Rafet ULUTÜRK
Suriye’de yeni bir devlet yapılanmasının kurulması ve siyasi istikrarın sağlanmasıyla birlikte, Türkiye’de yaşayan milyonlarca Suriyeli mültecinin ülkelerine geri dönmesi bekleniyor. Bu durum, yalnızca göç politikalarını değil, aynı zamanda Türkiye’nin iş gücü piyasasını derinden etkileyecek. Özellikle tarım, inşaat, tekstil ve imalat gibi sektörler, yıllardır Suriyeli işçilere bağımlı hale geldiği için ciddi bir iş gücü açığıyla karşı karşıya kalabilir.
Ancak bu kriz, aynı zamanda Türkiye için insan kaynakları ve iş gücü yönetiminde yeni bir başlangıç yapma fırsatı da sunabilir. Bu noktada, yerli iş gücünü harekete geçirmekten uluslararası iş gücü transferine kadar farklı çözümler devreye alınmalıdır. Özellikle Afrika’dan işçi getirilmesi, bu konuda alternatif bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.
Suriyelilerin Geri Dönüşüyle Oluşacak Sorunlar
1. Sektörel İş Gücü Açığı:
Tarım: Türkiye’nin tarım sektörü, mevsimlik işçi ihtiyacını büyük ölçüde Suriyelilerle karşılıyor. Suriyelilerin geri dönmesiyle özellikle Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinde üretim kayıpları yaşanabilir.
İnşaat: İnşaat sektörü, düşük vasıflı iş gücüne büyük ölçüde bağımlı. Geri dönüşlerle bu sektörde maliyetler artabilir ve projeler gecikebilir.
Tekstil ve İmalat: Tekstil sektöründe, özellikle küçük ölçekli işletmelerin Suriyeli işçilerden sağladığı maliyet avantajı kaybolabilir. Bu durum ihracat gelirlerini de olumsuz etkileyebilir.
2. Kayıt Dışı Ekonominin Daralması:
Suriyelilerin önemli bir kısmı kayıt dışı çalışıyordu. Geri dönüşle birlikte bu kayıt dışı istihdam ortadan kalkacak, ancak işverenlerin maliyetleri yükseleceği için sektörde verimlilik düşebilir.
3. Sosyal ve Ekonomik Dengeler:
İş gücü açığı, sadece ekonomik sorunlara değil, aynı zamanda toplumsal gerilimlere de yol açabilir. Yerli iş gücünün düşük ücretli ve ağır koşullarda çalışmayı tercih etmemesi, ekonomik dengesizliklere neden olabilir.
Alternatif Çözüm: Afrika’dan İşçi Getirilmesi
Suriyelilerin geri dönüşüyle oluşacak iş gücü açığını kapatmak için Afrika’dan işçi getirilmesi, Türkiye için stratejik bir çözüm olabilir. Bu model, hem mevcut iş gücü krizini hafifletebilir hem de Türkiye’ye uluslararası iş gücü yönetimi konusunda yeni bir fırsat sunabilir.
Afrika İş Gücü Modelinin Avantajları
1. Demografik Potansiyel:
Afrika, genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Bu durum, Türkiye’nin iş gücü ihtiyacını karşılamak için önemli bir fırsat yaratabilir.
2. Ekonomik Fayda:
Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle kuracağı iş gücü anlaşmaları, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir iş gücü kaynağı oluşturabilir. Bu, özellikle maliyet baskısı altındaki sektörler için büyük bir avantaj sağlayabilir.
3. Uluslararası İşbirliği:
Türkiye, Afrika ülkeleriyle ekonomik ve diplomatik ilişkilerini güçlendirmek için bu modeli bir fırsat olarak kullanabilir. İş gücü anlaşmaları, aynı zamanda ticaret ve yatırımları artıracak şekilde yapılandırılabilir.
4. Mevsimlik ve Geçici İş Gücü İhtiyacını Karşılama:
Özellikle tarım ve inşaat sektöründe mevsimlik iş gücü ihtiyacı, Afrika’dan getirilecek işçilerle karşılanabilir.
Nasıl Uygulanabilir?
1. İkili Anlaşmalar:
Türkiye, Afrika ülkeleriyle iş gücü transferine yönelik ikili anlaşmalar yapmalıdır. Bu anlaşmalar, hem işçilerin haklarını koruyacak hem de Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmelidir.
2. Yasal Çerçeve:
İşçi transferine yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı, çalışma izinleri ve sosyal güvenlik hakları sağlanmalıdır.
3. Sektörel Odaklanma:
Afrika’dan getirilecek işçiler, öncelikle tarım, inşaat ve tekstil gibi iş gücü açığının en fazla olduğu sektörlerde değerlendirilmelidir.
4. Entegrasyon Programları:
İşçilerin Türkiye’de çalışma koşullarına ve sosyal hayata uyum sağlamaları için eğitim ve adaptasyon programları düzenlenmelidir.
Türkiye’de Yerli İş Gücünü Harekete Geçirme
Afrika’dan işçi getirilmesi, kısa vadeli bir çözüm sunabilir. Ancak Türkiye’nin uzun vadede yerli iş gücünü harekete geçirmek için kapsamlı bir insan kaynakları stratejisi geliştirmesi gerekmektedir.
1. Mesleki Eğitim Programları:
Tarım, inşaat ve imalat sektörlerinde çalışabilecek yerli iş gücünü eğitmek için mesleki ve teknik eğitim programları oluşturulmalıdır.
2. İş Gücü Teşvikleri:
Yerli iş gücünü düşük vasıflı işlere yönlendirmek için maaş desteği, sosyal yardımlar ve teşvikler sağlanmalıdır.
3. Genç Nüfusa Yatırım:
Genç nüfusun iş gücü piyasasına katılımını artırmak için staj, eğitim ve girişimcilik programları geliştirilmelidir.
Diğer Alternatifler
1. Mevsimlik Göçmen İşçi Programları:
Türkiye, sadece Afrika’dan değil, Orta Asya ve Güney Asya gibi bölgelerden de mevsimlik işçi getirme programları oluşturabilir.
2. Teknolojinin Entegrasyonu:
İş gücüne bağımlılığı azaltmak için tarım ve imalat sektörlerinde teknoloji kullanımını artırmak gereklidir. Otomasyon, üretim süreçlerinde verimliliği artırabilir.
3. Göçmen İş Gücü Yönetimi:
Türkiye, iş gücü ihtiyacını karşılamak için kontrollü göç politikaları uygulayabilir. Geçici veya uzun vadeli çalışma izni verilen göçmen işçilerle sektörel ihtiyaçlar karşılanabilir.
Sonuç: İnsan Kaynağı ve İş Gücü Yönetimi
Suriyelilerin geri dönüşü, Türkiye’nin iş gücü piyasasında ciddi bir boşluk yaratacaktır.
Bu boşluğu doldurmak için Türkiye’nin yerli iş gücünü harekete geçirme çabalarını artırması gerekir.
Ancak bu yeterli olmayabilir; bu nedenle Afrika gibi nüfus potansiyeli yüksek bölgelerden işçi getirilmesi, Türkiye için etkili bir alternatif çözüm olabilir. Bu süreç, sadece ekonomik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda Türkiye’nin insan kaynağı politikalarını yeniden tasarlama fırsatıdır. Yerli iş gücüne yatırım yapmak, teknolojiye yönelmek ve uluslararası iş gücü modellerini entegre etmek, Türkiye’nin bu krizden daha güçlü çıkmasını sağlayabilir.
Türkiye, bu dönemi bir fırsata dönüştürmek için yenilikçi ve proaktif politikalar geliştirmelidir.