Şakir ARSLANTAŞ
GİRİŞ:
Bu yazımda günümüz Bulgaristan politikasında en büyük sahtekârlardan biri olan ATAKA partisi lideri Volen Nikolov SİDEROV konusuna biraz daha değinmek istiyorum. Volen Siderov hakkında aşırı sağ, ırkçı, faşizan bir politikacı olduğunu söylemek yeterli değildir. Aslında biz Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi yazarları ne polis ne de savcıyız, Başkanımız olan Sayın Rafet ULUTÜRK bey de yargıç değil.
Bizim görevimiz okurlarımıza Vatanımız, doğup büyüdüğüm yerleri, dedelerimizin mezarlıkları bulunduğu, evlerimizi bıraktığımız, akrabalarımızın yaşadığı ülke, insanları, partileri, politikaları hakkında ayrıntılı doğru bilgi vererek, hepinizi doğru aydınlatmaktır.
Evet, siz, neyin yanlış neyin doğru olduğunu öğrenecek başka yer mi yok. Sizin doğru yazdığınızı neren bilelim, diyebilirsiniz!
Bu yüzden, son toplantımızda, araştırma ve irdeleme çalışmalarımızı daha da derinleştirme kararı aldık.
BU KARAR DOĞRULTIUSUNDA KALEME ALDIĞIM İLK ARAŞTIRMA ESERİMİ SUNUYORUM.
Neden Volen SİDEROV?
19 Nisan 1956’da Sofya’da dünyaya gelen V. Siderov’un polis dosyası kalın ve üzerinde ÇOK GİZLİ kaşesi var. Yüksek tahsili olmayan bu kişinin polis dosyası Başkentin III. Polis Amirliği’ndedir. Olağanüstü ilginç olan, bir özellik, daha 1984 yılında, bir hırsızlık ve bir vatandaşı 1000 (bin) leva için zorlama konusunda açılan bu dosyanın, hemen ÇOK GİZLİ olarak kaşelenip, özel polis arşivine alınmış olmasıdır.
Cinayet Olayı:
24 Mart 1984 günü Sofya’da Kazakov isminde bir şahsın “Revueflex” marka bir fotoğraf makinesi çalınmıştır. Kazakov polise şikâyet etmiştir. Bu hırsızlık sinyal üzerine suç nedenlerini inceleyen polis amiri Milanov raporunda şunları yazmıştır:
“Bu hırsızlığı yapan, hiçbir işte çalışmayan, daha önce amele olan, 19 Nisan 1956 doğumlu Volen Nikolov Siderov’tur. Daha sonra aynı şahıs Kazakov’a telefon açmış, ondan 1000 (bin) leva para istemiştir. İstenen parayı vermezse şu sözlerle tehditte bulunmuştur:
SENİ BİR ŞAHIS OLARAK YOK EDECEĞİM, AYAKLARIMA KAPANACAKSIN, SÜRÜNECEKSİN.
Vakayla ilgili İç İşleri Bakanlığı Sofya III. Bölge Amirliği’nde 17 Mayıs 1984 günü 97 / 84 n.o.lu dosya açılmıştır. Milanov ve amirlerden Dimov ve Filipov’un katıldığı bir işaretli parayla suçüstü yakalama operasyonu düzenlenmiştir. Polisler Kazakov’a işaretlediği 1000 (bin) levayı verip, Siderov paraları alırken tutuklanmıştır.
İlgili tutanakta V. Sideov’un DKMS üyesi olduğu ve amele olarak çalıştığı yazılıdır.
30 Mayıs 1984’te Sofya III. Bölge müdürlüğünden yarbaya Pavlov 4535 n.olu suç duyuru dosyasını hazırlayıp 1 Haziran 1984 günü dava açmak üzere dosya mahkemeye gönderilmiştir.
Bu olayla ilgili araştırmayı yapan amir Milanov da dosyayı imzalamıştır. Bu denli titiz hazırlanmış evraklarla adalete teslim edilen bugünkü ATAKA liderinin kısa sürede yargıç ve savcı önüne dikilmesi gerekirken, DAVA AÇILMAMIŞTIR. İşaretlenmiş parayla tutuklanan, vatandaşları tehdit eden, zorlayarak para toplayan V. Siderov suçlu olmasına karşın, kılına dokunulmadan işin içinden sıyrılmıştır.
2005 yılında Volen Nikolov Siderov Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçimlerine aday olarak katılırken yapılan araştırmada, sabıkasız olduğu, hakkında dava açılmadığı ve cezalandırılmadığı saptanmıştır.
