Şipka meselesi: 28 8 2019
Tarih: 28 Ağustos 2019
Yazan:  BGSAM
Konu:  Şipka’ya DOSTLUK ANITI ne zaman dikilecek?

Tarih yaşatmakla kahraman yaratmak arasında benzerlikler var. İnsanlar olmamış şeyleri olmuş göstermekte ustalaştı. Bulgaristan’ı tam ortasından yalnız coğrafya olarak ikiye bölmekle kalmayıp tarih olarak da parçalayan Koca Balkan birçok olaya damga vurmuş, “Şipka Tepesi” ile ise meşhurdur.

Deniz seviyesinden yüksekliği 1326 metre olan bu tepedeki otel ve restoranlarla çevrili ve araç parkı olarak kullanılan siyah granitle şekillenmiş alana ağustos ayında toplananlar yıldan yıla azalıyor. Bulgar devleti,  burada her yıl ülke topraklarında yürütülen en büyük savaşı anma törenleri düzenlemeye gayret gösteriyor. 142 yıl önce Osmanlı ordu komutanı Süleyman Paşa bu doruğa öküz arabasıyla 46 top, savaş mühimmatı ve bir ordu çıkarmıştı ve Ruslarla savaştı.

Çarpışmalar 21-26 Ağustos 1877’de cereyan etti. Savaş tarihine  “Şipka Savaşı” adıyla girdi. Yani tepenin adını aldı. Bu, Rus Çarı II. Aleksandır’ın sıcak denizlere inmek için Osmanlıya açtığı bir saldırı savaşıydı.  1856’da Kırım’da yenilen Rus İmparatorluğunun öç alma savaşıydı aynı zamanda. Osmanlı Generali,  Süleyman Paşa’ydı.  “Şipka Geçidi” yolunu Plevne’de tarihsel meydan savaşı verilen Osman Paşa’ya yardıma kısa sürede erişmek için seçmişti.

Savaşa pek çok milletten asker katılmıştı. Osmanlı Ordularının içinde Rumeli’den toplanan askeri güçler çoğunluktu. Deliorman köylerinde bugün de söylenen ağıtta şöyle denir:

Git evladım yıllarca ben oğulsuz kalırım.
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım.
Hadi oğlum hadi ya gazı ol ya şehit.

Tuna’nın güneyinde yaşayan bütün halklar için Osmanlı imparatorluğunun Rus saldırısına karşı verdiği ölüm kalım savaşı işgal ordulara karşı bir savunma savaşıydı. Bu savaşı Bulgar halkının da böyle kabul ettiğine  en büyük kanıtlardan biri, Plevne Papazı ve şehrin ileri gelenlerinin aralarından üç buçuk torba altın toplayıp “bizi koruyunuz Paşam!” ricasıyla bu altınları Osman Paşa’ya vermesi ve Osmanlı birlikleri şehirden çıkarken onların da yola düşmeleridir.

Bu büyük  savaşta,  kritik bir önemi olan “Şipka Savaşında” Osmanlı şehitlerinin toplam sayısı, Bulgar kaynaklarında 8 bin kişi olarak gösterilmiştir. Bu kahramanlar Bulgarların yaşadıkları toprakların Rus imparatorluğuna düşmesine karşı can feda etseler de, ne Bulgar Prensliği, ne Bulgar Çarlığı ne de daha sonra tesis edilen totaliter komünist ve sözde demokratik düzenler Şipka Tepesi’de bir Bilinmeyen Kahraman  Anıtı dikilmesine izin vermedi. Halka açık Park kurup bir Barış Anıtı dikilmesine de izin vermemişlerdir.

Moskova’nın ve yerli iktidarın şiddetli baskısı devam ederken, Bulgar halkı, 1877-78 Rus ve Osmanlı imparatorlukları arası büyük  savaşın bir Bulgarları “kurtarma” savaşı olmadığını yıllar geçtikçe anladı. Daha bu savaştan önce Rusya yanlıları ve Rusya karşıtları olarak ikiye bölünmüş olan Bulgar toplumu temsilcilerinden “Şipka Tepesine” çıkıp 1934’te dikilen anıta çelenk ve çiçek taşıyanlar azaldı. 2012-17 yılları arasında Bulgaristan Cumhurbaşkanı görevinde bulunan Rosen Plevneliev Şipka anma törenlerinin hiç birine katılmadı. 2009’dan beri Başbakan olan Boyko Borisovda katılmadı. 1878’de Bulgar halkının Rusya esaretine düştüğü görüşüne bağlı kaldı. Bu işgalin 1944’te tekrarlandığını vurgularken, Komünist iktidarın Bulgaristan’ı 2 defa Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’ne katma teşebbüssünü şiddetle kınadı ve şu dönemde de ülkemize karşı çok yönlü saldırı savaşı yürütüldüğünü sürekli anımsattı.

