BGSAM
Tarih: 14 02 2021
Fakti. Bg. Bulgarcadan çeviridir.
Yazan: Psikolog Rosen YORDANOV
Bulgar toplumunun parçalanması, son 30 yılın en önemli problemi olmakla birlikte, 1878’de başlayan Bulgar devletinin en önemli sorunudur. Karşı konuşmakla geleceğin ufku açılamaz. Problemlere yalnız işaret ediliyor, hiç biri için çözüm planı yoktur. Eğitim, öğretim, kadro yetiştirme, sağlık sistemi, adalet gibi tutucu sistemlerde gerçek reformlar yalnız bir partinin işi olamaz, bizde diyalog kültürü olmadığından dolayı, gerekli olan uzlaşmaya varılamadı.
“Covid-19” salgını ve siyaset.
Covid- 19 virüs salgını, ne yazık ki, insanları ve sosyal ilişkileri, dolayısıyla Bulgar siyasetçileri iyiye doğru etkileyip değiştirmedi. Bunalım, siyasi temsilciliğin bir siyasi liderliğe dönüştürülmesi açısından verimli kullanılamadı. Halk arasına inen, halka karışan ve insanların güveninin kazanan, dikkatleri yeni idelere, yeni ilişkilere ve çatlamasını beklediğimiz ufka çeviren liderler sivrilmedi.
Sorun inanların yönetenleri idare etmesidir. Bizim yönetimler halkın yönetimini kabul etmiyorlar. Endişe ve korkularına yenik düşen sıradan vatandaşlar adeta kudurdular. Kamuoyunu yönlendirmekle görevli yetkililer de kişisel problemlerini bir yana bırakıp yardımcı olamadılar. Bizde çişisel menfaatler kamu işlerinin üstündedir.
Ülkemizde oluşan seçim önü durumuyla ilgili olarak benzetmeli tablo şöyledir: “ Bitpazarı tezgâhlarına eski ve herkesin bildiği yıpranmış mallar dizilmiş, müşteri kafası karışık, hepsi sinirli ve alım güçleri yok.”
Pandemi seçmenlerimizi etkiledi. Ne yazık ki, bu defa “Bulgar seçmen zekidir, akıllıdır ve her defasında sandıkta haklıdır” diyenlere bu defa katılmıyorum.
Seçimden sonra, homurdanma yeniden başlamazsa, seçim isabetli olmuştur, diyebiliriz. Bulgar seçmen her defasında homurdandığından ve seçim sonuçlarından memnun olmayan bir kitledir.
Sosyal medya ve internette izlediğimiz uzun zaman evinde kapalı kalmış, istediği taze gıda maddelerine ulaşamamış Bulgar seçmenin sağlık ve ruhsal durumunun etkilenmiş olduğunu izliyoruz. İnsanlar kararsız, ne yapacaklarını bilmiyorlar ve kendilerine bir şeyler anlatanlara inanmıyorlar. Bu yeni durumu aşılara olan tepkide en açık ve kesin kararlı görebiliyoruz. Yaşlılar aşı olmak istemiyor, anneler çocuklarına aşı yapılmasına tepki gösteriyorlar.
Seçmenlerimizin maneviyatının neden çöktüğünü bir örnekle anlatmak istiyorum. Bulgaristan’da şimdiye karşı aşılanmaya karşı bir hareket gelişmemişti. İnsanlar aşılanmaya seve seve gidiyorlardı. Günümüzde yöneticilere, devlet kurumlarına inanmıyor, onların anlattıklarına inanmıyor, yöneticiler örnek olarak aşı olsalar bile kendilerine güven kalmamış, aşılara kuşkulu bakıyorlar, insanlar endişeli ve korkuyorlar, gergin bir durum meydana geldi, güvensizlik var. Uluslararası liderlere de güven yok. Kendilerine politik elit dediğimiz tabaka, meclistekiler, cumhurbaşkanlığı görevlileri ve hükümet katlarındakiler de aynı endişeyi yaşıyor. .
Covid – 19 virüsü geldiğinde birlik olalım davetleri yükselse de, bir toplum olarak yeteneklerimizi birleştirerek daha güçlü ve derli toplu olmayı başaramadık.
