SOSYAL MEDYAYA İLİŞKİN DÜZENLEMELER
İÇEREN KANUN TEKLİFİ KABUL EDİLDİ
 

Değerli dostlar,

Sosyal ağ sağlayıcılarına ilişkin tanımlama yapılması, Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının yetkili en az bir kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirlemesi ve bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına müeyyidelerin uygulanması, kişilik hakları ve özel hayatın gizliliği ihlal edilen kişilerin sosyal ağ sağlayıcısına içeriğin çıkarılması için doğrudan başvurabilmesi gibi sosyal medyaya ilişkin önemli düzenlemeler içeren İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

‪Kanunun öne çıkan maddelerini ve detaylı halini bulabileceğiniz linki sizlerle paylaşıyoruz.

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Aşağıdaki Düzenlemeleri İçeriyor;

  • Sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişilerin sosyal ağ sağlayıcı olarak tanımlanması.
  • Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya Türkiye’de temsilci bulundurma yükümlülüğü getirilmesi.
  • Temsilci bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya, kademeli olarak artan yaptırımlar uygulanması.
  • Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan sosyal ağ sağlayıcılara kişilik hakları ve özel hayatın gizliliğinin ihlali kapsamındaki içeriklere yönelik olarak kişiler tarafından yapılacak başvurulara, başvurudan itibaren en geç 48 saat içinde olumlu ya da olumsuz cevap verme yükümlülüğü getirilmesi. Yerine getirilmemesi halinde idari para cezası uygulanması.
  • Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla sosyal ağ sağlayıcılara Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma yönünde gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü getirilmesi.
  • Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan sosyal ağ sağlayıcılara, içerik çıkarılması/erişim engellenmesi kararları ve kendisine yapılan başvurulara ilişkin istatistiksel ve kategorik bilgileri içeren Türkçe hazırlanmış raporları altı aylık dönemlerle Kuruma bildirme ve başvurulara ilişkin olanı kişisel verilerden arındırılmak suretiyle kendi internet sitesinde yayınlama yükümlülüğü getirilmesi.
  • Kişilik haklarının ihlali durumunda verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının yanı sıra kişilik haklarını ihlal edici içerikler ile başvurucunun adının ilişkilendirilmemesi kararı verilmesine (unutulma hakkı) imkan sağlanması.
  • Erişimin engellenmesi kararı yerine içeriğin çıkarılması kararının verilmesi imkanı sağlanarak aynı internet sitesinde yer alan ve suç oluşturmayan içerikler yönünden ifade ve haber alma özgürlüğünün daha da güvenceli hale getirilmesi.

GENEL GEREKÇE

Kitlesel iletişim aracı olarak yaygın şekilde kullanılan ve geleneksel yöntemlere göre gittikçe daha çok tercih edilen internet, kişilerin ilgi alanlarının gelişip çeşitlenmesine ve yeni iş modellerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu süreçte ortaya çıkan sosyal ağlar, kişiler tarafından daha fazla ilgi duyulur hale gelmiştir. Kişilerin sosyal ağlara yönelik artan ilgisi, bu mecrada iş yapan aktörlerin sayısının artması ve bunların güçlenmesi sonucunu doğurmuştur. Öyle ki, günümüz itibarıyla sosyal ağların uluslararası çapta yoğun bir şekilde kullanılması, farklı kültürler, milletler ve coğrafyalardan insanların çok kısa sürelerde kolaylıkla etkileşim halinde bulunmalarını mümkün kılmıştır. Sosyal ilişkilerin bu denli hızlanması ve çeşitlenmesi, kişilerin birçok problemle veya kişisel haklarının ihlaliyle karşılaşmasını beraberinde getirmiştir. Buna karşın sosyal ağ sağlayıcıların geniş çaplı kullanıcı sayıları ile kullanıcı verilerinden yararlanarak elde ettikleri milyarlarca dolar gelire rağmen, kişilerin haklarının korunması noktasında ihtiyaç duyulan önleyici ve koruyucu mekanizmaları geliştirmedikleri ya da etkin kullanmadıkları veyahut kullanıcıların ve devletlerin haklı taleplerine direnç gösterdikleri gözlemlenmektedir. Bunun sonucunda temel hak ve özgürlüklerin korunması noktasında Devletlere düşen pozitif yükümlülüğün yerine getirilmesinde zorluklar yaşanmaktadır.

Bu zorlukların, internet ortamının iletişim, bilgi edinme, paylaşım ve eğlence gibi iyi ve yararlı amaçlarla kullanıldığı alanlarda ortaya çıkmadığı şüphesizdir. Fakat, internet ortamının; ulusal sınır tanımayan olgusu, hızlı erişim ve geniş paylaşım kolaylığı sağlaması, dağıtık, çok değişkenli ve dinamik küresel ağ yapısı nedeniyle kötü niyetli kullanıcıların kimliklerini gizleyerek yasa dışı iş ve eylemlerini hayata geçirmesine fırsat tanıdığı da gözden uzak tutulmamalıdır. Dolayısıyla, sahte isim ve hesaplarla yasa dışı içerik oluşturup paylaşma, farklı siyasi düşüncedeki kişilere, boşandığı eski eşine, herhangi bir alanda rakip olarak gördüklerine, farklı dinlere veya milletlere yönelik küfür, iftira veya hakaret etmek amacıyla kullanıldığı durumlarda internet, düzenleme yapılması gerekli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda kişilik hakları ihlal edilen bireyler, anayasal güvence altında olan haklarının korunması noktasında devletten beklenti içine girmektedirler.