Son yıllarda Moskova’nın Bulgar tarihi yeniden yazılarak gerçeklerin bütün sadeliyle halka anlatılması ve egemen ve bağımsız bir ülkeye yaraşır iç ve dış politika izlememizi engelleyen siyaset çizgisi güç topluyor. İşgal güçleri – Rus ve Sovyet – anıtlarının yıkılması, bu konuda gerekirse halk oylaması yapılması isteklerini egemlerken, şimdiki Bulgar hükümetinin temel görevinin “Rus ve Sovyet Anıtlarını korumak, onarmak ve yaşatmak” hatırlatmasında bulunuyor. Aynı zamanda 1877-78 Savaşına “katılan” Bulgar “gönüllülerinin ortak anıtının” kurulması da engelleniyor.

Bugünkü kamuoyu tartışmalarından Plevne Savaşına katılan askerlerin Rus askeri olmadığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Radev’in “Şipka 2019” konuşmasında,  “Kurtuluşumuz Şipka’da mayalanmıştır” sözlerine itiraz eden gazeteci Anton Todorov şu rakamları açıkladı: “Bugün Cumhurbaşkanı R. Radev ve Sosyalist Parti Başkanı K.Ninova tarihimizle ilgili tamamen cahil olduklarını sergilediler. ‘Şipka Geçidi’ savaşını bazı Rus birliklerinin kazandığını belirttiler. Oysa geçidin müdafaasına 36. Orlov Alayı katılmıştır ki, bu alaya Poltava’dan Ukraynalılar, Herson yöresinden Ukrayna köylülerinin katıldığı, 4. Atış tugayı, 53. Volin, 54. Minsk, 55. Podilsk ve 56. Jitomir birlikleri ile ayrıca Harkov, Poltava, Kiev ve Herson bölgesi kasaba ve köylerinden toplanan sıradan insanların 14. Tugay saflarında katılmıştır.”  Şİpka Savaşında 3 600 kurban verilmiştir. Askerlerin Volga Bölgesi Bulgarları ve Ukrayna’dan toplandığı dikkati çekmektedir. O yıllarda Besarabya bölgesinde yaşayan Bulgarların toplam sayısı 2,2 milyondur. Bu verileri ön plana çıkaranlar Romanya, Finlandiya askeri birlikleri ile Leh ve Alman gönüllülerin de katılmıştır. Özellikle 2018’de Rus Başpiskopos’u Kiril’in Şipka törenlerine katılışında ortaya çıktığına göre, Rusya yukarıda sıralanan değişik milletlerden güçlerin savaşa katılışlarına vurgu yapılmasına engel olmaya çalıştığı gibi, ancak Rusya’nın anılmasında ve kutsanmasında ısrar etti.

San Stefano (Yeşil Köy) ateş kes protokolünün Almanya’nın baskısıyla imzalandığına ve bu geçici tutanakta Bulgar isminin geçmediğine işaret eden zinde yurtsever güçler, Rusların 1877-78 savaşında “Bulgaristan’ı kurtarmadığını” belirtirken, tazminat olarak Rusya’ya 32,5 ton altın ödendiğini belirtiyorlar. Bu esas üzerinden siyaset yapanlar 3 Mart Günü’nün Bulgaristan Milli Bayramı olarak kutlanmasına da karşı çıkıyorlar. Bu gelişmeler sonucu Bulgar okullarında haftada 3 gün zorunlu Rusça dersleri kaldırıldı, her yıl Bulgaristan’da toplam milyon tirajlı Rusça kitap basılması ve milli kanalarda 24 saat Rusça TV programı gösterilmesi vb kısıtlandı.

Özellikle birkaç yıl önce Sofya’daki Amerikan Büyükelçiliği önünde 1943 yılında Sofya’yı bombalayan ve 12 000 evin yıkılmasına sebep olan Amerikan ve İngiliz savaş uçağı pilotlarının anıtı dikildi.

