Tarih: 18 Mart 2018
Yazan:Nedim AKIN
Konu: Zaferden zafere uçarken.
18 Mart 2018! Çanakkale Zaferinin 103. yıl dönümü ve (Zeytindalı Operasyonundan) Afrin Zaferi hepinize ve hepimize kutlu olsun.
Bu büyük günü önemli kıln, kürsülerden söylenen nutuklar, gökte uçan uçaklar ya da denizde yüzen gemilerden gelen sedalardan fazla şehit annelerinin Türklük ocağına odun atarken, ekmek kararken, soğan doğrarken Allah gibi, Kuran gibi, İslam gibi, Türk gibi, Vatan gibi sözlerini yürekten ve birlikte söylemeleridir. Bu insanlarımızın en büyük ferasetidir. Onlar, bu kutsal özelliğimizle bizim olanı anında anlar. Bizden olanı ve olmayanı birbirinden ayırmak düşmanın niyetini okumak annelerimizin kalp duyumunda yaşar. Bilinen büyük gerçek şudur: Bizi biz eden ve manevi özümüzü oluşturan Allah, Kuran, İslam, Türk ver Vatan olduğundan dolayı, savaşa asker uğurlarken annelerin gözünde zafer kıvılcımları parlar.
Balkanlardan gönüllü gidip, dünya emperyalizmine karşı ölüm kalım savaşına katılan atalarımız, Allah adına şehit olmaya hazırdılar. Kalplerinde Kuran taşıdılar. İslam diniyle kanatlandılar. Türk oldukları için Milli Kurtuluş Mücadelesi verdiler. Vatan topraklarımızı kanla sulayarak devlet ve cumhuriyet kurdular. Bunlar birbirinden ayrılmaz, birbirine ihanet etmez ve ancak iç içe var olabilen temel ülkülerimizdir.
Bunun için 18 Mart günü en önemli olan Çanakkale Anıt Parkına diktiğimiz her renkten laleler kadar annelerin kalbindeki ZAFER rengidir. Bu topraklar için yere düşen asker kanının rengidir o. Tarihe sığmayan cesaret, azim ve yüreklerin rengi. O renk bizimdir. Bayrağımızın rengidir.
Türk iradesi Çanakkale’de doğmuştur. Türk milleti olarak yücelmiştir. Çanakkale savaşına katılanların ferasetinde mayalanmış ve doğmuştur. Türk olma iradesi en yüce varlığımızdır. Akset doğuran anneler ve 250 bin şehidimiz hiçbir askeri akademinin kapısını bile görmemiş olsalar da, savaşın bir irade kırma yeri olduğunu bilirlerdi. Bilirlerdi, çünkü zafer kazananı olduğu gibi, yenilip tarih çöplüğüne itileni de doğuran annelerdi. Anneler savaş meydanının yeni tohumların yetiştiği harman olduğunu da bilirdi. Yenilmez Türk iradesinin tohumları, Türk milletinin milli bilinci, bir milli devlet kurma ruhu, tarihe sığmayan büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale’de oluşmuş, kartal gibi kanatlanarak, daha önce hiç kimsenin erişemediği yükseklerde uçtu ve uçuyor.
20.yüzyılın en büyük tekbiri Çanakkale’de getirildi. Çanakkale savaşı tek bir halkın tüm dünya emperyalizmini dize getirip denize döktüğü savaştır. Üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğu’nun ufkunun karardığı savaştır. Çanakkale Savaşı bu bakıma bir deniz savaşıdır. Düşman karaya ayak basamamıştır. Zafer Secdesine kara durulmuş, Allah’ı ekber sesleri karadan gelmiş ve denizlerde dalgalanmıştır. İnsanlık ve savaşlar tarihinde bir halkın dünya saldırganlarının tümünü birden dize getirdiği başka bir savaş yoktur ve yaşanmamıştır.
Çanakkale bir efsanedir.
Bu kahramanlık meydanına gittiğinde bastığın yerleri toprak deyip geçme, tanı binlerce kefensiz yatanı.