Devletlerin bu alandaki pozitif yükümlülüğü, temel hak ve özgürlüklerin tezahürü bakımından devlete doğrudan müdahale yetkisi verirken, birbiriyle yarışan veya çakışan alanlarda daha dikkatli ve hassas adımlar atma sorumluluğunu da ortaya çıkarmaktadır. Devletlerin, temel hak ve özgürlüklerin korunması, toplumun refahı, kamu düzeni ve milli güvenliğin sağlanması gibi yükümlülükleri dikkate alındığında, egemenlik yetkisi kapsamında hukuk kuralı koyma ve bunu uygulama meşruiyetlerinin bulunduğunda kuşku yoktur. Özellikle, kişilik haklarının korunması ve özel hayatın gizliliğinin korunması amacıyla ulusal mahkemeler tarafından verilen kararların uygulanması bakımından, ulusal sınırları aşan niteliğe sahip bu teknoloji karşısında etkin bir mekanizma oluşturulması önem arz etmektedir. Bu mekanizmalar oluşturulurken Anayasa Mahkemesinin 28/1/2020 tarihli ve 2014/5376 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, devletlerle birlikte sosyal ağ platformlarının da yasadışı içerikle mücadelede sorumluluk üstlenmesine yönelik yükümlülükler getirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Nitekim sosyal ağ platformlarında üretilen içeriklerin kontrol altında tutulması, kullanıcıların etkileşim yöntemleri ve biçimini belirleme imkanı, büyük oranda bu platformları işleten şirketlerin elinde bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Anayasa Mahkemesinin aynı Kararında belirtildiği üzere, devletin bu konu özelinde temel hak ve özgürlüklere yönelik olarak yapılan saldırılara karşı etkili mekanizmalar kurma kapsamındaki pozitif yükümlülüğü, ancak bir imkan yükümlülüğü olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda devletin; kişilerin menfaatleri ile toplumun menfaatleri arasında adil bir denge sağlayacak kuralları belirleme, niteliği itibariyle ulusal sınırlar tanımayan sosyal ağ sağlayıcıların hak ve ödevlerini gösteren ve davranışlarını düzenleyen öngörülebilir kuralları koyma yetkisini, kullanmak zorunluluğu bulunmaktadır.

Mukayeseli hukukta da bahsedilen hususlara ilişkin çözüm yolu geliştirmek, toplumu ve özellikle de çocuklar ile gençleri ve aileleri bu alandaki risk ve tehlikelere karşı korumak, kişilerin şeref ve itibarı ile özel hayatının gizliliğini güvence altına almak amacıyla internetin güvenli kullanımının sağlanmasına yönelik tedbirler alındığı, internetle ilgili strateji ve politikalar geliştirildiği, farklı biçimlerde de olsa giderek artan bir oranda internetle ilgili yasal düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Örneğin başta Almanya olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi bazı Avrupa ülkelerinde sosyal ağların düzenlenmesine ilişkin yasal düzenlemeler yapılmıştır veya yapılmaktadır. Bu düzenlemelerde, kişiler ve Devletler ile sosyal ağ sağlayıcılar arasında muhataplık ilişkisinin kurulmasının, temel çözüm olarak öne çıktığı görülmektedir.

Ülkemizde internet kullanıcılarının kişisel başvurularında veya kamu kurumlarının bildirimlerinde yaşanan zorlukların aşılması için sosyal ağ sağlayıcılarla muhataplık ilişkisi kurulması amacıyla bu Kanun Teklifi hazırlanmıştır. Teklif hazırlanırken muhataplık ilişkisi kurulacak sosyal ağ sağlayıcılar bakımından Türkiye’deki kullanım yoğunluğu esas alınmıştır. Kanun kapsamına giren sosyal ağ sağlayıcılara, kişiler tarafından yapılacak başvuruları cevaplandıracak ve yetkili makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya talepleri alacak ve gereğini yapacak yetkili bir temsilci belirleme yükümlülüğü getirilmektedir. Temsilci belirleme süreci, kişilerin temel hak ve özgürlerinin korunması bakımından Devletin pozitif yükümlülüğü ile sosyal ağ sağlayıcıların bireylere sunduğu hizmetin devamlılığı arasında denge kurulması gözetilerek kademeli ve yargı denetimine açık bir yöntemle düzenlenmektedir.

Ayrıca sosyal ağ sağlayıcılara, kişilik haklarının ihlali ve özel hayatın gizliliğinin ihlali durumunda kişiler tarafından yapılacak başvuruları belli sürede cevaplandırma yükümlülüğü ile bu başvuruların sonuçlarına ilişkin olarak kamuoyunun aydınlatılması ve şeffaflığın sağlanması amacıyla rapor hazırlama ve kamuoyuyla paylaşma yükümlülüğü getirilmektedir.

Diğer taraftan, 5651 sayılı Kanunda yer alan içeriğin çıkarılması yönteminin, aynı internet sitesinde bulunan ve suç oluşturmayan içerikler yönünden ifade özgürlüğünü daha güvenceli hale getirdiği göz önüne alınarak, uygulama alanı genişletilmektedir.

Daha detaylı bilgi için;

https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem27/yil01/ss226.pdf

Çalışmalarınızda kolaylıklar diliyor; birliğimizi ve beraberliğimizi güçlendiren Kurban Bayramı’mızın hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyor, şimdiden mübarek Bayramınızı tebrik ediyorum.

Selam ve saygılarımla…

 

Av. Bülent TURAN
Çanakkale Milletvekili
AK Parti Grup Başkanvekili
Reklamlar