Yaz sıcakları Plovdiv’in cazibesinden ödün vermiyor. Güneş ve yeşilin ferahlatıcı gölgesi bu eski şehri daha misafirperver ve güzel kılıyor. Eski Filibe adıyla da bilinen şehri ziyaret ederseniz, hangi durakları seçmelisniz?

İlk olarak sabahın serinliğini şehrin kayıkçı tesisleri gölünde bir sabah yürüyüşü veya fitneste sporla karşılayabilirsniz. Bu su kanalı gezi ve koşu için tercih edilen bir yer. Balkan yarımadasında en büyük su kanalında iki seneden beri Avrupa Kayık Birinciliği yapılıyor. Su alanlarını kaplayan yeşillikler, parklar, piknik, spor ve eğlence için inanılmaz zevkli yerler. Su kordonu adeta insana deniz huzuru veriyor.

© Fotoğraf: wikipedia.org

Plovdiv’de spor tesisi.

Şehrin en belirgin özelliklerinden biri de tepeleri. İstanbul, Türkiye’nin yedi tepeli şehriyse, Plovdiv de Bulgaristan’ın “Tepeler Şehri”. Tepelerin isimleri:
Nöbettepe- Adını Türkçe’den nöbet sözcüğünden almış. Roma döneminde gözetim yeri olarak kullanılmıştır.
Cambaztepe- Çeşitli vesilelerde düzenlenen şenliklerde sert kayalar üzerinde cambazlar gösteri yapıyorlarmış.
Taksimtepe- Roma döneminde su dağıtımı buradan yapılırmış.
Sahattepe- Üzerinde bulunan Saat kulesinden almış ismini.
Bunarcıktepe- Adı türkçe pınar kelimesinden gelmektedir, tepenin doğu kesiminde çok sayıda pınar varmış.

© Fotoğraf: wikipedia.org

Cendemtepe- Esasen bu tepenin adı cintepe veya cehendemtepeymiş.
Markovotepe-Komünist döneminde kazılmış ve inşaata izin verilmiş.
Plovidv’in en özel yeri ise Eski Şehir. Kentin gururu ve turizmin nabzının attığı Eski Şehir kompleksinde farklı medeniyetler, farklı kültürlerin izlerine rastlamak mümkün. Eski şehrin kaldırımlarından yürürken kalenin duvarları arasında bir kapı çıkıyor karşınıza. Hisar Kapı Plovdiv’in sembollerinden biri. Bir zamanlar kale kapısı olan Hisar Kapı bugün de adetsa eski çağların tarihini nesillere anlatıyor.

© Fotoğraf: wikipedia.org

Etnografya Müzesi.

Onun hemen yanında Etnografi Müzesi var. Etnografya Müzesi (Argir Kuyumcuoğlu’nun evi)- her biri 570 metre kare üzerine yapılmış , 4 katlı iki büyük salon, 12 odalı ve 130 pencereli bir Filibe barok tarzına ait benzeri olmayan mimari eser.
1917 yılında Kuyumcuoğlu’nun evi Etnografya müzesi olarak halka kapılarını açmış. Giyisiler, el işleri, ev aletleri, resimler, o dönemin hayatını canlandırıyor bizler için. Büyük bahçesi var, her yıl oda müziği festivali düzenleniliyor burada.Müze sorumlusu Sonya Semercieva turisler için bilgi veriyor:
“Çağdaş Avrupa Müzesi şartlarına uymaya çalışıyoruz. Burasaı sadece eşyaların düzenlendiği ve sergikendiği bir yer değil. Müze bir eğitim kurmu olarak da algılanmalı. Uygulamalı sanatlar ve enteresan girişimlere sahne oluyor müze. Halk zanaatları, halk ustaları, folklor çalışmaları, tipi Filibe çarşısı örneklemeleri gibi çalışmalarımız var. Turistler, eski tejnolojiyle yapılan usta işleri görebilir, el işi ustalarımızdan iş öğrenebilir. Tam eski bir atmosferi aktarmaya çalışıyoruz. Turistlere de bu atölyelere katılabilir”.

