İbrahim SOYTÜRK

300 Yıllık Ölümsüz Uykunun Hikayesi: Yedi Uyurlar
Milattan sonra 2. yüzyıl başlarında putlara tapmayı reddeden 7 gencin, sığınarak 309 yıl uyudukları rivayet edilen Mersin‘in Tarsus ilçesindeki Ashab-ı Kehf Mağarası, BULTÜRK Çadırını ziyareti.

Hikayeler, birçok dinde ve toplumda farklı anlatılsa da genel hatlarıyla aynı: İçinde bulunduğu toplumdan kaçan ya da kendi toplumuna sırt çeviren 7 kişiden oluşmuş grubun yüzyıllarca uyuması… Yedi Uyurlar hikayesinin temeli Hristiyanlık’a dayanır ve 7 kişinin hikayesinden yola çıkıldığı için ‘Yedi Uyurlar’ ismini alır. Hikayenin bir başka ayrıntısı da bu kişilerin peşine takılan köpeğin (İslam’daki adı Kıtmir) cennete gittiğidir.


Selçuk-Efes mağarasında geçen ilk hikaye şöyle anlatılır:

Decius (Dakyus) döneminde yedi uyurlar isimleri Maximilian, Lamblicus, Martinian, John, Dionysius, Exacustodianus ve Antoninus (İsimlerin kesinliği kanıtlanamamış) olan 7 genç, putperest inanışların getirdiği uygulamalar yüzünden kurban edilmek zorunda kalırlar. (Yedi Uyurlar isimleri, Hıristiyanlık’ta böyle geçiyor) Bunu kabul etmeyen gençler kralın askerlerinden kaçarak bir mağaraya sığınırlar. İçeriye girmekle uğraşmayan askerler mağaranın üzerini kapayarak 7 genci ölüme terk eder.

Aradan geçen 200 küsür yılın ardından Lamblicus, mağaranın kapağını açarak şehre iner. Şehirde her şeyin değiştiğini gören adam, alışveriş yaparken eski para kullanılmadığını ve insanların artık İsa’ya inandığını görerek bu olayı baş piskoposa anlatır. Piskopos’a göre bu bir mucizedir.

Ortodoks ve Katolik kiliselerinde yad edilen bu hikaye, Protestanlığın yükselişiyle değerini kaybetti ve Yedi Uyurlar, Hristiyanlık dininde sadece bir hikaye olarak kaldı.

Kuran’da bi surede geçen Yedi Uyurlar efsanesi Ashab-ı Kehf olarak, ‘Kehf Suresi’nde yer alıyor. Ancak kutsal kitapta da olayın gerçekliliği konusunda kesin bir şey söylenmezken sadece rivayete dayandırılıyor.

Hikayeye göre:

Afşin şehrinde yaşayan Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş ve Şazenuş adlı 6 kişi Putperestliği bırakarak din değiştirir. Ancak hükümdar bunu kabul etmeyerek herkesi putperest yapmak ister. Altı genç bu zorlamayı reddederek hükümdardan kaçar ve ibadet etmek için bir dağın yolunu tutarlar. Bu sırada Kefeştetayyuş adlı çoban ve köpeği Kıtmir de gençlere katılarak Yedi Uyurlar’ı oluştururlar.

Dağa yaklaşan Yedi Uyurlar bir mağaraya girerler. Mağarada dua eder ve merhamet dilerler. O sırada hükümdarın askerleri bu gençleri mağaraya hapsederek onları ölüme terk eder. 300-309 yıl arası arası derin bir uykuya dalan gruba bu koca yıl sanki bir gece gibi gelir. Şehre inmek için yola çıkan Yemliha, karşısında bambaşka bir şehir görünce bir şeylerin ters gittiğini anlar. Dönemin hükümdarı ile tanışıp olayları anlattıktan sonra uykusunu alamadığını, yeniden uyumak istediğini söyler ve arkadaşlarıyla yeniden uykuya dalar. Bunun bir mucize olduğunu düşünen halk daha sonra mağaranın önüne mescid yaparak Yedi Uyurlar’ı şereflendirmişlerdir.

Ülkemizde Afşin, Selçuk, (Efes), Lice ve Tarsus’da bulunan mağaralardan en sık ziyaret edileni Tarsus’daki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor. Ayrıca Adana’da ‘Yedi Kardeşler’ adında bir türbede mevcut.

Tam yeri hangisi diye sorarsanız Kuran’daki Kehf sûresinin 17. âyetinde geçen “(Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (Güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (Uyurlardı).” bölümüne göre Yedi Uyurlar mağarası Lice’deki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor.

 

Kısa tarihçe:

Dünya Etnospor Konfederasyonu 2015 yılında Kırgızistan’da kurulmuştur. Milletlere mâl olmuş geleneksel oyunların yeniden canlanması, bilinirliklerinin artması ve yaygınlaşması için uluslararası düzeyde faaliyetlerde bulunan konfederasyon binlerce yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan ata sporlarını profesyonel bir bakış açısı ile icra etmeyi ve sürdürülebilirlik kazandırmayı hedeflemektedir.

