Rafet ULUTÜRK
Konu: Moskovanın ajanı Doğan içini döktü. Türkiye “CU–24” uçağını düşürme olayında Doğan Putin’i destekledi. Toplantıda Mestan’ı azarlarken yerin dibine soktu. HÖH yönetimi büyük krizde. İlk kez Türkan Çeşme anma mitingine gelmediler. Rus oligarşisinin baskısı altında yeni lider aranıyor.
Türkan Çeşme anma töreni.
İsimlerimizi, dilimizi, dinimizi, Türk kimliğimizi savunma davamıza silahlı saldırılar 31 yıl önce, 24 Aralık 1984 sabahı başlamıştı. Bulgaristan’da Güney Doğu Rodoplular ilk ayaklandı. Yoğurtçular köyünden 17 aylık Türkan bebe büyük davamızda ilk şehidimiz oldu. 3 ayda 40’tan fazla kardeşimiz öldürüldü. Yüzlercemiz ömür boyu sakat kaldı. Sızılar bir an bile dinmedi. 500 bin kardeşimiz ata toprağından sökülüp göç ettirildi. Bu bir trajedi değil daha önce ve başka yerde görülmemiş bir soykırımdır.
HÖH’ü kökten yenilenmesi isteniyor.
- Mestan partiden atılıyor.
Fakat biz bu defa da halkın sesinin işitilmediğine, parti içindeki durum üzerinde Ahmet Doğan baskısıyla şiddetlenen Putin baskısının büyük olduğunu, partinin Rusya’nın anti-Türk siyasetine ve Balkan halkları arasında düşmanlık körüklemeye alet edilmek istendiğini görüyoruz.
Maske düştü. 1984 – 89 direnişlerimizi, A. Doğan’ın ve Halk ve Özgürlük Hareketinin örgütlemediğini bilmeyen kalmadı. Adı ne olursa olsun Bulgaristan Türk, Pomak ve Çingenelerinin bir milli parti kuracak bilinç ve olgunluğa mücadele ederek geldiğini herkes biliyor. Bu mücadelenin özünde Türklük kimliğini koruma, Türkiye ile her yerde ve her bakıma bir olma özlemi vardı. Bulgaristan Türkleri Türkiye dışında olamaz inancı her yerde hakimdi.
1984-1990 yılları arasında Türklerin tamamladığı partiyi kurma hazırlıklarında Ajan A. Doğan çaldı ve Rus Elçiliğine, ajanı oldu istihbarat örgütü KGB’ye tepsi içinde sundu.1990’da bir ulusal siyasi örgütlenmeye yükselmemiz 1989 Mayıs Ayaklanmasından güç alarak gerçekleşti. Bu direnişimizin kaynağı Türk kimliğimizi koruma davamızın her bakıma haklı oluşuydu. Bulgaristan’da bir Türk partisi kurulması kaçınılmaz olmuştu. Gizli çalışan KGB-DS işbirliği ve aramıza sızdırdıkları ajan Doğan aracılıyla Türk halkı tuzağa düşürüldük. 26 yıl böyle devam ettik.
17 Aralıkta “sarayda” meydana gelen ve “Rodopi-24” gazetesi tarafından kamuoyuna duyurulan büyük skandaldan sonra 21 Aralık 2015 günü A. Doğan L. Mestan’ın Genel Başkanlıktan istifasını istemiştir. L. Mestan’ın “CU–24” Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesinden sonra egemenliğini savunan Türkiye’nin haklı olduğunu duyuran Bildirisinden sonra değişen durumda, Putin Bulgaristan’da yaşayan Türkleri anavatanlarına karşı kışkırtmaya çalışırken, L. Mestan’ın atılmasını ve yerine uydu siyasetçiler atanmasını istemiştir. Ülkemizde meydana gelen gerginlik A. Doğan tarafında yoğun bir şekilde körüklenmeye devam ediyor. Parti yönetimi toplantıya çağrılmıştır. Bulgaristan politikası kilitlendi. Moskova’nın baskısı artıyor.
