Rafet ULUTÜRK
Tarih: 17 Nisan 2017
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Başkanlık tarihi başladı.
Yirminci Yüzyılda Milli Kurtuluş Hareketleri Çağı Açan Türk Halkı
Yirmi Birinci Yüzyılda Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Çağı Açtı.
Türkiye Dünya yönetiminde söz sahibi olmaya adımını attı
Yüzde 87’sinin katılımıyla, 16 Nisan 2017 halk oylaması, Türkiye’mizin demokrasisini ve siyaset sistemini bir basamak yukarı taşıdı. Abdulhamitin yetiştirdiği Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet düzenimiz ve gücünü TBMM’nden alan demokrasimiz 98 yıllık gelişiminde verebileceğini verince yetkinleşme doruğuna ulaşmıştı.
Seçim zaferine yansıyan halk irademiz sonsuz bir ufku olan Türkiye’ye yeni yol seçti. Hepimize kutlu olsun.
Türk halkının kendini yenileme kudreti tüm dünyaya parmak ısırttı.
Biraz geriye bakalım.
Cumhuriyet dönemimizin ilk 30 yılında, dünya geçen yüzyılın bel kıran bunalımları içinde kıvranırken, Türkiye’miz devrimler ve sıçramalı atılımlar gerçekleştirmişti. Padişahlık yerine halkımız öz devletini kurdu. Toprak köleliğini demokrasiyle değiştirdi. Feodal üretim ilişkilerinin yerini serbest Pazar ekonomisi aldı.
Sosyal hayat kökten değişti.
Türklüğün yeniden uyanış ve dirilişi devlet tarafından örgütlenen ve yönlendirilen modern eğim, kültürel kalkınma sistemine dayandırıldı. Kadınlarımız sosyal, ekonomik ve siyasi hayata kazanıldı. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve layiklik ilkeleri kamu yaşamında belirleyici oldu.
Emperyalizme karşı zaferlerle gelen Cumhuriyet Türkiye’sinde istiklale, bağımsızlık ve vatandaşlarının kardeşliğine oturmuş demokrasiye diktatörlük, halkımızın Atasına diktatör diyenlere beraberce verdiğimiz cevap hep şu oldu: İnsanlık tarihinde hukuktan ve demokrasiden çıkmış bir diktatör yoktur. Bu gerçek bugün de geçerlidir.
Hedefler-indekiler:
Milletimiz büyüdükçe üniter yapılı ulusal devletimize, demokrasimize tek partili siyasi sisteme dar geldi. 1950’lerden başlayarak çok partili siyaset sistemine geçtik.
Geçen yüzyılın ikinci yarısında Türkiye demokrasisinin yetkinleşme çabaları üç defa kırıldı.
60’lı, 70’lı ve 80’lı yıllarında Türkiyeyi ebatları dış güçler tarafından belirlenen demokrasi kalıbı içinde görmek isteyenler üç defa askeri darbe yaptı. Hak ve özgürlüklerimizi budadı. Aramıza nifak soktu.
Halkımızı parçalayıp kutuplaştırdı.
Bizi güçsüz gördüler, çaresiz gösterdiler malımızı, mülkümüzü, bugünümüzü, geleceğimizi ve umutlarımızı esir almaya çalıştılar. Devlet yapımızı ve sosyal ilişkilerimizi kendi hayallerine göre düzenletmek isteyenler. Anadoluyu Trakya’dan, Ege’yi Marmara’dan, Güney Doğu’yu Türkiye’den koparmaya çalıştılar.
Türklerin arasından Türk düşmanları eğittiler, silahlandırdılar, dağa çıkardılar, yetiştirdikleri teröristlerin kafasına cennet yolunun
Türk öldürmekten, Türkiye devletini yıkmaktan geçtiğini diktiler. 50 yıldan beri ruhsuz ve duygusuz Türk katili yetiştiriyorlar. Üstelik irfan ocaklarımıza, eğitim sistemimize girdiler. Subay, hukukçu, yayıncı, televizyoncu ve gazeteci yetiştirerek Türkün en büyük değeri olan devletinin özüne sokuldular ve emirlerindeki sürü sürü fetocu cenaze imamlarıyla Türk bilincini, Türk toplum ve devletini, 80 milyon Türkün geleceğini yok edip gömmeye çalıştılar. Halkımız tüm bu sinsi, ikiyüzlü, katil ruhlu güçlerin defterini dürmeyi başardı.
