Tarih: 20 Ekim 2018
Yazan: Dr. Nedim BİRİNCİ- BULTÜRK Başkan Yardımcısı.
Konu: 2018 Razgrad Anadil Panelinin düşündürdükleri…
13 Ekim 2018 tarihinde Razgrat şehrinde yapılan BİRİNCİ DELİORMAN ANADİL PANELİNİ (çalıştay) 14 Ekim tarihli HER ADIM BİR ZAFERDİR başlıklı yazımızda genel hatlarıyla anlattık. Samimiydik. En iyi niyetle olmak üzere, anadilimize doğru bir aydınlık atılımı olarak değerlendirmede bulunma niyetinde birleştiğimiz bu panelde Doç. Dr. İbrahim Yalımov tarafından okunan ve ana sunum olan BULGARİSTAN TÜRK TOPLULUĞU KİMLİĞİNİN KORUNMASI, DİRİLTİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ PROGRAMINI (KONSEPTİ) madde madde derin analiz edeceğimizi ilk yazımın sonunda bildirimizi hatırlatıyorum. Bunu yapmazdan önce, bu programsal belgeyi hazırlayan zihniyeti ve bu zihniyeti taşıyan bilim insanı kimlikli soydaşlarımızı 2018’in aktüel siyasi olayları ışığında köy meydanına çıkarıp tanıtmak istiyoruz.
***
Kanımızca bir ana yolda yürümüyoruz. Anadil, Türk kimliğimiz, İslam, geleneklerimiz, törelerimiz, asil hedeflerimiz gibi konularda daha 1984 Aralığından buyana biz bölünmüş ana-yolun kenarındaki yan yolda (lokal yolda) çamur içindeyiz. Görüldüğü üzere, arabayı çamura itenler şimdiye kadar yanına sokulmak istemezken, şimdi birden bire yeniden dümene, şoför koltuğuna oturmaya heveslendiler. Onlar şimdiye kadar Bulgaristan Türk Müslüman kimliği aracının bataktan çıkarılmasının imkânsız olduğunu rapor, tez, bilimsel araştırma, anket ve bilimsel tez konusu ettiler ve geçinip gittiler. Şimdi hangi ayaklarına hangi diken battı dersiniz?!
***
Panelde, siyasi irade olarak Bulgaristanlı Müslüman Türklerini Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) Genel Başkanı Mustafa Karadayı, HÖH Avrupa Birliği Parlamentosu milletvekili ve parti gençlik örgütü başkanı İlhan Küçük temsil ettiler.
Bulgaristan Müslüman Türkleri Diyaneti, Müslümanlar Yüksek Şura Başkanı Vedat Ahmet, Başmüftülük Genel Sekreteri Celal Faik ve kıdemli kanaat önderi İsmail Cambazov tarafından temsi edildi.
***
Anadil milli panelinde, ana sunumu Tarih Bilimleri Doktoru, doçent İbrahim Yalımov yaptı. Önceden ilan edilmiş olmasına rağmen halen Bulgaristan’da yaşayan 700 bin Türk için anadilimiz Türkçenin ve Bulgaristan Türk Kimliğinin diriltilerek geliştirilmesi tezinin bir kıdemli komünist tarafından hazırlanıp sunulması ilginçtir. Çünkü komünistler kendiliğinden hiçbir şey yapmazlar ve akla en yakın olan onlara bunu başka birisinin bilinmeyen bir yerden söylemiş olması ilk akla gelendir ve inanılması da en kolay olandır. 1984’ten beri Bulgaristan Türkleri 1 253 binden 700 000 kişiye düştüler. Köylerimizin üçte biri boşaldı. Köylerde yaşayanların % 65’i ise emekli yaşlılardır. Türk okulları bir yana köy okulları ve kültür evleri de kapandı.
***
Doç. Dr. İ. Yalımov tarafından Bulgarca kaleme alınan, Razgrat Panelinde Türkçe olarak sözlü sunulan, 86 sayfalık KONSEPT, Başmüftülük girişimiyle el kitabı halinde basılmış ve dağıtıldı.