Virüs tehlikesinden kaynaklanarak toplumu kaynaştırmayı beceremeyince, dağılma ve ufalanarak küçülme süreçleri devam etti ve uzlaşmaz çelişkiler ön plana çıktı ve kızıştı. Bu ödevi politik liderler başarılı yürütemediği gibi, “bilimsel çevrelerden” otoriteler de başarılı olamadılar ve sanki hepsi “bulanık suda balık avlamaya” çalıştılar. Bu gibi fırsatçılıklar, yalnız son 30 yılda değil, son 140 yıldır Bulgaristan’ın en önemli ödevlerinden biri olmaya devam ediyor. Değerli, yetkili ve başarılı olmaya gerekli milli ruh halimizi yükseltecek duruma gelebilmemize dış faktörler hep engel oldular ve parçalanma sürecimiz durmadı, hatta yavaşlamadı. İnsanlarımız, daha önceki dönemlerde olduğu gibi, bugün de “Kalın enseliler ‘mutralar’ hükümetten dışarı!” diyor. Bu, bir slogan oldu. Çılgınlık sonucu bu gibi emirler kullanırken var olan durumun tamamen reddedildiği dile geliyor. Başa dönelim arzusu ifade ediliyor. Aynı zamanda “baskın bir kör döngü içine düşüyoruz.” Bu gelişme geçerli yeni durum oldu.
2021 yılında Avrupalı oluşuyla gururlanan Bulgaristan’da seçimlere giderken bu gibi sloganlarla öne çıkanlardan utanıyorum. Bu çağrıların ardından yürüyen Bulgar seçmenlere de acıyorum. Toplumun “yenilenmiş” politik önderlere ihtiyacı var.
Sürrealist koalisyonlar
“Statükoyu /şimdiki durumu/ kaldıralım!” gibi sloganlarla yükselen bayrakların altında güvensizlik, düşmanlık ve korku gibi olumsuz duygular tarafından bastırılan geçici seçim önü birlikler kuruluyor. Bu durum bize neyi anlatıyor. Sergilenmiş olan nedir?
Siz başka bir ülkede “Diril! Kalın Enseliler Dışarı!” adlı bir ana koalisyon olduğunu işittiniz mi? Akıl almaz bir slogan değil mi! Bu, akıl işi değil. İşler çılgınlık safhasına geçmiş. Öfke ve düşmanlık sarmış çevreyi. Politik platform nerede. Yargı değerleri, yeni ideler, ufuk nerede? Seçmen hangi hayaller etrafında birleşmiş ve çocukları için ne istiyor? Sokaklara ve meydanlara böyle bir perspektif inmiyor.
Bu durum ülkemizde diyalog kültürü olmayışından kaynaklanıyor.
Meclise sokaktaki davranışlarımızla girmemiz, meclis kürsüsünden mahalle diliyle konuşulması vs bunlar asla unutulamaz.
Bulgaristan’daki gelişmeler hala kişisel niteliklidir. Bundan dolayı temas, görüşme ve diyalogda edepsizlik ve ahlak sınırı yoktur. “Volya” Başkanı Veselin Mareşki ve NFSB Başkanı Valeri Simyonov arasındaki seçim birliği, kişisel menfaat temeli üzerinde kuruldu ve meclis kürsüsünden açıklandı. İnsanlar için öne çıkan iki başkan arasındaki ilişkiler, fikirler ve eylemler değildir. Bulgaristan’da siyaset partiler ve seçmenler, partiler arası ilişkileri yönetme sanatıdır, olmalıdır. Burada kişisel ilişkilerin politikaya dönüştürülme sanatı görüyoruz. Popülizm almış yürümüş.
Yemi kurulan NFSB – VOLYA koalisyonunda, iki lider olarak Simyonov ve Mareşki “izleyiciler” gözünde yakınlıklar ön plana çıksa da, onlar birbirinden çok farklı kişilerdir. Birisi Varna’dan, öteki de Burgaz’dan olan bu iki kişi arasından bölgesel yani yerel yakınlıklar dikkati çekiyor. Karadenizli olmaları gibi… Ama durum şöyle. İkisi de gemi kaptanı. Fakat birisi ticari gemi, ötekisi ise korsan gemisi dümeninde!
Bu özellikler seçim kampanyasını etkileyecektir kuşkusuz.
Siyasetçiler çözümleri değil, problemleri konuşur.
Ufku olmayan partiler ve seçim ortaklıkları ters konuşurlar.
Bulgaristan’da kurulan yeni partiler seçimlere yeni bir şeyler yapmak için değil, sanki onlardan önce kurulmuş olanları yıkma hırsıyla gidiyorlar. Son 30 yılda Bulgaristan bu yıkım psikolojisini her seçimde yıkadı. Komünizm yenik düşünce hepsi kartal oldu ama komünizm cesedini yiyip bitiremediler. Bu seçimlerde de açların saldırı yaşanacak.
