Tarih: 23 Eylül 2019
Yazan: Dr. Nedim BİRİNCİ
Konu: Yerel Seçimler Yeni Bir Başlangıca İşaret Ediyor.
Seçilen halktandır, seçen de halk,
Bir düzen ki kuvvet, alınır halktan
Ne baskıya teslim, ne kork tuzaktan
En güzel yönetim, demokrasidir.
27 Ekim 2019 yerel seçimleriyle gelecek değişikliklerin renkleri kendini göstermeye başladı. Siyasetçiler usta bahçıvanlar gibidir, baharın geciktiğini, yazın uzadığını ve güzle gelecekleri bilir.
2019 mahalli seçimlerimizin biz Bulgaristan Müslümanlarına getirecekleri de parmak hesabı artık gösterilip sayılmaya başlandı. Memleketimizde 1989 Mayısındaki ayaklanmamızdan ve aynı yılın yaz aylarında 360 binimizin birden sınır dışı kovulmamızdan beri etkimiz dalgalı gücünü sürekli gösteriyor. Sofya’daki politik iktidar gündüz rahatsız, gece gözüne uyku girmiyor. Muhtar, Belediye Başkanı ve belediye meclis üyesi seçimlerinde ele geçirilecek pozisyonlar, ülkemizin yakın geleceği için çok önemlidir.
27 Eylülde başlayacak seçim kampanyasında söylenecek sözlerin yarıdan fazlası şimdiden söylendi. Bazı bağımlı (sözde bağımsız) adaylar, komite ve partiler Program hazırlamışlar. Büyük bir gayretle madde madde açıklıyorlar. Vaatler birbirinden büyük. Halk fakirleştikçe, yoksulluk derinleştikçe, kış kapı çalmaya başlayınca vaatlerin hepsi kabul. Belirleyici olan alış veri ve çözümün yakın olmasıdır…
Birkaç hafta öncesine kadar Birleşik Amerika’nın Bulgaristan’daki baş- seçim-uzmanı olan, iktidar partisi GERB’in ikinci adamı Tsvetan Tsvetanov’un başına geleni hepiniz biliyorsunuz. 4X4 Jeep’i için yaptırdığı özel garajdan, 5-inci apartman kattaki “kral yatak odasına” direk asansör çektirdiğini işiten kem gözlüler kıskançlıktan öfke ateşi yaktı. Tsvetanov 2006’da “kurduğu” GERB partisinden, meclisten ve öteki bilinen ve bilinmeyen görevlerinden “istifa etmek” zorunda kaldı. Belki bunların hepsi bir tuzaktı, çünkü birden bire “Avrupa Atlantik Güvenlik Merkezi” (AAGM) Başkanı atandı.
Merkezin açılışında ciddi dış destek kendini gösterdi. Onun 2006’dan beri tanıştığı, ABD Başkanları katında danışman olarak çalışmış kişiler, Dünya Yahudi Kongresi temsilcileri, Bavyera’dan bilinen Alman siyasetçiler Sofya’ya geldiler. Bu heyeti görenler “asansör ve daire” işlerine karışınca ipi çekildiğini düşünenler, dudak ısırdılar.
Tsvetanov bir basın toplantısı da düzenledi ve Başbakan Borisov hakkında “etrafına yağcılık yapan insanlar topladı” dedi.
GERB partisinin bu seçimlerde 130 muhtar çıkaramayacağını, illerin bazılarını da kaybedeceğini söyleyen Tsvetanov, politikanın göbeğinde olduğuna işaret ederek, GERP partisinin Türk ve Pomaklar’dan oy toplama politikası konusunda şunu belirtti:
“GERB partisi Yürütme Komisyonu “Ne pahasına olursa olsun her yerde temsilci bulundurma gereği olmadığına ilişkin bir karar almıştır”. Dedi ve ” her yerde temsilcimiz olması hamlesi, GERB partisini tek seçenek gören, onurlu Türk ve Pomakların siyasetten geri çekilmesine neden oluyor.” Şeklinde konuştu.
Son seçimlerde (Mart 2017), HÖH saflarındaki parçalanmadan yararlanan GERB Bulgaristan Türk ve Pomaklarından 120 binden fazla oy almıştı. Bu durum, politik dengeleri bozdu ve faşist güçlerin iktidara tırmanmasına kapı araladı. HÖH partisinin Müslüman seçmen üzerindeki tekeli de ilk kez tuzla buz olmuştu. Bundan 3 ay önce, Ts. Tsvetanov GERB partisinden ayrılırken, tam o zaman Başbakan Yardımcılığından düşen “aşırı milliyetçi” Valeri Simyonov şöyle demişti:
“HÖH seçmeninin büyük bir kısmını partiden koparan ve karma bölgelerde oylarını almayı başaran Tsvetanov, görevinden çekilmeye zorlandı, bu da Borisov ile HÖH partisi arasında bir bağlantı olduğuna işarettir.”
