Dr. Mustafa KAHRAMAN
Konu: Dünya halkları arasında en onurlu yer Türkiye’nin olacaktır.
“Dikkatsiz insan, ormanda yürür de yakılacak odun görmez.” Bu bir Rus atasözüdür. Uçağın düşürülmesinden sonra meydana gelen gergin durum, bana bir de İngiliz atasözü hatırlattı: “Ebedi dostluk ve ebedi düşmanlık da yoktur, ebedi çıkarlar vardır.”
Türkiye Rusya ilişkileri Atatürk ile Lenin’ın anti-emperyalist mücadele ortaklığından doğmuştu. Bir asır tırmana tırmana belirli bir doruğa yükselmişti. Atom elektrik santralimizi Ruslara yaptıracak olmamız, 4 milyon Rus vatandaşın Türkiye’de okuması, tatil yapması ve çalışması sıçramalı bir gelişim olmuştu. Rus gazı odun ve tezeği unutturdu.
Şimdi durumda birden bire değişme oldu. Söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının tahrik edilmesidir. Rus uçaklarının toprak bütünlüğümüz ve egemenliğimize gölge düşürmek istemesidir.
Rüzgâr neden tersten esmeye başladı?
Ortada bir yangın var. Büyük devletler rüzgâr döner ve alevler bana gelir diye korkuyor. En fazla korkan da anlaşılan Rusya’dır. Son yıllarda, Ukrayna olaylarından sonra Rusya yalnız kaldı. Suriye diktatörü Başer Esad gibi can çekişen halkına düşmanlara yardıma koşarak, kendini terörizme karşı savaşan dünya güçleri saflarına katmak istiyor. “DAEŞ” terör örgütünü bombalıyorum bahanesiyle Özgür Suriye Ordusunu ve Bağ Bucak Türkmenlerini bombalıyor. Bir de kendini yeni bir uluslararası anti-terör koalisyonu içinde bulmaya can atıyor.
Hedefinde olansa, Orta Doğu’da bir “Rus-İsrail”i oluşturmaktır. Bölge’de en iyi istihbaratı olan İngilizler üçüncü Rus askeri üssü kuruculuğunun sürdüğünü duyurdu. Anlaşılan bölgeye çöreklenmek, sınırları yeniden çizmek, Suriyeli’lerin yerlerine ve yurtlarına dönmelerini engellemek ve dünyanın bu bölgesinde söz sahibi olmak istiyorlar. Planlarında olan ve kafalarından geçen budur.
Rusya’nın canını yakan ne? Hemen cevaplayalım. Ham ve işlenmiş petrolün fiyatı. Rusya yakın geçmişte Peterburg’ta ilk “Petro Rubla” anlaşması imzaladı. Yani ilk kez petrolünü Runbla üzerinden sattı ama tutmadı. Ham petrolün varil fiyatı biraz daha düşünce (bugün 46 US Dolar) anlaşma bozuldu. Canını sıkan bir başka olay da, Çin parası Yuan’ın Uluslararası Para Fonu tarafından US Dolardan sonra 2. Döviz olarak kabul etmesi oldu. Rubla bu sıralamada yok. En kötüsü ise, DAEŞ’in çıkardığı petrolün hamını 10 US Dolara, işlenmişini de 20 US Dolara satmasıdır. Bu gerçek Putin’in canını en fazla yakıyor, çünkü dünyanın en büyük petrol rezervlerinin bulunduğu, US ordusunun 15 yılda başa çıkamadığı Irak’ta petrol fiyatının dibe inmesi, 2016 Rusya bütçesinin bağlanmasını engeller ve ülkeyi çökertir. Zaten ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ambargosuna boyun eğmek zorunda kalan Putin sözde “Suriye’de yangını sürdürmeye geldi.” Bu konuda bizim atasözümüz “Köpeğe gem vurma, kendisini at sanır” demiştir. Putin uçaklarından atılan bombalar DAEŞ kamplarına değil, köy evlerine, çarşı pazara düştüğünden, Suriye bombardımanları sempati değil, genel ve keskin düşmanlık ve tepki uyandırdı. Bağımsız ve egemen, NATO üyesi Türkiye sınırlarını ihlal etmesi de tüm olumsuzluğa püskül oldu.