Görüldüğü üzere, DOSYA YENİDEN İŞLENMİŞ, hırsızlık ve para için zorlama ve tehdit etme sözleri AİLEVİ OLAY şeklinde değişiklik görmüştür.
1984’teki cinaiyi olayla ilgili sorgu amiri Georgi Todorov tarafından hazırlanan tutanakta, V. N. Siderov’un fotoğraf makinesini çaldığını ve para için tehditte bulunduğunu itiraf ettiğini yazıyor. Bu hareketine neden olarak, tamamen parasız kaldığını, paraya ihtiyacı olduğunu beyan etmiştir. O zaman V. Siderov 28 yaşında bir gençtir.
20 yıl sonra yeni bir olay ve yine sabıkasızlık:
2004 yılında Volen Siderov Sofya Plovdiv ana yolunda bir trafik kazası geçirdi. Basın ve elektronik iletişim araçları olaydan gündem yaptı. Ulusu ilgilendiren bu kazada, Siderov’un koruma çetesini oluşturan kalın enseliler bazı yurttaşları tartakladı. Dövülenlerin şikâyetleri üzerine, Siderov’un 1984 dosyası yeniden açıldı. Dosyaya yeni iddialar eklendiği dikkati çekti. Yeni açıklamalarda, V. Siderov, hırsızlık ve tehdit olayını reddederken, polisten korktuğunu ve sorgu amiri Georgi Todorov tarafından tehdit edildiğini iddia etti. Bu yeni bilgileri dosyaya işletip, değişiklik yapılmasını elde etti.
Burada çok önemli olan bir özellik: Sorgu amirleri orijinal dosyadaki şu tespitlere dokunmamıştır: V. Siderov hukuk ve adalet konularında tamamen bilgisiz bir kişidir, tezden ve hukuk dışı yollardan zengin olmayı seçmiş olup, ahlaksız ve iradesi çok zayıf biridir.” (Bulgaristan Bugün, 15. Ocak 2014, Sayı 12 (768).
Siderov trafik kazası konusunda da yağdan kıl çeker gibi kurtulmuştur.
“Demokratsiya” gazetesinden kovulması.
Bulgaristan’da demokratikleşme dalgasının köpükleriyle Demokratik Güçler Birliği CDC yayın organı “Demokratsiya” gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğüne atanan Volen Siderov, tamamen ahlak dışı ve kaba davranışlarından dolayı Yayımcı Sendikaları kararıyla işten atılmıştır. Daha sonra aşırı milliyetçiliği ve ırkçılığı kışkırtan bir kitap yazan V. Siderov politik sahneye bu defa da Türklerin lideri Ahmet Doğan’ın arkalaması ve para yardımlarıyla çıkıp, ATAKA partisine lider olmuştur. 1990’dan sonra biraz unutulan ötekileştirme, Türk ve İslam düşmanlığı politikasını, halkı yalandırmayı ve yanlış yönlendirmeyi bayrak etmiştir.
Gelişmelerin kanıtladığı üzere V. Siderov’un dosyası polis arşivinde korunsa da, o bir yolunu bulup yeni ifadelerle aklanma işinde başarılı oluyor. Sabıkasız görünse de, yeni suçlar işlemeye devam ediyor. “Lüfthanza” hava yolunda hostese saldırısından ve Alman polisince yakalanmasından sonra, şimdi de Varna’ya uçan uçakta Fransa kültür ataşesiyle kavgası, bir hudut polisini vurması ve bir yolcuyu da tekmelemesi, bardağı taşırmış olacak ki, Baş Savcı Tsatsarov, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve yargıya sevk edilmesini ısrar etti.
Asıl ilginç olan son gelişmelerdir. Yalancının eşsizi olan V. Siderov bir basın toplantısı düzenleyerek, Fransız Kültür Ataşesi madam Stefani hakkında “bana saldırdı, Bulgaristan’a küfür etti,” dedi ve 15. Ocak 2014 Salı gün ATAKA çetesi Frasa’nın Sofya Büyük Elçiliği önüne “NE ZAMAN PARDON DİYECEKSİN MA!” panosu dikti.
Böyle bir konuda tüm politik partilerin tutum beyan etmesi gerekirken, HÖH lideri Lütfü Mestan’ı “hükümet yıkılırsa” korkusu sardı ve konuşmasıyla dikkatleri üzerine toplayan bu lider, dilini yuttu.
Hükümet ortağı BSP lideri Sergey Stanişev, gazeteciler
ce sıkıştırılınca şunları söylemek zorunda kaldı: “Biz artık fikrimizi açıkladık. Yasalar karşısında hepimiz eşitiz. Kurallara ve kanunlara herkes aynı şekilde uymalıdır. Dokunulmazlık yasalara karşı kalkan olarak kullanılamaz!” Fakat dili dönüp de “dokunulmazlığını iade et” deyemedi.
