BG-SAM
Tez ile Antitezin anlamı, Bizimdir tezine gelen hayır sizin değil, Bizimdir antitezidir.
Şu dönem Baş Müftülük ve vakıf mallarımızla ilgili kızışıyor. Baş Müftülük tarafından Bulgar mahkemelerinde açılmış 26 dava devam ediyor. Bunların sayısının en yakın zamanda 58 olması muhtemeldir. Baş Müftülüğümüze ve vakıflarımıza ait olan 1800 taşınmazımızın hepsini geri almak için mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.
Bulgar ırkçı milliyetçilerin anti-tez olarak savundukları BULGARİSTAN’DA OLAN BÜTÜN TAŞINMAZLAR, TARİH VE YÜKSEK MİMAR ESERLERİ BULGAR DEVLETİNE AİTTİR SÖYLEVİ VE BUNDAN İLHAM ALIP ATEŞLENİLEREK YÜRÜTÜLEN PROTESTO EYLEMLERİ VE ÇAPULCULUK YASA DIŞI, TUTARSIZ VE FAYDASIZDIR. Ülkede gerginlik yaratma ve düşmanlık közlerini alevlendirmekten başka hiçbir işe yaramaz, çünkü Bulgaristan Cumhuriyeti anayasal ve demokratik bir ülkedir ve özel ve kamu mülkiyeti adaletin temellerini oluşturur. Baş Müftülük neredeyse 109 yıllık öz geçmişi olan bir Bulgar kamu kurumudur, vakıflarımızın hayır ve hizmet için kurdukları eserler ve işlettikleri taşınmazlar Bulgaristan için çalışmıştır, verdilerini Bulgar devletine ödemişlerdir. Bulgaristan Çarlığında, sosyalist Bulgaristan’da ve 1990’dan sonra yerleşmeye çalışan anayasal demokratik düzende “BAŞ MÜFTÜLÜĞÜN, MÜSLÜMAN VAKIFLARININ, TÜRKLERİN, POMAKLARIN VE ÇİNGENELERİN, BİREY VE TÜZEL KİŞİ OLARAK TAŞINMAZ SAHİBİ OLMA HAKKI YOKTUR’ diye bir anayasa maddesi, yasa ve kararname ve karar yoktur. Anayasa tüm yurttaşlara hak eşirliği, mal mülk edinmede yasal eşitlik ve koruma tanımıştır. Kutsal bir davamız haline gelen bu didişmede bizim tezimiz, Anayasal hukukun esas alınması, etnik, dini ve başka hiçbir ayırım yapmadan devlet ve belediyeler tarafından gerek Çarlık döneminde gerekse sosyalizm yıllarında gasp edilmiş olan mal mülklerin iade edilmesini öngören yasaların herkese uygulandığı gibi, bize de adilce ve hakça uygulanmasıdır. Bu yasal durumun gerçekleşmesinden bazı çevrelerin menfaatine olmayabilir, hak hukuk davalarında adalet tarihsel gerçeklere ve evraklara dayanır. Hatır için ya da ben böyle olmasını istiyorum deyen adalet olmaz, olsa da ömrü olmaz.
Tez ve Antitez başlıklı yazı dizimizin bu bölümünde, II. Yazımızın devamı olarak, bugün geri almak üzere mahkemelerde mücadelesini verdiğimiz mülklerimizin tarih içindeki oluşum sürecini anlatıyoruz. 1868’de kabul edilen Tazminat yasalarından ve kararnamelerinden sonra Bulgaristan topraklarında gelişen Türk eğitim ve öğrenim sisteminden aydınlatıcı örnekler sunmaya devam ediyoruz. Kaynağımız, Baş Müftülük Tarihi, birinci kitap, sayfa 88 / 89.
“1868 Nizamnamesinin istemleri Bulgaristan’da önce mahalle mekteplerinde uygulanmıştır. Bu okulların programlarına din derslerinin yanı sıra Türkçe, tarih, coğrafya, hesap gibi dersler alınmış, okumaya ve yazmaya aynı ölçüde önem verilmiştir. Okullarda teftiş usulü uygulanması, öğrencilerin devam mecburiyetinin sağlanması da uygun görülmüştür.
(İşte bu devam mecburiyeti şu dönem Bulgaristan’da zorunlu ana dil öğretimi konusudur ki, Osmanlıda da 1869’da uygulanmıştır.150 yıllık tarihi vardır.)
Aynı zamanda rüştiye okullarının açılmasına ve geliştirilmesine de önem verilmiştir. İlk kuruldukları zaman mahalle mekteplerinin daha iyi eğitim veren üst sınıfları gibi düşünülen rüştiyeler, daha sonra genel orta öğrenimin en alt düzeyindeki okullar haline gelmiştir.
