Yazan: Elmur Kalbizada -Sofya
1918 yılında Bakü’deki kitle katliamı amaca yönelik ve sistemli bir cinayettir ve Azerbaycan’ı bütünüyle veya kısmen yok etmek için yapılmıştır. Ne yazık ki, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın 1948 tarihli soykırım suçlarının önlenmesi ve cezalandırılması Antlaşmasını kabul etmesine, uygar dünyanın soykırımı kınamasına ve soykırımların tarih boyunca insanlığın büyük kayıplar vermesine sebep olduğunun tanınmasına rağmen, XX. yüzyılın sonlarında Azerbaycan’a karşı bir soykırım daha işlenmiştir. Ermeni devleti tarafından Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinin Hocalı şehri nüfusuna karşı 1992 yılının Şubat ayında işlenen kıyım suçları, 1918 Martındaki kitlesel kıyımdan çok daha da feci bir cinayettir.
Birinci Dünya Savaşı sonucunda dünyanın jeo-politik haritası yeni biçimlenişe başladı. Büyük Savaşın sonunda birçok millet bağımsızlığını elde etmek ve kendi bağımsız devletlerini kurmak için ayaklandı. Kafkasların en büyük ve köklü devletlerinden ikisi olan Azerbaycan ve Gürcistan’ın milli hakları elde etmek uğruna mücadelesi yıkılmakta olan Rusya Çarlığı ve “işçi köylü devleti” sloganı gibi değişik biçimlerin ardına gizlenerek Rus imparatorluğunu ayağa kaldırmak isteyen Bolşeviklerin tepkisiyle yüzleşmiştir.
Kafkasların ana petrol ve sanayi merkezi olan Bakü’de kontrol sağlamalarına ve çekici fikirler öne sürmelerine rağmen, Bolşevikler iktidarlarını ayakta tutabilmek için silahlı güç bulmakta zorlandılar. Öte yandan, Azerbaycanlıların milli hakları için mücadele yürüten “Müsavat” partisinin konumları hem Bakü’de hem de Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde, Bolşeviklerin durumundan çok daha güçlüydü.
Meydana gelen durum, Kafkaslarda devlet kurmak isteyen Ermeni ve Taşmak güçleri Bolşeviklerin doğal müttefiki durumuna getirmiş oldu. Daha Birinci Dünya Savaşı esnasında Ermeni Milli Konseyi ve Taşnakların kontrolündeki Ermeni silahlı güçler Çar Ordusuna karşı savaşmıştı.
Bu savaş esnasında, Osmanlıya karşı çarpışmalara katılan, Bulgaristan’ın da katıldığı “Üçlü Mihver” e karşı, Çar Rusya’sı saflarında savaşan Ermeniler, silahsız olarak Kafkaslara getirilen savaş tutsakları ve sivillere çok sert davranıp işkence uygulamıştır. Kafkas Cephesinde tutuklanan Osmanlı askerlerinden başka, Bakü yakınındaki Nargin Adasında tutuklu klan Alman, Avusturya, Macar, Bulgar, Arnavut ve Arap askerleri de Çar Ordusunda görev alan Ermeni askerler tarafından hor görülmüş, tartaklanmıştır.
Yapılan araştırmalardan alınan sonuçları, 1918 Martında Bakü’deki Azerbaycan nüfusa karşı işlenen suçların başlıca Ermeniler’in işi olduğunu ortaya koymuştur. Aynı yılın Şubat ayında “Bakü İşçisi” gazetesinde basılan, V.İ.Lenin tarafından Kafkas olağanüstü yetkili komiseri olarak atanan ve bölgeye gönderilen Ermeni Stepan Şaumyan tarafından kaleme alınan bir yazıda, işlenen soykırımın önceden planlanmış ve hazırlıkları yapılmış bir cinayet olduğu ortaya konmuştur.
Bu makalesinde S. Şaumyan, Azerbaycan’ın bağımsızlığı uğruna mücadele eden güçlere ancak bir avuç çöküntü verileceğini açık olarak yazmıştır. Bu amaçla olmak üzere, Bolşevikler Bakü kentindeki Ermeni askeri birliklerini eğiterek kitle katliamları için hazırlamış ve yüreklendirmiştir. (1)
Ermenilerden oluşan askeri birlikler ve Kafkaslardan Ermeni asker sevkiyatını Petersburg’dan atanan yüksek rütbeli Ermeni subaylar yönetmiştir. Bakü’de kitle katliamının gerçekleştirilmesinden önce Bakü’ye zırhlı trenler, zırhlı araçlar, teknik donanım ve başka mühimmat gönderilmiştir. 1918 Şubatında Tuğgeneral İvan Bagrmyan, aynı yılın Mart ayı başlarında da General Rustam Zaryan ile General Akop Bagratuni Bakü’yü ziyaret etmişlerdir. Ermeni Milli Şurası cepheden dönen askerlere bir çağırı göndererek Bakü’de toplanmalarını ve zaman gelince çatışmaya girmeye hazır olmalarını emretmiştir.