Suriye’de yanan ateşten kıvılcımın Rusya’ya yani çok uzağa sıçraması beklenmese de, herkes yaptığını en iyi kendisi bildiğinden “Moskova’da korku dağları bekliyor.”
Olayın ekonomik etkisi ilginçtir. Bundan 20 yıl önce Rusya devlet bütçesini ham petrol varil fiyatı 21 US Dolar üzerinden bağlıyordu. Fiyat tırmandıkça yüzü güldü. 152 US doları bulduğunda en yeni silahlarını denedi. Petrol ihracından elde ettiği paralarla Moskova halkın sosyal ihtiyaçlarını çözmedi, emekli maaşlarını yükseltmedi, evsizlere ev dağıtmadı, silah üretti, deniz altı ve uçak yaptı uzun menzilli silahlarla denemeleri sürdürdü. Petrol fiyatı son dönemde düştükçe de hırçınlaşıp kudurmaya başladı.
DAEŞ olayı çıkınca, Güney Kıbrıs’a ve Suriye’ye üslenmiş 4 Rus enerji şirketi harekete geçti. DAEŞ’ten harıl harıl petrol alıyorlar. Dördü de sırtını Putin’e dayamış. Suriye bombalarının neden yanlış hedeflere atıldığı, gökte bulut yokken Bayır Bucak Türkmenlerine ve Petrol taşıyan kamyonlara bomba yağmurunun sebebi de ortadadır. Mesele DAEŞ’i yok etmek değil, Suriye yeraltı zenginliklerine oturmak, bunları tek başına sömürmek, dünya pazarlarındaki petrol fiyatlarını tırmandırmaktır. “Türkiye’ye kaçak petrol borularından yakıt akıyor” yalanları da yayıp, şişirerek balon gibi uçurmaktır.
Anlaşılan, Rusya’daki iç sıkıntılar Putin’i buna zorluyor.
Ne ki, terbiyesiz bir kişinin sataşmasıyla temiz kişi lekelenmez.
Diktatör B. Esat’ı silahlandıran, lojistik destek veren, onun adına Suriye köylerini bombalayan Rusya’dır. İçine düştüğü uluslararası tecrittin ve iç bunalımın yükünü başkalarına yükleme çabası içindedir. Ukrayna’da denedi olmadı. Şimdi Orta Doğuya atıyor postu. Şu da var, oraya taşıdığı o SS 300 ve SS 400’ler hibe değil ha, hepsi Esat tarafından peşin ödenmiştir.
Türkiye’nin hedef alınması ve 100 yıllık dostluğu bir anda bozma kışkırtısı da İsrail ile yakınlaşma yolunu açma aracıdır. Hem Türkiye hem de Arap düşmanı Tel Aviv’le dost olamayacağına göre, “eski dost düşman olmaz” hesaplarıyla Türkiye ile havayı buzlandırdı.
Şu da bir gerçektir. Hele şu G-20 görüşmesinde, Antalya’ya gelen Putin Türkiye halkının inkişafını, bölge barışının ana direği olarak biçimlenmesini kıskandı. Onu çileden çıkaran şu da var. Yakın Doğu halkları Türkiye halkına kardeştir. Türkiye Cumhuriyeti dışında başka bir devlet bölge güvenliğine dayanak olamaz. Herkes bilir ki, Rusya’nın bu bölgede işi yoktur.
