BGSAM
Tarih: 18 10 2020
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Radev’in Makedonya Kimliğini tanıma konusunda “dilden” ve “tarihten” ödün vermeyiz, dediği; Kuzey Makedonya Cumhuriyeti (KMC) Dış İşleri Bakanı Buyar Osmani ülkesinin Avrupa Birliği üyeliğine “kimlik”, “dil” ve “tarih” gibi konularda problem yaratan Bulgaristan’da Dış İşleri Bakanı Ekaterina Zaharieva ile görüştü ve boş elle döndü.
Sofya’yı Yumuşatmak için işe koşulan (KMC) Makedonya eski Başbakanı İç Makedon Devrimci Hareketi – Makedonya Demokratik Birliği VMRO-DPMNE Georgievski durumu yumuşatmak için şu günlerde Sofya’ya gelip Başbakan Borisov’la görüşecek.
***
18 Ekim 2020 tarihinde “Faktor” bg yayını, Bulgar emektar gazeteci Georgi Kuritarof’un bundan 11 yıl önce, Makedonya Cumhuriyeti Meclis Başkanı Arben Caferi’den iki ülke arasındaki ilişkilere ilişkin aldığı bir söyleşiyi yeniden batı.
“Bulgaristan’la Makedonya arasındaki ilişkiler kötüydü ve kötü olmaya devam edecektir! Diyen A. Caferi’nin söyleşisini aynen verirken, sık sık yorumlamaya çalıştığımız bu konuyu işleyenlere aydınlatıcı faydalı bilgi sunmayı amaçlıyoruz.
***
Arben Caferi
Makedonya Arnavutlarının Demokratik Partisinin kurucusu ve fahri başkanı Arben Caferi, “iki devlet -ilişkilerdeki Arapsaçı yaklaşım Sırpların üstün gelme siyaseti sonucudur” demişti.
***
Bundan 11 yıl önce, Bulgar gazeteci Georgi Koritarov, artık hayata gözlerini yummuş olan, Arnavut Demokrat Partisi lideri Arben Caferi’ye Sofya Üsküp ilişkilerine ilişkin değerlendirmede bulunmak için bazı sorular sormuştu. Caferi soruları yazılı istemiş ve cevaplamıştı. Ayrıca bu onun son mülakatıydı.
“Tarihsel düşünme yöntemi yeniden değişirse, iki ülke arasındaki ilişkiler de değişebilir.”
Böyle bir söyleşi yapılmasının sebebi, 2008 yılında Makedonya’da yaşayan, Makedon vatandaşı (Bulgar şuurlu) Bayan Spaska Mitrova’nın boşandığı eşi, Sırp Vatandaşı Voislav Caviç’ten kızı Süzana’yı alması nedeniyle Üsküp Mahkemesinde yargılanarak 3 ay içeri atılmasıdır. Olaya Bulgaristan Cumhurbaşkanı Georgı Pırvanov da müdahalede bulunmuştu.
Georgi Kuritarov: Spaska Mitrova olayı yüzünden Bulgar Makedon ilişkilerinin kötüleşmesi riski var mı?
Arben Caferi: Spaska Mitrova olayından sonra kendiliğinden beliren sorunuzla ilgili olarak, Bulgaristan Makedonya ilişikleri kötüydü, kötüdür ve kötü olmaya devam edecektir. Söz konusu olan, tarihsel süreçlerin toplumsal gerçeklerin doğru algılanmasını ve yorumlanması çarpıtan gerçekçi olmayan, bilime dayanmayan ve tarihsel olmayan bir etnik genesis, epistemolojik yanlışlık ve yöntemdir. Buradaki temel yanlış ise, şimdiki anlam ve tanım olarak, ebedi ve değişmeyen kategoriler olarak ele alınan devlet ve millet gibi iki metafizik kategori yorumlanmasında gizlidir. Bu yaklaşımdan sürekli olağan dışı politik ve bilimsel tartışmalar doğuyor ve bunlar komşular ve bilimsel çevreler arasındaki ilişkileri kötü yönde etkiliyor.