Bulgaristan’da ilk rüştiye okulu 1857 yılında Vidin’de açılmıştır. Bundan sonra 1858 yılında Sofya’da, 1862 yılında Varna’da kurulmuş, ardından Rusçuk, Lovça, Küstendil, Eski Cuma / Tırgovişte, İslimiye, Yambolu vs. şehirlerin okulları gelmiştir.
1864 yılında Osmanlı ülkesinde bir pilot bölge olarak kurulan Tuna Vilayetinde eğitime çok önem verilmiştir. İşte bir iki rakam:
1873 – 1874 ders yılında Tuna Vilayetindeki Türk okullarının sancaklara göre dağılımı şöyle bir tablo arz etmektedir.
Rusçuk sancağı 802 okul;
Vidin 129 okul;
Sofya 149 okul;
Tırnova 591 okul;
Varna 433 okul olmak üzere toplam 2.102 okul faaliyette bulunmuştur.
1982 yılında Tuna Vilayetinde 15. 842’si kız; 38. 624’ü erkek öğrenci olmak üzere
toplam 54. 466 öğrenci eğitim görmüştür.
Bulgaristan sınırları içinde bulunan o zamanki Edirne vilayetinin Filibe ve İslimiye sancaklarında da pek çok Türk mahalle mektebi olduğu bilinmektedir. Bunların kazalara göre dağılımı şöyledir:
Filibe 28, Tatarp Pazarcık 6, Haskovo 6, Eski Zara 11, Çırpan 10, Kazanlık 13, Paşmaklı 6, İslimiye 46, Yambolu 5, Burgas 6, Ahyolu/Pomorie 2, Aytos 2, Yeni Zağara 5, Nesebır 4, Cizr- i Mustafa Paşa 4.
Tuna vilayetinde rüştiye okullarının sayısı 1873 yılında 39’a ulaşmıştır. Bu ders yılında Rusçuk sancağında 6, Vidin’de 6, Sofya’da 5, Tırnova’da 14, Varna sancağında da 3 rüştiye okulu öğretime susamış olan yavrucuklara kapılarını açmışlardır. 1875 yılında Tuna vilayetinde 40 dolayında rüştiye çalışmıştır. Doğu Rumeli Vilayeti’nin Filibe ve İslimiye sancak şehirlerinde ve kaza merkezlerinde de rüştiye okulları vardır.
Mithat Paşa Osmanlı devletinde ilk meslek okulları açan ilk ıslahatçıdır. Bu okulların tarihi Tuna Vilayeti’nin merkezi olan Rusçuk şehrinde başlamaktadır. Paşa, Rumeli’deki askerlerin elbise ihtiyaçlarını karşılamak için Rusçuk’ta bir fabrika kurmuş ve bu fabrikanın dikiş işlerinde çalışacak elemanları yetiştirmek amacıyla 1865 yılında bir kız sanat mektebi açmıştır. Mithat Paşa’nın tavsiyesi üzerine bu okula paralel olarak öksüz ve yetim çocukların eğitim ve terbiyelerine bakmak için ve zanaat öğretmek gayesiyle 1863’te ilk defa Niş’te, 1864’te Rusçuk’ta ve daha sonra Sofya’da ıslahhane adı altında pratik meslek okulları açmıştır. Tuna Vilayeti’ne bağlı üç yerde açılan ıslahhanelerle kurulmuş olan araba şirketinin ustalarını, vilayet gazetesinde mürettip, mücellit ve litografi uzmanı yetiştirmeye, Tuna vilayetindeki ordunun kumaş ihtiyaçlarını karşılamak üzere çuhacılık zanaatına özellikle önem verildiği anlaşılmaktadır. Islahhaneler, Türk-Bulgar, Müslüman-Hıristiyan ayrımı yapılmaksızın devletin bütün tebaasına açıktır. Rusçuk’taki ıslahhanede okuyan 137 öğrencinin 85’i Müslüman, 51’i Bulgar ve biri de Yahudi’dir.
Rusçuk’taki erkek ıslahhanesinin yanında, 1872’de bir de kız ıslahhanesi açılmaya başlamıştır. Öksüz veya eve beyini fakir ve iş yapamaz durumda olan muhtaç kız çocukları, nu ıslahhanede barındırılmıştır. Kız ıslahhanesinde 27 Müslüman, 21 Bulgar öğrenci eğitilmiştir. Filibe ve Vidin’de de birer ıslahhane açılmıştır. Bu eğitim durumlarında meslek öğretmekle birlikte yazıp okuma ve hesap da ön planda tutulmuştur. Bununla birlikte öğrencilere parasal yardımda da bulunulmuştur.
Devam edecek. IV bölümde, Bulgaristan’da Vakıflar tarihi, ilk vakıflar ve bıraktıkları eserler, vakıf sahiplerini ve hayır işlerini anlatacağız. Bugün Bulgaristan’da bunların kavgası veriliyor.