Durmuş MUTLU
Doğa, insanlığa her zaman bir aynadır. Onun her köşesinde, gözlemleyenlere hayatın anlamını yeniden düşündüren dersler saklıdır. Bugün bu derslerden birine, bir avcının, bir liderin ve bir ailenin sadık üyesinin; yani, bir vargın yaşamına ışık tutuyoruz.
Vahşi doğada yalnız bir hayvan olarak tanınsa da, kurtlar belki de modern insanın unuttuğu en önemli değerleri bize hatırlatıyor: sadakat, fedakarlık ve aile bağlarının gücü. Kurt, hayatı boyunca sadece bir eş seçer ve bu eşe sonsuza dek bağlı kalır. Bu sadakatin gücü, eşlerden birinin ölümünden sonra bile devam eder. İnsanlık olarak biz, bu sadakatin derslerini bazen unutmuş gibiyiz; oysa vahşi bir kurt bile kalbini ve hayatını böyle bir bağlılıkla sunabiliyor.
Bir diğer büyüleyici gerçek ise kurtların ebeveynlerine olan saygısıdır. Doğada her canlı bir hayatta kalma mücadelesi verirken, kurtlar yaşlı ebeveynlerini asla terk etmez. Yaşlanmış, avlanamayan ebeveynlerine yiyecek götürürler, onları korurlar ve bir nevi doğanın zorunlu kıldığı “emeklilik” dönemlerini onurlandırırlar. Onlar için aile sadece yavrularından ibaret değildir; köklerine bağlıdırlar, büyüklerine hürmet ederler. Bu, çağımızda unutulmaya yüz tutmuş bir erdem değil mi?
Kurtların yalnızca avlarını canlı yakalayıp yemesi de ilginçtir. Onlar doğanın zarif avcılarıdır; açlık ne kadar yakıcı olsa da zehre asla dokunmazlar. Hayatta kalma içgüdüleri, onlara eti hak ettikleri şekilde, çabayla kazanmayı öğretmiştir. Bu, insanlara da bir ders niteliğinde değil midir? Onurlu bir yaşam, kolay yolu seçmeden, alın teri ve mücadeleyle kazanılır.
Beduînler kurtlara neden “kralların soyundan” der, hiç düşündünüz mü? Çünkü kurt, cesaretin, sadakatin ve asaletin sembolüdür. Eşiyle olan bağı, ailesine olan sevgisi ve yaşlılara duyduğu saygı, insanlara bile ders olacak niteliktedir. Kurt, yalnızca kendisi için yaşamaz; ailesini, soyunu ve değerlerini yaşatmak için mücadele eder.
Doğanın bu sadık avcısından öğrenecek çok şeyimiz var. Belki de yaşamın karmaşası içinde, sadakatin