BGSAM
Tarih: 24 Mart 2017
Konu: 1989 Mayısında ayaklanan Bulgaristan Türk kadınları faşistlerin
sınır ablukasını aştı.
Memleket bizim, demokrasi bizim, gelecek de bizim.
Her oyumuz bir özgürlük mermisidir.
Bulgaristan sınırını yürüyerek geçmeye alışmışız.
Seçim yolu bizim hürriyet yolumuzdur.
Zafer yolunda yürüyoruz.
DOST geçinenlerin bizi sınırda çiçekle kucaklayacağını bekliyorduk.
Bulgaristan Türkiye sınır kapılarının üçünün de Bulgar tarafında bir hafta boyu olay yaşandı. Seçime katılmak zorunlu olan Bulgaristan Cumhuriyeti’ne oy kullanmaya giden Bulgaristan Türkleri sınırda otobüslerinden indirildi. Bulgar Devlet sınırını yürüyerek geçtiler. Bagajlarını sırtlarında taşıdılar. Üş aşırı milliyetçi, ırkçı, faşist partisinin liderleri ve eli sopalı yönetici kadroları, güvenikli bayraklarla sopacılar yurttaşlarımıza saldırdılar. Birçok yaşlı bayan, annelerimiz, dedelerimiz yere çökertildiler, birçok kişi tartaklandı.
Protesto ettiler. Kınadılar. Faşistlerin yüzüne güldükleri, Zavallılıklarına tükürdüler.
Bu defa Bulgaristan’a oy kullanmaya giderken, yürüyüşümüz, dimdik duruşumuz, en doğal uluslar arası ve ulusal hakkımız olan zorunlu oy kullanma hakkımızı kullanmak istememiz, memleketimize sahip çıkmamız, faşistleri kudurttu. Kullandığımız her oyun faşistlerin beynine sıkılmış bir kurşun olduğunu anlamayan kalmadı. Bu hafta bizim yeni hayat üniversitemiz oldu.
1990’dan beri Bulgaristan’da, iğrenç Bulgar düşmanlığı adına hiçbir şey değişmediğini hatta ötekileştirmenin daha da katmerleştiğini tüm dünya gördü. Sıra olayların Uluslar arası İnsan Hakları Mahkemelerine taşınması için yasal bir vesiledir. Seçme hakkının kullanılmasına engel olan eli sopalıların “Bulgaristan Her Şeyin Üstünde” gibi faşist, nazı sloganları yükseltmesi, hatta bunları “Ataka”, VMRO – Makedonya İç Devrim Örgütü ve yalancı “Yurtsever Cephe” seçim plaklarının her yanına asması ve ülke çapında eli kanlı faşizmin geldiğine işaret etmeleri, Bulgaristan’ı ayağa kaldırdı, deprem yaşatıyor. Ülkede yeni anti-faşist cephe oluşturulması ve bu saflarda tüm demokratik güçlerle birlikte Müslüman Türklerin de yer alması gündem oldu.
Önce Müslüman Türkleri bölüp, ayrıştırıp, parçaladılar. Onlar bu parçalanmanın acısıyla düşünemez ve onları istediğimiz gibi yönlendiririz hesapları yapmışlardı. Bu bir derin köklü sinsi düşmanlık planıdır. 1989’da da uygulanmıştı ve sınır dışı edildik. O zaman parçalandık ama yok edilemedik, hesapları tutmadı. 1989 Mayısında ayaklanan ve totaliter Bulgar rejimini devirenler, aynı yılın ağustosunda yurtlarından zorla kovulanlar bugün artık yeniden baş kaldırdı ve yollar düştü.
Bu silahlı direniş yolu değil, en demokratik insan hakkı olan oy kullanma hakkını kullanarak Bulgaristan’ı dönüştürme yoludur.
Yürüyenlerin hiçbir şeyden korkmadığı, asla yılmayacağı ve hedeflerinin zafer olduğu her hareketlerinden bellidir. 2017 Martında erken genel seçime katılarak, vatandaş haklarını kullanmak, memleket özgürlüğünü koklamak için geri dönerken sınırda haydut çeteleri tarafından durdurulan ve tartaklanan, sivil sopacılar tarafından kardeşlerimizin vesikalarının, kimlik kartlarının, otobüs biletlerinin istenmesi insan haklarının en kaba bir şekilde ihlali çiğnenmesidir.
