İbrahim SOYTÜRK
Tarih: 20 Aralık 2021
1949 yılından beri Türkiye Cumhuriyetinde kurulan ve etkinlik gösteren göçmen ve soydaş dernekleri arasında övgüye değer ve örnek çalışmalarıyla başlarılar elde eden Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği (BULTÜRK) olduğunu hepimiz biliriz.
BULTÜRK Derneğin kurucu Başkan Prof. Dr. Hayati DURMAZ’ın açtığı yoldan devam eden şu anki genel başkanımız Sayın Rafet ULUTÜRK’ÜN geçmişte olduğu gibi (4 Nisan – 11 Temmuz 2021 seçimleri öncesi seçimlerde pat olacak hükümet kurulamayacak diye seçim öncesi söyleyebilen tek kişidir) şimdi 14 Kasım 2021 tarihinde yapılan erken Bulgaristan parlamento seçimlerini de en iyi analiz eden BULTÜRK olmuştur. Şimdi yine 14 Kasım seçimlerinden sonra Bulgaristan BAŞKANLIK SİSTEMİNE GİDİYOR, Bulgaristan’ın kurtuluşu BAŞKANLIK SİSTEMİNDEDİR diyen yine tek o oldu. Yaşayıp hep birlikte göreceğiz. Zaten 6 aydır geçici hükümetlerle bir nevi yarı Başkanlık sistemi başladı gibi diyebiliriz.
Türkiye’den BULTÜRK yöneticilerinin 10 yıldan beri yaptığı tüm stratejilerinde haklı olduğu gibi 14 Kasım seçimlerinde de çalışmaları ile Türkiye’de 93 oy kullandırmaları yeni bir rekora imza atmışlardır, dolayısı ile bu başarıları için de kendilerini kutluyorum. Ayrıca TÜRKİYE Bulgaristan siyasetinde yön verebileceğini herkese gösterdiği için kendilerini kutluyor ve Başarılarının devamını dileriz. Tüm etkinliklerde her zaman olduğu gibi BULTÜRK Derneğinin ve yöneticilerinin yanında olacağımızı da buradan duyuruyoruz.
Bu seçimi isabetli, doğru, yerinde buluyoruz ve seçim çalışmalarından her zamankinden daha yüksek başarı elde etmeleri BULTÜRK’ün strateji olduğunu da bir kes daha belirtmek isterim.
BULTÜRK Başkanımız başarılı, tecrübeli, atılgan ve başarılıdır.
Sayın Genel Başkanım Yanındayız. Bizlere Gençlere güvenebilirsiniz!
Bu seçimler memleketimiz olan Bulgaristan, orada yaşayan yakınlarımız ve akrabalarımız için olduğu kadar, biz soydaşlar ve tüm gurbetçiler için olağanüstü önemliydi.
***
TOTALİTER ZULMÜNÜ TÜRKLER YENDİ
Hepimizin bildiği üzere, doğal ve sivil haklarımız için 1989 Baharında ayaklanan ana-babalarımız yasaklarla boğuşma zincirlerini kırdı.
Totaliter züllümü yendi.
142 yıllık Bulgar tarihinin en önemli olayını gerçekleştiren biz olduk.
Daha önce de 4 Mart 1878’de Rodop Devletini kurdu ardından 31 Ağustos 1913’te Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’ni ilan ederek balkanlarda İlk Türk Cumhuriyet ilan etmiştik. Yeryüzünün en uygar ve özgür halkı biziz. 20. Asırda kısmen Anavatanımıza göç etmek zorunda kalsak da, topraklarımız, ata mezarlarımız, camilerimiz, türbelerimiz, Türk zevkiyle zevk ve bilinciyle biçimlendirdiğimiz dünyamız, kokumuz Vatan orada kaldı. Soylarımız özlemlerini hiç unutamadı. Bulgaristan bizim özlemimiz kaldı. Bu nedenle 14 Kasım’da yapılan erken genel seçimlere Türkiye’den katılmamız çok önemliydi.
***
Artık 21. Yüzyılın 21. Yılındayız. Adına totalitarizm denen, politik partilerin devletle birleşip vatandaşa zulüm etme zamanı geçti.
Geri dönmesine yol vermemek için hep cephede olmamız gerekiyor. Tüm seçimler bu cephenin erleridir ve biz de seçmen ve seçilen olarak bu davanın erleriyiz.