Şimdi ise, Sofya’da bir sokak ismi taşıyan, adı Bulgaristan’da birçok köye de verilmiş olan Rus Çarı II. Aleksandır’ın 13 yıl İstanbul Büyük Elçisi olan Graf İgnatiev onuruna başkentte bir anıt dikilmesinde ısrar ediliyor. Oysa bu Rus diplomatı ölümünden önce yazdığı “Anılarım” eserinde, 1762-1878 yılları arasında Bulgar uyanışına karşı, Bulgar Kilise Hareketine ve Bulgar Milli-Kurtuluş Hareketinin örgütlü alevlenmesine ve gelişmesine karşı, Bulgar halkının milli kimliğinin oluşmasını engelleyerek baltalama yönündeki etkinliklerini kendisi kitabında anlatmıştır. O Bulgar halkını Rus İmparatoru’nun Balkan Yarımadası politikasına alet etmeye çalıştığını gizlememiştir. Bu arada, Osmanlı’da Bulgar okulları açılmasına da karşı olmuş, çünkü ülkede konuşulan lehçelerin okul ve edebiyat dili sayesinde okutulmasından milli dil oluşacağına  inandığından dolayı, engelleme önlemleri öngörmüştür.

İgnatiev, “Anılarım”ın 57. Sayfasında, “Biz Bulgarları, devlet kurmaya gerekli olan kadrosu olmayan, Prenslik kuramayacak, ham malzeme olarak görüyorduk” diye yazmıştık.

Eserin 58. Sayfanda şunları okuyoruz: “Türklere karşı ayaklanan halklar bizim kontrolümüzden çıkıp Batı’nın kontrolü altına kayarsa, Balkan yarımadasındaki işler öyle bir karışacaktır ki, Rusya için, şimdiki durumdan,  yani 1866 yılında Türkiye’deki durumdan, çok daha kötü olacaktır.”

Rus Büyükelçisi İgnatiev, Bulgaristan’ın geleceğini, “Rusya kontrolünde özerk ve ancak bir dine bağlı olan” bir bölge olarak gördüğünden dolayı,  milli bağımsızlık için savaşan komitelere de karşı olduğunu gizlememiştir.

Bu eserin dikkatle okunmasından çıkan sonuçlarda, Rusya Büyükelçisinin Bulgar halkının geleceği için, Osmanlı Padişahı ile ciddi görüşmelerde bulunmaya hazır olduğu ve elde edilecek sonuçların imparatorluktaki Bulgar halk topluluğunun bağımsızlık menfaatlerine ters düşeceği ortaya çıkmaktadır.

“Anılar” eserinde açıkça anlatıldığına göre,  Graf İgnatiev’in İstanbul Büyükelçiliği döneminde, Rusya İmparatorluğu ile İstanbul-Fener Başpiskoposluğu tarafından Bulgarlarla ilgili siyasette ortak noktalar belirmiştir. 1870 yılında Osmanlı Padişahı Fermanıyla Doğu Ortadoks Bulgar Kilisesine bağımsız tanınmasından ve Bulgar milletinin varlığının onaylanmasından sonra, Bulgarlar milletindeki dirilişi ve halkın milli bilince ulaşmasını engelleme amacıyla ortak adımlar atılmıştır. Rum papazlardan boşalan Bulgar kiliselerine II. Aleksandır’in gönderdiği 500 Papaz dolmuştur.

2019’da Bulgaristan’da tarihsel gerçeği arayan bu konular birçok yazarın eserlerinde incelendi. Aleksandır Yordanov gibi diplomatlar, Georgi Buzdoganov, Hristo Hristov, Aleks Aleksiev, Georgi Kuritarov, İvo İncev gibi araştırmacı yazarlar, Akademisyen Grigor Velev ve daha birçok bilim insanı geçen yüzyıl Rusya’nın Bulgaristan’ı 2 defa işgal ettiğini, milli egemenliğini ayak altına aldığını ve ülkemizi soyup sömürdüğü gibi konularında birleşti. Güncel konulardan birisi 1934’te dikilen Şipka Anıtının kaldırılması ve yerine bu büyük savaşa katılan tüm tarafların şehitlerine saygı ifadesi, barış ve dostluk sembolü yeni bir Anıt Kompleksi kurulması güncel konulardan biri oldu.

İstanbul Fatih Cami avlusunda Osman PAŞA’nın Türbesi

Gazi Osman Paşa<br /> 1832-1900

Gazi Osman Paşa 1832-1900

Şipka

Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor
Ve bir bayrak dalgalanmak için,
Rüzgâr bekliyor!
Destanı öksüz, sükûtundadır meçhul askerlerin,
Türbesi yakışır bu şanlı tepeye
Yattığı toprak kutlu, 
Tuttuğu bayrak kutlu
Kim demiş meşgul asker diye
Bizim askere…
Bizi izleyiniz.

 

osman paşa şipka tepesinde ile ilgili görsel sonucu

osman paşa şipka tepesi ile ilgili görsel sonucu

osman paşa şipka tepesinde ile ilgili görsel sonucu

 

Reklamlar