KGB bizi kullandı
Ne yazık ki, biz Türk kimliğimiz uğruna mücadele verirken, tutuklanır, cezaevlerinde, toplama kaplarında, sürgünlerde çile çekerken Sovyet casusluk örgütü KGB bizde ağını örmüş, “DS” adıyla bilinen Bulgar gizli servisi o zaman hapis olan A.Doğan’ı Sovyet dış istihbarat servisi KGB’ye devretmişti. Doğan, Bulgaristan etnik azınlıklarını Kremlin istemlerine göre kullanmak üzere ajan olarak resmen tescil edilmiştir. 26 yıldan beri A. Doğan’ın iplerini çeken Moskova olduğu net olarak ortaya çıktı. Dosyası yeni adı “FBS” olan Moskova’daki ajan merkezinde saklanıyor. Bu Moskova kısmının açılmasına izin verilmiyor. “CU–24” Rus bombardıman uçağının düşürülmesinden ve Genel Başkan L. Mestan’ın Türkiye ve NATO siyasetini destekleyen bildirisi yersiz olup bir çam devirme olarak kınandı.
3 yıldan beri ağzını açmayan Doğan’ın birden bire hareketlenmesi Putin’in Müslüman dünyaya karşı dış ülkelerdeki tüm ajan hücrelerini de kışkırtarak başlattığı büyük saldırıdan bir halkadır.
Bulgaristan ile Türkiye arasındaki dostane ilişkileri bozma işinde HÖH-DPS partisi kullanılıyor. Bulgar hükümetine de gözdağı veriliyor. “Rodopi 24” gazetesi sahibi İlhan Andayın değimiyle Ahmet Doğan içi kene ve fare dolu çuvalı silkerek, korku saçarak duruma hakim olmak ve HÖH partisinin yenilenme, Türklük davası etrafında kenetlemesini tamamen baltalamak istiyor.
Doğan’ın istedikleri:
Bir, Bulgaristan’ın NATO’dan ve Avrupa Birliğinden koparılması; ABD üslerinin ülkemizden sökülmesi, Putin’in Türkiye’ye karşı saldırgan politikalarının desteklenmesi, Bulgaristan Türklerinin Balkanlarda ve Karadeniz yöresinde Putin oyunlarında ayak bağı olmasıdır. A. Doğan Kremlin Bulgaristan siyasetine HÖH kurucularının hepsini kurban etti, HÖH kurucuları A. Doğan’ı 20 yıldan beri görmemiştir, parti kurucukların tümü partiden atılmış ve ezilmiştir, Mehmet Hoca’dan, Osman Oktay’dan, Kasım Dal’dan sonra şimdi de sıra Lütfü Mestan’a gelmiştir. A. Doğan Bulgaristan Türklerini Putin siyasetine alet ederken Türkiye’den koparmaya çalışıyor.
İki, Totaliter diktatör T.Jivkov’un yönettiği baskı ve terör rejimini yıkmak için Türklerin sert direnişlerini kendi lehinde kullanmayı başaran Moskova A.Doğan hapishane kurslarında eğiterek 1990’da HÖH-DPS partisini kurdurdu. Ve 26 yıldan beri hepimize düşman elinde kalmış esirler gibi muamele edilmesini sağlamıştır. Haklarımız, özgürlüklerimiz ve demokrasi davamızı öz güvenimizi tamamen ezmeyi başarabilmiştir. Olay artık basına düştü. Saldırılar kabalaştı. A.Doğan köy ağası gibi saldırmaya başladı. İstersem partiyi kapatırım havası estiriyor. Bizim için “esir”, “tutsak”, “düşman tarafından alınan rehin” ve “Kremlin’in Bulgaristan’daki 6. kol ordusu” gibi sözler kullanılıyor. Putin, şimdi de yine A. Doğan eliyle HÖH partisini Türkiye’ye karşı aktif politika aracı olarak kullanmaya çalışıyor.
