Moldova’nın başkenti Kişinöv’dan Türkiye Büyükelçisi-Sn.Mehmet Salim KARTAL, Tika’nın Temsilcisi, Türkiye’den Bursa’nın Mustafa Kemal Paşa belediyesinin Eski Başkanı, ABD Büyükelçisi Politika ve ekonomi sorumlusu Sn. Michael BOLL, Rusya Büyükelçi Temsilcisi Vladimir Timofeeviç HAKOV, Bulgaristan Büyükelçisi Georgi Panayotov da protokolde yerini aldı. Ayrıca Moldova Milletvekilleri, Türk Dünyasından Çuvaşiya, Bulgaristan, Bulgaristan’ın Devin şehrinden, Tataristan, Dağıstan, Başkurdistan v.s.y. ve çevre Belediye Başkanları da bu toplantıya katılanlar arasındaydı.
İlk Köyün çalışanları gruplar halinde, eğitimciler, doktorlar, öğretmenler, belediye çalışanları, sporcular, Ana okul öğretmenleri v.b. gruplar halinde geçişler yaptılar.
Ardından protokol konuşmaları başladı.
İlk Özerk Gagauz Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Formuzal sözü aldı; “Bu tabloyu burada görmekten çok mutlu olduğunu belirtti. Ardından Ev sahibi Moldova Milletvekili Oleg Garizan sözü aldı; Tüm katılımcılara geldiklerinden dolayı teşekkür etti. Konuşmalar sırasıyla, T.C.Büyükelçisi, Bulgaristan Büyükelcisi, ABD Büyükelçisinin temsilcisi, Milletvekilleri, Belediye Bşk. Ve Türk Dünyasından gelenlerde birer konuşma yaptılar.
Bulgaristan Türklerini temsilen gelen Rafet ULUTÜRK’ün konuşması;
Sayın Başkan, Sayın Ekselansları,
Sayın Milletvekillerim, Değerli Gagauz kardeşlerim, değerli misafirler,
Geleneksel, güzeller güzeli festivalinize, köyünüzün 222 yılı ve kilisenizin kutlamalarına bu yıl da katılmaktan ve gönül açan böylesi bir ortamda sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu orijinal ve artık evrensel forumun düzenlenmesine özverili katkıda bulunan herkesi içtenlikle kutlarım.
Festivaller uygarlık sergileridir. Bu emsalsiz harmoniyi birlikte yaşamak üzere bizleri de bu büyük organizasyona davet eden değerli kardeşim Moldova Milletvekilimiz Sn.Oleg GARİZAN’a Bulgaristan heyeti olarak teşekkür ediyoruz. Hepinize konuksever ve kardeş, Bulgaristan’dan ve Türkiye’de yaşayan “Türk, Bulgar, Pomak, Gagavuz kardeşlerimizin ”gönülden kucak dolusu selamlarını getirdim.
Bizler Türklüğün meyvesi olan Orta Asya Bozkırlarından yola çıkarak, Anadolu’dan önce Türkleşen Rumeliye ulaşan, bu bölgeyi. bu toprakları Balkanları da Türk Dünyasına katan Evlad-ı Fatihanlarız torunlarıyız.
Bizler Tuna’dan, Deliormanı geçerek, Koca Balkanı aşarak, Pirin, Rodop dağlarına ulaşanlarız. Rodoplardan kıvrım kıvrım akarak Anadolu’ya doğru hızla ilerlediği Akıncılar yurdundan, birçok türkülere, hikâyelere, romanlara ve manilere konu olan Rodop insanının ayrılmaz parçası nazlı yâri arda boyundan Türkiye’ye ulaşanların selamlarını getirdim. Hepinize Dünya Türklerinin kalbinden Türkiye’deki kardeşlerinizden de Kıpçak kardeşlerimize kucak dolusu selamlar getirdim.
Değerli Kıpçaklı kardeşlerim,
Modern dünya sizin güzel köyünüz kadar küçük oldu. Her şey büyürken küçülür diyenler haklı çıktı. Çağdaş teknik ve teknoloji herkesi ve her şeyi birbirine yaklaştırdı.
Teknikle iletişimin kolay öğrenilen kendi dili, özgün kültürü oluştu.
Biz, Bulgaristan Türkleri ve Müslüman topluluk olarak bir yandan ana dilimiz Türkçeyi, geleneksel kültürümüzü korumaya çalışırken, siz değerlerin değeri güzel Gagavuz Türkçenizi geliştirerek yaşatırken, aydı zamanda dünyanın doğurduğu yeni sözleri, terimleri, kategorileri öğrenip özümsüyoruz, benimseyip güncel dilimizde dahi kullanmak zorundayız.
Bu çağdaşlığın özünü oluşturansa, modern uygarlıktır. İnsanoğlu toplumsal hayat yaşamaya başladığından beri dünyada uygarlıklarla gelişti. Oğuzların Orta Asya’da çeltik tarlalarını sulamak için Azov gölünü dolduran ırmakları bentlerle durdurması, kış aylarında da pirinç pilavı yiyebilmek için mahsulü büyük toprak küpler içinde yer altında saklamaları; talancıların ise bentleri yıkıp küpleri kırması, bunlar hep uygarlıklar sorunudur.
Biz Bulgaristan Cumhuriyeti olarak Avrupa Birliği’ne girdik.