Bulgar topumu da artık değişim istiyor.
Yenilenmemiz 1990’da başlamalıydı. Ne var ki, demokrasi davasında Bulgar toplumu bizden geri olduğundan dolayı, 1990’a düzensiz, maloz gibi girdi ve demokrasi bayrağını yükseltemedi.
Son 10-12 yılda iktidarı ele geçiren komünizm çömezi GERB partisi başkanı Boyko Borisov, halkımızın seçtiği demokratikleşme ve adil bir toplumda özgürleşme yollarımızı başlattı derken hemen ardından ırkçılarla birlikte olarak kesti.
Adına derebeylik düzeni dediğimiz, yalnız onların menfaatleri için çalışan bir feodal yapılanma dayattı. Mafya ve oligarşi dediğimiz iri aç kenelerin yönetimini kurdu ve B. Borisov tepesine oturdu. Çelişkili bir dünya doğdu. Zamanını dolduran dönemle mücadelemizde, Bulgar savcılığı, Başsavcı İvan Geşev ve ekibi, devlet yapısı yolsuzlukları kucakladı ve ak günlerimizi gecelerimiz gibi karanlık etti. Bugün yeni kurulan hükumet hepimizi birleştirmesini bekliyoruz derken hükumette yine azınlıklara yer verilmedi. Bakanların arasında Türk isimli kimselere yer veril(e)medi.
GERB’in yükselttiği “Kaosta Düzen!” sloganı seçmen kabul etmedi ve yöneticileri değiştirse de şimdilik değişim göremedik.
Artık yeni hükumetten seçmen şeffaf ve şerefli düzen bekliyoruz.
***
Bulgar seçimleri için en iyi örgütlü ve disiplinli yurtdışı oy kitlesi ve potansiyeli Türkiye Cumhuriyetindedir. Dışarıdan kullanılan oylardan %40 gibi bir rakamla en çok 92.958 oy Türkiye’den gelmiştir.
14 Kasım 2021 seçimlerinde BULTÜRK ve BGSAM olarak öncelikle Bulgaristan ve Bulgaristan Türklerinin yüksek menfaatlerini göz önünde tutarak çalışmalarımızı verdiğimiz kimlik mücadelemize uygun olarak yapılmıştır. 14 Kasım 2021 seçim sonuçlarında 4 Nisan – 11 Temmuz 2021 seçimlerine göre Türkiye’de bugüne kadar ulaşılan en yüksek katılım ve oy oranı yakalanmıştır. 14 Kasım 2021 seçimlerinde Türkiye’de yaşayan Bulgaristan vatandaşlarımız her türlü zorluk ve sıkıntının sonucunda (özellikle oy kullanmak için Bayrampaşa’da 4-5 saat aralığında bekleyerek oylarını kullanmışlardır) 92.958 oy vererek varlıklarını ispat etmişlerdir.
Türkiye’de resmi kayıt ve istatistiklere göre 2021 yılı itibarıyla Türkiye ’de 1.200.000 kişi var, bunlardan ne kadarı seçmen belli olmasa da %25’i civarında oy kullanmıştır.
BULTÜRK-BGSAM ve biz gençler olarak Bulgaristan ve Bulgaristanlı vatandaşlarımız ile birlikte Evlad-ı Fatihanların bulundukları her yerde ve her şartta onlarla birlikte dertlenip hüzünlenip sevinip bayram yapmak öncelikli şiarımız, hedefimizdir. 2021 yılı içerisinde Bulgaristan’da yapılan seçim faaliyetleri ile ilgili çalışma ve çalıştayları bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da yapılacak olan muhtemel seçimlerde artan güç ve gayretlerimizle biz BULTÜRK gençleri çalışmaya devam edeceğiz. Ancak BULTÜRK için “DURMAK YOK YOLA DEVAM” bizim için seçimler devam etmektedir.
Bulgaristan’da bu seçime katılım oranının %40’lara hatta 2.turda %34.84’lere kadar düşmüş durumda. Bu durumda %65 oyları alan Cumhurbaşkanı Rumen RADEV genel toplamdan ancak %20 civarına ulaşabilmiştir. Bu %20 karşısında %80’ni yönetebilir mi veya 5 yıllık süreyi tamamlayabileceğini pek düşünemiyorum.
