Tarih: 12 Nisan 2018
Rafet ULUTÜRK
Seçim Ufku, Demokratik Bulgaristan?
Konu? “Demokratik Bulgaristan” muhalefet hükümeti kuruldu.
Bulgaristan’daki politik yamasının her elbisede süs gibi durmasında ve halka “çok yakışmış” görüşünün dayatılmasında en fazla katkısı olan araştırma ajansı Gallup İnternational’dır.
Bir defa bu ajansın ABD Gallup… ile bir ilişkisi olmadığını açıklayalım. Bizimkisi daha fazla BBSS merkezine bağlı ve kafa karıştırma işlerinde ustalaşmıştır.
Hem “muhalefetteyim” diyen hem de iktidarı destekleyen bu ajans, son günlerde, hele de 26 Mar günü yapılan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN – Avrupa Konseyi ve Koalisyon Başkanları görüşmesinden sonra, Başbakan B. Borisov’u öve öve göklere çıkarırken, neredeyse yine Varna’da bir de AB-Rusya zirvesi hazırlamayı düşünürken ve iki-üç günde bir açıkladığı sosyolojik araştırma sonuçlarında GERB-sözde “yurtseverler” hükümeti için “çok başarılı” derken, hiç beklenmedik ve sosyolojik araştırma sonuçlarına da yansımayan bir şekilde, ansızın DEMOKRATİK BULGARİSTAN parlamento dışı sağ muhalefet hükumeti, bakanlar kurulu üyeleri, bakan yardımcıları ve yeni alternatif hükumet programı hazırlayacak kişiler ve uzmanlar açıklandı. Bulgaristan TV ve basında patlama yaşandı.
Bu açıklamayı yapan, II. GERB hükumetinde Adalet Bakanı görevinde bulunan ve köklü bir Adalet Reformu yasa önerisini meclise sununca, o zaman HÖH Genel Başkanı görevinde bulunan Lütfi Mestan engellenmesiyle suya düşürülen, engellenen girişimin ısrarlı devamıdır. Bu nedenle olacak DEMOKRATİK BULGARİSTAN girişiminde, NATO-cu, Batıcı, AB’ci ve ABD-ci güçlerin başı olan Lütfi Mestan yok.
Birinci Borisov hükumetine katılan, ama Borisov tarafından engellendiklerinden dolayı hiç bir reform gerçekleştiremeyen aydın kesim yeniden kendi başına ve Müslümanlardan uzak başkaldırdı. Güner Tahir’den M. Karadayi’ya hatta tüm Türk partilerinin tamamen siyaset dışı bırakılması ilginçtir. Yeni sağ merkezciler sanki bizi topluca dışlıyorlar ve ya …
DEMOKRATİK BULGARİSTAN muhalefet kabinesinin Başbakanı yok.
Seçim ve program hazırlamak için kurulan bir kabine ortaya çıktı. Reform paketinin içindeki en ağır kısım Adalet Reformu, Eğitim Reformu, Eğitim ve Teknoloji Reformu ve çevre sağlığı siyasetini yeniden düzenleyecek dönüşümler başta geliyor. Aslında reformcular bir defa bu işi denemişlerdi de başaramadılar, GERB partisi bu siyasi gücü 2016’da parçaladı, birbirine düşürdü ve meclis dışı bıraktı. Bu güçlerden birisi K. Dal’ın yönettiği Halkın Hürriyet, Şeref ve Demokrasi partisiydi ve “DOST Birliği” sloganıyla birlikte 26 Mart 2017’de seçimlere girmişler, barajı atlayamamışlardı.
Demokratik Bulgaristan parlamento dışı muhalefet hükümeti, bu defa Bulgaristan’da kamuoyunu işleyip her gün yeniden biçimleyen Gallup kamuoyu oluşturma grubunu mat etti ve yere serdi.