Herkes bilir ki, silahıyla, askeri üsleriyle birlikte, Doğu Almanya’dan, Çekoslovakya’dan ve Macaristan’dan tasını tarağını toplayıp çekildiği zaman Rusya’ya birçok bakıma yardım eden Türkiye olmuştu. Afganıstan ve Doğu Avrupa’dan tasını tarağını toplayan Rusya, zalim B. Esat’la birlikte mutlaka Orta Doğu’dan da çekip gidecektir. Onun Orta Doğu’da tutunacağı dal, oturacağı gölge, yiyeceği ekmek yoktur. Ona Orta Doğuya yerleşme hakkı tanıyan bir tek uluslararası geçerli sözleşme gösterilemez. Afganistan Dağlarından ardına baka baka çıktığı gibi Suriye çölünden, Bayır Bucak Dağlarından tasını tarağını toplayıp gitmek zorunda kalacaktır. Şimdiye kadar gittiği nerede kime ne faydası olmuş da Suriye halkına yararı dokunsun. Suriye halkı bugün garip kuş gibidir. Yuvası düşman bombalarla yıkılmıştır. İnancımız, garip kuşun yuvasını Allah yapar, gerçeğinde düğümlenmiştir.
Türkün komşuluğu dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Rus uçaklarından atılan ölüm bombalarına hedef olan Suriye halkı, Türkiye’ye sığınmaya geldi. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” Ocağından ve yuvasından kovulan bu mazlum insanların, gelinlerin, anaların çocukların barışa inancı, düşmanın ne pahasına olursa olsun dövülmesine sabah akşam duaları kutsaldır. Bu ağır dönemde Türkiye halkıyla Suriye halkı arasında yıkılması asla mümkün olmayan bir kardeşlik bağı güç almış, pekişmiş, kenetlenmiştir. Sığınmacı kamplarında, İzmir, İstanbul, Bursa okullarında birinci sınıfta giden sığınmacı yavruları “barış” sözünü bizim okullarımızda öğrendiler ve asla unutmayacaklarına kesin inanıyoruz. İnsanoğlu ilk su içtiği çeşmeyi unutmaz. Türkiye milyonlarca Suriyeliye bir umut oldu. Onların memleketlerine dönme umudu ebediyen yaşayacaktır. Putin’in bombaları bu çocukların, annelerinin, ailelerinin yarın umudunu asla öldüremez, çünkü yarın hiçbir silahla öldürülemez.
***
Başbakanımız Sayın Ahmet Dağutoğulu yeni hükümetin ilk dış siyaset hamlesinde sığınmacılar sorununa çözüm aradı. Avrupa Birliği’nden bu garibanların çorbasına tuz aldı. Sağlanan 3 milyar Euro, kışı da sıcak ve karınlarının tok olması için, barış ve ev dönüş umudunun yaşatılması için harcanacaktır. Atılan adın son derece büyük bir diplomatik başarıdır. Koskoca eski kıta 1 milyon sığınmacıya barınak göstermekte zorlanırken, yeni Ankara hükümetinin 27 ülke başbakanlarını karşısına alarak kesin çözüp sunup, kesin çözüm alması, tarihte rastlanmamış bir başarıdır. Türkiye’nin insan sevgisiyle dolu ve kalbi barış için atan yüz milyonların gerçek temsilcisi olduğunu dünya gördü. Paris’te devam eden Dünya Çevre Sağlığı buluşmasında ise, Putin’ın sayın Cumhurbaşkanımız R.T. Erdoğan’ın karşısına çıkamadı. Hatıra fotoğrafında bile yer almadı. Kimsenin elini sıkmaması dikkati çekti. Herkes bilir ki, dünya çevre sağlığını en fazla kirleten onun uçaklardan ve gemilerden attığı bin bir çeşit bombalardır. Her bomba hayatı öldürmek için atılır. Ve Bombaları sivil halk üzerine atanın adı ve kimliği katildir.
***
Çok yakında “Kaçan balık büyüktü” havasına girecekler. Aradıklarını bulamayacaklar. Türk’ün dostluğunu arayacaklar. Ne yazık ki, KGB-ci Putin, içinden pazarlıklı, itten it olduğunu ortaya koydu. Oysa, “komşu iti komşuya ürümez.”
Herkes bilir ki, komşu devletler arasında yakın ve kaçınılmaz ilişkiler olmalıdır, vardır. Komşular birbirini incitmemeli, birbirinin hatırını saymalı, birbirine yardım etmelidir. Bu ilkeleri çiğneyen dünya halkları arasında şerefli yer alamaz.