Kimse kimsenin kişisel evraklarını gasp demez. Bu hareket faşist bir hak gaspıdır. Bu keyfi ve kaba saldırılar, sınırdaki faşist muamelelerin Bulgaristan’da komünistlerden de kötü, faşist itlerin 70 yıldan sonra yeniden baş kaldırdığını gösterirken, seçimlere kuvvet kullanarak kimin müdahale ettiğini, Avrupa Birliği Genel Kurulu tarafından yasaklanan Bulgar faşist partilerinin, Anayasa. yasalar, uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve eşit vatandaş haklarına rağmen kaba kuvvete başvurması, Türk düşmanlığına gövde gösterisi yapması, paralı sopacılarla halkı kışkırtması tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. Bu partiler yasaklanmadan Bulgaristan demokratikleşemez. Bu gidişle faşist hortlama ülkemizin AB’den atılmasına da neden olabilir. Yalnız bir faşist partinin değil üçünün de birden yasaklanması ve tüm sempatizanlarının siyasi hayata katılmalarına engel olunmasında geç kalınmıştır. Bunların paraları da yine Şeytan Ahmet Doğan’dan olduğunu da çok iyi bilmekteyiz.
Hey Dost musun, “Dost Birliği” ortaklığı misin! Neredesin!
Vatandaşlarımızı oy kullanmak için memlekete davet ettin de sizler neredesiniz. Neden sınırda değilsin. Gelenleri neden karşılamıyorsun? O meclise sokmak istediğin kişiler nerede? 200 faşiste karşı koyacak gücün yoksa neden politik sahneye çıktınız? Onlar sopalıysa, bizim tarafta kızılcık mı bitti? Başkasının düğününde gerdeğe girmeyi mi düşündün?
Faşistlerin liderler, Volen Siderov, Karakaçanov, Valeri Simyonov ve Cambaskii Bulgar Türk sınırındaysa, siz neden orada değilsiniz. Yaşlı dede ve ninelerimizi, kardeşlerimizi, kadınları ve kızları neden faşist it saldırılarına karşı yalnız bıraktınız?
Evdeki hesaplarınız çarşıya uymadı mı? Yaralı ve tartaklanan kardeşlerimizi toplamak için bir cankurtaran, ambulans göndermediniz mi sınır kapısına? Oh oh! Sizi politik sahneye çağrılanlarda bütün kabahat!
Devlet sadece uyur gibi yapıyor. Ama siz de devletten büyük uykucusunuz! Gördüğünüz gibi olay hamam taslarının toplatılması ve hocaların memleketten kovulmasıyla bitmiyor. Köpekler havlamaya devam ediyor.
20 seneden beri meclis kürsüsünde emperyalizmin yeni liberal demokrat bozguncularının kaleme aldığı yazıları okuyorsunuz.
Türkiye’nin Bulgar seçimlerine karıştığı saldırılarına, Bulgar medyasının hislerine cevap vermediniz. Olayları izlemiyor musunuz?
Dünya basını “Figaro”, “The Wail Street Journal”, Macar ve Rus devlet adamları Bulgaristan seçimlerine T.C. makamlarınca müdahale olmadığına vurgu yapsa da, gerçekleri ön plana çıkarmadınız. Avrupa Sosyalistleri yönetim organı PASE, Avrupa Halk Partisi ENP ve AB Brüksel merkezinden temsilciler Sofya’ya yığılsa da “siz burada ne arıyorsunuz” demediniz.
Kremlin Bulgar Cumhurbaşkanı seçimlerini haber karartmaları, yalan haberler yayma, kamuoyunu baskı altına alarak, oyları satın alarak müdahale etse de sustunuz, görmezden geldiniz. Bulgaristan Türk seçmenine son derece büyük baskıya büyük ölçüde göz yumdunuz. İnsanlarımız büyük bir baskı altındadır, zorlanıyorlar ve oy istediğiniz kardeşlerimize yeni bir ruh aşılayamadınız.
Seçimden 2 gün önce GERB partisi Başkanı Boyko Borisov, Türk seçmenin GERB partisine oy vereceğini belirtirken, sınır kapılarında ülkenin Hıristiyanlar ve Müslümanlar olarak ikiye bölündüğünü, bu gidişle Kırcaali’de yakın zamanda bir ay yıldızlı bayrak dalgalanırsa şaşırmayalım, dedi. Son günlerdeki gelişmelerin olağanüstü tehlikeli olduğunu vurguladı. Siz neredesiniz?
Bulgar sınırının faşistler tarafından engellenmesini “Evet” – Bulgaristan”, “ABV ve 21. yüzyıl” seçim ortaklığından Donçeva, Çingene ve Pomak partileri başkanları kınarken, hak eşitliği çağrısında bulundular. Bu ortaklıkta yer almamanızı anlayamadık doğrusu.
Olayla ilgili toplanan güvelik güçleri yetkilileri, Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanlığı faşist güçlere karşı kesin önlemler alınmasını istemedi, olaylarla ilgili Türkiye Cumhuriyeti “ suçlu” gösterirken, hiçbir esaslı sebep gösteremediler.
