Dr. Nedim BİRİNCİ
Bulgaristan’da Ahmet Doğan ve onunla ilişkilendirilen politik yapıların gerçek yüzü yazılamadı, çünkü siyasi baskılar, korku ortamı ve medya kontrolü buna izin vermedi. Ancak Türkiye’de de Bulgaristan Türklerine dair çıkan kitapların ve yayınların büyük bir kısmı gerçekleri yansıtmadı. Oysa Türkiye, Bulgaristan Türklerinin göç ettiği, daha özgür ve demokratik bir ortamda yaşadığı bir ülke olarak bu gerçeklerin yazılabileceği yerdi. Peki, Türkiye’de de neden bu gerçekler yazılmadı? İşte bu durumun arkasındaki temel sebepler:
1. Politik Hesaplar ve Diplomatik İlişkiler
Türkiye, Bulgaristan ile her zaman hassas bir diplomatik denge gözetti. Bulgaristan Türklerinin yaşadığı sorunları veya Ahmet Doğan gibi figürlerin gerçek yüzünü ortaya koymak, iki
ülke arasındaki ilişkileri zedeleyebilirdi. Bu yüzden Türkiye’de bu konuda yazılan eserler, genellikle gerçeklerden uzak ve tarafsızlıktan yoksun oldu. Ahmet Doğan’ın “Bulgaristan Türklerinin temsilcisi” gibi sunulması, Bulgaristan’daki Türklerin haklarının savunulduğu görüntüsünü vermek adına kullanıldı.
2. Göçmen Toplumun Suskunluğu
Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri, yeni bir hayata uyum sağlama ve ekonomik zorluklarla mücadele etme çabasına odaklandılar. Bu süreçte geçmişle yüzleşmek veya gerçekleri sorgulamak yerine, mevcut durumu kabullenerek ilerlemeyi seçtiler. Bu toplumsal suskunluk, tarihlerini yazacak kişilerin ortaya çıkmasını da engelledi.
3. Ahmet Doğan Mitinin Türkiye’ye Taşınması
Ahmet Doğan ve HÖH/DPS (Hak ve Özgürlükler Hareketi), Bulgaristan Türklerinin haklarını savunan bir “liderlik modeli” olarak Türkiye’de de lanse edildi. Türkiye’deki göçmen topluluklar arasında, bu algı bir tür liderlik mitine dönüştü. Yazarlar ve akademisyenler, bu miti sarsacak gerçekleri dile getirmek yerine, popüler algıya uygun yayınlar yapmayı tercih ettiler. Bu, özellikle medya ve yayın sektöründe “eleştirel” bir duruşun gelişmesini engelledi.
4. Araştırma ve Bilgi Eksikliği
Ahmet Doğan ve Bulgaristan’daki siyasi yapılar hakkında kapsamlı bilgiye sahip olan kişiler sınırlıydı. Özellikle 1990’lı yıllarda, göçmen toplumun yaşadığı travmalar ve sessizlik, bu konularda derinlemesine araştırmalar yapılmasını engelledi. Yazılan kitaplar genellikle yüzeysel, eksik veya yanlı bilgilerle doluydu.
5. Türkiye’deki Akademik ve Yayıncılık Anlayışı
Türkiye’de Bulgaristan Türklerinin meselelerine dair yazılan eserlerin çoğu, ya popüler bakış açısını desteklemek için kaleme alındı ya da yeterince derinlemesine araştırma yapılmadığı için eksik kaldı. Akademisyenlerin ve yazarların bu konudaki çalışmaları, genellikle siyasi dengeleri bozmamak adına yüzeysel kaldı. Ayrıca, bu konuyu ele alan yazarların yeterli bilgi birikimi ve bağımsız duruşu olmadığı için eleştirel eserler ortaya çıkmadı.
6. Siyasi ve Maddi Çıkarlar
Ahmet Doğan ve çevresi, Bulgaristan Türklerinin hakları adına faaliyet gösteriyor gibi görünse de, birçok durumda kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını önceledi. Türkiye’de bu gerçeği yazacak cesareti olan yazarların çoğu, bu yapıyla ters düşmekten çekindi. Ayrıca, bu konuda yazan bazı kişiler, Ahmet Doğan ve çevresinden dolaylı olarak maddi destek gördüğü için gerçekleri kaleme almaktan kaçındı.
7. Toplumun Liderlik Arayışı
Göçmen topluluklar, özellikle travmatik geçmişlere sahip olduğunda, bir lider figürüne sarılma eğilimindedir. Ahmet Doğan, Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri için de bir lider olarak görülüyordu. Toplum, gerçekleri sorgulamak yerine, bu liderliğin arkasında durmayı tercih etti. Yazarlar, toplumun bu liderlik algısını zedeleyecek bir şey yazmaktan kaçındı.
8. Bilinçli İhmal
Türkiye’de bazı yazarlar ve akademisyenler, Ahmet Doğan’ın ve onun politikalarının gerçeklerini bilse bile, bu konuyu araştırmak veya yazmak istemedi. Bu, ya konuya ilgisizlikten ya da siyasi dengeleri bozma korkusundan kaynaklandı. Ayrıca, Bulgaristan Türklerinin liderlik sorunlarını açıkça dile getirmek, toplumsal tepkilere yol açabilecek hassas bir mesele olarak görüldü.
Neden Şimdi Yazılmalı?
Türkiye’de artık Ahmet Doğan ve onun gibi figürlerin gerçek yüzlerini ortaya koyacak bir tarih yazımına ihtiyaç var. Bu yazım süreci, yalnızca geçmişi sorgulamak için değil, Bulgaristan Türklerinin kimliğini ve geleceğini korumak için de gereklidir.
Çözüm Önerileri
1. Bağımsız Akademik Çalışmalar: Türkiye’de, Bulgaristan Türklerinin tarihine dair bağımsız ve tarafsız akademik çalışmalar teşvik edilmelidir. Bu, gerçekleri ortaya çıkaracak bir tarih yazımı için ilk adım olacaktır.
2. Toplumsal Bilinçlendirme: Bulgaristan Türkleri arasında geçmişin sorgulanması ve gerçek liderlik anlayışının gelişmesi için bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir.
3. Medya ve Yayıncılıkta Şeffaflık: Bulgaristan Türklerine dair yazılan eserlerin daha şeffaf ve eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınması sağlanmalıdır.
4. Yeni Nesil Liderlerin Yetiştirilmesi: Ahmet Doğan gibi figürlerin yarattığı boşluk, yeni nesil liderlerin eğitimi ve desteklenmesiyle doldurulabilir.
Sonuç
Türkiye’de Bulgaristan Türkleri üzerine yazılan kitapların gerçekleri yansıtmaması, hem siyasi çıkarların hem de toplumsal bilinç eksikliğinin bir sonucudur. Ancak bu sessizlik artık bozulmalıdır. Ahmet Doğan gibi figürlerin halkın gerçek sorunlarını istismar ettiği gerçeği, daha fazla göz ardı edilmemeli ve bu konuda kapsamlı bir tarih yazımı yapılmalıdır. Geçmişte yapılan hatalar ancak gerçeklerle yüzleşilerek düzeltilebilir. Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri, kendi gerçeklerini yazma cesaretini göstermelidir.