Tarih: 17 Mayıs 2019
Yazan: Nedim AKIN
Konu: Aynaya bak, aynaya.
Nem Kaldı?
Böyle parsel parsel bölünmüş dünya
Bir dikili taştan gayrı nem kaldı
Dost köyünden ayağımı kestiler
Gözlerimde yaştan gayrı nem kaldı
Yiğit geçinenler namert çıktılar
Sonra ettiğine pişman çıktılar
Eski dostlar bize düşman çıktılar
Birkaç tane itten gayrı nem kaldı
Cem Karaca
Sorularınızı alıyorum. Kalemim kırılmadı. Yazmaya devam. Bulgar araştırmacı yazarlardan Prof. Vili Lilkov ve Hristo Hristov’un yeni çıkan “Kayıplara Karışan Bulgaristan” kitabını okuyordum. Çok yüklü 500 sayfa. Zorladıysam da hızlı okunmuyor. Satırların arasına hendekler kazılmış, stoplar dikilmiş, setler örülmüş ve durup bir iki çay içerken, boşluğa bakmak, algıya aşılmak gerekiyor. Aslında saatlerce aynaya bakmak ve içinden birşeyler çıkmasını beklemek lazım. Geçmişi aynadan çağırmak zor iş. Gerçekler tarih kuyusunda gizli… Yukarıdaki şarkıda büyük usta Cem Karaca’nın söylediği gibi, yeyüzü parsel parsel bölünmüş değil, kat kat dibe inmiş ve kitapta kat araları analiz edilmiş, gerçekler kendilerini anlatıyor, sabırlı olup dinlemek gerek.
Bunlara dur demek zorundayım. 26 Mayısta, yani 8 gün sonra Bulgaristan’da yapılacak olan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerini düşündüm. Ninemin un elemesi geldi aklıma. Un elekten geçmeyince, eleğin bir köşesinden ötekine aktarır ve sallamaya devam ederdi, yine de bir şey olmayınca, “usta yazık etmiş buğdaya, selam göndermiştim, ince diye, dingil kaymış besbeli” diye mırırdanırdı. Usta dediği, bizim komşu değirmenci Ali.
Memleketimizde her işimiz tıkırında da, Brüksele gitme meraklıları meydanlarda. Bir kavgadır almış gidiyor. Bugün bültenleri kamyonla Varna, Burgas ve Kırcali’ye gönderdiler. Bir yandan da birçok yerde oylama makineyle yapılacak diyorlar. Memlkette 2.5 – 3 milyon insan var, 7.200 000 (yedi milyon iki yüz bin) bülten basılmış. Anketçiler farklı konuşuyor. Kimilerine göre GERB 600 bin, sosyalistler – BSP 550 bin oy alacak. Yüzdelere göre GERB BSP’den % 0.8 puan önde bulunuyor. Millet sandıktan çekildi.
Ne var ki 44 ulusal ve yerel medya – 11 TV, 3 radyo vericisi, 16 gazete ve 14 haber sayfası ve ajansı sandığa gitmek istemeyen seçmeni motive etmeye çalışıyor. Bu iş için bugüne kadar BSP 500 bin levadan fazla, GERB 476 bin leva, Volya “İrade” partisi 300 bin leva, 4 sene pasaport satarak para toplayan milliyetçi VMRO 268 bin leva ve HÖH-DPS de 130 bin leva masraf yapmışlar, paralar oluktan akar gibi akıyor, ağızında diş olmayan yaşlılara gönül almak için köfte-kebab, rakı, şarap,bira ikram ediliyor ve akla fikre sığımaz vaatlerde bulunuluyor. Neredeyse emeklilerin emekli maaşları Almanya emeklilikleri kadar olacak, asgari ücret de Fransa ile eşitleştirecek. Dilin kemiği yok. Vaatleri dinlerken şimdiye kadar 52 kişinin yüreği geçmiş ve horlamaya başlamışlar…
TV etranına çıkanlardan hiç kimde AP’de ne işi olduğunu halka anlatamadı. Bulgaristan’dan bakıldığında 3 bacaklı bir AB görülüyor. Bizim sağ ve sol milliyetçiler AB’nin dağılmasını istiyor. (Milletvekili çıkarma şansları az) Sostalistlerler BSP milliyetler AB’sinden yana. Geveledikleri sakız – milli çıkarların savunulmasına öncelik istiyor. GERB partisi Avrupa Halk Partisi ENP çizgisinde ve Federativ ve ulusal devletler üstü bir AB’den yana konum alıyor.