Bu sosyolojik grup Moskova’daki Rus Stratejik Araştırmalar Merkezi ile sıkı işbirliği içinde olup Bulgaristan’la ilgili araştırma sonuçlarını işlenmiş şekilde merkezden alıp direk uygulamaya koyuyor. Bu merkez olayları sürekli izlerken DEMOKRATİK BULGARİSTAN mayalanmasını ve oluşumunu yakalayamamış olup muhalefeti can çekişen ya da bir daha asla dirilemeyecek bir ölü görüyorlardı.
Bu arada şunu da hemen belirtelim, Bulgaristan kamuoyunda kazanını ısıtan, ya da kalaycılıkta nışadırı eritme işini yapan bizdeki “Ataka” ve “VMRO–İç Makedon Devrim Örgütü” ikilisi de bu defa gafil yakalandılar. Demokratik kıpırdanıştan haber alamamışlar. Bu gelişmenin ardında 1990’lı yıllarda tek başına iktidar olmayı başaran İvan Kostov’un bulunduğu seziliyor. Çünkü günümüz iktidar ortakları, son gelişmeler demokratların iktidarda olmasını istemiyor. Aşırı sağcı 3 parti, zaten Reformcu Blok (RB) -5 partili koalisyonundan geri kalan siyasi boşluğa yerleştiler. Kafaları Moskova’ya bağlılıkla, cepleri de Ruble dolu bu siyasi güçler, “Skripal” olayında ülkeyi NATO ve Avrupa Birliği dışında bıraktılar. “Ortaklık bozulur” dediler. Coğrafi konumu belli olmayan bir “Güney Doğu Avrupa” ülkesi olarak kabak çiçeği gibi açtık. “Skripal” olayında Bulgaristan kamuoyunun % 54’ü Rusya’yı haklı gördü. Burada hatırlatılması gereken geçmişten kalma ve şimdi “Skripal” zehirli gazla yok etme denemesinde tekrar eden bir olay var.
1980’li yıllarda Todor Jivkov totalitarizminde Londra’ya kaçıp sığınan Bulgar yazar Georgi Markov bir şemsiyeden ateşlenen zehirli bir saçmayla bacağından vurulmuş ve ölmüştü. Daha sonra yine Bulgar gazeteci Kostov, Rus istihbaratçısı gibi olaylarda bu kişisel katliamlar belirli aralarla yenilenmişti. Burada önemli olan bu katliam düzeneğini çevirenin kim olduğu bilinse de, 30 yıl içerisinde hiç kimse tutuklanmadı, hatta sorguya dahi alınmadı. Kısaca 30 yılda kimse yargılanmadı. Bu konuda Bulgar toplumunun içindeki korku buharlaşmadı. B. Borisov hükumetinin Doğu ile Batı arasındaki sözde “denge” sağlama siyaseti, aslında bu somut durumda katillerden yana, bir ülkenin iç işlerine kimyasal silahla müdahale etmekten ve bu işleri yapanların cezasız kalmasından yana yön almıştır.
Bu olan özellikle Bulgaristan için son derece ve olağanüstü önemlidir, çünkü 34 Türk hak ve özgürlük savaşçısının kurşunlanarak öldürüldüğü 1985-1989 olaylarında katliam işleyenlerin hiç birinin de kılına dokunulmadı. Cumhurbaşkanı Petır Stoyanov ve Başbakan İvan Kostov’un 1990’lı yıllarda sözüm ona “soya dönüş” süreci için bir “katliamdır” deseler de Adalet mekanizmasının çalışmadı çalıştırılamadı, eski dönemde yaptıklarından hiç bir katilin tutuklanmadığı, adil yargılanıp içeri atılmadığı bir ülkede bu sözlerin değeri “sıfır” dır.
Adalet konusu günümüz Bulgaristan’da özgürlük, demokrasi, insan hakları, azınlık hakları gibi konuların önünde gelir. Çünkü insan hakları, hukuk üstünlüğü olmadan hiç bir şey elde edilemez, savunulup korunamaz.
