Yaşadığımız toplumsal dönüşüm süreci yani totalitarizmden demokrasiye, dolayısıyla serbest pazar ekonomisine geçişimizin önünde en az 4 büyük hendek var.
Atlanması zorunlu olan engelleri şöyle sıralıyorum:
- 1. Güvenlik sisteminde reform;
- 2. Enerji sisteminde reform;
- 3. Eğitim sisteminde reform ve
- 4. Azınlıklar konusunda açılım.
Bulgaristan güvenlik sistemi konusunda son 23 yılda kendisini yenileyemedi, hatta bu konuda uğraş bile vermedi. Birkaç kez denense de ciddi dönüşüm gerçekleştiremedi. Totaliter rejimin bel kemiği olan bu sistem şu öğelerden oluşturulmuştu:
Komünist partisi, sosyalist devlet, yargı, gizli servis ve halk milisi “adaletin güvencesi” olan Altıncı Şube’de kaynaşmıştı. 1990’dan sonra, önce Altıncı Şube dağıldı demek isterdik amma özellikle Türk şubesi hala bu günde isim değiştirerek devam etmektedir.
Başı çeken politik güç olan BKP BSP yani Sosyalist Parti oldu ve orada durdu.
Sosyalist devletin sözde çöktü ama idare aygıtları değişmedi. Gizli servis “DS” (devlet güvenliği) adını değiştirdi, sözde dağıldı, eski gizli ajanlarından bazılarını açıkladı ve DANS (Ulusal Güvenlik Devlet Ajansı) olarak çalışmaya devam etti. Halk milisi polis oldu, değişen bir şey yok; yargı sistemi kozmetik değişikliklerle çalışıyor.
Bugün Devlet güvenlik sisteminde reform yapılması gerekiyor, derken ne mi anlıyoruz?
1. Bu sistemin mafya kuşatmasından kurtarılmasını;
2. A. Doğan gibi derin devlet, partiler üstü erk, meclis üstü kuvvet göstermeye çalışanların bu servislerde kadro işlerine müdahale etmelerine son verilmesi;
3. HÖH ve BSP kanallarıyla devlet sistemine gizli ajan sızdırılmasına son verilmesi;
4. Meclisin istihbarat baskısından kurtarılması;
5.Basının, radyo ve TV’nin gizli polis dayatmalarından kurtarılması; devlet güvenlik sisteminin demokratikleştirilmesi, ulusal çıkarlar için çalışması ve halka yakın ve şeffaf olması vb.
Bu reform, 12 Mayıs seçimlerinden sonra kurulan P. Oreşarski hükümetinin “programında” yok. Başbakan, başta ödev olarak, “döviz kurlarının sabit kalmasını” ve “Belene Atom Elektik Santrali” (Rusya baskısıyla) kuruculuğuna devam edilmesini açıkladı. Evro Leva kurunun değişmemesi önemlidir, çünkü ülke ekonomik durgunluk yaşandığından, enflasyon devleti çökertebilir.
Enerji sistemindeki reform, Şubat Ayaklanmasını başlatmıştı ve B. Borisov hükümetini düşürdü. Enerji sektöründeki çelişki, bize yerleşen Rus ve Batı tekelleri arasındaki kapışmadan kaynaklandı. Borisov, 20 milyar Avroya patlayacak olan ve pek bizim ağızımıza göre bir kaşık olmayan “Belene AES’ne hayır” isteğiyle halk oylamasını yapmazdan önce, Rus oligarşisi birkaç milyar Evro ödeyip enerji dağıtım şebekemizi satın almak istemişti.
Alamadı. Alamayınca da, “ Belene AES” dosyası da kapanınca ayaklanma kışkırttı.
Bu sektördeki devlet tekelini halka açarak demokratikleşmeye gidilmelidir. Bugün ilan edilen gündüz elektrik enerjisinin kws’nde ortalama 3.5 stotinka gece tarifesinde ise 5 stotinka indirim, devede kulaktır. Halkla dalga geçmektir.
Eğitim reformu, 1 sınıftan üniversite son sınıfa kadar bütün eğitim ve öğretimi kapsamalı, zamanını doldurmuş yargı değerlerinin tamamen değiştirilmeli, bilimin her dalında modern bakış açısı getirilmeli ve dünya standartlarında ve AB okul ve yükseköğretim istemlerine göre eğitim öğrenime geçilmesi zorunludur. Ana dilleri başta olmak üzere hümanist disiplinlere öncelik tanınmalıdır gereklidir. Bulgaristan Türk azınlığı çocuklarının devlet ve belediye okullarında zorunlu ana dil dersleri problemi mutlaka çözülmelidir. Azınlıkların din ve kültür problemleri devlet desteğiyle çözülmeli ve gelişim olanakları sağlanmalıdır.