Bu gün Demokrasinin anahtarı seçimdir, sandıktır, meclisteki temsilcilerdir.
***
Seçim vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne Bulgaristan siyasi partilerinden birçok heyet gelmesi doğaldır. Fakat bu seçmenlerde oy isteyen Bulgaristan’dan gelen parti yine yoktu. Orada bulunan dernekler yani STK’lar bunların işlerini bu seçimlerde de yaptılar.
Vatan konusunda bizim kesin görüşümüz açıktır.
Bulgaristan topraklarının her adımında bizim Türklerin alın terimiz kanımız, mücadelemizin ayak izlerimiz vardır. Türkiye bizim ana-vatanımızdır.
Tüm TURAN dünyası da ana-vatanımızdır yani anamızın (nenelerimizin) kızlık yılları vatanıdır. Kovulmadıkça her zaman dönmeye hakkımız vardır. Fakat bir halkın göç ettiği bir yerde son 2 kuşak yan yana mezarı yoksa oralar henüz VATAN olmamıştır. Bunu da herkes iyi bellemelidir.
Biz Bulgaristan Türklerinin son 36 kuşak mezarlarımız Bulgaristan toprağındadır.
Bu atalarımızın mezarları burada kaldığı müddetçe bizler buradayız. Sirkesi zengin Bulgarların mezarlıklarımızı sürmesi, mezar taşlarımızı kırması, mezar taşlarımızdan ay yıldızları yontarak silmesi, Türbelerimizin etrafında domuz gezdirmesi bu sebepledir. 20. yüzyılımız ne kadar ağır geçmiş olursa olsun biz camilerimizde secdeye durup, Papaza dua etmedik. Türk ve Müslüman kimliğimizle dim dik ayaktayız. Karadayı’yı yanlış anlayanlar bunu bilmelidirler. Türk’e dil uzatılmaz, Türk kapısına taş atılmaz, kendini bilen Cami duvarına eşemez!…
***
Kimin kime oy vereceğine gelince.
Bulgaristan’da en bilinçli halk Türklerdir, Müslümanlardır. 20. yüzyılda ümmetten çıkıp Türk Müslüman kimliğini biçimlendirmiş, anadili, yazı dili, okul edebi, edebiyatı, dini, gelenekleri, kültürü ve medeniyeti bilinen bir halktır. Hem Vatanda hem de ana-vatanda yaşaması onu maneviyat, ruh ve gelecek umudu olarak asla parçalayamamıştır.
Bu seçimde hangi politik kimliğe oy vereceğini ancak kendisi belirlemiştir.
Bu, Bulgaristan’da Türk kimliğini resmen tanıyan, Türklerimizin Müslüman adet, töre ve geleneklerine göre hür yaşamasını, Türk okullarında eğitim ve öğretim geleneklerini tanıyan, Türk maneviyatı ve kültürünü tanıyan ve devlet ve toplum içinde eşitlik, adalet ve demokrasiden yana olan her kişi Türklerden oy isteyebilir. Türk seçmen hem Bulgaristan’da hem de Türkiye’de soydaş ortamında gerçekleri bildiğinden dolayı fazla propagandaya, bağırıp çağırmaya da gerek yoktur. Avrupa Birliği üyesiyiz demekten ise Bulgaristanda insan haklarını uygulayın yeter. Bu yeni meclis oy kullanma ve seçilme hakkını yerine getirmesi ve Bulgaristan dışında oy kullananların imkanların sağlanması için mecliste düzenlemeler yapmaları yeterli olabilir başlangıç olarak.
***
Fakat Birlik ve Beraberlikten yana olan soydaşlarımızın öncüleri bizler yeni görüşleri ve tutumları işitmek ve görmek istiyoruz.
BULTÜRK Başkanımız her fırsatta Bulgaristan’da bulunan Bulgar partilerinin Türkiye’de yaşayan Bulgaristan Vatandaşlarında oy istemeye gelen yok diye diye azında tüy bitti. (Dilinde tüy bitmek, kendisine verilen öğütleri dinlemeyen ve her zaman burnunun dikine giden kişiler için kullanılır.)