Burada değindiğim yaklaşım ise, Sırpların üstün olan biziz siyasetinin sonucudur. Avusturya-Macaristan’ın dağılmasından sonra, Osmanlı İmparatorluğu Bizans rolünü tamamlayabilecek bir devlet kurmaya çalıştı. Bunun millet ve devlet kavramlarının olduğu gibi tarihin yorumlanmasında da Makedon ve Sırp yöntemiyle ortak yönleri vardı. Örneklersek, Sırp tarihçiler Kosova’yı Sırp devletinin ebedi ve kopmaz bir parçası olarak kabul ediyor. Bu yorumlamada, Sırplar her defasında kahraman asker, Doğu Ortodoks Hıristiyan’dır ki, bunlar gerçeklerle ve mantıkla çelişir. Öte yandan, Makedonya’da, bugünkü Makedonya’nın antik Makedonya’dan sadece bir parçadır. Bu teze göre, Bulgaristan’ın Pirin Dağı bölgesinde Makedonlar yaşıyor, fakat Makedonya’da Bulgar yaşaması asla mümkün olamaz. Bu mantığa göre, Spaska Mitrovska bir Makedon Bayan olamaz, ama aynı zamanda bir Bulgar Bayan da olamaz.
Georgi Kuritarov: Makedonya’da azınlıkların hakları nasıl korunuyor?
Arben Caferi: Azınlıklarla ilgili Makedonya reel politik ve psikolojik sorunlarla birlikte yüz yüze gelirken, birçok defa ötekileştirme ile de toslaşıyor. Herkesin bildiği üzere Makedonya’da yaşayanlarda % 40’ı Makedon asıllı değildir.
Bu ülkede çok şiddetli bir politik baskı ortamı uyandırıyor. Bu da, azınlıkların iyi niyetli olup olmadıklarına bakılmaksızın, Makedonların herkesten ve her şeyden kuşkulanmasına neden oluyor. Nüfusunun % 10’u faklı bir dil, din, kültür ve hayat tarzıyla yaşayan her halk bir iç çatışma ocağı üzerine oturmuştur. Böyle bir beraberliği bozabilecek en yumuşak ve önemsiz neden bir vatandaşın devlet sembollerine, yaşam biçimine veya yasalara saygısızlığı olabilir. Çatışma çıkarabilir. İç siyasette etnik çatışma – bu gidişin en tehlikeli aşırı ucudur.
Çok milletli bir devlette temel etniğin devleti ele geçirmesiyle hemen problemler fışkırır. Temel etnik, devlet işlerini, tüm vatandaşların birlikte çözmeleri gereken sorunlar (işler) olarak göreceğine, devleti kendi sinsi emelleri ve hedeflerine ulaşmak için bir araç olarak kullanıyor. İşte o zaman, devlet ülkede yaşayan diğer etnik azınlıklara karşı şiddet uygulamaya başlıyor. Bu şiddet mukavemet uyandırıyor ve bu mukavemet açık çatışmaya ve silahlı mücadeleye ve iş savaşa kadar büyüyebiliyor.
Bu çok karmaşık sosyal ve tarihsel süreçler, özellikle Makedonya gibi ülkelerde azınlık hakları gibi kategorilerle anlatılamaz ve açıklanamaz.
Makedonya örneğinde biz zamanını yaşamış bir devlet biçiminin dağıldığına şahit oluyoruz. Bu dağılmadan bazı genel geçerli haklar, yükümlülükler ve zorunluluklar ortaya çıkıyor. Bunlar, devlet, sınırlar ve birleşik olma gibi sorunlardır. Aynı zamanda günümüzde Makedonya’da yaşayan Arnavutlar dağılan devlet mirasından haklarına düşeni alma hakkından faydalanmayı istemiyorlar.
Georgi Koritarov: Makedonya’da yaşayan Bulgar öz bilinçli vatandaşların haklarının korunmasında Makedonya hükümetinde de politik temsilcileri olan Makedon topluluğu garantör olabilir mi?
Arben Caferi: Bulgar-Makedon ilişkilerinin karakterini bilen bir kişi olarak, değil Arnavut topluluğun, Amerikalıların bile bu konuda bir şeyler yapabileceğine inanmıyorum. Makedonya ve Makedonya devlet kurumları onun kimliğini, etno-genesisini ve tarihini korumak için kurulmuştur. Ve bunu doktriner bir biçimde yapmak zorundadırlar. Makedonlar Bulgarlarla ilişkilerinde birazcık ödün verseler her şeyi kaybedeceklerinden emindirler. Bunun samimi bir inanç mı yoksa bir strateji mi olduğunu söylemek zordur. Olabilir ya gerçek ortada bir yerde de olabilir. Ben bu yolca uzun zaman yürünebileceğine inanmıyorum. Yugoslavya döneminde kolaydı. Makedonya bir dış siyaset problemi oluşturmuyordu. Bir iç politika sorunuydu. Federasyon içinde ise favori durumundaydı. Günümüzde sorunlar kökten değişti. Farklı bir mantık gerek. Yeni deliller bulmak lazım. Yeni ufuklar açmalıyız. Yeni insanlar gerek ama onlar henüz yok.