Aynı dönemde Bakü konseyinde Ermenilerin çok yüksek aktiflik gösterdiği dikkati çekmiştir. Arşivlerde korunmuş belgeler üzerinden yapılan analizler “Kızıl Birlikler” adı altında 10-12 bin kişilik bir ordu şeklinde toplanan yeni askeri birliklerden % 70’inin Ermeni asıllı askerlerden oluştuğunu kanıtlamıştır. Bu yeni ordunun Kurmay Başkanı Z. Avatisyan eski Rus Çar Ordusundan bir Albay olup “Taşnaktsutun” partisinin üyesidir.
1918 Ocağındaki kitle katliamına karşı mukavemeti engelleyip önlemek amacıyla Bakü Konseyi Müslüman kolordusu komutanı General Azad Bey Talışinski’yi tutuklamış ve “Evelina” gemisiyle Lenkoran’a gitmeye hazırlanan Müslüman kolorduyu silahsızlandırmayı başarmıştır. 1918’in 30 Martında başlayan kitle katliamını yönetmek için kurulmuş bulunan Bakü Konseyi Devrimci Savunma Komitesi’nde Ermeni ileri gelenlerden Şaumyan, G. Korganov, S. Sarksyan ve M. Yolçiyan’a özel yetkiler verilmiştir.
Böyle titiz bir hazırlık gördükten sonra Bakü Konseyi ile Ermeni Milli Konseyi askeri birlikleri şehrin Müslüman nüfusunu sıradan öldürmeye koyulmuşlardır. Ermeni güçlerin kışkırtma ve komplolarından sonra Hazar Denizindeki askeri gemiler de şehri bombalamış, büyük nüfus kaybı, tarihsel anıtların harap olması yaşanmıştır. Yapılan hesaplamaya göre, yalnız mart katliamı esnasında Ermeni ve Bolşevik birlikler Bakü’de 10-12 bin Azerbaycanlının ölümüne sebep olmuştur.
Arşiv belgeleri üzerinde yapılan çalışmalar bu kitle katliamı Bakü’de yaşayan diğer milletlerden insanlara ve daha sonra değişik amaçla şehri ziyaret eden yabancılara çok şiddetli etkide bulunmuştur. Bu gerçekler, kanlı olayları soruşturmak amacıyla 1918’ın sonunda kurulan, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Olağanüstü Tahkikat Komisyonu belgelerinde de işlenmiştir.
Örneğin, katliam esnasında Bakü’de ikamet eden ve bulunan Ermeni Aleksandır Kvasnik soykırımın örgütleyicileri ve uygulayıcılarına ilişkin açıklamalarında şöyle demiştir: “Bakü Konseyinin ilgili organına işaret ederek – Yürütme Konseyi – üyelerinin hepsi Ermeni idi…”
Eski Bakü Belediye Başkanı Yakov Nikolaeviç Smirnov, Ermenilerin yalnız ayakta olan vatandaşları değil, hastanelerdeki yaralıları da ölümle tehdit ettiğini, bildirdi.
Yine bir Ermeni olan Yuda Belenkiy şunlara şahitlik etmiştir: “Ermeni askerler Müslümanların parasını, malını mülkünü çaldılar ve kendilerini kurşuna dizdiler.” Balahan’da ikamet eden, bir Gürcistan vatandaşı olan, 22 yaşındaki Levan Gogoberidze ise verdiği bilgilerde soykırımın en gaddar sahnelerinden birini şöyle anlatmıştır:
“1918 Martında yapılan ölümcül saldırı esnasında, Balahan köyünde, Agaevler’in evinde kalıyordum. Bu ev, Ayrapet Surgulyants’ın yönetimindeki silahlı Ermeniler tarafından kuşatıldı. İlk ateş zırhlı trenden açıldı, sonra top ateşine tutuldu. Kaçmaya karar verdim. Mahmud Agaev ve isimlerini bilmediğim daha birkaç Müslüman bizimle birlikte kaçtı. Arka bahçeden çıktık ve uzaklaşırken Ermeniler bizi yakaladılar. Agaev’i bacağından vurdular. 5 gün tren istasyonunda tutulu kaldıktan sonra, ismi Rahimov olan tanımadığım bir şahısla beni serbest bıraktılar, Agaev kardeşleri ve diğerlerini gözlerimizin önünde kurşuna dizdiler. Onlar, en küçükleri 8, en büyükleri ise 40 yaşında, toplam 5 kişiydiler.”
Soykırım işleyen silahlı Ermeni çeteleri yalnız kendilerine mukavemet eden kişileri değil, çocukları bile öldürdüler.