Tüm bu gelişmelerin birkaç anlamı var:
Bir: Şimdiye kadar Başkanımız R. Ulütürk ile Genel Sekreterimiz doçent M. Deniz, Volen Sideov’un “çöplükten alındığını” yazdılar. Onun, Bulgar milliyetçiliğini yeniden hortlatmak için Ahmet Doğan kullanılarak politik sahneye çekildiğini ve görevlendirildiğini belirttiler. Aslında bir sabıkalı sokak serserisi olan Volen Siderov pilavını, “ısıtıp ısıtıp öne süren” makamlar, onu daha etkili yapmak ve ortalığı iyice karıştırmak istiyor. Sahte bir milliyetçi olan V. Siderov’un biz Bulgaristan’da yaşayan Türklere, Pomaklara ve Çingenelere karşı söyleyecek sözü olmamalıdır. Fakat o Hitler örneğince yaratıldığı için hiçbir esasa ve gerçeğe dayanmadan konuşmakta ve holigan gibi, gangster usulüyle hareket ederek “kendinden korkulması gereken bir sima” oluşturmaya çalışıyor.
Polis dosyalarına dayanarak bugün burada yaptığımız şu açıklamadan sonra Volen Nikolov Siderov’a karşı 1 Haziran 1984’tarihinde Sofya Mahkemesi’nde dava açılmasını durduran makamın GİZLİ POLİS olduğundan şüphe etmemeliyiz. Bu davayı durduran gizli, polis, ona Ahmet Doğan eliyle ve para yardımlarıyla ATAKA partisini kurduran senaryo yazarıdır. Sanki bizi bu köpeğin havlamasına alıştırmaya çalışıyorlar.
Olaylar öyle gelişiyor ki, gün gelecek biz Volen Siderov faşistinden başka sözünü dinleyecek adam bulamayacağız. Hani dilimizde “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!” sözü var ya, öyle bir şey olacak. L. Mestan ile S. Stanişev’i esir almıştır bu faşist. Bundan 30 yıl önce Sofya III. Polis Amirliğinde subay Milanov’un yazdıkları bugün artık Bulgar politikasını belirler duruma geldi:“hukuk ve adalet konularında tamamen bilgisiz bir kişi” – bugün bu kör cahil devleti idare ediyor demiyorum, parmağında oynatıyor, diyorum. Siderov’un işlediği devlet suçlarına kanunların dişleri hiç batmaz oldu.
– II –
Bu olayın derinliklerinde olan nedir:
Volen Siderov’un 28 yaşında hiçbir iş tutmadığını, tahsilsiz ve görgüsüz biri olduğunu yazmakla, şahsen bu vatandaşı karalamak ve kötülemek gibi bir niyetimiz ve hedefimiz olmamıştır. Siderov örneğindeki devamlı tekrar eden ve yeniledikçe ısıtılıp önümüze sürülen temcit pilavı örneğini görüyoruz. Adam hacıyatmaz gibi suç işliyor, yakalanıyor ama içeri girmiyor, sabıkasız, hep ayakta, hep saldırıyor. Bu emsalle başımızda büyük bir bela olduğuna işaret ediyoruz. Bu yalnız Siderov belası değildir. Bizim memlekette tonlarla Siderovlar var.
İşitiyorsunuzdur. Bulgaristan’daki Türkler her gün bir feci olay yaşıyor. Gün atlamıyor, her gün olay üstüne olay yaşamak zorundalar.
Yılbaşı gecesi Varna’ya bağlı Belogradets köyünden çiçeği burnunda Hülya Macar kızımız en vahşi bir şekilde öldürüldü, kafası taşla ezilmiş bulundu. Yazarken ürperiyorum. Bütün köy, Varna ve Bulgaristan sarsıldı. Bu cinayette püf nokrası nedir? Katil tutuklanmış, salınmış, Hollanda’da yakalanmış, istenmiş, kaçmış, gelmemiş, Lan, Lan, Lan… Demek istediğim aynı olaylar devam ediyor. Siderov’u tutuklamışlar, işaretli parayla yakalamışlar, dosya dolusu tutanak var, sorgulamışlar Lan, Lan, Lan… ama temiz, adam “sabıkasız” ve Cumhurbaşkanı olmak istedi..
Plevne camia taşlandı, camları indirildi, gören yok, işiten yok, tutuklanan yok.