Bu partilerin anlaşılır, açık ve uygulanabilir bir programı olmadığı gibi, uzun vadede ne yapacakları da belli değildir. “Adalet reformu istiyoruz!” diyenlere öne fırlayacaktır. Bu istek bir tespittir, plan-program değil. Yeni politikacılar çözümlerden değil, sorunlardan söz ediyorlar. Bir sorunu çözmek için atılacak birinci, ikinci… adımları bilmek, çözüm planlanmıştır, anlamına gelir. Bugünkü Bulgaristan’da sağlık sektöründe, nefes alamayan yargı sistemindeki birikmiş sorunları bir iki hükümet çözemez. Bulgar toplumunun derin parçalanmış durumuna bu nedenle işaret ediyorum. Sorunlar o kadar derindir ki, bir parti ya da bir seçim koalisyonu sorunların altından asla kalkamaz. Çözüm yolunu, birbirine düşman olsalar bile, bilirkişiler, uzmanlar, kurumlar ve politik partilerin ortak çabaları, analiz ve sentezler, kararlar ancak açabilir. Aynı amaç uğrunda birleşemezsek hiçbir çözüme ulaşamayız.
Bg haber redaksiyonun notu: (Nikita Kruşçev 1970’te çıkan anılarında Stalin’den sonra SBKP MK Genel Sekreterliği’ne getirildiğinde, ABD’den totaliter toplumsal düzeni demokratik başkanlık dğzenine değiştirmesi için teklif almıştır. Hukuksal reform yapabilmek için ABD Sovyetler Birliğine 6 anayasa tasarısı hazırlayıp sunmuştur. Yıllar süren tartışmalardan olumlu sonuç alıp yürürlüğe konamamıştır. Bulgaristan’da 1991 anayasası 6 ayda yazıldı ve 7. Ay uygulandı, ama hiçbir sonuç alınamadı, demokrasi tutmadı. Şimdi yapılmak istenen yargı sistemi reformundan nasıl sonuçlar beklenebilir?)
Bizdeki gerçekse şudur
“Zalimi devirelim! Başsavcıyı ve Başbakanı alaşağı edelim!”
2013’te olduğu gibi protesto alayı yeniden Delyan Peevski’ye karşı düzülmüş olabilir. Protestocular Başsavcı Geşev ile Başbakan Borisov’u Peevski’nin adamlarından ikisi olarak kabul edebilirler.
Kişisel değişiklikler yaparak Bulgaristan’da adalet reformu yapılması mümkün olabilir mi? Bu istekler bir plan olmadığından dolayı kalıcı değişiklik ve reform için temel oluşturamaz. Bulgar Anayasası, Bulgar yargı sistemi daha 1991’de ciddi genetik defolarla doğdu. Parlamenter çoğunluk sağlayamayan hiç bir parti kendi başına reform yapamaz, mutlaka müttefikler bulmalı ve ortak hedefe birlikte ilerleme siyaseti geliştirilmelidir. Zamanını doldurmuş, eski kafalı kişiler demokrasinin ve öngörülen değişikliklerin güvencesi olamaz. Zamanını doldurmuş kadrolara güvenerek yenilenecek olan sisteme adalet, yargı değeri ve ideoloji örnekleri gösteremeyiz. Reformlar yeni insanlarla yapılır. Eski olanı yıkmak reform değildir, yerine bir şeyler koymak ve yeni sistemin çalışması gerekir. Bizde hiçbir sistemin çalışmadığını “Covid-19” koşullarında gördük.
4 Nisandan sonra yüzü gülen siyasetçi göremeyiz.
Yaklaşan seçimden sonra Bulgar siyasetinde hayal kırıklığı ve şok yaşanacaktır.
Hayal kırıklığı o kadar büyük olacak ki, anlatabilmeye basın toplantıları yeterli olmayacak. Seçimlerden çıkan sonuç ne beklenen ne de hayal edilen olacak. Uzun bir süre seçim stresinden kurtulamayacağız, huzurlu günlere götüren yol uzun olacak. Cumhurbaşkanı seçimlerinin de kapıda olduğunu unutmayalım. Ne yazık ki, siyasetçilerin ve vatandaşların tebessümlü yüzlerini uzun zaman arayacağız.
Bulgaristan.