Cumhurbaşkanlığı  stratejik merkezi
Tarih: 19 Mart 2019
Yazan: Rafet Ulutürk
Konu:  Devlet ve Toplum Halkın Akıl ve Vasıflarıyla Yönetilmelidir

Bulgaristan’da Cumhurbaşkanlığına bağlı yeni bir Stratejik Konsey kuruldu. Ödevi ülkede var olan duruma (statüko) seçenek üretmektir. 8 kişiden oluşan konseyi Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in  Özel Kalem Müdürü İvo Hristov yönetecek. Konsey ekibi şahsen Cumhurbaşkanı tarafından seçildi.  Perde ardında bir de paralel-uzman-hükümeti var. Bu hükümetin kimlerden oluştuğu, kadro sayısı henüz bilinmiyor.

Bilinen bir şey varsa o da, bu kadroların gönüllü çalıştığı ve yeni bir hükümet krizinin belirmesi durumunda parlamento dışından bir uzman ekibin yürütmeyi ele almaya hazır bulunmasıdır.

Bu gelişmelerin Anayasa ve yasalara uygun olup olmadığını iddia etmek zor olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Radev’in konsey kurmakla bir hükümet darbesine mi gittiği sorusu gündem oldu.

Yeni gelişmeye Bakanlar Kurulu ve meclis henüz tepki göstermedi. Başbakan Borisov ve parlamento başkanı Karayançeva susuyorlar.

Son 3 ayda Bulgaristan Cumhurbaşkanlığı doruğunda böyle bir hamle olduğu ve temaslar yürütüldüğü biliniyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan ve sayıları 600 binden fazla olan Bulgaristanlı soydaşların en aktif ve kamuoyu görüşü belirleyen kitle örgütü olan BULTÜRK yönetimi de bu konuda birkaç defa bilgilendirilmiş ve BULTÜRK’ün görüşlerine de baş vurulmuştur. Görüşmelere Başkan olarak bizzat ben yapmıştım.

Konsey kurma çabaları hükümet ve meclis dışında yoğunlaşmıştı. Konsey katlarında temsili-yetin hangi kriterlere göre gerçekleştirildiği henüz açıklanmadı. Konsey içinde etnik azınlıklar, nüfus katmanları ve dinlerin hangi kriterlere göre temsil edileceği de bildirilmedi.

 Bulgaristan Müslümanlarını müstakbel konseyde temsil edecek olan kişi henüz bilinmese de sızan haberlerde şunu görebiliyoruz.

1980’li yıllarda güya “isim değiştirme sürecinde” yani isim, din ve kimlik değiştirerek Müslüman Türkleri Bulgar milliyetine asimile etme kalıbı hazırlanırken ve kurulan tuzaklarında Bulgaristan Halk Cumhuriyeti (BHC) Devlet Konseyi Başkanı Yardımcısı Georgi Cagorov’un danışmanı olarak görev alan,  eski “Beleneci”, şair ve araştırmacı yazar, teorisyen Dr. Şükrü Tahirov’un ismi geçti. Fakat resmi açıklama henüz yapılmadı.

Yine hazırlık döneminde, Bulgaristanlı Türklerin devlet gölgesine alınması için bir konsept (görüş) hazırlandı. Yayınlanan 50 sayfalık bu kitapçık Razgrat başta olmak üzere, bazı merkezlerde aydınlara tanıtıldı. Bu bilgilendirme görüşmelerine HÖH partisi Başkanı, AP milletvekilleri ve uzman ekibi de katıldı, anlatıldı ve dağıtıldı.  Geliştirilen görüşler geniş kitleye bu güne kadar inmedi, yurt dışındaki soydaşlarımızın da son gelişmeler üstüne bilgi sahibi olmadığı ortadadır. “Konsept” (Görüş)  adlı belge kitle örgütlerinde, öğretmenler birliğinde, aydın kesim arasında, muhtarlıklarda ve göçmen dernek ve kulüplerinde görüşülmemiştir. Kitlemiz bu konuda görüş beyan etmemiştir.