“Saray” komplo merkezi oldu
Anma törenlerine toplanan 5 bin kardeşimizin yüreği buruk, gönlü kararmıştır. Kimse konuşmacıları dinlemedi. HÖH liderleri yok. Doğan “Türkan Çeşme” anma törenlerini baltalamaya çalıştı. Partiyi hak ve özgürlük davasından tamamen koparılmaya çalışılıyor. Köyde ve kasabada yüksek sesle yorumlanan konu, Doğan’ın HÖH merkez yönetim konseyi üyeleri, milletvekilleri, il başkanları ve koordinatörlerle Yılbaşı buluşmasındaki iğrenç demecidir. 24 Aralık gecesi HÖH-DPS yönetimi durumu derlendirip muhtemelen yeni başkan seçmeye toplanıyor.
Doğan’ı sahneye iten Moskova’dır
18 Ocak 2013’te Sofya Ulusal Kültür Sarayı’ndaki 8. Olağan Ulusal Kongre’de konuşurken halen demir parmaklıklar ardında bulunan genç delege Oktay Yeni Mehmet tarafından kürsüden savrulup atıldığından beri “fahri” lider demeç vermemişti. Kalabalık yönetici herkesin önünde Başkan 2015 yılı hesap verme raporunu okurken, sözünü en kaba bir şekilde kesen ve orta parmağını göstererek, “senin politikadan şu kadar haberin yok” deyip Doğan, Mestan’ı şiddetle azarladı. Ona çıkıştı. Parti yönetimi önünde yerle bir etti. Parti babasının çiftliği, “KGB”nin tutsak kampı ya da gizli polis “DS” nin işkence merkeziymiş gibi davrandı. Olay polis ve özel koruma altında bulunan, gizli polis ve Rus istihbarat kamaralarınca gece gündüz filmi çekilen “sarayda” olduğundan dolayı hazır bulunanlar şok geçirse de, dut yemiş bülbül gibi susup içkiyi kestiler. Bu iğrenç sahnenin, çok disiplinli ve despotik hiyerarşisi olan HÖH partisi içinde ve bir ulusal kutlama töreninde meydana gelmiş olması önceden planlanmış ve genç partililere gözdağı vermek için düzenlenmiş olduğuna kanıttır.
Olay anma törenlerine damga vurdu
Bulgaristanlı Türklerin ve tüm soydaşlarımızın nabzı Ardino’da, Türkan Çeşme’de ve Metsnalı’da atarken herkes çok düşünceliydi. İlk çarpışmada şehit düşen Musa Yakup ve Ayşe Hasan’ın kabirlerinde çiçek ve çelenkler kondu, mevlit okundu. Gelenler sessizce dağıldılar.
BULTÜRK ve BGSAM çelengleri uzaktan şıldıyorlardı
Göçmen Dernek, Federasyon ve Konfederasyonlarıyla, kardeş belediyelerden heyetler, politikacı ve milletvekilleri kafilesinde BULTÜRK Derneği ve Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi yetkili temsilcileri de hazır bulundular. Şehitlerimizin aziz hatırasına saygı duruşunda bulunuldu. Mastan’lı anma töreninde şehir merkezindeki KAHRAMANLAR ANIDINA çelek kondu. Hak ve Özgürlüklerimiz uğruna can veren her kardeşimizin ölümsüz bir yiğit, anısı ve davası kutsal şehidimiz olduğu her fırsatta dile geldi. İsim değiştiren, anadil yasaklayan, din kısıtlayan, öz etnik kültür, adet, ahlak ve geleneklerimizi unutturmaya çalışan komünist, totaliter rejimin siyasetini uygulayan HÖH-DPS liderleri özellikle eleştirildi, lanetlenenler oldu. Yıldönümü törenleri yerli ve merkez basın, radyo ve TV programlarında ana haber olurken, geniş yorumlandı ve yankılandı.
KGB ajanı lanetlendi.