© Fotoğraf: imagesfrombulgaria.com

Antik tiyatro.

Eski kaldırım sokaklardan tırmanırken, eğer yorulursanız, küçük kafeteryalardan birinde bir kahveyle soluk alabilirsiniz. Eski şehrin dar sokaklarından biri Antik Tiyatro’ya giden yoldur. Oradan şehri kuşbakışı izleyebilir, hele de yıldızlı bir akşam ise, romantik bir manzara sizi büyüleyecektir.
“Eski Şehir” Enstütüsünde turistik rehber Tatyana Yordanova Antik Tiyatro’nun sanatsal hayatıyla ilgili bazı noktaları aktardı:
“Plovdiv’de Antik Tiyatro kültürel ve tarihi dokuylu günümüz şehri ortamıyla bütünleşmesine güzel bir örnek. Bu faal bir tiyatro. Akdeniz’de Türkiye’de benzeri Antik Tiyatrolar var, fakat günümüzde açık olan ve sahneleri kullanılan antik tiyatroların sayısı oldukça azdır. Burada ilkbahardan itibaren kültürel etkinlikler başlıyor, konserler ve tiyatro temsilleri yapılıyor. Her sene 15 Haziran- 5 Temmuz arasında Verdi Festivali düzenleniyor”.

© Fotoğraf: wikipedia.org

Şehirde müzikli şadrıvanlar da aşıkların uğrak yeri. Renk, ışık ve ses uyumuyla fışkıran su, insanı tekrar Plovdiv’i ziyaret etmeye çağırıyor adeta. Plovdiv de konuklarını açık kucakla bekliyor!

Türkçesi: Sevda Dükkancı

Eski Plovidv’in Tarihi Dokusunu koruyan evler:
ZLATÜ BOYADJİEV- 1858-1860 yıllarında Dr. Çomakov tarafından inşaa edilmiş. Simetrik mimarisi ile bilinen bir ev. 1984 yılında burada Bulgarların çok ünlü ressam Zlatü Boyaciev’in kalıcı resim müzesi düzenleniliyor.
BALABANOV EVİ- Balabanov’un evine gelmedin önce, yıllar içinde mimarinin geliştiğini gösteren bir duvar var. Balabanov’un evi simetrik büyük iki katlı bir ev.
Zengin tüccarın evinin içine kadar at arabası girermiş, sokaktan büyük kapı var; birinci katta hizmetliler, aşçılar oturuyormuş; ikinci katta ahşap tavanlar ile Avrupadan getirdiği mobilyalar ile dikkat çeker; yemek odası, makam odası ikinci katta;
HİNTLİYAN EVİ- Eski Filibe’de bulunan Osmanlı mimarisini taşıyan en güzel evdir… Balabanov’un evinden hemen komşu kapısından içeri giriyoruz, sağımızda ayrı bir bölüm var-hizmetliler için, arada mutfak ve oradan ana eve geçiliyor; 1835 de yaptırmış Stepan Hintliyan evini / Hindistan ile ticaret yaptığı için lakabı Hintliyan/. Duvar ve tavan resimleri benzeri olmayan orijinal, evin içinde Türk hamamı var, yağmur suyunu çatıda bir depo ile evin ısıtması için kullanıyormuş. Odalarda, İstanbul, İskenderiye, Stokholm , Atina ‘dan resimler var.İkinci katta çeşme var, gül suyu akıyormuş, çeşmenin üstünde Osmanlı arması. Evin bahçesinde deposu var depreme ve yangına dayanıklı…
HİSAR KAPI- İmperator Trayan ve Mark Avreliy döneminde yapılmış , 8 m yüksekliğinde ve 2,3 m kalınlığında büyük taşlardan ve aralarında demirle yapılmış. Kaleden Mericin yanına çıkan gizli tünel varmış, Nöbet tepeden..

 

Yazı: Lina İvanova – Sevda Dükkancı

BNR

Reklamlar