Daha derin düşünüldüğünde şu “asansör”, “ucuza kapatılmış daire”, “konuk evleri” konularının Birleşik Amerika Senatosu parasıyla Bulgaristan’da yayın yapan “Amerika’nın Sesi” radyosu tarafından kamuoyu sofrasına sunulduğu unutulmadı. Bulgar yüksek yetkili “dalavereciliğinin” birkaç defa ABD senatosuna rapor edildiği de hatırımızdadır. Bu konularda bu sene Başkan Trump’a “kilise bahçesi kahvaltı sofrasında” hesap veren kişilerin Tsvetan Tsvetanov ve Mustafa Karadayı (GERB ve DPS adına) olduğunu düşündüğümüzde, olayları başka biçim denetleme yöntemi geliştirildiği de akla gelebilir. Öyle de olsa, böyle de olsa, ilgililerin her şeyi bildiği ve frensiz gevezelerin iktidar dalından düşeceği artık gün gibi ortadadır. Oyunun kuralları değişiyor.
“Yaklaşan seçimlerle ilgili somut görüşler” de paylaşan, yeni yetkili birinci ağız olan ( emin konuşan) Tsvetanov’a göre, mecliste sandalyesi olan partilerin hepsi daha fazla oy “kazanacak” (“Volya” partisinin adı geçmedi) ama oyları en fazla artacak olan parti – Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS-HÖH) olacaktır. HÖH partisi havuzuna oylar nereden mi gelecek? Birkaç yazımızda bu konuyu işlemeye çalışacağız. Ana kaynak T.C.’deki soydaşlarımız olabilirdi fakat 6 ay süreyle seçim yasası değişiklerinde köyünde kasabasında kalma şartı var ve bu isteğimiz halen engellenmiş durumdadır ve arkada kalan sürede engel aşılamamıştır.
Şu demokratikleşme işleri aslında bir insan hakları kavgasıdır. Bu kavganın ana kaynağı ve bugün de arkasında duran Birleşik Amerika’dır. Rodoplu Karadayı şu İngilizceyi biraz sökse ve Türk okulu, anadil, zorunlu Türkçe dersleri, anadilde basın yayın özgürlüğü, geleneklerimize göre yaşama, daha geniş özgürlük ve kolektif haklar gibi isteklerimizi Başkan Trump’a kısaca ama özlü anlatabilse, bir umut, belki her şey birden çözülür. Sonunda Amerikalının bizim haksız hukuksuz yaşamamızdan ne çıkarı olabilir ki? Biz kırık dökük, yassı yumuk işlerin yoluna girmesinden yanayız ve Bulgaristan’daki durumu şöyle görüyoruz.
- Beklenen oylar, 2014’ten beri GERB partisi tarafından aldatılan Türklerden, Pomaklardan ve Romenlerden (Millet’ten) gelecek. Artık insanlarımız Başbakan Borisov’un 1985’te isim değiştirme işlerinde yakından uzaktan parmağı olduğunu anladı. Bir başbakanın Türk’e Türk, Pomak’a Pomak, Millet’e Millet demeye dili dönmezse bu işten hayır bekleme. 9 sene geçti bu adam değişmedi. Kırca Ali belediyesi köylerinde insanlarımıza göz kızartıp oya avuç açan Meclis Başkanı Tsveta Karayançeva’nın kusur görmesin ama, sahte biri olduğu, sözünde durmadığı ortadadır. Eski Kültür Bakanı ve şimdiki meclis kültür komisyonu başkanı Vejdi Raşidov’un ise, baba tarafından Dale (Hakra) köklü olduğu ve tüm tavırlarının Türk kimliğine yabancı olduğu, kendini Türk gösterip Daleler gibi davrandığı artık yüzde yüz ortaya çıktı. Olayın gizlenecek tarafı kalmadı. Bu arada GERB de rezil oldu.
Kırca Ali sakinleri tarafından meclise gönderilen ve Sofya’da GERB milletvekili olarak yıllardan beri böbürlenen ve ayrıca Kültür Bakanı görevinde bulunduğu yıllarda yalnızca dalavereleri birbirine bağlamakla uğraşan Vejdi Raşidov’un gerçekten kim olduğu artık biliniyor. Olayı Bulgarlar kendileri de yakından izlemişler. O, önce Sofya kenarında Vitoş Dağı eteğinde yaptırdığı evde çalıştırdığı Kırca Ali köylerinden inşaat ustalarının yevmi yelerini ödemeyişiyle ünlendi. Olay devletin dosyasına işlendi.
Şu günlerde düzenlenen Plovdiv (Filibe) şehrinin “Yılın Avrupa Kültür Şehri” ilan edilmesi vesilesiyle düzenlenen resim sergide Vejdi Raşidov’un müzeye hediye ettiği 4 tablonun, başkent “Bit Pazarı”ndan yeni çerçeveli eserler olduğu tespit edilince iş patladı.
