Gülten RAYİMOĞLU

Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri,

geçmişlerinden ve kültürel köklerinden uzaklaşma eğilimi gösteren bir topluluk haline gelmiştir. Bu durumun arkasında tarihsel, sosyal ve ekonomik birçok sebep yatmaktadır. Özellikle kendi tarihini ve kültürel mirasını bilmeyen genç nesillerin ortaya çıkması, topluluğun kimlik ve aidiyet duygusunu zayıflatmıştır. Peki, bu köklerden kopuş neden gerçekleşiyor?

1. Göç Sürecinin Travması
1989’daki büyük göç sırasında Bulgaristan Türkleri, ağır baskılar ve zorunlu göç nedeniyle büyük bir travma yaşadı. Türkiye’ye yerleşen bu insanlar, yeni bir hayata adapte olmaya çalışırken, geçmişlerini bir yük olarak görmeye başladılar. Bu da kendi tarihlerini ve kültürlerini unutmalarına zemin hazırladı. Göç eden birçok aile, yeni bir başlangıç yapma kaygısıyla çocuklarına geçmişe dair bir şey öğretmek yerine yeni hayata odaklanmayı tercih etti.

2. Ekonomik Zorluklar ve Hayatta Kalma Çabası
Göç eden Bulgaristan Türkleri, Türkiye’ye geldiklerinde ciddi ekonomik zorluklarla karşılaştılar. Yeni bir ülkede iş bulma, hayatlarını kurma ve ayakta kalma mücadelesi, onların kültürel ve tarihsel miraslarını korumalarını zorlaştırdı. Hayatta kalma telaşı içinde, kültürel mirası çocuklarına aktarma konusu geri planda kaldı.

3. Entegrasyon Süreci ve Asimilasyon
Türkiye’de Bulgaristan Türkleri, topluma daha hızlı entegre olabilmek için kendi kültürel özelliklerini ve tarihlerini bastırmaya çalıştılar. Özellikle yeni nesiller, “Bulgaristan kökenli” olmanın bir damga olarak algılandığı bir dönemde, kimliklerinden uzaklaşma eğilimindeydiler. Topluma uyum sağlama çabası, tarihsel kökenlerden kopuşu hızlandırdı.

4. Eğitim Sistemindeki Eksiklikler
Türkiye’de Bulgaristan Türklerine yönelik özel bir tarih ve kültür eğitimi verilmemesi, köklerden kopuşu daha da hızlandırdı. Bulgaristan Türklerinin tarihine, göç hikayelerine veya kültürel miraslarına ilişkin derslerin olmaması, gençlerin bu bilgilere ulaşmasını zorlaştırdı. Ailelerin çoğu da bu açığı kapatacak bilgi birikimine sahip olmadığından, tarihsel bilinç eksik kaldı.

5. Ailelerin Yetersiz Rolü
Birçok aile, göç travması veya toplumsal baskılar nedeniyle geçmişlerinden bahsetmekten kaçındı. Genç nesillere Bulgaristan Türklerinin tarihini ve kültürünü öğretmek yerine, yeni hayata odaklandılar. “Eskiyi unut, yeniye bak” yaklaşımı, tarihsel bilinç eksikliğini daha da artırdı.

6. Kültürel Etkinliklerin Yetersizliği
Türkiye’de Bulgaristan Türklerine yönelik kültürel etkinlikler, dernek çalışmaları ve tarihsel farkındalık programları yetersiz kaldı. Sivil toplum kuruluşlarının bu alandaki etkinlikleri sınırlı olduğundan, Bulgaristan Türklerinin tarihsel bilincini ve kültürel bağlarını güçlendirecek fırsatlar oluşmadı.

7. Türkçe ve Bulgarca Çift Dilliliğin Kaybı
Bulgaristan Türkleri, iki dilli olmanın avantajına sahipken, göç sonrası birçok kişi Bulgarca’dan tamamen uzaklaştı. Bu durum, Bulgaristan’daki kültürel köklerin kaybını hızlandırdı. Ayrıca, Türkçe’nin göç eden topluluk arasında zayıf kullanımı, tarihsel kaynaklara erişimi ve iletişimi de zorlaştırdı.

8. Yeni Nesillerin İlgisizliği
Küreselleşme ve modern yaşam tarzları, yeni nesillerin kendi geçmişine ve tarihine olan ilgisini azalttı. Gençler, Bulgaristan Türklerinin tarihini öğrenmek yerine, güncel sorunlara ve modern yaşam tarzlarına odaklanmayı tercih ediyorlar. Özellikle dijital çağda tarih bilincini canlı tutmak için özel bir çaba gerektiği halde, bu konuda yeterince çalışma yapılmadı.

Ne Yapılabilir?
1. Eğitim ve Bilinçlendirme Çalışmaları: Bulgaristan Türklerinin tarihine ve kültürüne ilişkin okullarda özel dersler veya programlar geliştirilmelidir. Ayrıca sivil toplum kuruluşları, ailelere ve gençlere yönelik tarih bilincini artıracak projeler düzenleyebilir.

2. Kültürel Etkinlikler: Bulgaristan Türklerinin kültürel mirasını tanıtmak için festivaller, seminerler, belgesel projeleri ve tiyatro etkinlikleri düzenlenmelidir. Bu etkinlikler, gençlerin ilgisini çekerek kimliklerini keşfetmelerine yardımcı olabilir.

3. Derneklerin ve Sivil Toplumun Güçlendirilmesi: Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri için faaliyet gösteren derneklerin liderlik eğitimleri, kültürel tanıtım programları ve gençlere yönelik projeleri artırılmalıdır.

4. Ailelerin Eğitimi: Aileler, kendi tarihlerini ve kültürlerini çocuklarına nasıl aktaracakları konusunda bilinçlendirilmelidir. Aile içindeki dil ve tarih aktarımı, kimlik bilincini güçlendiren en önemli araçtır.

5. Dijital İçerikler ve Modern Araçlar: Genç nesillerin ilgisini çekmek için Bulgaristan Türklerinin tarihine dair kısa filmler, sosyal medya içerikleri ve interaktif eğitim uygulamaları hazırlanabilir.

Sonuç
Türkiye’deki Bulgaristan Türklerinin tarih ve kültürlerinden kopuşu, geçmişin yükünü taşıma korkusu ve yeni bir hayata uyum sağlama çabasıyla şekillenmiştir. Ancak bu kopuş, topluluğun kimliğini ve liderlik potansiyelini zayıflatmaktadır. Geçmişini bilmeyen bir topluluk, geleceğini güçlü bir şekilde inşa edemez. Tarih ve kültür bilinci yeniden canlandırıldığında, Bulgaristan Türkleri köklerinden aldığı güçle hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda daha etkili bir topluluk haline gelebilir.

Reklamlar