Georgi Kuritarov. Makedonya’nın toprak bütünlüğü için tehlike var mı?
Arben Caferi: Şimdiye kadarki tarihsel birikim, küçük devletlerin direk dış yardım olmadan öz devlet kuramadıklarını gösteriyor. Şimdiye kadar böyle olan bu işler bundan sonra da böyle olacak. “Haklı” ve muzaffer tarafta Sırplar bulunurken, Güneye, Batıya ve Kuzeye genişleme hakkı onlarındı. Yugoslavya böyle kurulmuştu. Sırp yöneticilerin gerçekçi olmayan emellerini korumak için kuruldu. Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte Yugoslavya’ya ihtiyaç kalmadı. Oysa Sırplar Yugoslavya’yı kendilerinin kurduklarını sanıyordu. Onlar kendi güçleriyle Yugoslavya’yı “Sırplaştırmaya” başladıklarında içten ve dıştan güçlü mukavemetle karşılaştılar. Makedonya bağımsız bir devlet oldu. Çünkü büyük devletler ona CEO-stratejik yastık rolü verdiler. Ödevi, Balkan devletleri arasında çıkacak çatışma ve uzlaşmazlıkları yatıştırmaktı. Bu rolü başarılı görebilseydi başına problem çıkmayacaktı. Başarısız olunca uğursuz deneyler kategorisine katılacaktı. Makedonya, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan’ın ve ardından Arnavutluk ‘un NATO’ya alınmasından sonra, Makedonya’nın da aynı oyuna girmesi gerektiğini anlayamayanlar var.
Georgi Kuritarov: Balkanlarda istikrar sağlanmasında bir bağımsız devlet olan Kosova bir faktör olabildi mi?
Arben Caferi:
Daha Birinci Dünya Savaşı’nda, Sırplar Kosova toprağına basarak, Adriyatik denizine çıkmak için, Arnavutluk topraklarının Kuzey kesimine el atmak istediklerinde, Kosova problem olmuştur. Sırpların büyük planları vardı. Kosova üzerinden Kuzey Arnavutluk limanlarını demiryoluyla Belgrad’a bağlamayı hayal ediyorlardı. Uluslararası faktörler Arnavutluk’un bağımsızlığını, bugünkü sınırlarında tanıdı. Böylece Kosova ve Balkanların barışı Sırp saldırganlığına rehin düştü. Kosova Sırplar için her zaman bir ağırlıktı ve onlar bu yükü taşıyamadılar. Onlar Kosova lokmasını yutamadılar. Kosova’yı öne sürerek, Sırplar kendi ehemmiyetlerine önem kazandırmaya çalıştılar ve Balkanların Başkentini Belgrad’a taşımaktan vaz geçmediler. Ötekilerden farklı olarak Sırplar Arnavutların “belo-merkezcilik” siyasetini nede kabul etmediklerini anlayamadılar.
Şöyle bir delile de işaret etmek istiyorum: “Sırp halkının eşiği ve ruhu olarak Kosova, 1878 Berlin Konferansı’ndan 1999 yılına kadar Sırp davası için bir tek yürekli kahraman çıkarmadı, Arnavutlar hakları uğruna yüzlerce şehit verdi, kahraman yüceltti. İlkokulda okuyan her Arnavut çocuğu Kosova’nın kurtuluşu için can veren en az 10 kahramanın adını sayabilir. Sırplar ancak yaptıkları kötülükleri anlatabilirler. Haklı savaşlardan kahramanlar çıkar. Sırpların saldırgan ve yayılmacı politikası olmasa, Kosova her kez için huzur içinde rahatla yaşanacak bir yerdir. Sırplar Kosova’daki haklarını yitirmediler, hatta Miloşeviç zamanından çok daha fazla hakları olduğunu söyleyebilirim ama onlar Kosova’da egemen, idareci, yöneten olma hakkını yitirdiler.
Bizi izleyiniz.
Okuyanlar paylaşsınlar.
Teşekkür ederiz.