O topraklarda parçalanan yürekleri, mermilerin yuva kurduğu kalpleri göre. Selam ver. Zafer sedalarına kulak ver ve Bu topraklar ebediyen Türk vatanı olmak üzere kurtarıldı, bunu asla unutma. O çayır çimen altında, taş tümseklerine sarılmış binlerce “kefensiz yatanı” asla unutma. Onların hepsi Türkoğlu Türk’tür. Vatanın en çok sevdiği ölümsüzlüğü hak etmiş şanlı evlatlarıdır.
Hürriyet Conkbayırı’nda çatladı. Bunu da unutma.
Karanlığı çatlatan emri Mustafa Kemal verdi:
“Size ölmeyi emrediyorum!”
Hiçbir savaşta böyle bir emir verilmemiştir.
Con Bayırı son 100 yılda toprağı en fazla öpülen Türk toprağıdır.
“Kan Çeker” deyenler haklıdır. Büyük Savaşta biz de vardım ve biz Balkanlıları çeker bu topraklar. Saygı durmak boyun borcumuzdur. Saygıda durmak yücelmektir.
Şehitler ölmez, vatan bölünmez sözleri şu çalıların arasında doğmuştur.
O, yüce dağlar başında yanan Türklük ışığıdır. Asla sönmeyecektir.
Seyit Onbaşı tabyasına da uğra. O büyük topu ve 215 kilo bombayı top yatağına koyup düşman gemilerine geçit vermeyen, Dünya Kahramanlık Şampiyonu Seyit Onbaşı Abidesine bir demet çiçek götür. Onun baktığı yükseklikten bak Çanakkale Sularına, temelleri atılan dünya mucizesi Çanakkale Asma Köprüsüne. Ve biz insanlar birbirimizle köprülerle değil, kalpten bağlıyız, ne mutlu bize, diye düşün. Çocuğun yanındaysa kucakla, kaldır, o da görsün. Seyit Onbaşıya o da selama dursun…”Ben de Mecidiye Tabyası” askeriyim, desin. Baba ben “Seyit Onbaşının Hikayesini” öğrenmek istiyorum, “Vatan elden gitmek üzereymiş baba”, anlatsana desin…
Okuma yazması olmayan, fakat halkımızın Hürriyeti, Zaferi görmesini ve Yenilmezlik Secdesine durmasını isteyenler bu emri çok iyi anladılar. Ölüm bazen boyun borcu olabilirdi.
Orada şimdi “Dur Yolcu!” anıtı var.
Dur da, dünyanın başka hiç birinde bir devletin tüm dünya düşmanını yendiği yeri gör! Çağrısıdır bu büyük anıt. Bu anıt Çanakkale’ye yalınayak mermi taşıyanların anıtıdır.
O yamaç bir devrin battığı ve denizden doğan güneş gibi yeni bir devrin yükseldiği yerdir.
Çanakkale havasını solumadınsa, git de solu!
Git şehitliği ziyaret et.
Çanakkale Geçilme! Sözlerinin derin anlamını yudumla. Bağrına bas. Belleğine yaz.
Kilit Bayırı gez göre, Vatan ve namus görevini yerine getirmek için geri tek adım atmayanların siperlerini göre, vatan aşkı uğruna can veren şehitlerimize rahmet dile.
Düşman savaş filolarını Çanakkale sularına gömen Nusret Mayın Gemisini ziyaret et, Ziyaretçi Defteri’ne “ben de gelip gördüm ve sisinle gurur duyuyorum” yaz.
Çanakkale Türküsünü bilmiyorsan öğren,
“Çanakkale içinde vurdular,
Ölmeden mezara koydular beni
Oy, gençliğim aman…”
103 yıldan beri söylenir bu türkü, Türkün vatan sevgisine su verir.
Bugün 18 Mart 2018.
103 yıldan beri Vatan Savaşı veren Türk Silahlı Kuvvetleri bu sabah Afrin şehir merkezinde ŞUKRAN SECDESİNE durdu. Türkiye devletine dil uzatan, yumruk sıkan, silah çekmeye kalkan düşmanın kâhin ve hain kimlikli kişiliği Afrin’de de dize getirildi. Güç toplayan bir zafer seli içindeyiz. Busene baharla zaferler top top birlikte patlıyor.
Zaferlerimiz kutlu olsun!
Türk askerine ve Türkiye devletine Şükran Secdelerinde birlikte olalım!