BGSAM
Tarih: 16 Temmuz 2021

Sofya / “24 Saat” gazetesinden alınmıştır.

Aylin SEKİZKÖK: Türkiye Cumhuriyeti Sofya Büyükelçisi

Sığınmacılarla İlgili Bulgaristan için Riskler Devam Ediyor.

– Bayan Büyükelçi, Son görüşmemizden buyana Bulgaristan’da politik durum çok değişti, ülkemizdeki değişikleri yakın izleyen bir diplomat olarak, beklentileriniz nelerdir?

– Türk açısından Bulgaristan olağanüstü önemli bir partner ve komşudur. Hangi hükümetin yönettiğine bakmaksızın, ikili ilişkilerin gelişmesine çok yatırım yaptık. Türkiye için Bulgaristan Avrupa’ya açılan kapı ve NATO’da stratejik ortağımızdır. Türkiye’yi ve niyetlerini anlayan ve bizim adımıza Avrupa arenasına aslına uygun sunan bir AB’ye üye bir ilkedir. Bundan dolayıdır ki, biz, yeni hükümeti kimin yöneteceğine bakmaksızın, Bulgaristan’la şimdiye kadar süren iyi ve güçlü işbirliğimizin devam etmesini isteriz.

Bulgar halkının iradesini temsil eden her hükümetle çalışmaya hazırız. Bulgaristan’da istikrarlı ekonomik ve politik hükümet olması bizim için önemlidir. Güvenlik ve sınır kontrolüyle ilgili konularda görev hükümetiyle de iyi çalıştık. Başbakan’a da olmak üzere her bakana ulaştık, bundan dolayı kendilerine minnettarız, en kısa bir zaman kesimi içinde yeni Bulgar hükümetinin kurulmasına, temas kurmamıza ve işbirliğini sürdürmeye seviniriz.

-Partisi seçimleri kazanan Slavi Trifonov, demecinde Romanya sınırından başlayan ve Karadeniz üzerinden Türkiye sınırına kadar uzanacak bir iki yönlü ana yoldan söz etti. Bu, daha önce Türkiye’nin yatırımcı olarak ilgi gösterdiği bir projeydi.

– Sayın Trifonov’un birlikte çalışabileceğimiz somut projeleri olduğunu işitince mutlu oldum. Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya yol ağı imkânlarının artması Türkiye için bir gereksinim olduğundan dolayı, böyle bir proje olanaklarını süreden beri araştırıyoruz.

“Kapı Kule – Kapitan Andreevo” sınır kapısının fiziksel limiti var ve Sınır Geçit Denetim Kapısının modernleştirilmesine rağmen, aşılamayan belirli bir kapasitesi var.  Aynı şeyleri “Lesovo” Sınır Kapısı için de söyleyebiliriz. Dereköyde kamyonların da kullanabileceği böyle bir sınır geçiş kapısının daha olması harika bir fikir. 

Sayın Trifonov’un sözünü ettiği iki yönlü ana yol o üçüncü kapıya çıkıyor. Bulgar tarafında yol elverişli olmadığından, bu küçük sınır kapısı, kamyonlar ve yoğun trafik için uygun olmayan, genişletilerek modernleştirilebilir.

Geçen hafta görev hükümetinde Ulaşım Bakanı ile görüştüm ve Burgaz – İstanbul feribot bağlantısını ve Burgaz’dan Karasu’ya kadar Ro-Ro denizyolu bağlantısını görüştük. Gerçekleştirebileceğimiz birçok ulaşım projeleri var. Bunlardan biri de demiryolu ulaşımıdır ki, şu an Bulgaristan ile Türkiye arasında istikrarlı demiryolu bağı yok.

– Son on yılda, Avrupa arenasında Türkiye menfaatlerini sunan Boyko Borisov oldu. Bununla birlikte o, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çok iyi kişisel temas kurdu. Sizin için ne gibi değişiklik olabilir?

– Sayın Borisov Türk hükümetinin yakın partneriydi ve öyle de kaldı. Onun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la olan kişisel iyi temasla buna çok yardım etti. Uluslararası politik ve ekonomik gerçekler ile bugün iki ülkenin kendileriyle yüzleştiği güvenlik çağrışımları, işbirliğimizi daha da sıkılaştırmamızı gerektiriyor. Bu bir gerekliliktir. Kimin Cumhurbaşkanı ya da başkan olacağı bu işte önemli değildir. Daha sıkı işbirliği yapmaları Bulgaristan ile Türkiye için devlet gereği olmuştur. İktidara kim gelirse gelsin bu gerçeklerle yüzleşecek ve Avrupa Birliği konusunda da olmak üzere, işbirliğine katkılar sunacaktır. Çünkü AB ile Türkiye arasında en fazla görüşülen konulardan biri göçmenlerdir.

