Tepkiler üzerine caminin içinden bahçeye taşınan içkili lokantadan rahatsız olan Müslümanlar, camiyi geri almaya çalışıyor. Ancak Başmüftülük’ten 600 bin avro talep ediliyor.
Başkent Sofya’nın güneydoğusundaki Filibe şehrinde, 16. yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtan Taşköprü Camisi’nin hüzünlü öyküsü, 1928’deki depremle başlıyor. 6,8 büyüklüğündeki depremde yıkılan caminin minaresini onarmak için cami arazisinin bir bölümü satılmış ancak yeterli para toplanamadığı için tamirat yapılamamış. Bu nedenle cami 1944’e Komünist rejimin kuruluşuna kadar ibadete kapalı kalmış. Yeni rejimin ilk icraatlarından biri, caminin müsadere edilmesi olmuş.
Komünistlerin yönetimden uzaklaştığı 1989’da, müsadere edilen mallar iade edilmeye başladı. Ancak bölge müftülüğüne iadesi beklenen Taşköprü Camisi ve arazisi, mahkeme kararıyla iki Bulgar’a verildi. Camiyi ele geçiren kimseler de 1990’ların başından bu yana yapıyı, “Yunan tavernası”, “İtalyan restoranı” ve meyhane olarak işleten kimselere kiraladı. Bugün ise caminin bahçesinde içkili bir lokanta bulunuyor.
LOKANTA CAMİNİN İÇİNDEN BAHÇEYE ÇIKARILDI
Filibeli Müslümanlar şimdilik en azından, caminin ana mekanının lokanta olarak kullanılmasını engellemede başarılı olmuş. Bölge Müftülüğü’nün ısrarı ve protestoları üzerine şehir belediyesi, lokantanın, caminin içinden çıkarak bahçeye taşınmasını sağlamış.
Filibe Bölge Müftüsü Ersin Ahmed, “Caminin kapalı durması bize ağır geliyor. Meyhane olarak kullanılıyor olması ve orada içki satılması ise daha da büyük acı veriyor. Bölge Müftülüğü olarak o güzel camimizi geri almaya karar verdik” diyor.
600 BİN AVRO İSTİYORLAR
Filibeli Müslümanlar, caminin durumu nedeniyle oldukça üzgün. Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü, camiyi geri almak için uzun süredir sözde sahiplerini ikna etmeye çalışıyor. Şehrin merkezinde değerli bir arazi üzerinde bulunan yapıyı satın alabilmek için para toplamaya devam ediyor. Ancak caminin “resmi sahipleri”, sadece yapı için 600 bin avro talep ediyor.
Başmüftülüğün teklif edebildiği rakam ise ancak yarısı.
Başmüftü Mustafa Aliş Haci, “Cami için dava açmaktan başka bir çaremiz yok” diyor. “Bir camide içki satmak, camiyi lokanta veya meyhane olarak kullanmak büyük bir günah” derken de hem üzüntüsü hem de öfkesini gösteriyor.
ÇUKUR CAMİSİ’NİN YERİNE DE LOKANTA YAPILDI
Arşiv belgelerinde 1873’te Filibe’de ibadete açık 24 cami görünürken, şu an şehirde sadece Cumaya Camisi ve İmaret Camisi ibadete açık.
Camilerin zamanla ortadan nasıl kaldırıldığının en iyi örneklerinden biri de Çukur Camisi’nin durumu. Filibe’de dik bir tepede yer alan caminin yerinde şu an 3 katlı lüks bir restoran var. Restoran, camiden geriye kalan tek şey olan minare gövdesine bitişik inşa edilmiş.
12 CAMİDE SORUN VAR
Başmüftü Haci, ülke genelinde bin 760 cami bulunduğunu fakat Haci, Sofya, Küstendil, Samokov, İhtiman, Filibe, Karlovo, Vratza, Eski Zağara, Razgrad ve Dupnitza’daki Osmanlı döneminden kalma 12 caminin ibadete kapalı tutulduğuna dikkat çekiyor. Sorunlu camiler için, “Bazıları yıkılmış, kiliseye dönüştürülmüş ya da ibadete kapalı” diyen Haci, müzeye dönüştürülen ya da başka amaçlarla kullanılan camilerden bazılarının ibadete açılması gerektiğini söylüyor.
Haci, Bulgar yasalarına göre bir şehirde bir dine ait tek bir ibadet yeri varsa, durumu ne olursa olsun cemaatin talebi üzerine ibadete açılması gerektiğini hatırlatıyor. Samokov şehrinde tarihi eser statüsündeki Bayraklı Camisi’nin ibadete kapalı olduğuna işaret eden Haci, caminin en azından bayram namazları için açılmasına söz verildiğini ancak tutulmadığını ifade ediyor.