Son aylarda çok gürültülü gelişen, Bulgaristan’ın Batı Balkan devletlerini Avrupa Birliği’ne kabul etme siyasetinin de geleceği olmadığını herkes gördü.
Bir defa Yunanistan Makedonya’nın adının değiştirilmesi konusunda taviz vermezken, Kosova’yı bir devlet olarak asla tanımayacağını açıkladı. Sırplar da Priştine ile toprak kavgası içindedir. Tiran’ın Büyük Arnavutluk hayalleri de asla sönmemiştir.
Bölgedeki 7 devletin yedisinde de etnik ve kültürel azınlık sorunları, çözülmemiş, çözülemeyen problemler var. Eski tarihi ve değerleri hiçe sayarak gömerek, kültürel ve tarihsel mirası hiçe sayarak ve Batı Balkanlardaki etnik ve kültürel azınlıklarla ilgili siyasete saygılı olmadan, ölçmeden yeniden biçmek ve terzi makasını hep kendinden yana oynatmak, bölgedeki hiç bir ülkenin haddine değildir. Kültür işler üstüne büyük hesaplar yaratarak bölgesel egemenlik hesapları yapmak tamamen yanlıştır.
Balkan devletçiklerinin hepsinin milli ve etnik azınlık haklarına, tarihine, diline ve dinine, her vatandaşın bireysel ve kişisel haklarına gerekli olan meşru, yasal saygıyı göstermeden bu yönde hiç bir adım atılamaz.
Birçok defa özel yorumlar yazarak, GERB partisi ile BSP partisinin arasında göbek bağı olduğunu, bu iki partinin 1944-1989 döneminde yönetimde bulunan Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) devamı olduğunu yazdık. Sosyalist Parti (BSP) BKP’nin sivil kanadının, işçi ve köylüler arasındaki komünistlerin devamı olduğunu defalarca yazdık çizdik. Bu partinin kendi başına ve tek parti olarak iktidar olabilmesi imkansızdır, çünkü üye bileşimi çok yaşlanmıştır. Partili ve seçmen sayısı ve oranı düşüyor, BSP ülkeye halen alternatif gösteremiyor.
GERB partisi ise 1989’dan önce partisizleştirilen, yanı BKP partisinden ihraç edilen polis, sivil, ordu, itfayiyeci ve devlet kurumlarındaki partili kadrolardır. Partisizleştirilmiş olmaları onların inanç ve ruhunu değiştirmemiştir. 16 yıldan sonar 2005’te bu siyasileştirilmiş olan güçler gönülden Moskova’ya bağlı olsalar da ABD ve Almanya desteğiyle yeniden partileştiler ve iktidar oldular. Onlar artık sağa bakıp solu görecek durumda olgunluk gösterecek durumda olgunlaşmışlardı. Bu hareketin başını çeken ve 3. Kez başbakan olan Borisov’un son 9 yılda en büyük derdi işte bu Doğu-Batı arasındaki dengede ezilmemek, sıkışık kalmamaktır.
Öte yandan DEMOKRATİK BULGARİSTAN hareketi kuranların karşısına yeni dev bir rakip de hemen boy göstermeye başladı. Yeni projenin mimarı, Moskova merkezindeki stratejik düşünür, Bulgaristan’dan sorumlu Reşetnikov’dur.
Onun görüşüne göre Bulgaristan vatandaşlarından % 80’ni Rusya sevenlerdir. Bunlar artık 5-inci kuşak Rusçu’dur. Rusçu tabakanın okumuş, okumamış, sağlıklı veya sağlıksız olması hiç önemli değil, önemli olan onlara umut kırıntısı saçarak, oylarının başarılı toplanmasıdır. Parlamento’da kesin çoğunluklu bir parlamenter nüve oluşturmak ve NATO ve AB üyesi bir Bulgaristan’a nefes alma ve yaşama hakkı tanımaktır.
Moskova’nın baskısıyla kurulması muhtemel olan yeni bir GERB – BSP koalisyon hükumeti hiç birimizi şaşırtmamalıdır.