Kurumsal yapı olarak bünyesinde şu an yedi ülkeden farklı geleneksel spor dallarını temsil eden on sekiz federasyon bulunduran konfederasyon stratejik hedef olarak uluslararası üye kabulünü ve icraatlarını arttırmayı planlamaktadır. Bölgesel kıta federasyon birliklerinin kurulması ve konfederasyona dâhil olmasıyla konfederasyonun kurumsal yapısı ve bilinirliliğini güçlendirecektir. Kurulumundan bugüne birçok başarılı organizasyona imza atan konfederasyon etkinliklerine katılım ve teveccüh üst düzeyde gerçekleşmektedir. Uluslararası geleneksel oyunların zirvesi olarak kabul edilen Dünya Göçebe Oyunlarına ana sponsor olarak destek veren konfederasyon, Türkiye’de Etnospor Kültür Festivali’ni düzenlemiş ve yüzbinlerce insanın ata sporlarını öğrenmesine veya hatırlamasına katkıda bulunmuştur. Bunun yanı sıra, çeşitli ilköğretim okullarında okul etkinlikleri düzenleyerek çocuklarımızın ve gençlerimizin geleneksel sporlarımızı tanımasına ve deneyimlemesine yönelik çalışmalar yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.

Yedi Uyuyanlar Mağarası Hakkında Bilgi

Dünya üzerinde, Yedi Uyurlar efsanesinde sözü edilen mağaranın kendi sınırları içinde olduğunu iddia eden 33 kent bulunuyor. Bu kentlerden 4’ü ise ülkemizde yer alıyor. İşte Yedi Uyuyanlar Mağarası’nın sınırları içerisinde olduğunu iddia eden kentlerimiz: Afşin, Selçuk-Efes, Lice ve Tarsus

yedi uyuyanlar mağarası

Birkaç yıl önce, Hristiyanlar tarafından anlatılan hikayedeki mağaranın Efes’te olduğu ortaya atılmış ve hatta Selçuk kaynaklarına dayanarak bu olayın kesinlik kazandığı söyleniyor. Buna göre mağara, İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes Antik Kenti’nin yakınlarındaki Panayır Dağı eteklerinde bulunuyor. 1927-1928 yılları arasında yapılan kazı çalışmalarında, sözü edilen mağaranın üstüne yapılan kilisenin kalıntıları ve 6’ıncı yüzyıla ait mezarlar bulunmuş. Kilise duvarlarında ve mezarlarda Yedi Uyuyanlar’a ithaf edilmiş yazıtlar görülmüş. Mağara içerisindeki 7 insan iskeleti ve bir köpek iskeletinin sahibinin bu efsanedeki 7 genç ve köpekleri Kıtmir olduğu iddia ediliyor.

Müslümanlar nezdindeki hikayede geçen mağaranın Türkiye’de nerede olduğuna dair tartışmalar devam etmekle birlikte, görüşler Afşin ve Tarsus ilçeleri üzerine yoğunlaşmış durumda.

Tartışmalar öylesine farklı bir boyuta taşınmış ki; Afşin Eshâb-ı Kehf Derneği, Ashab-ı Kehf mağarasının Afşin ilçesinde olduğunu kanıtlamak için bilim adamlarından oluşan bir heyete rapor hazırlatarak bunu yerel mahkemede açtıkları keşif davası ile karara bağlatmış. Tarsuslular ise, Tarsus şehrine iki saat uzaklıktaki Bencilüs veya Encilüs denilen dağdaki mağaranın tefsirler, tarihi kaynaklar ve arşiv belgelerine dayanarak Eshâb-ı Kehf mağarası olduğunu iddia ediyor. Tarsus’un kuzeybatısındaki Dedeler Köyü’nde yer alan bu mağara, Müslüman ve Hristiyanlarca kutsal sayılıyor.
Yaklaşık 20 merdiven inilerek ulaşılan mağaranın yanına Osmanlı Padişahı Abdulaziz tarafından 1873 yılında bir mescit yaptırılmış.

Bu bilgilerin yanı sıra, Diyarbakır’da da Ashab-ı Kehf’e atfedilen bir mekan bulunuyor. Ayrıca,  Kehf suresinin 17. ayetinde geçen “Güneş doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafına meylettiğini, battığı zamanda sol tarafa gittiğini görürdün. Onlar mağaranın kuytu bir köşesinde idiler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet verirse hidayeti bulur. Kimi sapıklıkta bırakırsa onu, irşat edecek bir dost bulamazsın” ifadelerine uygun olan bir mağara da Lice’de bulunuyor. İçeriye doğru girintili, üzerinde gölgelik şeklinde bir çıkıntı olan ve yerden yüksekte bulunan bu mağara, özellikleriyle ayette geçen tanıma uyuyor.

12’inci yüzyılda Artuklu Hükümdarı Melik Adil, bu mağarayı restore ettirmiş ve bir kitabe yaptırmış.

Reklamlar