Bu üç gruptan her biri aynı arabayı çekmeye çalışsa da, Fransız yazar La Fontene’in “Kartal, Balık ve Yengeç” masalındaki gibi, kartal arabayı uçurmaya kanat çırparken, yengeç yola, balık da suya çekmeye çalışıyor.
Bu seçimde bizdeki asıl kavga TIR şöförlerinin haftada bir “hamama gitmesi” üzerinde yoğunlaştı. Şöför sırtının haftada bir su görmesi ve şoför kabinde değil de, insan gibi normal otel yatağına uzanması Fransa Cumhurbaşkanı Em. Macron’un önerisi. Bu teklif, 2018’de ve 2019 Nisan’ına kadar AP bileşiminde onaylanamadı. 2019’da kabul edilirse, 130 bin Bulgar şoför aileleriyle birlikte toplam 500 bin vatandaş ekmek teknesini Batı Avrupa ülkelerine taşımak zorunda kalacak. Fakat benim kanımca 2019-2023 AP yasama döneminde Bulgar milletvekili adayları ve Brüksel’in açık büfesine oturmak isteyen kalabalığın ana ve temel öncelikli problemi “Kayıplara Karışan Bulgaristan” araştırma eserini okuyup algılayarak aynaya bakmalarıdır. Tarihimizden koparsak gelecekte kayboluruz.
Bunu yapmadan Brüksel’i boylamak yanlış olur. Fakat bu kitap, yalnız AB milletvekillerimiz ve vatandan ayağını kesmiş olanlarımız için değil, hepimiz için çok değerli olduğundan dolayı, Dr. Lübomir Kanov tarafından yazılan ÖNSÖZÜ üç bölüm halinde siz okurlarıma, tam metin olarak, sunmak istiyorum. Bu önsöz kendi başına dünyaya farklı bir bakış açısıdır. Dostluklar dolu bir yarın özleyenlerin olmazsa olmazı olabilir.
ÖNSÖZ
Ben elinizdeki kitabı okumayı bitirdikten sonra, aklıma ilk gelen, şu oldu:
Tarihimizden, üstelik en yakın tarihimizden bu eserde belgelenmiş olanlar yanında,
Bulgar katili Vasiliy’in yaptıkları nedir ki?
İslam saldırısı ve Osmanlı Sultanları ne yapmışlar ki?
Beyazit Yıldırım’n esamesi okunur mu ki?
Bulgar toprağında terör estiren Kırcaliler, Dağlılar, zaptiyeler, çıtaklar ve Başıbozuklar’ın yaptığı ise tamamen bir hiçtir.
Bu kadar büyük sayıda boynu bükük Bulgar’ın kanını akıtan, kendi halkına vahşi bir biçimde zulüm eden, bu kadar büyük acılara sebep olan ve bütün ulusumuzun kalbini bu kadar derin yaralayan bir dış saldırgan ve düşman yoktur.