Bugünkü GERB ve BSP yönetimi aynı nesilden insanlardır, aynı kışlada askerlik yapmış, aynı üniversitelerde eğitilmiş ve hayat hakkı kazanmış kişilerdir. Bulgarlar, Batıya bakan ama Doğuya dua eden kişilerdir.
Anlaşılan yeni bir ortamın başlangıcındayız. Gallup gibi beyin yıkama ve beyinlere yanlış dolgu yapma ajanslarının ödevleri büyüktür. Şimdi seçmenleri GERB – BSP, B.Borisov K. Ninova kavgalarının gereksiz olduğuna alıştırmak gerek.
Bu işte, Türkleri ve tüm Müslüman seçmenleri “susmaya” davet eden Varna’ya bağlı “Halaç” /Drındar/ köyünden olduğunu iddia eden, ama Sofya kenarında bir kotrada (Saray) 6 yıldan beri kapalı tutulan Doğan’ın da rolü az değil. Bu susmanın nedenine gelince, Şimdi Gallup Ajansının hemen bir “araştırma” yapması ve içinden kulaklarından sımsıkı tutulmuş beyaz bir tavşan çıkararak, “halkımız büyük GERB – BSP koalisyonu” istiyor haberini yaymasıdır.
Şöyle bir gerçek de var. Bugün Bulgaristan’da işbaşında olan sosyolojik araştırma yapan ve 30 yılda ajans şefi durumuna yükselen sosyologların hemen hemen hepsi komünist Başbakan Andrey Lukanov tarafından işe alınmış ve göreve atanmıştı. Bugün bu sözde uzmanların hepsinin ipleri Moskova’da Ofisi olan General Reşetnikov tarafından yönlendiriliyor.
Yalan yanlış sosyolojik sonuçlar çıkaranlar halka en büyük kötülük yapanlardır. Drındarlı “düşünür” Doğan’a çenesini tutup, düşünür gibi yapıp bir şeyler gösterirken Batıya bakıp Rusya’ya yeni öpücük gösterme vakti bekleniyor.
Şu iyi bilinmelidir: A. Doğan’ın “esasız ve asılsız” konuşma sayfası HÖH 8. Kurultayında kapandı. Oktay Hasan Yeni Mehmedov bir kurusıkı tabancayla hem Bulgaristan Türklerine hem de Bulgaristan’da “yüzünü kimsenin görmediği” kulis güçlerine büyük hizmet yapıldı. Türkler Doğan’dan sanki kurtuldu. Kodes-saraya kapanınca Moskova ile olan telefon bağları kesildi. “Kulis” babası ne derse “saraya” gönderiyor ve sonra Doğan’ın traşlı fotoğraflarından biri seçilip, “Doğan şöyle dedi” bildirisi okunuyor. O görüşlerin hiç birisi Doğan’ın ne kafasında doğmuş, ne de kaleminden düşmüştür. Bunlar, Moskova’nın Bulgaristan Müslümanlarına mesajlarıdır. Bu defa gecikiyor.
8.Kurultay salonunda Oktay Yeni Mehmedov’u en fazla tekmeleyenlerin videosunu izledim. Hiç işe yaramayanlar, örneğin Karadayı gibiler “sopacı başı” kesilmiş. Türkiye’den giden STK’larda o videoda yerini almışlar hatta onlara da dava açılacaktı son anda iptal edildi…
Zavallı Lütfi Mestan, “yapmayın, öldüreceksiniz” diyenler arasında sivrilmiş. Yeni bir hareket doğarken öldürülmek, ezilmek istemişti. Oktay yıllarca içerde kaldı. D.Peevski ve Karadayı 20 yıl içeride kalması için Başsavcı Tsatsarov’u bayağı zorladılar. Ne işse “kulis babası” razı gelmedi. Oktay da iyi oyuncu çıktı. Dayandı, yattı, çıktı, kenara çekildi. Neyle geçinir bilemem, ama sağ salim olduğunu biliyorum.