Anlayabildiğimiz üzere, 16 Kasım 2016’da Cumhurbaşkanı Radev seçilirken kendisine oy veren, Müslüman nüfustan, seçmeni teşvik eden Hak ve Özgürlük Hareketi (DPS) partisinden yeni kurulan stratejik konseyde temsilci yoktur.

Cumhurbaşkanı kararıyla kurulan bu danışma organı Bulgaristan Cumhuriyetinin gelişim stratejisine göre yakın ve uzun vadeli programlar hazırlayacaktır.

Ülkedeki durumu “bataklık” olarak değerlendiren R. Radev henüz bataktan çıkış yolunu gösterememiştir.  Konsey başkanı olarak seçilen İvo Hristov, bu organın şimdilik bir politik partiye dönüşmesinin, seçime girmesinin vs öngörülmediğini açıkladı. 26 Mayısta yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine katılması da planlanmıyor.

Konseyin kuruluş gerekçelerini Başkan İvo Hristov şöyle açıkladı:

3. Borisov hükümeti, 1. ve 2. Borisov hükümetinin tekrarıdır. Dev altyapı projelerinin hepsi çökmüştür. Bu yıl turizm de boğuluyor. Eğitim-öğretim işleri suya düştü. Sağlık hizmetlerinden memnun olan Bulgar vatandaşı tanımıyorum. Basın yayın ve fikir özgürlüğü hayal oldu. Milli ekonomik kalkınmanın başını çekecek güç yok. Bu nedenle başa dönüp, yeniden başlıyoruz.”

Rumen Radev tarafından seçilen konsey üyeleri bilinen siyasetçi, diplomat, iktisat ve bilim adamlarıdır. Geliştirilecek yeni devlet stratejisi bütün halkın çabalarıyla oluşturulacak ve her vatandaşı seferber edecektir.

Demek oluyor ki, konsey bir Büyük Halk Meclisi ve yeni Anayasa habercisi olarak ortaya çıktı.

Bulgaristan’da bu adım, Borisov hükumetinin istifasından sonra bir Program Hükumetiyle de atılabilir. Ufukta, parlamenter demokrasi yerine bir Başkanlık Sistemi mi var, bunu önceden söylemek henüz zor.

Milli bir örgütlenmeye gidilmesi ve halka baş vurulması söz konusudur.

Bu gelişmede nüfusun neredeyse yarısını oluşturan azınlıkların, dış ülkelerdeki gurbetçilerimizin ve Türkiye’deki soydaşlarımızın rolü ve kaderi ilgi uyandırıyor. 400 bin Bulgaristanlıya ekmek veren İspanya’dan sonra 260 bin Bulgaristan vatandaşını barındıran Almanya’da etnik azınlıklarımızın iyi örgütlenmiş olduğu ve ülkemizin geleceğinde söz sahibi olmak istediği dikkati çekiyor.

Bu konuda İ. Hristov aynen şöyle dedi: “Duygusuzlaştırılmış bir halk kurtarılamaz, fakat ben Bulgar halkının kendi kaderini kendi ellerine alacağına inanıyorum!

Ülkeyi 10 yıldan beri yöneten B. Borisov hükumetinin Bulgaristan halkına sanki uyuşturucu verdiği, halkın ruhunu uyuttuğu ve milleti sindirdiği gün ışığına bir daha çıkmış oldu. Avrupa Birliğinde en fakir, en yoksul, çaresiz ve sefil olan Bulgar nüfustan 1 milyon kişinin emekli maaşı ve sosyal yardımla geçinmeye çalışması ve 2019 yılının ilk gününden beri emekli maaşlarının yeniden hesaplanacağı ve yarı yarıya azalacağı gibi söylentiler, halkın sıkıntısını daha da arttırırken, huzursuzluk tırmandırıyor.

Cumhurbaşkanının özel kaleminden Hristov, Bakanlar Kurulu, meclis başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki kesilen ilişki ve temasla ilgili şunları açıkladı:  “

Cumhurbaşkanı Radev, skandallardan baş kaldıramayan,  batmış, kabul ettiği yasaları bir hafta sonra kendisi bozan, milletvekili ve bakanları istifa dilekçesi sunmuş kişilerden oluşan bir yürütme ve yasamaya destek vermeyecek. Tokalaşıp, sarmaşıp öpüşüp af etme olmayacak. Kimseye manevi destekte bulunulmayacak! Cumhurbaşkanı yorumlama ve tepki hakkını kullanacaktır!