Birleşik Amerika Sofya Büyükelçisi Bayan H. Mustafa’nın “zamanınız doldu, size güvenimiz kalmadı!” dediği B. Borisov’un GERB partisini “savunmaya” ve “haklı göstermeye” geldiklerini haber aldık. Halkımızın, soydaşımızın ve seçmenimizin felaket altında kalması tehlikesi ortada iken, kimseyi yanıltmayalım ve felakete itmeyelim görüşünde olduğumuzu beyan etmek isteriz. Birleşe bilmemiz için kuşak değişikliği istemlerine uyarak, yolu gençlere açmak zorunda yoksa bu böyle gitmez.
***
14 Kasım erken meclis seçimlerine giderken, kritik bir dönemdeydik.
Bizleri tarihin çöplüğüne itmeye çalıştılar ve seçim günü kullandığımız her oy bu tehlikeli ejderhaya sıkılmış bir mermi oldu, şimdi hesapları baştan yapmalılar.
Bu güne kadar hükümetler Rüşvetçilik, yolsuzluklar, dalavere aldı yürüdü. Devlet bu işi kendisi teşvik etti.
GERB partisi toplumu kaybetti, Bulgaristan Türklerini de kandırdı. Bulgaristan toplumu çok parçalandı ve bir daha birleşme yolları yok gibi. Şimdi Roman – Çingeneleri yola toplamak için ağır sıklet boksör Kubrat Pulev’e “Yüce Bulgaristan” partisi kurdurdu o da işe yaramadı.
Hatırlatmak için yazıyorum:
Yüce Bulgaristan 632-665 yılları arasında 33 yıl ömrü olan, Opoguriya adıyla bilinen, bugünkü Ukrayna ve Güney Rusya topraklarında – Kuzey Karadeniz yöresinde – bulunan, başkenti Fanagoriya olan ve Han Kubrat tarafından yönetilen bir devlettir. Mezarı ve türbesi bugünkü Ukrayna’da bulunan Han Kubrat, Bizans kaynaklarına göre, o yılların Bizans İmparatorluğu başkentinde yetiştirilen ve Bizans mühür kullanan bir hakandır. Kuşkusuz böyle bir partiye ideoloji ve politik hedef seçmek çok zor olmalı…
Öte yandan, biz Müslüman Türk seçmenin bu seçimlerde tek yumruk halinde olmamızın ve 20. yüz yıl insan hakları mücadelelerimizin sembolü olan partimize oy vermemizi gerektiren başka önemli olaylar var. Bunların arasında faşist milliyetçi, deli dana gibi nereye saldırdığını şaşırmış, ama kuduz köpekler gibi Türklere karşı sürekli havlayan bir aşağılık sürüsünü mutlaka meclis dışı bırakmalıyız ve bir ödevimiz daha var.
Aslında Bulgaristan’ın totalitarizm kalıtından kurtulması 3 kuşak sürerken. Bu sürecin daha da uzamaması için önemli ödevimiz oy kullanmaktı. Gerçekler ortadadır. Hapishaneden gelen hapishaneye döner, yolsuzlukların hesabı sorulacaktır.
Şimdi hemen, daha 1879 Büyük Halk Meclisi seçimlerine ilişkin ilk seçim yasasına ilk varyantında “Bulgarca bilmeyenlerin oy hakkı yoktur”, “son yıl vergisini ödemeyenler oy kullanamaz”, “Bulgarca okuryazar olmayanlar oy kullanamaz”, “toprak sahibi olmayan köylüler seçemez ve seçilemez” gibi saçmalıklar yazmışlar ve azınlıkların seçimlerde eşit haklı olmasını engellemişlerdir. Şimdi de “seçim mitinglerinde Türkçe konuşan milletvekili adaylarına ceza kestikleri gibi.” Bu engelleri hep birlikte mücadele ederek aşamadık mı?!
***
14 Kasım seçimleri arifesinde şöyle bir gelişme de yaşanıyor.
Bulgaristan, “kâhinleriyle ünlü” bir ülkedir. Baba Vanga’yı bilmeyen ve işitmeyen yok gibidir. Bir başka isim de, aslında Rus bir Bayan olan Slava Sevrükova’dır. Eşi Rusya’da bir askeri okulda okurken evlenen ve onunla birlikte Eski Zara (Stara Zagora) şehrine gelip yerleşen, fakat delalette bulunma yeteneği ortaya çıkınca, Sofya’ya davet edilen Bayan Sevrükova, ölümünden önce her gün not tutmuş ve Bulgar devlet yetkililerine söyleyemediklerini bir deftere işlemiştir. Yazdıklarından birinde, “er ya da geç ama son hesapta Kırca Ali ve Haskovo illeri Türkiye tarafından mutlaka alınacak ve Türkiye Cumhuriyetine katılacaktır” kaydında bulunmuştur.