Lütfü Mestan, “kulis babasının” onu neden partiden attırdığını henüz anlatmadı.
Şu DOST da nasıl bir partidir birader, Artık 2 yıl oldu fakat hala bu çocuk tay duramıyor. Çok samimiyim etrafına topladığı kadrolarda da pek iş yok. İmam hatipli kadrolar dua eder, particilikten anlamaz. Birkaç gün önce Doğu Rodop belediyelerini dolaşırken Başkan Yardımcısı Mehmet Hocov çok isabetli bir laf söyledi: “Bir arpa boyu yol alamadık!” dedi. Neden acaba? Mevlit gezmekle cennete gidilmediği gibi seçim de mi kazanılmıyor acaba.
Siyaset ceza yemek değil, örsle çekiç arasında ezilmektir ve gerektiğinde kalbini çıkarıp halka yol göstermektir. Kısaca bu temsil ettiğin toplum için zamanı geldiğinde kendini feda edebilmektir.
1.Mestan’ın dışarıdan gelen “birleşme” çağrılarına cevap vermesi birçok kişiyi şaşırttı. Bizim düşmanımız içimizdedir. L. Mestan’ın Ahmet Doğan’a saldıran Oktayı kurtarmaya çalışması, çok anlamlıdır. Onun DPS kurultayından, halkımıza ettiklerinden, kör cahil kalmamızdan, torunlarımıza kalem defter alamayacak duruma ve ufkumuzun karanlık oluşundan memnun oluşuna vs birçok önemli ve arasan bulunmaz şeylere işaret olduğu ortadadır. Bu bir krizdir. İdesel ve siyasi bir çıkmazdır.
Sağcı Bulgarlar, DEMEKRATİK BULGARİSTAN hareketinde buluştular. Peki Sağcı Türkler nerede?
DOST’un ilkelerinden biri de demokrasidir, ama onu davet eden yok. Sanki dünyada bin çeşit demokrasi var. Sanki demokrasi yarına kaldı. Biz bu devletin, toplumun, demokrasinin, insan haklarının içinde yoksak nasıl oluruz?! Bunlar gölge hükümeti değil, yönetime seçenek sunuyorlar, DOST’u, Kasım Dal’ı ve Orhan İsmailov’a “buyurun” diyen yok. Bunların hepsi “sağ liberaliz” diyorlar, ama aralarında diyalog da yok.
Seçim istiyoruz, diyorlar, Geleceğin hükümet programını masaya yatırıyorlar. İşe adalet reformuyla başlayacağız diyorlar. Ruşvet babaları, banka soyguncuları, bir günde milyoner olanlar, deniz kıyısına 27 milyonluk köşk dikenler ve Bulgaristan halkını aç bırakanlar artık hapse girer mi dersiniz?
Bulgaristan’ın gidecek yolunu bulduk, diyorlar. Özgürlüklerden ve Avrupa değerlerinden yana olduklarını gizlemiyorlar. Şükür son yıl sonar Sağcı Bulgarlar “özgürlük” dedi. Belki bu sefer tutar.
Eskilerde Stanboliyski’nin yaptığı gibi seçim öncesi gidip Türk halkından temsilci isteyebilir. İşte o zaman Bulgaristan’da bu maya tutar. Bir de buna bu Bulgar partisi Türk bölgelerinde birinci sıraları verirse işte o zaman 30 senedir BULGAR –TÜRK kavgasını ve karşıtlığını bitirebilir ve yerini TÜRK-BULGAR DOSTLUĞUNA BIRAKIR.
DEMOKRATİK BULGARİSTAN savaşçıları rüşvetçilerle mücadele edeceğiz diyorlar. Soruyorum: Hangi silahla?!
Ancak Adalet, Demokrasi, Ahlak ve vicdanla bunlar çözülebilinir, bizden söylemesi…
Kalın sağlıcakla,
Paylaşmayı unutmayınız.