HÖH partisinin kurulmasında KGB parmağı olduğu açıklanınca tepkiler büyüdü. Türkleri kendi memleketlerinde tutsak gibi yaşatma planı A. Doğan’a daha Pazarcık hapishanesinde paylaşılmıştı. 1988 yazında Smolyan bayırındaki Sovyet Büyük Elçiliği dağ evinde Sovyet istihbaratının Bulgaristan istasyon şefiyle yaptığı görüşmede Doğan Bulgaristanlı Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkların kapsüle edilmesi ve Rusya siyaseti ihtiyaçlarına göre kullanılması planını kabul etmişti. O zamandan beri ilk kez, HÖH-DPS ilk kez Batıya ve Türkiye ile dostluk ve yararlı işbirliği politikasına yönelmiştir. Moskova Türkiye lehinde siyasete tahammülsüz olduğu için ajan Doğan’ı harekete geçirmiştir. Olayın özü budur. Hedef L. Mestan’ın partiden atılması ve yerine Moskovacı birinin atanması, dolayısıyla partinin Kremlin raylarına geçirilmesidir.
HÖH- DPS hain eliyle gerçekleşen bir KGB tasarımıdır.
Demokrat gazeteci Georgi Kuritarov “Nova” TV’de yaptığı yorumda, HÖH planının M. Gorbaçov zamanında hazırlandığını ve KGB tarafından A. Doğan’ın ajan olarak kazanılmasından sonra onun etkin yardımıyla ve “DS” aracılıyla uygulandığını söyledi. HÖH-DPS’nin 10 Ocak 1990’da Varna’da kurdurulması bu planın uygulanmasında birinci aşama olmuş, ardından da Doğan siyasetine muhalefet oluşturabilecek 10 bin Türk demokrat aydınlar memleketlerinden kovulmuştur. HÖH’ün kuruluş masraflarını de KGB karşılamıştır.
HÖH yönetiminde Doğan aleyhtarları çoğunluktur.
“Kör sofrada” hazır bulunanların arasından ve Doğan’ın sarhoş sarhoş ve birkaç defa küfür de ederek yaptığı konuşmayı gizlice kaydeden ve basına veren partili 23 Aralık sabahı Bulgaristan’da olay yarattı. HÖH-DPS ‘de kazan kalkmıştı. Moskovacılar, Türk düşmanları içten içe sevindiler. Aynı kişiler Rus uçaklarının Süriyede köyleri ve kasabaları bombalamasına ve 700 sivili öldürmesine, 12 milyon kişinin evinden kovulmasına da sevinmişlerdi. En çok sevindikleri ise A. Doğan’ın Bulgaristan’ın NATO ve AB üyeliğini sert eleştirmesiydi. Oysa Bulgaristan’ın 2004’te NATO’ya, 2007’de de AB’ye üye olmasına imza atan Doğan’ın kendisiydi.
Olay merkez basında yayınlandı. Demokratik kamuoyu sarsıldı. 3 seneden beri “saray” ininden başını çıkaramayan “tilkinin” dediklerini okuyanlar dil ısırdı. İlk kez açıklanan yeni planların biri şudur: “Morfik rezonans (tınlaşım) sayesinde hiç konuşmadan, bir şey göstermeden, bizim bilinç altımıza telepatik yoldan bilgiler sızdıracakmış.”
Doğan’ın “sarayda” hayvanlar ve haşarat üzerinde denemeler yaptığını danışmanlarından Prof. Tadarıkov da doğruladı.
Üzerimizde deneme yaparak Türk kimliğimizi değiştirecekler.
Gelişmeler çok tehlikeli yön alıyor. A. Doğan’sız bir DPS sloganı yükseliyor.
Bu işlerde Rus ajanlarıyla birlikte çalışmışlar. Müslümanların kafasına Ortodoks Hristiyanlık akıtmayı düşünenler “saray” mahzenindeki laboratuarlarda gizli denemeler yapmışlar. Laboratuar şefi Doğan! Bu adamın bilmediği yok, bir gün hafiye, yarın gammazcı, ardından ajan-hain, sonda Su Elektrik Santrali uzmanı, parti Başkanı, DS ajanı, KGB istasyon şefi, şimdi de fizik dalında ve psikolojide Freud’u geçmiş. Bizi kiliselere tıkıp “gönüllü” vaftiz etmeyi düşünmüşler. Ne ki, Doğan’ın yeni gizli hain planı artık ortaya çıkmış bulunuyor. İşte bunlar sarhoşluğun faydalarından biri. Adam içti içti ve içindekileri birden istifra etti.
