Türk Dünyası ve Türk Dış Politikası -Siyasi, Ekonomik ve Kültürel Boyutuyla-Çalıştayı Ankara’da Yapıldı
Türk Dünyası ve Türk Dış Politikası Çalıştayı 13 Mayıs 2017 günü Ankara’da yapıldı. Hükümet ve Siyasi Parti Temsilcileri ile Akademisyenler, Bürokratlar ve STK Temsilcilerinin yoğun katılımı ile gerçekleşen ÇALIŞTAY’a Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK adına Ankara Temsilcisi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. İsmail CİNGÖZ[1] katılmıştır.
Türk Dünyası Parlamenterler Derneği Yöneticisi E. Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak, Türk Dünyası Parlamenterler Derneği Genel Başkanı ve 21. Dönem MHP Trabzon Milletvekili Nail Çelebi, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yayman tarafından yapılan açılış ve Protokol konuşmalarının ardından çalıştay toplantısına geçilmiştir.
Çalıştayda söz alan İsmail Cingöz’ün açıklama, görüş ve önerileri aşağıdaki şekilde olmuştur;
Ben bu çalıştaya Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK’ü temsilen katılmış bulunmaktayım.
Türk Dünyası denilince yalnızca İslam Dinine mensup Müslüman Türkler veya etnik köken üzerinden yalnızca Türk Irkından gelenler kast edilerek; görüş ve öneri ile söz alanlar görülmektedir. Bu beyanatlar yanlıştır. Öncelikle bilinmelidir ki; Adriyatik’ten Çin’e, Sibirya’dan Ortadoğu’ya geniş bir coğrafyaya yayılmış bulunan Türk Milleti içerisinde sadece Müslüman Türkler veya sadece Irken Türk olanlar bulunmamaktadır. O şekilde değerlendirme durumunda özellikle Balkanlarda Osmanlı döneminde yaşanan İslamlaşma ile Türkleşen ve kendisini Türk hisseden Boşnaklar, Arnavutlar, Torbeşler ve Pomaklar göz ardı edilmiş olmaktadır. Zira esasında Pomaklar hattı zatında Osmanlı öncesi Hazar ve Karadeniz’in kuzeyinden bu bölgeye gelen Kuman/Kıpçak Türkleridirler. Ayrıca başta Yakut Türkleri başta olmak üzere Hıristiyan ve Yahudi Türk soydaşlarımız da göz ardı edilmiş olmaktadır. Bu saydıklarım Türkleşen ve kendilerini Türk hisseden soydaşlarımızdırlar. Türk Dünyası bütün bu akraba topluluklarımızla birlikte bir bütündür. Bunun böyle bilinmesi gerekir.
-Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde Bulgaristan nüfusu içerisinde %8,8 ile 588.318 Türk azınlığından söz edilmektedir Bu oran ve sayı yanlıştır. 31.12.2016 tarihi itibarıyla 7.150.784 olarak açıklanan Bulgaristan nüfusu içerisinde en az %23 Türk-Müslüman nüfus oranı vardır. Dışişleri Bakanlığımız Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımızın sayısını düşük göstererek hata işlemektedir, bu yanlış açıklamasını düzeltmelidir.
-Bulgaristan’da sonuncusu 1989 göçü öncesine tekâmül eden; isim ve din değiştirmeye zorlama ile yaşanan Bulgar zulmü bu gün son bulmuş gibi görülmektedir. İsteyen soydaşlarımız tekrar eski isimlerini alabilme hakkını elde etmişlerdir ama bunun da bir maliyeti vardır. Kimlik, tapu, diploma, ehliyetler başta olmak üzere değiştirilen her belgeye ücret istenmektedir. Bu maliyetleri karşılayamayan soydaşlarımız maalesef hala Bulgar ismi taşımaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti bu konuya bir çözüm bulmalı, iki ülke protokolü veya sağlanacak bir fon aracılığı ile soydaşlarımız Türk-Müslüman isimlerine kavuşturulmalıdır.
-Bulgaristan başta olmak üzere; Osmanlı bakiyesi Avrupa ve Balkan ülkelerindeki Türk eserleri ve vakıf malları ile Türk Mezarları her geçen gün sistematik bir şekilde yok edilmektedir. Zaman geçirilmeksizin bunların kayıtları çıkartılarak korunmaya alınması sağlanmalıdır.
– Bulgaristan’da yapılan 2016 ve 2017 erken genel seçimlerinde Türkiye tarafından Bulgaristan seçimlerine Soydaşlarımız ve çifte vatandaşlarımız üzerinden müdahale edildiği gerekçesi ile Bulgaristan hükümetinin; bazı bürokrat ve vatandaşlarımızı gözaltına alma ve sınır dışı etmesi ile siyasi krizin eşiğinden dönülmüştür. Şimdi iktidarda bulunan Bulgaristan hükümeti BERB Partisi ırkçı ve milliyetçi partilerin güven oylaması ile hükümet kurmuştur. HÖH içerisinde 16, BERB içerisinde 1 Türk Milletvekili olarak Bulgaristan Meclisine girmeyi başarmıştır ama hükümette hiç Türk Milletvekili bakan yapılmamıştır. Önümüzdeki günlerde başta ticari olmak üzere ikili ilişkilerde kriz yaşanacağı değerlendirilmektedir.
-Yine başta Bulgaristan olmak üzere Balkan ülkelerinde Türk ve Müslüman nüfusun yoğun olduğu yerleşim birimlerinde Türkçe derslerinin müfredata konulması için Türkiye girişimlerde bulunmalıdır. TİKA ve Yunus Emre Vakıfları ile oralara hizmet götürülmelidir.
-Bulgaristan ve Balkan ülkelerinde yatırım yapacak Türk işadamlarının Türk-Müslüman halkın yoğun olduğu bölgelere yönlendirilmeleri sağlanmalıdır.
-Bulgaristan ve Balkan ülkeleri ile Türk Cumhuriyetlerinde tarım faaliyetleri ile ilgili master çalışmaları yapılmalı, boş tarım alanlarının ekonomiye katkı sağlamasına yardımcı olunmalıdır.
-Kültür turları ile Türk vatandaşlarının Balkanlara, Balkanlardan da Türkiye’ye geziler düzenlenmelidir. Fakat Kültür Bakanlığınca bilinçli rehberlerin bu turlara dâhil edilmesi sağlanmalıdır.
-Soydaşlarımızın Din ve ahlak kültürlerinin yok olmaması için Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından din görevlileri bölgeye gönderilmelidir. Bu husus tarikat ve cemaatlere veya Arap ülkelerine terk edilmemelidir.
-TRT Avaz tarafından yapılan yayınlar yetersiz kalmaktadır. Osmanlı bakiyesi Balkan ülkelerine ve Türk Cumhuriyetlerine hitabeden radyo ve TV yayınları ve kanalları çoğaltılmalıdır.
Bu görüş ve önerilerimiz için BULTÜRK olarak bizler verilecek görevlere hazırız. Biz hem bilgi hem de ekip olarak yeterli olduğumuza inanmaktayız, karar alıcı mekanizmalar da bizlere inansınlar ve güvensinler.
Çalıştayın Türk Dünyası için hayırlar getirmesini diliyor, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
[1] Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc.
Bulgaristan Türkler Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK Ankara Temsilcisi,
Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonu BAŞKON/Yurtdışı Türkler ve Göçmenlerden Sor.Gn.Bşk.Yrd.