Doç. İ.Yalımov gibi yaşı 80’ni açmış girişimcilerin birden bire anadil ve Türk Kültürel ve vatandaş kimliği konusunda alevlenmesi, ülkemizde bir dönemin daha sona erdiğine ve yeni bir devrin başlamak üzere olduğuna kesin işarettir. Kapanan sayfa “Geçiş Dönemi”, “Bulgar Etnik Modeli” ve özellikle de diyalog ve konuşarak uzlaşıp anlaşma kapılarının kapanıp kilitlendiğine de önemli bir delildir. Hiçbir Bulgar kurum bizim konularımızı dikkate almıyor, gazete sayfalarında yokuz, yuvarlak masaya taşımıyor. Kendi basın yayın imkanlarımız yoktur.
Bu gerçeği, benzetmeli bir şekilde açmazdan önce, – kurucu ekip 11 – fakat bizim aramızdan olanların toplam sayıları 5 olan – Dr. İbrahim Yalımov, Prof. İbrahim Tatarlı, Dr. Mehmet Beytullov, Prof. Dr. Şükrü Tahir (Orlin Zagorov), Prof. Dr. Emil Boev’in de katıldığı bir milli bilim adamları grubu, daha 1986 yılının Şubat ayında işe başladı. Yetkileri olağanüstü büyük, eli kolu uzun, yalnız seçkinlerin katıldığı, adının kısaltılışı Bulgarca (NKC’ye) olan – Milli Koordinasyon Konseyi (MKK) – katılan Bulgaristan Türkü kökenli bilim adamlarından Doç. İ. Yalamov ile Prof. Ş. Tahir (O. Zagorov) stratejik hedefli bu konseyin içinde bugün de etkindir.
Daha somut ve açık bir ifadeyle, Milli Koordinasyon Konseyi – MKK -kurulduğu tarihten başlayarak SOYA DÖNÜŞ SÜRECİ yani Müslüman Türkleri Bulgarlaştırma konularını işleyen, Bulgar Bilimler Akademisi (BAN) çatısı altındaki Sosyal Bilimler Merkezi (SBM); Sofya Üniversitesi (SÜ) Hümaniter Fakültelerinden ve BAN ve SÜ sistemleri dışında çalışan ve bilim enstitüsü statüsü olan bilimsel birimlerden temsilcilerin ortak çalışmalarda bir araya geldikleri üst kurum oluşturmuştur.
10 Kasım 1989 tarihinde komünist diktatör Todor Jivkov’un Türk isyanı sonucunda devrilmesinden sonra bu bilimsel kurumlardan Sosyal Bilimler Merkezi SBM ile Toplumsal bilimler ve Sosyal Yönetim Akademisi – AONSY gibi – Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi’ne (BKP MK) direk bağlı olan merkezler- kapanmış olsa da, bu yöndeki çalışmalara ara verilmemiştir. Doç. Dr. İbrahim Yalamov SBM’de görev almıştır.
Geliştirilen konular önce, Milli Koordinasyon Konseyinde (MKK) değerlendirildikten sonra, BAN ve SÜ Akademik Konseyine sunulmuştur. Kabul edildikten sonra ayrı ayrı enstitü ve kürsülerin 5 yıllık çalışma programına alınmıştır. MKK merkez ve il düzeyindeki devlet organlarıyla çok sıkı işbirliği gerçekleştirerek çalışmıştır. Temel konuları diploma, magistır ve doktora tezlerinde işletmiş, bilimsel çalışma grupları kurmuş ve MKK bu etkinlikleri yakından takip etmiştir. MKK bugün de “soya dönüş” konularında panel, yerel ve milli ve uluslararası konferans düzenleme ve yayın yapma hakkına sahiptir. Bu çalışmalar BAN bütçesinden finanse edilirken, Bulgar Dili Merkezi de idari yönetimi, örgüt işlerini gerçekleştiriyor vs.
***
Bulgaristan’da totaliter – komünist rejimin yıkılmasından sonra (10 Kasım 1989 tarihinde) – 18 Ekim 1990 tarihinde, BAN Prezidyumu MKK Başkanı Prof. Straşimir Dimitrov’a yönettiği koordinasyon konseyinde uzun vadede geliştirmek üzere 26 konu vermiştir. ( O tarihte artık Bulgaristan’da komünist Anayasa değişmişti.)
Bulgar halkı ve milletinin tarihinden değişik çağlara ilişkin olan bu konulardan bazıları şunlardır:
- Bulgar halkının etnik kökenleri ve onun İslav dilli ve Türk dilli oluşturucu öğeleri.