Şimdiki seçimlerden önce bu konu yeniden canlandı ve Batı Trakya ile birlikte Doğu ve Güney Doğu Rodop bölgesinin Türkiye Cumhuriyetine katılacağına sık sık değiniliyor.
Hatta bu konuda bir demeç veren, GERB partisi Kırca Ali Milletvekili ve 44. Mecliste başkan olan Bayan Tsveta Karatançeva geçen seçimlerde, şu yeni seçim manilerinden birkaçı Kırca Ali şehrinin ortasına konsa, nüfusun %62’si Bulgaristan’dan kopmaya oy verir, dedi.
Bu konuya değinmemin nedeni ise, 2.5 yıl hükümetsiz kalan İsrail’in en sonunda diyalog kurup bir uzlaşma noktasında buluşması ve Arap partisi temsilcilerinin de katılımıyla bir kabine kurmada anlaşmasının aslında bir devrim niteliği taşımasıdır. Bizde bir noktada kesişebilmemiz için diyalog kurulamadığı gibi, yuvarlak masa etrafında buluşmadan da söz bile edilmiyor.
Belki de Türkler’siz bir yuvarlak masada buluşmak isteyebilirler, ama biz birlik oldukça ve Sofya meclisimizdeki milletvekillerimizin sayısını arttırdıkça bu asla olmayacaktır. Zafer yolumuz ancak birlikten geçiyor, sevmek zorunda değiliz amma saygı duymak zorunda olduğumuzu idrak etmeliyiz amma hepimiz...
13 Kasım 2021 Cumartesi günü BULTÜRK olarak belirlediğimiz “TÜRK DÜNYASI BİRLİK GECESİ” isimli yemekli toplantımıza İstanbul’da faaliyet gösteren Türk Dünyasının güzide STK’ları da güçlü bir şekilde katılım sağlayarak Türk Dünyası Konfederasyon, Federasyon ve dernek Başkanları bizzat yemeğimize katılarak Bulgaristanlı soydaşlarımıza güçlü destek vererek sahip çıkmışlardır.
Bu seçimde de meclis kapısını yalamakla yetinmek zorunda kalacak olan milliyetçi, ırkçı ve faşist güçler kafa karıştırmak için düşmanlık kışkırtmaya devam edeceklerdir.
Biz kışkırtmalara kapılmayacağız, anlayamadıklarımızı büyüklerimize soracak ve sorunları lehimizde çözeceğiz.
Sözün kısası. Eğer biz gerçek birliğimizi kurup, şimden sonra artık ahlaklı, genç ve bilgili kardeşlerimizi Sofya meclisine göndermeyi başarabilirsek, inanınız Tüm azınlıklar ardımızdan gelecek ve çok yakında en kuvvetli ve kalabalık meclis grubu oluşturup, isteklerimizi dayatabiliriz. Kuzey Makedonya Halkı yapabiliyor, İsrail vatandaşları yapabiliyor da, biz neden yapamayalım ki!
Orhan İSMAİLOV ve Lütfü Mestan eski partisine geri dönmeleri önerisi hazırlanıyor, gelecek seçimlerde birlik böyle olur bu yeni mayalanma mutlaka tutmalıdır.
Bulgaristan Türkleri ülkede ve yurt dışında her yerde namuslu ve şerefli kadroları tanıyor, kendi yolunu biliyor, Ahmet Doğan’ı kenara iterek, hak ve özgürlükler davasına yeniden sarılıyor. Yolunuz açık olsun.
Bulgaristan Türklerini soymasına yol verenler tutuklanıp mahkemeye çıkarılmalıdır. Yaptırın ve bunların yeni Sofya “program hükumeti” tarafından tamamen desteklenmesi, rüzgârın lehimizde estiğine işarettir. Bulgaristan Türkleri adına Ahmet Doğan’ın artık pazarlık yapma şansı yoktur, davamızı elimize alıyoruz ve gücümüze güç katarak ilerliyoruz.
Adaletten ve demokrasiden yana baş güç olma şansı bize düştü.
Öncü olma şerefi de bizim.
Saygılarımızla,