Yaptığı hainlikleri gizliyor.
Türkleri korku içinde yaşatmak için düşmanlarımıza para verdi.
“Ataka” ile birlikte çalışmışlardı. Partisini Doğan’ın hediye ettiği 1.6 milyon leva ile kuran, propaganda parasını Moskova’dan alan ve düşmanlık ve korku püskürmede üstüne olmayan “Alfa” TV’nin sahibi ve artık sık sık duruşma odalarında görünen, partisi lideri Siderov bu defa Türkler arasına korku salma işinde erken davrandı. Rus-Türk savaşını neredeyse patlattı. Türkiye’de 30 milyon vatandaşı bomba yağmurunda öldürdü. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi anakentleri yerle bir etti. Ana-vatanımızı 6 eyalete parçaladı. Yarısını da Kürtlere heybe etti.
Doğancılar ile ırkçı faşistler paralel eylemdedir.
Parti yönetimini kökten yenilenmesi şart oldu.
Karşımıza ejderha gibi dikilmişi devamlı dehşet püsküren, gergin yaşamamıza neden olanlarla hesaplaşma zamanı artık geldi de geçti. “Morfik refonans” etnik Bulgar ve özellikle de Çingene azınlık topluluğu için de büyük bir tehlikedir. Doğan’ın imzaladığı belgelerde, bizi yani Bulgaristan’da yaşayan Türklerin deneme faresi ya da göcen veya bacağından asılmış kurbağa olarak görüldüğü belli oldu. Avrupa Birliği’ne gönderdiği evraklarda bizim çözülmemiş sorunumuz olmadığından, bizi “morfik tınlaşım” denemeleri için Rus istihbaratına, Putin’e satan bu hain kalpazanla mutlaka hesaplaşmalıyız.
31 yıldan beri bizimle uğraşan haine tahammülümüz yok.
Moskova köpeği Doğan’nın son hedefinde T. Jivkov’un vasiyetini yerine getirmek ve hepimizi Bulgarlaştırmak var. Onu “saray” denemelerinin nedeni başka bir şey olamaz.
Hepimizi, Türk kimliğimizi değiştirmeye “kendi razımızla” zorlamaya hazırlık görüyor, tuzak geliştiriyor. İçkili anında boş bulunüp içine döktü. Ak koyun ile kara koyun artık kesin olarak birbirinden ayrıldı. Bu vahim gerçeği herkesten önce gören ve 1 Kasım 2015 yerel seçimlerinde HÖH-DPS’ye oy vermeyen, bağımsız adaylar seçen Deliormanlı kardeşlerimi kutluyorum. Yöre halkı A. Doğan’ın Deliorman ve Dobruca’ya girmesini yasaklayan bir imza toplama işi başlatmıştır. İsteyen onun
peşinden gitsin ve kölelik etsin. Mart 2016’da yapılması öngörülen 9. Kurultayda perde açılacak ajan ve oligarşi tayfası donsuz yakalanacak. Bu forumda Rusçu kopoylar eski ve yeni omurgasızlar, sürüngenler HÖH-DPS’den kesinlikle ve ebediyen ihraç edilmeli, atılmalıdır. HÖH-DPS partisini Putinci yalakalardan, KGB ajanlarından, “DS” kalıntılarından ve DANS gammazcılarından temizleme zamanı çoktan geldi geçti. Partiden ilk atılacak olansa A. Doğan’dır.
Hainliklerinde yakın ve uzak hedefler var.
Doğan 2030’a kadar Türkçeyi unutturmaya söz vermiştir.