Bulgar basını, halkın, toplumun ve kamuoyunun parçalanmış ve siyasi iradede birlik sağlamanın imkansız olduğu, her gün 240 milletvekiliğinden 118’inin mecliste kayıt yaptırmadığı bir durumda Cumhurbaşkanlığına bağlı bir stratejik konsey kurulduğuna dikkat çekti ve yeni dönemde en önemli sorunun Bulgar halkının birliğinin sağlanması ve güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.

İdeolojik akımlardan birine ya da büyük devlerden veya ceo-stratejik güçlerden birine bağlı olduğunu açıklamayan Bulgar Stratejik Konseyi politik gözlemcileri düşündürdü.

Köşe yazarları, eklektik bütünlük dediğimiz, toplum içinde seçmeli ideolojik kaynaştırma aranacağını yazdı. Yeni hareketlenmenin sosyal temelde bütünleşme araması ise zor bir hedeftir. Etnik azınlıklar konusunda çok kültürlülük formülünün açılması ise kaçınılmazdır. Eğitim ve öğretim çok dilli ve farklı kültürleri taşıyan ve birleştiren bir esas üzerine oturtulmalıdır. Entegre etme dendiğinde, asimile etmek değil, farklılıkları tanımak, kabul etmek ve geliştirmek anlaşılmalıdır. Devlet politikası özellikle eğitim, öğretim ve kültür alanında bir tek bu temel üzerine bina edilmelidir.

Politik gözlemcilerden Kalin Manolov (Faktor.bg) şunları yazdı: “Cumhurbaşkanı Rumen Radev Bulgaristan’ı ileri götüremez ve kalkınmasını sağlayamaz, bizi ancak 19 Mayıs 1934  askeri darbesine geri götürebilir.”

Hatırlatılan darbede, Moskova ajanlarından Albay Kimon Georgiev Başbakan olduğu dönemdir. Bulgar Çarı III. Boris de birkaç yılda ”bütün yönetime el koymuş ve ülkede faşist monarşi diktatörlüğü kurulmuştu. Komünist (partizan) silahlı güçler ile monarşinin dayanağı olan faşistler arasında 9 Eylül 1944’e kadar süren silahlı çarpışmalarda birinci taraf 5 bin, ikinci taraf da 8 bin ölü vermişti. Türklerin okulları yarı yarıya kapanmış, zoraki göç devam etmiş, Beden Eğitimi ve Turan gibi Müslüman Türk örgütleri kapatılmıştı”.

Öte yandan, Alman “Fridrich Ebert” Vakfı’nın  “Galıp İnternational” sosyolojik araştırma ajansıyla birlikte gerçekleştirdiği ve Sofya’daki “İvan Haciyski Enstitüsü” tarafından analiz edilen bir milli araştırmanın sonuçlarında, Bulgar nüfusta Avrupa Birliği üyeliği NATO üyeliğine kıyasla daha büyük rağbet görüyor. Nüfusun % 38’i NATO lehinde tavır alırken, % 41 AB taraftarı olduğunu ortaya koydu. Bulgaristan NATO’dan çıksın mı sorusuna % 45 “hayır” derken, ankete katılanlardan % 26 sı da “hemen ayrılsın,” cevabında birleşti. Bulgaristan 2004 yılında NATO’ya 2007’de de Avrupa Birliğine alındı. Gerçek şu ki nüfusun yarıdan fazlası hala Moskova’ya bakıyor ve bir Rusya saldırısından endişe ediyor, korkuyor.

Stratejik konsey işte böyle bir ortamda kuruldu ve durumu değiştirme yönündeki adımlarını ilgiyle bekliyoruz.

Bizi izlemeye devam ediniz.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Dostlarınızla paylaşın.

 

Reklamlar