- Osmanlıda Askeri Örgütleniş ve İslamlaştırma ve asimilasyon süreçleri.
- Bulgar milletinin ve Türkçe konuşan Bulgarların oluşumu ve gelişmesi vb.
Bu 26 konunun uzun sürede işlenmesi için MKK çalışmalarına katılan bilim adamlarına ön avans olarak belirli destek verilmiştir.
Örneğin, Türkiye’de Anti-Bulgar Propagandasını işleyen Mehmet Beyttulov (Maksim Blagoev) 28 000 (yirmi sekiz bin) leva ön ödeme almıştır.
Pan-Türkçülük – İdeoloji ve Siyaset konusunu işleyen İbrahim Yalımov (İlko Yalımov) 29 000 (yirmi dokuz bin) leva almıştır.
Prof. İbrahim Tatarlı 40 000 (kırk bin) levaya imza atmış, fakat yazdığı 8 kitabın parasını bir de HÖH Genel Başkanı Ahmet Dopan’a ödetmiştir. (Bu veriler devlet arşivinden alınmıştır.)
Bu 26 konu arasında, Türkçe Konuşan Bulgar Müslümanlar ve Onların Genel Bulgar Kültürüne Kazanılması ve Osmanlıda Karma Aileler gibi 2 yeni konu ön plana çıkarılmıştır. Babası MKK ekibinde görev alan (1986 yılında kurucu üyedir) – Prof. Nikolay Mizov – davasını sürdüren, oğlu da Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP9 yönetimine üslenmiş olan “Fridrich Nauman” propaganda merkezinde görev alan Prof. Dr. Maksim Mizov ise, iki ayrı kitap olarak bastığı ama aynı stratejik hedefe su taşıyan “Bulgar Etnik Modeli” ve “Ahmet Doğan” gibi eserler için 80 000 (seksen bin) levadan fazla ödemeye imza atmıştır. Yani isim değiştirme, kimliksizleştirerek Bulgarlaştırma çöplüğünü eşeleyenler sürekli yemlenmiştir. Bu konulara ilişkin popüler ve tarihsel derleme kitaplar yayınlayan Prof. M. Mizov’un yardımcı ekip yazarlarından biri olan, isim değiştirme ve Bulgarlaştırma serüveninin ideoloğu olarak ünlenen, 37 kardeşimizin ölümüne, 257 Türkün yaralanmasına, 517 Türkün “Belene” Toplama kampında çürütülmesine, toplan 12 500 Müslümanın zindanlardan geçmesine ve toplam 620 bin kişinin Türkiye’ye kovulmasına neden olan siyasetin hevesli öncüsü olan ve bu “hizmetlerinden” dolayı defalarca ödüllendirilen Prof. Şükrü Tahir (Orlin Zagorov) 2018’de bir şeylerin kökten değiştiğini fark ederek, “bilimsel gizemden” birden bire “politik arenaya” atlamayı denedi. Onun, Cumhurbaşkanı Rumen Radev gölgesinde kurulmak isteyen yeni bir politik partide Bulgaristan’da yaşayan Müslüman Türkleri ve Türkiye’deki soydaşlarımızı temsil edeceği duyuldu. O, 10 Haziran 1990’da yapılan Büyük Millet Meclisi seçimlerine katılma teklifini kabul etmemiş ve taşın ardına gizlenmişti. O zaman Doç. İ. Yalımov ise Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Şumnu milletvekili olmuştu.
***
Yazımıza vesile ve neden Razgrat Anadil Panelidir. Gözle görülen köy kılavuz istemez. Son 28 yılda iyice katılaşan totaliter komünist buzdağının görünen yüzüne Doç. Dr. Yalamov ve Prof. Dr. Zagorov gibi gizli tutulan “ana kadrolar” yeniden çıkarılıyor. Bu kadrolar Bulgaristan Müslüman Türklerinin Türk kimliğini, kolektif haklarını, hak ve özgürlüklerini, adalet ve demokrasi düzeninde mutlu yaşama hakkını tanımayan bilim adamı kişilerdir. Onların ardından 150-200 Bulgar komünist-kotaliter “aydın – şair, yazar, araştırmacı, doktor ve profesör, akademisyen” görev alıyor. 28 yıldan beri Kültürel haklarımızın verilmesini engelleyen bu zihniyet ve kadrolardır. İsim değiştirme yıllarında kardeşlerimizi katleden, “kültürel soykırım” uygulayan kadrolar da onlardır. Devletin içine sızmışlardır. Hatta Doç, İbrahim Yalamov Başmüftülüğe sızarak, Yüksek İslam Enstitüsü Rektörlüğü yapmış, bataktan çıkmak isteyenleri geri itmiştir. Şimdi de Yüksek İslam Enstitüsü’nün kapatılması ve yerinde ateş yakılması planlarını hazırlayan da yine aynı zihniyettir. Şu konsept işi danışlı dövüştür. Bulgaristan Müslüman Türklerinin Milli Kongresi çağrılmalı ve bu sorunlar görüşülmelidir.