İkinci Dünya Savaşı’nın alevleri içinde yabancı silah ve tanklarla ülkemize dayattılan ve 50 yıl devam eden, özü bakımından yabancı, insan düşmanlığı açısından dehşet verici olan bir ideolojinin komünistler tarafından gerçekleştirilen Bulgar Soykırımını tartışılmaz biçimde kesin belgeleyen bu şeffaf eserin sayfaları ve içindeki belgeler ardında nelerin bulunduğunu insan hayalinin çaresizliğinde kavramaya çalıştım. Bugüne kadar devam eden yankılar o kadar güçlü ki, bizde yaşanan soykırımın sona erip ermediği, yoksa başka araçlarla bugü nde sürüp sürmediği sanki kesin olarak bilinmiyor. Başkalarının çekisini anlatmak için, dilimize öteki dillerden giren kavramları, hatta “genotsid” (holokost), (katliam), (soykırım) gibi bir şeyi tamamen ve bütünsel yok etmeyi ifade eden bir kavram kullanmak istemiyorum. Bundan uzak kalmak istememin nedeni, başkalarının çekilerinin bizi ilgilendirmediğinden dolayı değil, milyonlarca isimsiz kurbanın çekileri önünde, dehşet saçan 20. yüzyılın tüm kurbanları önünde şapka indirmek ve boyun eğmek zorundayız. Ne ki biz bu kitapta insanlık yanı olmayan Bolşevik ideolojisi totemlerinin bizim kendi Bulgaristan kurbanlarımızın gözlerinin içine bakma olanağa bulabiliyoruz. Onlar kitabın her sayfasından sesizce, bazı yerlerinde ise bir vesika kenarından bize zaten bakıyorlar.
Belgelerde, istatistik ve rakkamların daktilo sayfaları yaşananlara pek gözlü tanık oluyor. Hayatlarını, boş yere yitiren, merhametsizce ezilen on binlerce insan! Hayatı boşa gitmiş, horlanmış, hiçe sayılmış, sokağa atılmış, sürülmüş, terör tarafından eli kolu bağlanmış toplumda ümitsizlik pençesinde, korku ve sefilik içinde kıvranan yüz binlerce aile üyesi. Hayat basamaklarında yükselmiş olan başarılı kişilere karşı, kaliteye karşı, yüksek manevi efsav sahibi olanlara karşı, dürüst, namuslu ve çalışkan olanlara karşı alçaklık, kıskançlık ve üstünlük sağlayan basitlik lehinde bir amansız savaşımın nasıl yürütüldüğünü insanı dehşete düşüren elinizdeki araştırma eserinde mikroskop altında izleyebiliyorsunuz. En yüce nitelikli ve aydın kişiler üzerinde en niteliksiz ve kör cahil olanın yüz karasının zaferi ve insanlık ve doğa dışı bir seçim başka herhangi bir yerde asla görülmemiştir.
Biz Dr. Lübomir Kanov tarafından kaleme alınan önsözü tercüme edip dikkatinize sunmaya devam edeceğiz. Yazılarımızda bu eserden birçok alıntıya da yer vermek istiyoruz.
Ne yazık ki, AP seçimlerine giderken ülkemizde durum anlatılandan pek farklı değil. Seçim kazanmak istiyenler bol keseden para saçıp oy toplamaya çalışıyorlar. Kendime şu soruyu soruyorum.
Kazananlar AP’na ne götürecekler?
Hiç birisi Bulgaristan’ın bunalımlarından başka bir şey götüremez. 26 Mart 2017’den bu yana III. Boyko Borisov hükümetinden 7 bakan düştü. Yamalı pantalonla düğüne gidiyoruz. Kelepir nerde biz ordayız.
En önemli olansa seçim yaklaştıkça halkta korku büyüyor.
Korku bizden korkmaz oldu.
En büyük korku ise tarihin canlanmasında gizli. Ölüler konuşamıyor ama belgeler konuşuyor.Halkın adalet iradesi belgelerde yaşıyor. Bizim irademiz de bize ayit belgelerde yaşıyor. Konuşturacağız…
Devam edecek.
Okuyanlar paylaşsınlar lütfen.
İnsan kimliğinin yarısı geçmişte yarısı gelecekte olsa da bugün yaşar.
Birlik olalım. Dstlarla paylaşalım bilgilenelim bilgilendirelim
İyi Ramazanlar!