Suriye, Afganistan ve başka yerlerden 4.5 milyondan fazla göçmenin Türkiye’ye sığınmış olması, tek başına çözmeye çalışırken,  Türkiye için de oldukça büyük bir problem oluşturduğunu, Sayın Borisov gözleriyle gördü. Bu nedenledir ki, bu konuya AB’yi daha aktif çekmeyi denedi.

Durum pek fazla değişiklik kaybetmemiş, bu gerçek sahadadır. Aynı problem ortadadır, dolayısıyla Bulgaristan için riskler kalkmamıştır. Dolayısıyla Avrupa düzeyinde işbirliği yapmamız gerekiyor. Pandemi yüzünden gelişen ve önem kazanan başka süreçler de var.

-Örnek verebilir misiniz?

-Ekonomik planda örneğin. Gelecekte devam edecek olan, küresel sipariş zincirindeki aksamalar, Türk üretici ve ihracatçıları strateji değişikliğine zorladı. Artık yerel üretmek yerel satmak istiyorlar. Aynı yörede demek istiyorum. Dikkatleri bizim bölgemizde, Balkanlar ve Avrupa üzerindedir.

Yakın olduğundan, Avrupa uyumu olduğundan ve Avrupa Pazarlarına açık olmasından dolayı, birçok Türk yatırımcı üretim olanaklarını Bulgaristan’a aktarma olanakları arıyorlar.

Birçok Türk yatırımcının Bulgaristan’a gelme olanakları aramasının nedeni budur. Onların özendirilmesi gerek ve bunu yapacak olan da, kim tarafından durulursa kurulsun, Bulgar hükümetinin görevi olacaktır.

Gerçekleşen son İkili Görüşme, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve parti lideri sıfatıyla Boyko Borisov arasındaydı. Bu İstanbul görüşmesinin ikili diyalog için önemi nedir?

– Bu görüşme Büyükelçiliğimizin katkısı dışında gerçekleşti ve hatta Sayın Borisov Cumhurbaşkanı Edoğan ile görüşeceği ile ilgili bilgilendirilmemiştik. Bu bir özel görüşme olduğundan dolayı, görüşmenin içeri ile ilgili de bilgi sahibi değiliz.  Bu görüşmenin burada Bulgaristan’da neden büyük bir politik sorun haline geldiğini de anlayabilmiş değilim.

Sayın Borisov ile daha önce de Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) lideri ile yapılan bu görüşmelerle Türkiye’nin Bulgaristan’ın iç işlerine karıştığı iddiaları da belirdi. Sayın Erdoğan Bulgaristan vatandaşlarına kime oy vermelerini söylemedi.

Üstelik seçmenler liderlerinin resimlerine bakarak oy kullanmazlar. Onların oyu öncelikli olarak Bulgar dinamiğine, sevdikleri vatan Bulgaristan süreçlerine bağlıdır. Mutlu olmaları veya hayal kırıklığına uğramaları bir yana, onların seçmen olarak beklentileri vardır.

Bunlar, Bulgar siyasetinde sonuç belirleyen faktörlerdir. Türkiye’yi suçlar gibi işaret eden çevrelere çok şaşırdım. Olanlar Bulgaristan’ın iç politikasıdır.

-Vaktiyle Borisov, Avrupa insan hakları kararları buyurularını dikkate almaksızın, bundan tam 5 yıl önce 15 Temmuz’da Türkiye’deki darbe denemesine katıldıklarından kuşkulanılanlar Türkiye vatandaşlarının hepsini Türkiye’ye iade ettiğinden ötürü eleştirilmişti. Bulgar vatandaşlarından daha fazlası için, Bulgaristan Türkiye sınırındaki güvenlik ve huzuru, bazı Türk vatandaşlarının insan haklarından daha önemli saydıklarından dolayı, o zaman bu eleştirilerden hiçbir sonuç alınamadı. Türkiye, darbe denemesiyle başkaldıran problemlerin tümünü çözebildi mi?

– Sonundan başlayarak, sorunuzun başına dönerken, size çok taze ve tamamen somut örnekler vermek istiyorum. Birincisi adını söylemek istemediğim bir ülkeden. O ülkede FETO yapılanması (Feytullah Gülen terör örgütü) çok güçlüydü. Bunu biliyorduk ve o ülkenin hükümetini FETO yapılanması ülkenizin güvenliği için çok tehlikelidir yönünde uyarıyorduk.

 Uzakta oldukları sebebiyle, olay Türkiye için değil, o ülke için büyük tehlike oluşturuyordu. Onlar uyarılarımıza kulak vermiyorlardı. Dikkat kabartıp korunmuyorlardı. Bu örgütün gerçek yüzü ile ilgili uyarılarımıza sanki inanmıyorlardı.

Sonunda ne oldu?