Büyük hedefleri arasında en iri ve güncel olan ŞEHİTLERİMİZİ ANMA TÖRENLERİMİZE GÖLGE DÜŞÜRMEKTİ. Bu törenimiz uluslar arası nitelik kazandı. Yunanistan ve Türkiye’den de gelenler olduğundan gözlerine batıyor. Bursa’dan gelip 5 bin kişi önünde konuşma yapan kardeşlerimizin sözleri dayanışmaya çağırdığından ve eski savaşçılara ruh ve güç aşıladığından, haklı davamızın bayrağı genç nesle devredildiğinden rahatsız olanlar çoktur. Bu bakıma Doğan’ın içki etkisiyle patladığı konuşmayı Başsavcısı Sotir Tsatsarov’un hemen desteklemesi dikkat çekti. Doğan’ın yakın dostu olan ve totaliter rejim başsavcılığı yapan Tsatsarov, komünist dönemde işlenen suçları, cinayetleri, uygulanan baskı ve terörü, katliamı kınamıyor. Anaya Mahkemesinden Türklere karşı işlenen suçların zaman aşımının geri getirilmesini istedi. Bu hukuksal saldırı, Türkan Çeşme Mitinginden 3 gün önce yapıldı ve bir gözdağı niteliğindedir. Mitinge katılanlara yeni istekler öne sürerseniz devlet balyozu başınıza iner, demek istedi. Korku saldı. Kanunsuzluktan yana çıktı. Anadilimiz saldırılar yoğunlaşıyor. Şehirlerde Türkçe konuşanları işten atmaya hazırlanıyorlar.
Doğan’ın konuşmasında şu noktalara da kısaca işaret etmekle yetiniyorum.
Her biri üzerinde ayrı ayrı durulacaktır.
1) 17 Aralıkta “kör sofrasında” Doğan ile Mestan birbirine düştü. “Fahri” Başkan Genel Başkanı payladı. Batıya açık, NATO’dan ve AB’den yana siyaset izlemekle suçladı ve azarladı. “Avrupa- Atlantik siyasetin geçerli akçe olmadığını” söyleyen Doğan, Bulgaristan’ın “U” dönüşü yapıp Rusya’dan yana tavır almasında ısrar etti. Putinin yazısını virgül değiştirmeden okudu.
2) Doğan, HÖH-DPS yargı değerlerinin kökten değişmesini istedi. Brüksel ve Ankara’dan yana siyasete karşı çıktı. Dünyanın tek kutuplu politikadan çıkması gerektiğine ve Rusya’nın öneminin ve rolünün arttığına işaret etti. Putinci konuştu.
3) HÖH içinde yargı değerleri çatışması ortayı çıktı. Doğan’ın Anti-NATO ve Anti-AB tutumu dikkati çekti. Üzerinde Moskova baskısı olduğu gözden kaçmadı.
“Komşulardan birinin (Türkiye’nin) yardımlarıyla bile yeni bir Türk partisi kurulamayacağını” söylemesi, ben istersem partiyi kapatabilirim ve partisiz kalırsınız anlamına geldi. Ben olmazsam siz hiçbir şeysiniz demek istedi. Bu arada, “partinin mutlaka yenilenmesi gerektiğini” en açık seçik biçimde ortaya koydu. Demek oluyor ki, partinin kendi içinde kilitlendiği ve parti kitlenin saflardan uzaklaştığı kabul edilmeye başlandı. Parti içi merkeziyetçi baskının hemen son bulması günün sorunu olmuştur. Seçim öncesi köylerdeki kavga ve dalaşlar, para dayatmalar ve oy pazarlıkları kesinlikle son bulmalıdır.
HÖH-DPS hızla eriyor
Ne yazık ki, Türk kimliği hareketinin Çingene tabanına kaydırıldığına ve seçimlerde alınan oy sayısının 700 binden 300 bine düştüğüne ve gelecek seçimlerde Türkiye’deki soydaş seçmenden bir tek oy olamayacağına değinmedi. Böylece HÖH’ün iç kapışması olağanüstü ciddi yön aldı. Can alıcı sorun, Türklerin Moskova çobanı A. Doğan sayasında kapalı koyun gibi tuz yalayıp bir şeyler beklemeye devam mı edecekler yoksa gerçek özgürlükleri uğrunda bir daha boy mu gösterecekler. Deliorman belediye ve muhtarlıklarında hava döndü, seçimi her yerde bağımsızlar kazandı. Gelecek bağımsız adaylık yolunu seçenlerindir.