Geçmişimizde unutulmayacak tarihler var.
Çanakkale, Sakarya ve İzmir zaferleri… Cumhuriyetimizin kuruluşu…
İstiklal ve istikbal gönderimizde al yıldızlı sancağımızın dalgalanması… Tek partiliden çok partili demokrasiye geçişimiz. Egemenlik ve demokrasimizi hançerleyen askeri darbeler. Dipçik altında çekilen zulüm! Türk halkı bu çekilerimizin gözleri Anadolu’da olan dış güçlerin emriyle yapıldığını duyumluyor ve durumun bilincindeydi. Yirminci yüzyılda işini gücünü bırakan dış düşman bize bir hastalık yakıştırmaya, “dünya nereye siz nereye” demeye çalıştı.
Başkanlık sistemine giderken:
Ne var ki, geçmişini akıl süzgecinden devamlı geçirerek geleceğini arayan Türk toplumu yirminci yüzyıldan yirmi birinci yüzyıla sıçrarken ufkumuzu bir perde daha açılabilmek için anayasal sistem değişikliği gerektiğini görebildi. Bugüne gelebilmek için yapılması gereken askeri vesaitlik sisteminin kaldırılmasıydı ve yapıldı.
Darbecilerin eli kolu bağlandı. Güçlü Türkiye hedef oldu.
Bölgesel ve küresel yapıda Büyük Türkiye’ye yer açılması için daha dinamik, daha süratli davranmak, daha fazla ve daha kaliteli üretmek, ulusal birliğimizi ve kültürümüzü çağdaş uygarlığa taşımamız gerekiyordu.
Bu yoldaki büyük hamlemize gerekli kaynak ve kudret geçen yüzyılın sonlarında Türk halkın bağrından Sayın Recep Tayyib Erdoğan’ın önderliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin doğmasıyla gerçekleşmeye açıldı. Atatürk, Türkiye’ye demokrasi getirdi. Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’de özgüveni ve demokrasiyi meşrulaştırdı ve Başkanlık sistemine yüceltti.
İmrendiren 15 yıl:
Dünya ekonomisi, huzuru, nüfusu, maneviyatı vs. bunalım burgacında bocalarken Türkiye’mizin şu son 15 yılda kişi başı Gayri Safi Milli Gelirini 3 defa büyütmesi birçokların bakış açısını değiştirdi. Modern semtler ve şehirler, hızlı trenler, yarılmış yollar, geçitler, tüneller, limanlar, dünyanın en büyük kıtalar arası raylı ve karayolu köprüleri, iki üç karlı raylı ve otoyol su altı geçitleri, kıtalar arası emsalsiz uçak alanlarıyla yeni altyapı kurdu. Küçük, orta ve büyük ölçekli kendi kendine yeten çağdaş Türk sanayisi kurdu. 2 bin metre çevremizi besleyip sulama, giydirip kuşatmaya başladık. Kadım ve modern kültür ve turizm merkezi olduk.
Terörün omurgasını kırdık:
Türkiye’mizin bölgesel güç olmasını hazmedemeyen emperyalizm PKK, PYD, DEAŞ ve başka terör güçlerine arka oldu. Sınırlarımızda bölgesel savaşlar alevlendirdi. Suriye ve Irak yanıyor. Kıvılcımları Türkiye’ye de sıçratma çabaları artıyor. Yıllardan beri 4 milyon sığınmacıya bakan Türkiye Cumhuriyeti Avrupa kıtasını sığınmacı istilasından korudu ve kurtardı.
“Fırat Kalkanı” operasyonuyla uluslararası terörün belini kıran ilk ve bölgede en güvenilir güç oldu. Burada dost düşman dikkatini çekense kendi silahımızla, tank ve topumuzla, helikopter ve uçaklarımızla, kara ve hava savunma sistemlerimizle terörcü düşmana göz açtırmayan ülke oldu. Şehirlerdeki hendeklerin temizlenmesiyle Güney Doğu Anadolu’nun vatan topraklarımızdan koparma planları suya düşürdü ve hepsini birer birer temizledi.
Terörist hayallerin kurutulması Türkiye’ye güven ve huzur taşıdı ki, 16 Nisan halk oylamasında Büyük ve Güçlü Türkiye yolu açıldı. Bu kararlılığa Güney Doğulu seçmenin oy vermesi de dikkat çekicidir.
Emperyalist komplo çökertildi.