Modern Bulgaristan ülkemizde yaşayan etniklerin farklılıklarının özgürce bütünleşmesiyle kurulacaktır.
Bu reformların gerçekleştirilmesinde ana ödev, Oreşarski hükümetinin ardında duran Sosyalist Parti’nin ve hükümet ortağı HÖH partisinin sırtında bir yüktür. Şimdiki Bulgaristan’ın bu iki önemli politik figürü, bu sorunları çözmeden ayakta duramaz. 47 günden beri direnen kitlenin istekleri de bu reformlarda düğümlenmiştir.
Seçmenleri BSP’den değişim ve reform isteyebilir mi?
Hayır isteyemez, çünkü bu partiye oy verenler, yaşları 80’e merdiven dayamış, bir ayakları kabirde katı, dogmatik seçmenlerdir. Sosyalist Parti, yıllardan beri bir yandan Avrupa Birliği’ne göz kırpıyor ama herzaman Moskova’nın dediğini yapıyor. Belki de eriye eriye tarih olmayı, her sabah süzme yoğurt suyu içip böbrek taşı dökmeye çalışanlar gibi, sabırla bekliyor.
Ne zamana kadar?
Aynı kazanda kaynayan HÖH/DPS partisi mevcut durumun sürmesinden yana görünüyor. Eski ve kıdemli bir polis ajanı olan A. Doğan tarafından yönetilen parti, toplumumuzu bir kukla olarak görüp, Saray’dan iplerini çekiyor. İplerden birine, Bulgaristan Türk, Pomak ve Müslüman Çingen halk grubu ile T.C. ’deki soydaş seçmen kitlesi bağlıdır.
Bu kitle seçimden seçime aldatılıp uyutuluyor. Kullandığı oylarla oligarşi ve mafya temsilcileri meclise sokuluyor, devlet organlarına sızdırılıyor. 14 Haziran başkaldırısı buna da karşı patladı.
23 yıldan beri seçmenimizin gözüne kâh gül suyu serpiliyor, kâh “isimlerinizi gene değiştirecek” korkusu yayıyor, Doğan’ın 1.600.000 leva para verip kurdurduğu milliyetçisi “Ataka” partisi Müslümanlara karşı kışkırtılıyor. İp çekildikçe, oligarşi ve mafyanın istekleri yerine geliyor.
HÖH partisine verilen oylarla meclise mafya babalarıyla doldu.
Bizim oylarımızla Peevski, İvanov, Dimitrov, Şterev gibi haydutlar devlet makamlarına sızdırılıyor, HÖH eliyle reform süreci baltalanıyor, demokratikleşme yolu kesiliyor. SİK, VİS, TİM gibi organize suç örgütlerine ihale ardına ihale veriliyor, kodaman yolsuzların devlete hâkim olmasına kapı açılıyor. A. Doğan’nin çevirdiği bu gizli dolaplar gizli polisin parlamentoya baskısını artırıyor, özgür basını boğuyor, kirli oyunlar hepimizi eziyor, yıpratıyor.
Yazımın başına dönerek belirtmek istiyorum.
Şu günlerde Bulgaristan’da “tele-kulak” skandalı yaşanıyor. Önceki İç İşleri Bakanı Tsvetanov, GERB Meclis Grubu Başkanı Feodosiyeva ve Sofya Başsavcısı el ele verip, bütün bakanları, milletvekillerini, belediye başkanları ile valileri yıllarca dinletmişler.
Skandal büyük. O kadar büyük ki, GERB’in parçalanmasına neden oldu. Güvenlikte reform yapılmazsa, yolsuzluklar devam edecek, herkesin eli kolu bağlı kalacak. Kötü olan şu ki, bu reformların yapılmamasında HÖH eski lideri A. Doğan’ın payı çok büyük olduğundan dolayı, sırtımızdaki ağır yük inmeyecek. Bulgarin âdetidir, işler sarpa sarınca “Türk işi” deyip paçayı kurtarmak. Öyle tekerlenmiş ki taş, birbirimizi anlayıp ufuktaki ışığı göremezsek, sırtımızdaki ağır yükü indirmek sanki mümkün olmayacak.