Ayrıca bu konuda bir durum açıklaması yapmadınız!
26 Mart erken seçimleriyle ilgili yürütülen propaganda kampanyasında ülkeyi sarmış bitiren ekonomik, siyasi ve parlamenter bunalımdan çıkış yolu gösterilemedi. Seçmen önünde, iktidara uzanmak isteyen sosyalist partinin halk düşmanı, 45 yıl boyunca düzenlediği katliamlarla, Müslümanlara uyguladığı arasız zulümle tarihe geçen komünist partisinin milyoner zümresini temsil ettiği ortaya çıkarken, dış siyaset konularında halkın çarpıtılmış yorum ve haberlerle aldatıldığı gün gibi parlarken, seçim kampanyasının Moskova’dan yönetildiğine işaret bile etmediniz.
Bu seçim kampanyası memleketimizde seçim sonuçlarıyla ilgili sosyolojik araştırma ajanslarının ikiye bölünmüş olduğunu, sol partileri muhtemel seçim sonuçlarını şişiren ve her adımı başarı defterine kaydeden ajansların para kaynaklarının dış ülkelerde olduğu kamuoyundan gizlenemedi.
Seçimden bir gün önce yayınlanan sosyolojik araştırma sonuçlarına göre 240 kişilik 44. Bulgaristan seçimlerine 6 milyon seçmenin katılacağı açıklandı. Bu seçimden sonra toplumun ikiye bölünmüşlüğünün korunacağı ve derinleşmeye devam edeceği, siyasi sistemde beklenen köklü değişikliklerin gerçekleşmeyeceği ve bunalımın devam edeceği dikkati çekiyor. Biz bu kavgada neredeyiz?
Bulgaristan Başbakanı Gercikov, Cuma gün akşam saatlerinde yaptığı son seçim konuşmasında, oy kullanmak isteyen Bulgar vatandaşlarının hepsi ülkeye girebilir ve oyunu kullanabilir, serbesttir ve engellenemez, dedi. Siz bu hükumet kararlarının uygulanmasını neden denetlemiyorsunuz?
Sınır boyu artık bir turistik ziyaret ya da av alanı olmaktan çıktı, Hıristiyanlık ve Müslümanlık ateş cephesi haline geldi. Hangi siperdesiniz?
Tüm iyi niyetimize rağmen, bu kampanya, çok şiddetli bir Türk düşmanlığı havasında geçti.
Kan dökülmese, ölen kalan olmasa da, sıradan soydaş seçmene bir silah çekilmediği kaldı. Kurşunlara göğüs gerecek gençlerimiz neden sınırda değil? 1989 Ağustosundan beri bu denli saldırgan ve hiddetli nefret dolu bir ortam yaşanmamıştı. Bu böyle devam edemez.
Bulgaristan Vatandaşları ve soydaşlarımız bu denli dehşet ve saldırganlık dolu, en ilkel insan hak ve özgürlüklerine el kaldırılmış bir ortamda demokratik seçimin bir siyasi hak olarak kullanılmasının mümkün olmadığı, faşist partilerin mutlaka yasaklanması gerektiğini, 43. meclisin Türklere ve Müslümanlara karşı onayladığı yasaların hepsinin kaldırılmasını, her vatandaşa bulunduğu yerde serbestçe oy kullanmasının yeniden yasallaştırılmasını çok ciddi bir şekilde istiyoruz. Bu isteklerimiz yerine getirilemezse yeni adım kültürel muhtariyet hakkı olmalıdır. Tüm olaylardan sonra sanatçı Mustafa Cecili’nin Kırcaali kitle sahnesine çıkması bu sinyallerin ilk kıvılcımlarıdır.
Seçim kampanyasında Türk, Türkiye ve Türkiye Başkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan düşmanlığını kışkırtanların, aynı zamanda, Almanya’da yeni geliştirilen silahları Türkiye devlet sınırına üslendirilmesini istediğine de dikkatleri çekiyoruz.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti çift vatandaşlığı (ikinci vatandaşlığını) iptal etmesini istiyoruz. BAKALIM 710 bin BULGARİSTAN VATANDAŞI GERİYE BULGARİSTAN’A DÖNSÜN GÖRELİM EL Mİ YAMAN BİZ Mİ?
Türk düşmanlığı bir seçim silahı olamaz.
Türkiye dünyanın en demokratik ülkesidir.
Seçim propagandasının anadilde yapılması yasallaştırılmalıdır.
Her Türkün oyu bir hürriyet mermisine eşittir.
Paylaşalım bir birimizi bilinçlendirelim…