Filiz SOYTÜRK
Daha kadım zamanlarda, Ege denizinin kuzeyindeki yüzlerce kilometrelik sahayı kaplayan Rodop Dağları ve çevresi, kimselerin iştahını kabartmamış?! Milattan önce, Büyük İskender’in babası Makedonyalı Filip, buralarını da topraklarına katarak, Filibe’de Rodoplar’dan kopmuş birkaç tepeciğin üzerine kendi adına bir kent kurmuştur. Rodoplar oldum olası şairlerin, sanatçıların, ilham kaynağı olmuştur. Omir, bu topraklar üstüne destanlar söyler, Orfey’in Rodop dağlarında kavalı ve liri ile söylediği türkülerle kuşları dahi mest ettiğini kim bilmez?Gel zaman, git zaman Rodoplar sürekli sakinlerini değiştirmiş, yenilemiştir…
En nihayet Türkler, Müslümanlar ebedi mekân tutarlar buralarını. Be Türküleri, dizeleri ve ezgileriyle Rodopların eşsiz güzelliklerini, çekiciliğini dile getirirler. Bu sanatçılarımızın sadece birkaçından örnekler vermeye çalışacağız. Zvezdelli (Güren) şair ve müzisyen Fahri Nur için bu dağlar, canı kadar değerlidir. Ve daha sonraları notalara döktüğü şiirine haklı olarak “Canım Rodoplar” adını verir. Hele şu dörtlüğü hep beraber okuyalım: Tatlıdır suları, hoştur havası Her yanı yeşillik, bülbül yuvası Coşturur türküsü, kırık havası Andırır kendini canım Rodoplar..(Baklalarda Türk kültürü, dergisi) Su, Rodop insanının kutsal varlıklarından en kıymetlisidir. Buralarda yollar, beller geçer, susuz asla kalmazsınız. Gidenlerden görenlerden işitmişimdir. Dünyanın hiçbir yerinde bunca çeşmeli, yalaklı, pınarlı yollara, bellere rastlamamışlardır. Su, Rodop insanının özünü teşkil eder. Bir şiirinde o, dağlarımızdaki çeşmeleri ne güzel anlatır.“Taşları kim getirmiş, bu çeşmeyi kim yapmış Buralı mı ustası, yabancı mı sağ mıdır?
Onun soğuk suyundan önce kimler tatmış Yoksa bunun tanığı yalnız koca dağ mıdır?”(Türkçenin Sarmaşıkları…)Usta şair Recep Küpçü de, tası tarağı hangi beldelere atsa, şiirlerinde burcu burcu Rodoplar tüter. Rodoplar’ı ne aklından, ne rüyalarından çıkarabilir. Ve o, şirin dağları capcanlı bir varlıkmış gibi karşısına alır, dillenir, sohbet eder. Rodoplar’a “Canımın içi Rodoplar” diye sımsıcak hitap etmesi, okuyucuyu coştururcasına etkiler.Onun kaygısı, bir sanatçı duygusallığı ile bu dağ insanlarının gurbet yollarına düşmeleridir. Hele şu babalar!
Yolları yapan, tünelleri açan, köprüleri çeken hep bu cefakar insanlardır. Ne var ki, bir an olsun o babalar, dere içlerinde, dağ yamaçlarındaki yuvalarını unutmazlar. Bu evlerde yavrularıyla analar vardır. Omuzlarında da ailelerinin tüm sorunları…
Buu yüzden onlar, şairin güçlü kalemini layıkıyla hak etmişlerdir.Şair “Köyüm ve Ben” şiirinde köyünü, Rodopları, Filibe’yi ne güzel anlatır.…Ben de senin eteklerinde doğmuşumGönlünde tahtını ezelden kurmuşum.Elverir bunca ayrılıklar,Eyy, devler cüceler diyarı,Canımın içi Rodoplar!(Rodoplar)Ne zaman varsam ben sana,İlk önce babam karşılar,Dış kapı önünde beni…Karşımda tepeleriyleFilibe durur pek maruz.Ve heyecan hisleriyleKalbim benim hoplar durur…Yanı başında Rodoplar…
(Ötesi var)(Türkçenin Sarmaşıkları) Çernooçeneli (Karagözler) genç yaşta yitirdiğimiz şair Mümin Bekir, dağlı kökeniyle birçok kez hakaret görmüş, azar duymuştur. Onun için “dağlılık” gurur kaynağı, dik duruş olmalıdır. Koca kente ilk geldiğim zaman Beni parmakla gösterenler vardı Dağlı, bakın dağlı! Diyorlardı.Buna ben hiç aldırmıyordum Ve koca kentin kaldırımlarında Bizim dağların heybetiyle adımlıyordum…(Türkçenin Sarmaşıkları…)“Rumeli” tabiriyle büyük ölçüde Rodopları kasteden şair Faik İsmail Arda, bu dağların, yalınayak, başıkabak çocuklarını da görmezlikten gelmez. Unutulmaz dizeleriyle eşsiz tabloları gözlerimizin önüne serer.Bir gazallık gızanı sevdim Ellri tütün kokuyordu.Ayakları, fıstık ayakları,Gıldır gıldır mekik dokuyordu.Gözleri, ah o güzel gözleri Kibritsiz kandil yakıyordu.(Türkçenin Sarmaşıkları…)
Not: Şair yerel ağzı kullanmıştır.Şair Durhan Hatipoğulu da doğma büyüme bir Rodop evladıdır. “Baba ocağı” na bir seslenişi var ki, en katı yürekleri dahi yumuşatır.
Şu mahaalle, harman yeri, karadut,Şu köşe başı ahşap ev, Avlusundaki koca armut, Ocak başı, dolap, musandura, sedir,Yazlıkta yatan teneşir tahtası İçimi sızlatan acı bir hadisedir Kıdrezli köyü Merhaba ömrümün sefil ve mutlu çocukluk çağı Geciktik biraz, Hoş gör beni baba ocağı!(Seçilmiş Şiirler 2003)Şiirimizdeki Rodoplar bahsini, genç şaire kızımız, Aynur Açıkgöz’ün “Ot Kokusu eseriyle noktalamaya ne dersiniz?
İçimlik dağ suları Kalaylı bakır kokuyor susuzluk Karlar eriyor güneyinde Rodopların Kuzular meliyor eteklerinde Kekik kokulu türküler çalıyor kaval Bir çoban kızı Ayakları çamur, yapış yapış Kuru tütün rengi saçlar Tırnak izi geçmiş topraklar Basma eteğinden savrulur mor menekşeler Beşi bir yerde dizili gerdanında Bir insan gizi sanki Daracık dağ yollarında Umutların değişmeyen dokusu Teninde taze biçilmiş ot kokusu(Rumeli’nin Duygulu Telinde İnce Nazım)