Elen kültürüne, Bizans hukukuna ve Hıristiyan dinine dayanan modern Avrupa kimliğinde hepimize bol bol yer var. Bizim, Bulgaristanlı etnik Türk halk uygarlığımızın bu kültürel mozaik deryasından bir parça olabilmesi çabalarımızın özündedir.
Bu orkestrada bizim yaylı tamburalarımız da onların kuyruklu piyanoları kadar etkili müzik yaratabiliyor. Hedefimiz büyük kültür ve uygarlık dünyasında adımızın ve adınızın geçmesidir. Bu yolda sizlerle, hepinizle omuz omuza ele ele vermiş ebedi kardeşleriz. Biz büyük bir orkestranın bağımsız solistleriyiz.
Hayatın her dalında BİRLİK VE BERABERLİĞİK sağlamada ve var olmamızda çağdaş Türk uygarlığında bütünleşmemizin çok büyük etken olacağı kesindir. Bu atılımlarda en dev ödev Türk dünyası gençliğine düşmektedir.
Bizler modern uygarlıkta bütünleşme yolcularıyız.
Biz, küçük Bulgaristan olarak, Avrupa Birliği’ne üyeyiz. Bulgaristan’da yaşayan Türkler, Pomaklar, diğer Müslümanlar ve Gagavuz kardeşlerimiz, hepimiz hem Avrupa Birliği, hem de engin Türk Dünyası’nın üyesiyiz.
Bu açıdan, eğer birbirimiziz olamıyorsak, dillerin, geleneklerin, kültürlerin, uygarlıkların büyü küçüğü, önemlisi önemsizi de olmaz. Bunu böyle kabullendiğimizde farklılıklarımız bütünleşir, açıp bağlar, semereli olur. Yani büyüklük ve küçüklük önceden verilmiş bir nitelik ya da bir hak olmayıp, ancak ihtiyaca göre belirlenir. Türk Dünyası genliğinin sizlerden her bakıma her an ve her yerde ihtiyacı var derken, çok mutluyum.
Çağdaş uygarlığın çok önemli bir özelliği daha var.
Aslında bu özellik öne çıkarılmadan örneğin şimdiki Avrupa uygarlığından söz etmek bile olanaklı olamaz. Bu, çağdaş uygarlığın farklılıkların bütünlüğü olmasından yaşam gücü almasıdır. Farklılıklar olmadan bütünlük olamaz, çünkü oluşturucu etken farklılıkların kendisidir. Farklılıkların taşıyıcısı ise, siz, biz yani öz günlüklü küçük topluluklarız..
28 AB ülkesinde 28 dil konuşuluyor. 28 AB ulusunun özgün, yani birbirinden farklı kültürleri var. Etnik halk toplulukları dil, gelenek ve özgün kültürleri, aynı zamanda ulusal ve uluslararası kültürün oluşturucudur, ayrıca özden ayrılmaz bir parçasıdır. Kendi ülkelerinde huzur, özgürlük ve mutluluk bulamayanlar yenidünyanın başka bir yerinde aynı değerleri arama hakkında özgürdür. Bu, günümüzde yepyeni bir ortam tabi.
Post modern dünyaya bu açıdan baktığımızda, biz Türk dünyası gençliği, aynı soylardan, boylardan, sulardan, kardeş ana dillerin güzelliğinden geldik ve yerli kültürlerimizin çeşitliliğinde yaşıyoruz, kendi devletlerimizi kendimiz kurduk, son dinle gelen uyum dünyasında özgürce yaşadığımız için, ötekilerden daha mutlu olma şansına sahibiz.
Bir de, yaratan, bize adı SABIR olan bir cevher vermiş ki, yeni olan her şeyi beklerken, kendimiz de değişerek yaratıyoruz, yüceliyoruz. Bir yıl önce buraya yaptığım son ziyaretimden beri sizler de değişmişsiniz, ne mutlu, kendinize olan güveniniz artmış, Gagavuz ülkesi daha da güzel olmuş. Hele şu Ağustos ayında meyveler ve özellikle üzümlerle yüklü Gagavuz rahmeti gönlümü okşadı. İş Allah tüm beklentileriniz de gerçek olur.
Değerli kardeşlerim,
İnceliği ve özgünlükleriyle artık hepimizi defalarca büyüleyen Gagavuz Türkçenizin herkesi kucaklamış dirilişin, değişimin ve yenileşmenin özgün dili olarak, ulusal edebiyatını derleyip Türk dünyası edebiyatından daha etkin bir bölüm oluşturması temennilerimle, bir sonraki gelişimde kitap raflarınızda Türk dünyası ve dünya klasiklerini Rusça değil, Gagavuz Türkçesinde görmek ve okumak arzumu da terennüm etmek istiyorum. Kanaatimizce bu atılım Gagavuz halkının kültür ve medeniyet tarihinde bir devrim, bir dönüm noktası olacaktır.
Bu organizasyona katkıda bulunanlara özellikle dostumuz Moldova Milletvekili Sn. Oleg GARIZAN başta olmak üzere Kıpçak Belediye Başkanı ve Kıpçak Meclis Bşk.Sn. Ivan Nikolaevic ile emeği geçen tüm görevlilere teşekkür eder, katılımcıları gönülden kutlarım.
Bizler Bulgaristanlı kardeşleriniz olarak Kıpçak Köyünün 222. yılını kutlar, Kıpçak’ın ve tüm Gagauz kardeşlerimizin ilelebet yaşatılmasını temenni eder, kardeş Gagavuz halkına başarılar dileriz.
Saygı ve sevgilerimle…
Rafet ULUTÜRK
bghaber