Raziye ÇAKIR
Selâm olsun Allah’ın selâmını farz bilip alanlara… Bu cümle, sadece bir selamlaşma ifadesi değil, aynı zamanda insanın ruhuna dokunan, maneviyatına ışık tutan derin bir çağrıdır. Selâm vermek ve almak, İslam’ın öğretilerinde sadece bir nezaket göstergesi değil, aynı zamanda bir ibadet ve gönülden gelen bir dua niteliğindedir.
Selâm, “es-Selâm” olan Allah’ın güzel isimlerinden biridir. O’nun selâmı, barışın, huzurun ve esenliğin kaynağıdır. İşte bu yüzden birine “Selâmün aleyküm” dediğimizde, aslında “Üzerine Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi olsun” dileğinde bulunuruz. Bu, sıradan bir dilek değil, Allah’ın koruyuculuğunu ve barışını birbirimize armağan etme çabasıdır.
Selâm almak ise aynı derecede anlamlı bir eylemdir. Bu, sadece nezaketen söylenmiş bir söz değil, verilen duaya samimi bir karşılık ve aynı güzellikte bir dua ile cevap vermektir. Allah buyurur ki: “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeli ile veya aynısıyla karşılık verin” (Nisâ, 86). Bu ayet, selâmın yalnızca bir söz olmadığını, bir gönül bağının ve sorumluluğun ifadesi olduğunu açıkça ortaya koyar.
Bugün modern dünyada, insanlar arasındaki ilişkiler hızla yüzeyselleşiyor. Herkes kendi telaşında, kendi koşturmacasında; selâm vermek ve almak bile unutuluyor ya da bir formaliteye indirgeniyor. Oysa selâm, ruhların birbirine dokunduğu bir an, samimiyetin ve huzurun bir vesilesidir. Selâm verirken, karşımızdaki kişiye değer verdiğimizi, onun varlığını takdir ettiğimizi ve ona Allah’ın esenliğini dilediğimizi gösteririz.
Bir düşünün, hayatımızda selâmın gerçekten ne anlama geldiğini kavrayarak bunu bir alışkanlığa dönüştürsek, dünyamız nasıl bir yer olurdu? Birbirine esenlik dileyen insanlar, birbirini Allah’ın emaneti olarak gören kalpler, daha huzurlu bir toplum oluşturmaz mıydı? Belki de selâm vermek ve almak, insanlığın özlediği barışın, huzurun ilk adımıdır.
O halde, selâmı bir sorumluluk, bir dua, bir ibadet bilinciyle hayatımıza taşıyalım. Çünkü selâm, sadece bir başlangıçtır; arkasında barışı, sevgiyi ve kardeşliği getirir. Selâm olsun, gönülleri Allah’ın nuruyla dolanlara, selâm olsun birbirine dua etmeyi bir görev bilenlere.
Selâm, bir kelime değil; bir hayat felsefesi. Haydi, hayatımızı selâmın güzelliğiyle aydınlatalım. Selâm olsun, Allah’ın selâmını farz bilip alanlara ve verenlere!