– Ne olacak, geçen sene tam bu ülkede devlet darbesi yapmaya kalkıştılar, iyi ki bastırılabildi. Bu darbe denemesini etkin destekleyenler FETO üyeleriydi. Onlardan bazıları o ülkede yaşayan ve vatandaşlık almış, Türkiye vatandaşıydı, kimileri de FETO tarafından seçilmiş ve devlet kurumlarına yerleştirilmiş yerlilerdi. 5 yıl önce, 15 Temmuz’da bizde yaşanan da buydu. Şimdi bu ülkenin yeni hükümeti Türkiye ile yakın işbirliği halindedir.

FETO’nun önemli üyelerinin hepsi cezaevlerindedir. Onlara karşı darbeye katıldıklarından dolayı ve iktidarı ve aldıkları görevleri kötüye kullanma gibi birçok suçtan dava yürütülüyor.

Bu taze örneği neden mi vardım? Çünkü bu konuda Bulgar makamlarının Türkiye ile tam zamanında gerçekleştirdiği işbirliği, Bulgaristan’ın kendi güvenliği için de önemli bir sorundu. Ve o vakit, Borisov’un yaptığı, Türkiye’yi memnun etmek için değildi, topraklarınızda çalışan bu kişilerden kaynaklanan ve Bulgaristan güvenliğine muhtemel bir tehlikeyi önlemek içindi.

Ben bu olayda insan haklarının her hangi bir şekilde ihlal edildiğini düşünmüyorum. Kimi yabancı uyrukluların ülkede kalma süresini son tarihten önce kesip, aynı kişileri sınır dışı etmek Bulgar hükümetinin egemen hakkıdır. İnsan hakları konularında sözde çok duyarlı davranan aynı Avrupa ülkelerinin kendi güvenlikleri söz konusu olduğunda, aynı usulü uyguladıklarını görüyoruz.

İlgili Türk vatandaşlarının Bulgaristan’dan iade edildiğinde insan hakları ihlal edilmemiştir. Ne yazık ki, Bulgaristan’da FETO kalıntıları hala var.

  • Öyle mi? Neredeler?

– Sizde bu örgütün yönettiklerinden, FETO okulları var. Bu, Bulgaristan güvenliği için tehlikedir. Yukarıda işaret ettiğim ikinci örneği vererek, neden tehlike oluşturduklarını açıklayayım. Geçen hafta eski bir Türk diplomat kendi isteğiyle itirafta bulunurken, FETO ile bağlarını anlattı. Bu genç Türk diplomat savcılığa çok değerli bilgiler sundu.

Anlattıklarından, daha lise yıllarında kendini FETO’ya kaptırdığı anlaşılıyor. Liseden sonra bu örgüt kanalıyla üniversiteye gönderilmiş ve diplomasını aldıktan sonra Dış İşleri Bakanlığına yönlendirilmiştir. Türkiye’de bir kişinin diplomat olması kolay değildir, 3 aşamalı sınav sistemi uygulanıyor ve testler de oldukça zor. Sorularla ilgili açama sınavlarında ön destek aldığından, hepsinde başarılı olmuş.

Neticede kabul edilmiş ve Türkiye’yi temsil etmek için değil, bu sinik örgütün menfaatine çalışmak için diplomat olmuş. Topladığı bilgiler uygun zamanda FETO tarafından zorlama veya başka bir amaçla kullanılmak üzere, aralarında benim bulunduğum meslektaşları hakkında bilgi toplamla görevlendirilmiştir.

Bu, örgüt ve hedefleri adına cinayet işleyen, zorbalık uygulayan, öldürebilen bir örgüttür.  Gençleri kendilerine bağlayan FETO sisteminden halkalar olan ve hala aktif olan bu okullardır.

Bulgaristan’dakiler de mi?

– Evet, Bulgaristan’dakiler de onlardandır. Bu okullarda okuyan öğrencilerden hepsinin FETO üyesi ve potansiyel terörist olacağını söylemiyorum, fakat örgüt yönetimi bu öğrencilerden bazılarını seçebilir ve beyinlerini zehirleyebilir. Bu çocuklar tehlikededir. Bundan dolayı, biz Bulgaristan’daki muhataplarımıza, söz konusu olan bizim değil, sizin güvenliğinizdir, uyarısında bulunuyoruz. FETO daha önce yeryüzünde emsaline rastlanmamış çok tehlikeli bir örgüttür. Bunu belirterek söylüyorum. Çünkü FETO örgütü, örgütsel cinayetleri, terörizmi ve casusluk bilgileri toplamayı aynı koltuk altında taşıyor. Bundan dolayı, güvenliğimiz için ortak tehlikeyi önlemek amacıyla, bu konuda yeni Bulgar hükümetiyle birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

BALKANHABER: Bulgaristan Büyükelçimiz Sekizkök'ten Ermenilere anlamlı yanıt

Reklamlar