Konsept tanıtımı, yeni partide “eş başkan” temsilciliği gibi adımlar buna kanıttır. 1986’dan ve hatta Zagorov 1982’den beri değişmeden şiddetlenen, şekil değiştiren ama hedefinden bir milim dönmeyen, asla ödün vermeyen asimile ederek Bulgarlaştırma siyasetinin kulis temsilcileri iken, ne oldu da ön saflara fırladılar. Tabii herkes birbirine şu soruları soruyor.
- Türkiye’den para geleceği kokusu almış olabilirler.
- Yerlerine İlhan Küçük ve Mustafa Karadayı’yı hazırlama ve halka tanıtma şöleni yapıyorlar.
- Bir şey olacağı yok, seçim geliyor, HÖH yönetimine hizmet sunuyorlar.
- Bulgar toplumu iyice çatladı, kopmaları önlemeye çalışıyorlar.
- Avrupa Birliği ve Türkiye’den gelecek paralardan pay istiyorlar. Şimdiye kadar bu sofraya HÖH ve Başmüftülük davetlileri olarak katılıyorlardı, artık kendi sofralarını açmaya çalışıyorlar vs.
***
Doç. İbrahim Yalamov bu işlere daha 70 yıl önce bulaştı ve Türkleri cahil bırakıp Bulgar köpeklerin önüne atma hizmetlerinden hiç vaz geçmedi. O gibiler kendi gizli ajan “dosyasından korkan” kişilerdir. Onu tanıyanlar, Şumnu’daki “Nüvvab Okulu” kapanırken ve “Nazım Hikmet Türk Lisesi” açılırken, 150 öğrenci ve hazır bulunanlar önünde okuduğu şu cümleleri asla unutmamıştır:
“Bugün mesut ve neşeli olarak, ileri bilgileri temessül etmek için okullarımıza dönüyoruz. Hâlbuki Türkiye’de yüz-binlerce işçi çocuğu okumak imkânlarından mahrum.”
Aslında daha 1946’da son Türk Okulu da devletleştirilmiş ve Bulgaristan’da bir tek Türk Okulu kalmamıştı. 60 yıldan beri Bulgaristan’da Türk çocukları Türkçe ders görmüyor. Durum böyleyken her şeyin tersini anlatmak, yalana yalan yamamak ve yalan basamaklarınca çıkarak bilim adamlığıyla gururlanmak ne büyük bir şerefsizlik. Sürekli T.C.’ye karşı konuşurken Edirne Hastanelerinde bedava sağlık hizmeti almak ise, bu çok katı acı pasta üzerindeki tavuk bokudur.
***
En hafiften bir tanıtımla, Türkiye Diyanetinden gelen paralarla siyah Mercedes, Audi ve başka araçların içinde gezerek, lüks otelve lokantalarda “anadil masallarını” yeni bir pakete sarma HANGİ PROGRAMA GÖRE YAPILIYOR ACABA. Anlayan ne demek istediğimi anlamıştır. Yaşı 50’nin üzerinde olan ve totaliter komünizm zehrinden içenlerden biz anadil reformu, atılımı vb beklesek, boşunadır. Bu buluttan bize yağmur yağmaz.
Sonradan pişmanlık para etmez.
Gelin kendi sayfamızı kendimiz açalım ve kendimiz yazalım.
Okuyanlar lütfen paylaşsınlar.
İlginize teşekkür ederim.
Not: Bu konudaki 3. Yazımızın başlığı: Etnik kimliği diriltilip genişletilmesi.