kral, bir millet” anlayışıyla, Bulgar halkını manevi ve siyasi anlamda birleştiren bir unsur haline geldi.
Varna’nın Altın Hazinesi: Dünyanın En Eski Altınları
Varna, yalnızca Trak kültürüyle değil, aynı zamanda Varna Kalkolitik Nekropolü ile de ünlüdür. Burada bulunan ve dünyanın en eski işlenmiş altın takıları olarak kabul edilen eserler, insanlık tarihinin en erken dönemlerine ışık tutar. Bu hazineler, antik Bulgar topraklarında yaşayan insanların sanatta ve zanaatta ne kadar ileri olduklarını gösterir.
Kumanlar: İkinci Bulgar Krallığı’nın Güçlü Müttefikleri
Kumanlar (veya Kıpçaklar), göçebe bir Türk boyu olup, İkinci Bulgar Krallığı döneminde önemli bir rol oynamıştır. Bulgar hükümdarları, Kumanları savaşçı becerileri nedeniyle müttefik olarak kabul ettiler ve zamanla bu halk, Bulgar toplumuna entegre oldu. Özellikle Çar Kaloyan döneminde Kumanlar, askeri taktiklerde önemli bir rol oynadı ve Bulgar ordusunun başarısında büyük katkı sağladılar. Kumanlar, Balkanlar’da yerleşerek Bulgar halkıyla kaynaştı ve bu birliktelik, Bulgar kültürüne zenginlik kattı.
Varna Tarihi Parkı’nda Geçmişe Yolculuk
Varna Tarihi Parkı, ziyaretçilerine Traklar, Proto-Bulgarlar, Kumanlar ve daha birçok halkın yaşam biçimlerini deneyimleme fırsatı sunar. Bu park, yalnızca bir tarih dersi değil, aynı zamanda geçmişle bugünü birleştiren bir kültürel deneyimdir. Trakların tarımsal yaşamından, Bulgarların Hristiyanlığı kabul etmesine kadar uzanan bu yolculukta, ziyaretçiler tarihin derinliklerine dalar ve Bulgaristan’ın zengin mirasını keşfederler.