Tarih: 06 Temmuz 2019
Yazan: Neriman Kalyoncuoğlu
Konu: Avrupa Konseyi Srebrenitsa Katliamını ilk kez anacak.

Bosnalı Müslüman Kadınları Srebrenitsa’da Şehit yakınları İçin Dua Ediyorlar.

Bosna FENA ajansının bildiği üzere, Türkiye Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 1995’te Busna’nın Srebrenitsa vaadinde 8 000 (sekiz bin) Bosnalı Müslüman erkek ve kadın öldürülerek işlenen soykırım ile ilgili olarak önümüzdeki hafta Avrupa Konseyi’nde bir anma töreni düzenlenecektir.

Bakan Çavuşoğulu, “Avrupa Birliği’nin Srebrenitsa katliamı kurbanlarını ilk kez bir anma töreni düzenleyeceğini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu anma merasimine gerekli katkıyı sunacağını” bildirdi. Bu anma töreni 11 Temmuz 2019’da düzenlenecektir.

1995’in 11 Temmuz tarihinde, General Radko Miladiç emrindeki, Bosnalı Sırp silahlı güçleri, Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından korunan bölge ilan edilen, Srebrenitsa adlı Müslüman vadisinde, 8 000 (sekiz bin) Bosnalı erkek ve kadın öldürdü ve cesetlerini toplu mezarlara attılar.

Her yılın 11 Temmuz günü, Srebrenitsa’ya çok yakın olan “Potoçari” Anma töreni yerinde, toplu mezarlardan çıkarılan ve DNK analizi ile kimlik tespiti yapılarak, katliam kurbanı olduğu tespit edilen yeni şehitler dualar eşliğinde ve hazır bulunanların önünde toprağa veriliyor.

Bosnalı Sırpların eski askeri komutanı Radko Miladiç, Uluslar arası Mahkemede Srebrenitsa katliamı başta olmak üzere, insanlığa karşı işlediği soykırım suçundan yargılandı.

Srebrenitsa trajedisi, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa topraklarında yaşanan en büyük vahşet, en acımasız katliâm ve etnik temizliktir. Sivil Boşnakların sistemli bir şekilde, belirlenen plân ve program dâhilinde katledilmesi, bazılarının ise toplama kamplarına ve sorgulama yerlerine götürülmesi gibi insanlık dışı uygulamalar, bu vahşetten Pale’de bulunan Bosna’lı Sırp İdaresi’nin doğrudan sorumlu olduğunun ve Belgrad Hükümeti’nin de bunun arkasında yer aldığının açıkça göstergeleridir. Fakat ne yazık ki bu insanlık suçu karşısında Avrupa devletleri, ABD, BM ve NATO seyirci kalmışlardır. Hatta güvenli bölge olarak ilân edilen Srebrenitsa’da Boşnakları korumakla görevli olan Hollanda Askerî Birliği, komutanları Albay Karremans’ın emriyle, Potoçari askerî kampına sığınan Boşnakları zorla Sırplara teslim ederek katliâma yardımcı olmuştur. Bu sebeple Srebrenitsa soykırımı, Avrupa ve dünya siyasetinin her zaman uta-nılacak bir kara lekesi olmaya devam edecektir.

Srebrenitsa’nın efsane komutanı Naser Oriç, Batı-lıların Bosna-Hersek’in parçalanmasına taraf iken ve Müslümanların yok edilmesine göz yumarlarken, Türkiye gibi büyük bir gücün, savaş boyunca Boşnakları desteklemesinin onur verici olduğunu vurgulamıştır. O, Sırpla-rın, Boşnakları Türk gördüklerini ve bu sebeple yok etmeye çalıştıklarını şöyle dile getirmiştir:

Türk halkının Boşnak halkıyla aynı duyguları paylaşması bizim için çok değerlidir. Biz Boşnak’ız, ama Sırplar savaşta bize hep ‘Türkler’ diye hitap ediyordu. Kendi aralarında konuşurken de Sırplar bize Boşnak değil hep Türk diyorlar.”

Srebrenitsa Kahramanı Naser Oriç sözlerine şöyle devam etmiştir:  “Biz (Osmanlı döneminde) beş asır birlikte yaşadık. Sırplar bize hiçbir zaman ‘Müslüman’ olarak seslenmediler. Bizi her zaman ‘Türk’ diye çağırdılar. Türkiye’nin bizim üzerimizde sorumluluğu olduğunu ve Balkanlar’daki varlığını daha fazla hissettirmesi gerektiğini düşünüyorum.”