Bu arada, emperyalist devletlerin yarım asır çalışarak, FETO yuvalanmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nde bir paralel devlet yaratarak 15 Temmuz’da askeri darbeyle devlet erkini ele geçirme iğrençliği yaşandı.
Anadolu’yu ve Trakya’yı Türksüz bırakma sinsi planları da suya düşürüldü. Memleketimizde bir siyasi sistem değişikliği gereğinin kaçınılmazlığı büyük bir inandırıcılıkla o an da ortaya çıktı. Yürünmesi geçen yolun Anayasa değişikliğiyle iki başlı yönetim ve yürütme sisteminden kurtulma zorunluluğunu gündeme getirdi.
Türkiye’mizin iç ve dış düşmandan arınması çabalardan yeni ruh doğdu. Dünya etnik, ekonomik, sosyal, tekniksel, teknolojik vb sorunlarını başarıyla aşmış, farklılıkların bütünlüğünden güç alan bir Türk erkinin yenilmez gücünü hissedince neo-realist bir politika seçti.
Yeni durum ve Almanya:
Bu yeni durumu önce Almanya başta olmak üzere, Avrupa Birliği devletlerinin hırçın, kıskanç, oyun bozmayı hedefleyen tavırlarında gördük. Sığınmacılarla ilgili sözleşmeleri yerine getirmediler.
AK Parti siyasi ekibinin sayıları 4 milyonu aşan AB ülkelerindeki seçmenlerimizle kucaklaşmasına engel olundu, ne var ki beklenen sonucu alamadılar. Halkın lideri Sayın Erdoğan’a kişisel saldırı ve benzetmeler yaparak gülünç duruma düştüler.
Almanların Yakın Doğu ve Balkanlarla ilgili bölüp parçalayıp egemenlik kurma gibi sinsi planlarını gemleyecek güç Büyük Türkiye olacaktır.
Yarınların 100 milyonluk Büyük Türkiye’si karşısında Yakın Doğu’da olduğu gibi Balkanlarda da toslayacağını gören Almanya kıvırmaya başladı. Ekonomisi dünyada ilk 10’a giren Türkiye Başkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Federasyonu lideri Vladimir Putin’le eşitle eşit olarak temas etmesi ve AB yönetim ekibini ikinci sıraya çekmesi, dost geçinen ancak hep düşman olanların maskesini indirdi.
Önemle belirtmek istediğim, AK Partinin seçim zaferi Bulgaristan’daki Türk düşmanlarının, sınır kapılarında kuduranların ve “ah şu bir buçuk milyon Müslümanlardan kurtulabilsek” planları yapanların hevesini kursağnda kaldı söndürdü ve bir anda hepsini Türk düşmanlığının kokuşmuş bataklığına itti.
Yeni Ufuk:
Yirmi Birinci Yüzyılda eski kıtada sandık gücüyle düzen ve sistem değiştiren halk yoktur. Bir defa, seçime katılmayanların seçime katılanlardan kalabalık olduğu Bulgaristan’da ve bütün eski kıta ülkelerinde, demokrasiye Türk halkı kadar inanmış ve dört elle sarılmış bir halk yoktur.
Yenidünyada demokrasinin bölgesel ve kıtalar arasının kalesi Büyük Türkiye olacaktır. 16 Nisan 2017 Türkiye referandum sonuçları Türkiye devletinin bölgesel büyük güç olmasına yol açmış ve güvence vermiştir.
Seçimden sonra Balkan ülkelerinde çıkan bütün gazetelerin “Türkiye Yeni Yolunu Açtı” başlığında birleşmeleri, bölge halklarının bekleyişine en büyük cevaptır.
Türkiye halkına, tüm soydaşlarımıza ve Türkiye’den beklentileri olan bölge halklarına ve dünya demokratik güçlerine Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı Başbakanlık sistemi kutlu olsun.
Türkiye aydınlığı Tüm komşularımızın ve halkların aydınlığıdır.
Yirminci Yüzyılın başında Dünya Ulusal Kurtuluş ve egemen ve bağımsız devletler çağını açan Türk halkı, yirmi birinci yüzyılda demokrasiyi daha yüksek bir düzeye taşıyarak, Cumhurbaşkanlığı Başkanlık sistemini başlattı. Türk halklara mübarek olsun! Türk Dünyasına ve Dünya mazlumlarına hayırlı olsun!
16 Nisan 2017 seçim zaferimiz hepimize kutlu olsun!
BULTÜRK
Rafet Ulutürk.