Mahkeme Karlovo “Kurşun Cami” Baş Müftülüğe verilsin kararı çıkardı, şehir merkezine bin kişi toplanıyor, mahkeme kararları lanetleniyor, POLİS SEYİRCİ. “Vermeyiz” diye iki biçip dört kesiyorlar, yumruklar havada, hepsi camici oldu, şaşmamak elde değil. Hıristiyanlar çıldırdığında, camiye sevdalandığını bilmiyordum. Görülen olaylar hepsi birbirinden ayıp, çirkef ve iğrenç. Temcit pilavı gibi her gün ısıtıp ısıtıp önümüze sürülüyor, usandırana, bezdirene, tövbe ettirene ve lanet olsun! Deyip, çekip gidene kadar, yolu var!
BİZ BULGARLARA NE YAPTIK DA BÖYLE KÜKREDİLER:
Osmanlı içinde Bulgaristan uyanış devrinde oluşan milliyetçilik bir olumlu yurtseverlikti.
Bugünkü Bansko şehrinde dünyaya gelen ve 1722-1773 yılları arasında yaşayan Paisiy Hilendarski, “Islav Bulgar Tarihi” eserini yazmakla Bulgarlara siz de bir halksınız ve tarihimiz var, aşısı yapan ve gözlerini açan keşiştir. Bu yapıtın kaleme alınmasındaki gerekçe, Rum yanlısı olan Bulgarlara yeriniz orası değil burasıdır, demektir. Bulgar topraklarındaki Yunan kültür egemenliğini sınırlandırmayı ve Bulgar halkını şanlı köklerine ve tarihine dönerek öz medeniyetiyle yaşamaya çağıran bu eser, Bulgar halkının milli duygularını uyandırmıştır. O gün bugün Bulgar milliyetçiliği oluşmuş ve gelişmiştir. Ama nasıl oldu da, Osmanlı devrinde, Bulgaristan düvelinde Yunan kültür egemenliğine karşı başlatılan bir hareket ve uyanış, anti-Türk, ötekileştirme ve İslam düşmanı, yabancılar düşmanı vb. çiçekler açtı. Özü değiştiren ne oldu?
Bu tümceleri yazmama vesile, yine aynı dönemde, Avrupa’da, Leo Straus adında bir Yahudi tarafından geliştirilen ve bugüne kadar dallanıp budaklanmaya devam eden ve günümüzde neo-konservatizm yani yeni nesil tutuculuğu olarak yerleşen ve bizde aşırı milliyetçi ırkçı şekliyle görülen ve bir yere kadar V. Siderov’un başını çektiği aşırı saldırgan harekettir.
Batı dünyasında bu hareket Neo – Kom” adıyla bilinir. Irkçı hedefleri olan bu uluslar arası hareketin mali kaynakları sonsuz gibidir. Bugün V. Siderov’un okyanus adalarında kayıt dışı birçok hesabı olduğundan söz ediliyorsa, bu hesaplara para akıtanların dünya ırkçılığı olduğunu unutmamak yerinde olur. Siderov’un Paris otellerindeki masraflarını ödeyenleri arayanların dünya tarihini iyi bilmesi gerekir. Ömür boyu serserilikten başka hiçbir iş tutmamış olan V. Siderov’un hem gazete çıkarıp, hem de TV yayını yapması, her gün elbise değiştirmesi, fiyatı 500 leva olmayan şarabı koklamak bile istememesi, işte bu Yahudi paralarına dayanıyor. Serserilerin vatanı yoktur, serseriliğin de sınırı yoktur, bunların izlediği ırkçılık ise, kesin bir çılgınlıktır ve hem devlete hem de halkımıza çok büyük zarar vermektedir. Ve biz, Ahmet Doğan’ın Volen Siderov’la kıkırdaşmasına kükrerken bunları düşünüyorduk. Şimdi ne oldu koskoca Sofya hükümeti faşist-kafalı V. Siderof ‘un ağına düştü, esiri oldu. Biz bu vatanın has evlatları olarak, hainlik bize yakışmaz. Sözümüz sözdür biz bu işin içinde çok kirli hesaplar olduğuna inanıyoruz. Aşırı milliyetçi hedeflere ulaşabilmek için her şeyi yapmalarına, tuzak ardından tuzak kurmalarına yeşil ışık yakılmış olduğunu biliyoruz.
A. Doğan’ın da kendini yeni nesil liberal olarak gösterip, yeni tutuculara pes edip, Yahudi oyunlarına gelmesine de anlam veremiyoruz. Ve bundan dolayı, temcit pilavı politikasından vazgeçmelerinde ısrar ediyoruz.