 

Katliama doğru tırmanma:

1992-1995 yılları arasında Bosna Hersek’te işgalciler 1.030.000 kişiyi evlerinden zorla kovmuştur. 1.170.000 kişi ise panik ve korkudan memleketlerinden kaçmıştır. Toplam 2.200.000 kişi evlerini terk etmek mecburiyetinde kalmıştır. 43 ay süren savaşta 200.000 ile 250.000 arasında sivil Boşnak plânlı ve sistemli bir şekilde katledilerek etnik temizlik yapılmıştır. Potaçari’deki Soykırımı Anma Merkezi’nce ilân edilen resmî verilere göre ise, Sırp kuvvetlerinin takip ettikleri işgal ve etnik temizlik politikaları sonucunda, 200.000’den fazla Müslüman Boşnak öldürülmüş, on binlerce kadın ve kıza tecavüz edilmiş ve yüzbinlerce insana zulüm uygulanmıştır. Bosna Devlet Sağlık Koruma Bürosu’nun 26 Mart 1996 tarihinde yaptığı resmî açıklamada ise 278.000 Bosnalının (Boşnak, Sırp ve Hırvat’ın) öldürüldüğü veya kaybolduğu ve 175.000 kişinin yaralandığı belirtilmiştir. Özetle Sırplarla Karadağlılar, zaman zaman Hırvatlar, Müslüman Boşnaklara cehennemi yaşatmışlardır.Bosna’daki Müslümanlara yapılan ve insanlığın utanması gereken zu-lüm, kıyım ve şiddet görüntülerinin medyaya yansıması, Türk kamuoyu-nu derinden üzmüştür. Kamuoyunun tepkisi karşısında Türk Hükümeti de Bosna-Hersek’teki savaşın durdurulması için eskiye oranla daha aktif bir siyaset takip etmeye başlamıştır. Bu bağlamda Türkiye, Bosna’da yaşanan trajedinin önlenmesi için, dönem başkanı olduğu İslâm Konferansı Teş-kilâtı ve Avrupa Konseyi’nde konuyu gündeme getirmiştir. Aynı zamanda AGİK zirvesi ve Birleşmiş Milletler nezdinde, saldırganların derhal durdurulması yönünde girişimlerde bulunmuştur. Fakat bunda başarılı olamamıştır. Soykırıma Giden Süreç Coğrafî konumu itibarıyla Srebrenitsa, Bosna-Hersek’in doğusunda, Drina Nehri ile Sırbistan sınırına yakın bir vadide gerçekleşmiştir.

Katliam:

Ortodoks Sırplar, Müslüman Boşnakları her zaman dışlamış, Türk olarak görmüş ve savaş dönemlerinde, örneğin I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı ve 1992-1995 Bosna-Hersek Savaşı’nda yok edilecek düşman olarak düşünmüşlerdir.XX. yüzyılın son çeyreğinde, Avrupa’nın ortasında ve bütün dünyanın gözü önünde işlenen bu insanlık ayıbı, Batı’nın, haçlı zihniyetiyle ‘Şark Meselesi’ hedefleri doğrultusunda, Balkanlar’daki Türk ve Müslümanlara karşı takip ettiği yok etme politikalarını ve yaklaşım tarzını anlamayı sağlayan örneklerden birini teşkil etmektedir. Sırplar; “Sırbistan’da Türkleri istemiyoruz. Bütün Türkler Türkiye’ye!”, “Türklerden tarihî intikamımızı alıyoruz!” sloganlarıyla Müslüman Boşnaklara sözünü ettiğimiz mezâlimi yapmışlardır.

Onlar, Boşnakları, Türk gördüklerinden ve sahip oldukları Müslüman-Türk kimliğinden dolayı vahşice öldürmüş, işkenceye tabi tut-muş, tecavüz etmiş, vatanlarından sürmüşlerdir. Tarihî ve paha biçilemez sanat değeri taşıyan binlerce Boşnak-Türk-İslâm kültür eserini, okulları, kütüphaneleri, camileri, türbeleri ve Boşnakların evlerini yağmalayarak tahrip etmişler, hatta Boşnakları Hristiyanlığı kabule zorlamışlardır. Yeni haçlı seferinin uygulayıcıları olarak hareket eden Sırplar, bunlara yardım eden Yunan, Rus, Beyaz Rus, Romen, Bulgar, Kozak ve Ukraynalı fanatik Ortodokslar, bazen fırsatlardan yararlanan Katolik Hırvatlar, asırlarca aynı coğrafyada yaşayan Müslüman komşularını, hem bedenen, hem madden, hem de ruhen yok etmek ve ülkelerini işgal etmek maksadıyla tüm dünya-nın gözü önünde merhametsizce saldırmış ve büyük ölçüde bu emellerine ulaşmışlardır.

Bu savaşta Boşnak halkının milli politik bilinci uyanmış ve Srebrenitsa katliamında Boşnak Milli Devletini kurma bir kamuoyu duyarlılığı, halk inancı ve kesin kararlılık olarak Buşnakları tek yumrukta toplayan Milli İrade olmuştur. Boşnak Milli kimliğiniz politik kimliğe taşıyan büyük önder Aliya İzzet Begoviç, Boşnak siyasi yapılanmasını biçimlendiren ve bağımsız ve egemnen Boşnak Devletini kuran milli önderdir. Bu devlet ABD Deytın Sozleşmesinden sonra uluslar arası egemenlik ve saygı kazanmıştır.

İzzet Begoviçin vasiyeti:

Bosna halkının saygın lideri Alia İzzet Begoviç, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN ile yaprığı son görüşmede, “Boşnak halkını, hiçbir zaman yalnız bırakmama şartıyla,  Türkiye Cumhuriyetine ve Büyük Önder Recep Tayyip ERDOĞAN’a emanet etmiştir.”

Paylaşınız.

Reklamlar