4) Gözle görülen büyük olayın merkezinde Moskova’nın HÖH-DPS “fahri” lideri Doğan eliyle hepimize, öncelikle de Başbakan Boyko Borisov’a gözdağı verdiği dikkati çekti. Doğrudan doğruya “dediğimizi yapmazsan L. Mestan’ın başına gelecekler senin de başına hemen gelebilir” demiş oldu. Mestan’ın istifasını sunduğu haberleri resmen doğrulanmasa da, kulaktan kulağa dolaşıyor. Kızım sana söyledim, gelinim sen anla siyaseti şimdi B. Borisov’a uygulanıyor. Ve 2 yıl önce bir defa kendisinin eşekten düşer gibi iktidar koltuğundan nasıl düşürüldüğü anımsatılıyor. Bu kışkırtmalar Doğan ağzından ve aracılığıyla yürütülüyor. Doğan’ın konuşmasında “gerekirse Moskovacı siyaset güç kullanılarak uygulanacak” demesi Bulgar kamuoyunu ürpertti. İki hafta önce Cumhurbaşkanı Plevneliev Putin’in Sofya’ya karşı siber saldırı yürüttüğünü açıklamış ve protesto etmişti.
5) İlk kez olmak üzere, Bulgaristan Türklerinin Moskova’nın Bulgaristan’daki “esirleri”, tutukluları, düşman elinde kalmış kitle olduğu gündeme geldi. Kremlin’in Bulgaristan’daki “6. kol ordusu olduğumuz” açıklandı. Yeni bir büyük tartışma sayfası açıldı. Bütün gazeteler Doğan’ın Rusya Federasyonu casusluk ajansının kadrosunda tescilli olduğunu yazdı. Vurgulanan konu “Doğan Bulgar siyasetinin Avrupa-Atlantik özünü, Avrupa Birliği ve NATO üyeliğimizi eleştirirken, Moskova uşaklığına doğru kesin dönüş gereğinden” söz etmesi oldu. Bulgaristan dış siyasetini Putin’e bağlamak istediğini gizlemedi. Oysa Bulgaristan halkı 26 yıldan beri Moskova iplerini koparmaya çalışıyor.
HÖH yönetimi bölündü.
Genel Başkan’ın arasını açtı. Parti yönetimi Putin siyasetini destekleyenler ve NATO ve AB üyeliğinden yana olanlar olmak üzere ikiye bölündü. Partinin Türkiye’ye karşı düşmanlık püsküren Moskova politikasına alet edilmesini kabul etmeyen kesim çoğunlukta bulunuyor. Görüldüğü üzere Doğan partimizin Bulgar iç ve dış siyasetinde olumlu rol oynama yollarını kapamaya çalışıyor
Basın seyirci kalmıyor.
“24 saat” ve “Trud” gibi günlük yayınlar, ulusal TV programları HÖH-DPS partisinin Rusya Dış Casusluk Ajansı KGK’nin yeniden yapılanma “Perestroyka” döneminde hazırladığı bir plana göre kurulduğunu yazarken 1990’dan beri Kremlin tarafından Bulgaristan’la ilgili izlenen siyasette bir araç olarak kullanıldığının altını çizdi.
Bulgaristan, Balkanlar ve AB politikasında odak olmak zorundayız.
Rusya’nın bölgemize yerleşmesi ve mevzilerini güçlendirmesi gerekli olan süreçken, Türkiye’nin dünya düzeni içinde kendi yerini genişletmesine engel olunmalıdır. Bu sözler Doğan’ın ağzından çıkmıştır ve Bulgaristan ile Türkiye’nin NATO içinde ve AB programlarında yakın işbirliğine engel olmayı, soydaş göçmenlerle ana vatan da yaşayan yakınlarımızın ilişkilerini koparmayı, Türkiye Bulgaristan ilişkilerini bozmayı ve Bulgaristan’daki “esir” durumumuzu sonsuzlaştırmayı amaçlıyor.
Güncel ve stratejik sorun bu davada daha güçlü olmamızdır.