Bir Polonya vatandaşı olan, Leon Dolevskı adında başka bir olay tanığı ise, Ermenilerin şehirdeki basım yayım merkezlerini ateşe verdiğini haber verdi. Fars’tan gelen Tagi Alakbarzade ise, Ermeni çetecilerin, 50 kişinin konakladığı “Dağıstan” hoteli ile 100 Müslüman’ın kaldığı “Kervansaray” hotelini ateşe verdiklerini anlattı.
1918 soykırım olayları Bakü şehri ve bölgesinden taşmıştır. Karabağ, Zangezur, Erevan, Nahçıvan, Lenkoran, Guba, Şamahı ve diğer bölgelerde de toplum kıyım olayları yaşanmıştır. Şamah’ta öldürülen 8 027 kişiden 2 560’ı kadın ve 1 277’si çocuktur. 1918 yılının Nisan ve Mayıs aylarında Gubin kazasında, Bakü Komünü ’ne bağlı olan ve Amazasp Sırvantstyan tarafından yönlendirilen “Taşnaktsutün” partisinin silahlı çeteleri 36 782 kişiyi öldürmüştür. 2007 yılında Guba şehrinde bulunan toplu mezarlar, o zaman işlenen soykırımın boyutları ve vahşeti tam olarak anlayabilmemize deliller vermiştir.
Günümüz Ermenistan’ın Zangezur şehri gibi Azerbaycanlılar yaşayan ve nüfus çoğunluğu oluşturan yerlerde115 köy, Erevan eyaletinde 211 köy, Kars eyaletinde 92 köy yerle bir edilmiş, sakinleri ise öldürülmüştür.
Ermeni çetelerince Zangezur ve Nahçivan’da işlenen kitle katliamlarını Andranik Ozanyan, Karekin Ter Haratünyan Nıjdeh, Drastamat Kanayan (Dro), Doluhanyan yönetmiştir. Arşiv belgelerinde, Ermeni komitacıların yukarıda isimleri geçen üyelerinin Nahçivan, Şarur-Daralyaz ve Ordubad eyaletlerinde 50 Müslüman köyünü bastığını ve nüfusun daha fazlasını öldürdüğünü kanıtlayan bilgiler vardır.
1918 yılında Bakü’deki kitle katliamı amaca yönelik ve sistemli bir cinayettir ve Azerbaycan’ı bütünüyle veya kısmen yok etmek için yapılmıştır. Ne yazık ki, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın 1948 tarihli soykırım suçlarının önlenmesi ve cezalandırılması Antlaşmasını kabul etmesine, uygar dünyanın soykırımı kınamasına ve soykırımların tarih boyunca insanlığın büyük kayıplar vermesine sebep olduğunun tanınmasına rağmen, XX. yüzyılın sonlarında Azerbaycan’a karşı bir soykırım daha işlenmiştir. Ermeni devleti tarafından Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinin Hocalı şehri nüfusuna karşı 1992 yılının Şubat ayında işlenen kıyım suçları, 1918 Martındaki kitlesel kıyımdan çok daha da feci bir cinayettir.
Kullanılan kaynak:
Rustamova – Togidi Solmaz, Mart 1918, Bakü, Azerbaycan Kıyımı Belgeleri, Bakü, 2009, sayfa 22.
Redaksiyon Notu:
Elnur Kalbizada tarih bilimi doktorudur. Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi’ne bağlı Kafkasoloji Enstitüsü’nde “Kafkas Politikası Şube Başkanı görevinde çalışmaktadır. Bu yazıyı basma nedenlerimizden birisi de onun resmi Azerbaycan Tarih Bilim’inin savunduğu görüşleri içermesidir.
Yayın kurulumuz, Kafkaslar tarihine ilişkin ve bölgede yaşayan şu ya da bu halka karşı düşmanlık kışkırtma olarak kabul edilen herhangi bir tartışmalı yazı basmayı asla kabul etmez. Biz, bu konuda propaganda nitelikli olmayan ancak bilimsel amaçlı yeni yazıları basmaya da hazırız. Ekim Darbesi ve Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın sözüm ona “Bolşevik-leştirilmesi” sıradan okuyucular tarafından olduğu gibi, uzmanlar tarafından az bilinen bir konudur. Avrupa’nın enerji güvenliği bakımından Kafkasların artan önemi dikkate alınarak, özellikle Yukarı Karabağ uzlaşmazlığının kesin çözülmesine olduğu gibi, bölgesel uzlaşmazlıkların çözümüne büyük çaba gösteriyoruz. İşte bu nedenle de olmak üzere biz bu konuyu dikkat merkezinizde bulundurmaya devam edeceğiz. Elektronik yayınlarımızın “Analizler” bölümünde konuyla ilgili başka yazılar da bulabilirsiniz.
Çeviri: BGSAM