Raziye ÇAKIR
15 Şubat 2021

“Fakti. Bg./14.02.2021
Bulgar basınından çeviridir.

Ulusların arasındaki gelir eşitsizliği derinleşirken, Batı devletleri doğal ve sosyal bunalımları gemleyemiyorlar. Devam eden korona virüs pandemisiyle başarılı başa çıkma çabalarında Güney Kore, Japonya ve Türkiye uluslararası alanda ön plana çıkmış bulunuyor. Bu tespit, Bulgar BGNES yayınında “Sabah” gazetesinde basılan İshan Aktaş imzalı yazıdan alınarak çıktı ve şöyle devam ediyor:

Soğuk savaşın sonlarına doğru NATO önemini yitirdi. O dönemden başlayarak bu geleneksel birlik dağılıyor; ABD ve Avrupa’nın çıkarları çatıştı; Bir nükleer güç olarak Rusya ve bir ekonomik güç olarak Çin dünya sahnesine çıktı; kıta Avrupa’sında ise İslam düşmanlığı ve ırkçılık güç toplamaya başladı.

Akdeniz ve Yakın Doğu bölgesi iktidar uğruna verilen küresel savaşların ana çarpışma alanına dönüştü. Güçlü dengesi Batı’dan Doğu’ya kaydığından dolayı, bu bölgede etkili olan ülkelerin, jeo-politik önemi de artıyor.

Amerika Birleşik Devletleri yönetimi dikkatini Asya – Büyük Okyanus bölgesine yöneltirken, Türkiye ile Rusya Akdeniz havzasında, Yakın Doğu’da ve Kafkaslarda rekabet eden iki ana güç oldu.

Ne var ki, Türkiye ile Rusya aralarında birbirine saygılı yarışıyorlar ve bölgesel bunalımları çözerken uzlaşmazlıklar birçok defa işbirliği doğuruyor. Bu iki devlet kökleri derin olan devlet geleneklerinden güç alıyor. Osmanlı imparatorluğuna kıyasla Rusya daha genç bir devlet olsa da, Osmanlı imparatorluğunun en zayıf olduğu zamanlarda modern bir devlete dönüşebildi. Son yıllarda Türkiye birçok milli ve bölgesel bunalımı aşabildi. Amerika Başkanı Barak Obama yönetiminin terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan YPG gibi terör gruplarıyla işbirliği stratejisini açıklamasından sonra, Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Suriye’de ayrıldılar.

Aynı dönemde Türkiye PKK terör örgütü, DAEŞ terör örgütü ve FETÖ –Gülenci terör grubunun saldırılarına hedef oldu. Bu üç terör örgütünün üçünün de Türkiye içinde ve yurt dışında ezilmesiyle, Türkiye milli devlet yapısını ve kurumlarını güçlendirdi ve bağımsız bir dış siyasete yöneldi. Ve başarılı oldu.

Türkiye’nin yükselişi Avrupa kıtasal güçlerinin çöküşüyle eş zamanlıdır.

ABD sosyologlarından Emanuel  Walerştayn’ın belirttiğine göre, finans, devlet yönetimi, medya, teknolojiler ve değerli madenler gibi alanlarda Avrupa güçlerinin tekeli zayıfladı ve ciddi sorunlar yaşıyor.

Büyük Britanya, eski kıta topluca çökerken ezilmemek için Avrupa Birliğinden ayrıldı. Ekonomik ve mali bunalımlara dayanıklı dinamik sosyal yapı ve kurumları, güçlü askeri kuvvetleri, derin kökleri sayesinde diplomatik gelenekleri ve zengin kültürel mirası ve zengin kültürel mirası olan Türkiye’nin uluslararası etkisi bütün bölgede güçlenmeye devam ediyor.

Büyük Türkiye statüsünü ve Türkiye’nin saygınlığının artmasını değerlendirebilmeleri için uluslararası oyuncuların belirli zaman ihtiyacı var. Bu açıdan bakıldığında Yakın Doğu bölgesinde Türkiye’nin rolüne olumlu değer biçilmesinde ABD ve İsrail için de bir model olabilir. 14. Yüzyılda Arap düşünür İbn Haldun’un şunları yazmıştı:

“Bir damla su başka bir damla suya benzediğinden fazla geçmiş geleceğe benzer.”

Okuyanlara teşekkürler, lütfen paylaşınız.

 

Reklamlar