Tarih: 19 Kasım 2018
Yazan: İbrahim SOYTÜRK
Konu: İlk protesto gösterilerinden alınan dersler.
Gaz Borusu Bulgaristan kapısına da geldi.
Hafta sonu gösterili geçen Bulgaristan’da Pazartesi sabahı ufuk açtı. 180 leva emekli maaşıyla yalnız 120 ekmek alabilen ya da ancak 900 kws elektrik ödeyebilen yaşlılar sert esen rüzgârdan ve serpiştiren ıslak kardan ürkerek protesto göstericilerine katılamazken, dünyanın en ucuz yakıtı olan doğal gaz boruları bu saba – Pazartesi sabahı 19 11 2018 – Karadeniz dibinden Tekirdağ/Kıyı Köye çıktı. Bizde olan komşunun da malıdır mantığıyla devam ettiğimizde, Bulgaristan’da odun kesemedim, kömür alamadım, elektrik faturasını ödeyemedim dertleri bu gidişle yakın gelecekte rafa kalkacak gibi. Dürüstlük yeniden masaya yatırılıyor.
Hafta sonu gösterilerine Sofya’da 1 760 şahsi araç katıldı, alay yaptılar, 2 milyonluk başkent giriş-çıkış kapılarında kilitlendi. Her 3 protestocuya karşı 1 silahlı ve motorize polis dikildi. Polisler kalkanlarını ve silahlarını indirince bayraklı ve pankartlı kitle tarafından alkışlandı. Çatışma çıkmadı.
Aktüel siyasi isteklerin başında hükümeti istifaya çağıran şiarlar atıldı. Bulgar göstericiler Başbakan Yardımcısı aşırı milliyetçi Valeri Simyonov’un istifa etmesinden tatmin olmadı. İki numaralı faşist yine başbakan yardımcısı ve savunma bakanı – VMRO Başkanı – Krasimir Karakaçanov’un da çekilmesinde ısrar ediliyor. Hükümetin istifasında direniyorlar.
Bu sabahki gazetelerde çok ilginç vurgulamalar belirdi. Yazılanların ne kadar doğru olduğunu henüz araştırıyorum. Öğrenebildiğim, 1990 yılında ülkede siyasi geleceği dengelemek amacıyla perde arkasında gizli bir karar alınmış olmasıdır. O gergin devirde başbakan BKP’li ve Kremlin’in Bulgaristan istasyon şefi Andrey Lukanov’tu. Bu kararda Müslüman Türklerin siyasi yapılanması olan Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) kuruluşuna izin verildiği gibi, Birinci Dünya Savaşından sonra Bulgaristan’a gelip yerleşen Makedon kaçaklara da siyasi irade özgürlüğü tanınması yer almıştır. 35 yıl yasaklı olan ve lider takımı faşizm ve komünizmde kıyılan Makedon İç Devrim Hareketi (VMRO) örgütlenmesi yeşerme imkanını böyle buldu. Ödevi Türklere karşı dikilmek, denge sağlamak için direnmekti…
Ancak ne var ki, hayatta her şey tasarlanıp planlandığı gibi olmuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 2004’te Bulgaristan’ın NATO’ya girmesine garantör olmasıyla ülkede yaşayan Türklere olan yaklaşımın yumuşaması gerekirdi. Kültürel hakları tanınsa iyi olurdu. Sıkıntılar aşılırdı. Fakat bu için kaymağını yalnız GERP partisi ve 2 Türk yedi: Ahmet Doğan ve Vejdi Raşıdov.
İkinci olarak, yeni bir ikili Anlaşmayla Türkiye Cumhuriyeti ve büyük önder Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bulgaristan’a kayan sığınmacı, savaş kaçağı ve ekonomik göç selini durdurdu. Bu işin kaymağı da azılı Türk düşmanları çetesinden sözde “Bulgar Yurtseverler Cephesi” ekmeğine yağ-bal sürdü. Palazlandılar. Radyo-TV açtılar. Gazete çıkardılar. Bulgar Türk, İslam, insan ve azınlık düşmanlığının bir asır birikmiş küflü zehrini kustular. Liderleri olan V. Simyonov’un geçen hafta istifa etmek zorunda kalması durum değişikliğine neden olmadı. 26 Mart 2017’den beri rüşvet toplayan aşırı milliyetçiler ense yaptılar ve bu kelepir onlara bir süre yeter de artar.
Şimdi aynı piyesin daha büyük 3. Sahnesi açılıyor. Putin’in Karadeniz’in 2 200 metre derinliğinde uzattığı gaz boru hattı çift borulu ve birisi BOTAŞ vanalarına akacak. 15 milyon Türkiye hanesinin evini ısıtacak, çorbasını kaynatacaktır. Öyle olsa da, bir de 2. Boru var ki, o da 81 sm çapında ve bundan gelecek gaz ya Yunaistan üzerinden Arnavutluk – İtalya’ya ve Sırbistan üzerinden Macristan ve Viyana’ya ulaşacak veya Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan yoluna yönelecek. Bulgar hükümeti bu ikinci şıkkı çok istiyor.
Hiç unutmayacağım, bir önceki Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanı Berat Albayrak son Sofya ziyaretinde uçak alanının VİP kapısından çıkmamıştı. Başbakan Boyko Borisov Türk Bakanı uçaktan inerken siyah perdeli bir araçla kaçırmıştı. Görüşülen konunun “Türk Akımı” borularından birini Bulgaristan’a çevirmek olduğundan hiç kimse kuşkulanmıyor. Bizim (Bulgaristan’da yaşayan zavallı Müslüman Türklerin) haklarımız topluca tanınmadan, bu konuda yasal devlet güvencesi almadan, yeni Borunun yönü Bulgaristan’a çevrilirse, Allah çekmez ve af etmez… fazla yorumlamak istemiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devlet politikası Bulgaristan Müslümanlarının ezilmesi ve yok edilmesi pahasına yürütülemez ve yürütülmemelidir…