Bilinen gazeteci Saşo Dikov bu defa bildiklerini dökmeden edemedi. Bu arada V. Raşidov’un sözde “Profesör” olduğu ve kesenin ağzını açmış “Akademisyen” olmaya soyunduğu ortaya çıktı. Şöyle ki, “büyük heykeltıraş” V. Raşidov’un 15 dış şehrinde kendi başına açtığı sergilerde teşrif ettiği eserlerden daha fazlasının, o Sofya uluslar arası tekstil pazarı “İliyensi” – çarşısı ardında bulunan ünlü bir Bulgar heykeltıraşın atölyesinde çıraklık ederken, ustanın anı ölümünden sonra atölyede kalan eserler olduğu” dilden dile dolaştı.
1984 yılında Paris’te, Avrupa Güzel Sanatlar Akademisi’nin “Altın Madalyası” ile ödüllendirilmesinin ise Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi ve BHC Kültür Bakanlığı tarafından örgütlendiği belgelerle kanıtlandı.
1985 yılında Bulgar isimlerinin değiştirilmesini destekleyenler Deklarasyonunu imzalayanlar listesinde birinci sırada olan da Vejdi Raşidov’tur.
Bulgaristan Türklerinin Türklük kalesi Kırca Ali belediyesini içerden dinamitleme ödevini üstlenen Vejdi Raşidov’a başarılarından dolayı mükâfat olarak Kültür Bakanlığı ve “Stara Planina” ödülü sunuldu.
Totalitarizm uzantısı ve artık tamamen faşistleşen Sofya hükümetine minnettarlığını ifade ederken de, şahsi girişimiyle Doğu Rodoplar’daki kültürel etkinliklere ayrılan devlet bütçesini % 50 kısan o oldu. Faşistlere faşist demeye dili dönmedi. Çocuklarımıza okul istemeye dili dönmedi. Genç yeteneklerimizi ödüllerle özendirmek aklına gelmedi. Ömür boyu vergi ödememiş Bulgar Bay ve Bayan sanatçılara 700-er leva emekli maaşı verirken bir iki Türk sanatçıyı düşünemedi. Yetenekli Türk evlatlarından hiç birini dış ülkeye okumaya göndermedi. Yetimlere asla el uzatmadı.
Şu da çok ilginçtir. Kültür Bakanı olduğu yıllarda o, Ermenistan Başkenti Erevan’ı ziyareti esnasında ödüllendirirken “Ermeni yetimlere” 50 bin US Dolar para bağışında bulundu ve güya “1915 Osmanlının Soykırım belgesi” imzaladı. Bakan Vejdi Raşidov’un İngilizce kaleme alınmış olan ve muhtevasını öğrenmeden imzaladığı evrak, kendi adına değil, Bulgaristan Türkleri adına imzaladığı tahminleri çok güçlüdür, çünkü evrak bugün de gizli tutuluyor.
New York ve Tokyo’da uzun zaman kalmasını “Multi Grup” bağış finansmanıyla gerçekleştiren V. Raşidov, Bulgaristan’da kalın enseliler grubundan “Multak n.o. 1” ilan edildi. Devlet himayesine alındı. Aynı Ahmet Doğan gibi o da “Bulgaristan Türklerini koyun, kendisini de çoban” sandı.
Son olarak ise, Parlamento Kültür Komisyonu Başkanı sıfatıyla “……Stroy” isimli büyük bir Sofya İnşaat Şirketine dev ihale kazandırırken “iş bitirmiş” ve aynı şirketle başkentin en gözde semti olan “İstok” (Doğu) belediyesinde elini cebine sokmadan 2.5 katlı bir ev kuruculuğu üzerinde mutabık kalmıştır. Olay basına ve medyaya düşmüş ve Vajdi Raşidov’un sakalında ve bıyığında beyazlanmamış tellerin hepsi bir gecede ak pak olmuştur. Olaylar böyle gelişince, Kırca Ali yerli kök Türkleri “Dale’ye” verecek oyumuz yok, tuzağa düşürüldük, deyip bira şişesine uzanmışlardır.
“Ben bir akademisyenim” havalarına giren V. Raşidov’un parlamento kulisindeki kavgalarını TV ekranında izleyenler, “eskiden kuru tahtaydı artık su çekmiş, dibe çöküyor” dediler.
Bu gerçeklerin hepsini bilen ve Vejdi Raşidov’un GERB içinde, mecliste ve kamuoyunda tutunacak tek dalı kalmadığını görünce, GERP partisi yaklaşan seçimlerde karma bölgelerde daha fazla rezil olmamak için de geri çekilmek zorunda kalacaktır. Yani HÖH partisi havuzuna ilk damla GERB’in Türkleri ve Pomakları “yol, köprü, iş, yüksek ücret” yalanlarıyla aldatıp çaldığı 120 bin oyun büyük bir kısmının geri dönmesinden sağlanmış olacaktır.
GERB içinde “korunan”, “şemsiye altında olan” çok geniş bir tabaka oluşmuş ve bu tabakadır GERP partisini çözülmeye iten ve dibe çeken ağırlık. Birbirine bağlı zincir halkaları memleketi yönetemeyen ve yalnız rüşvet ve dalavereye oynayan bir zümreye tepkinin sert olması bekleniyor. Rüzgâr değişiyor. Ortaya çıkan boya seçim sonuçlarını değiştirecek gibi…
Eğitim ve dil hakkı
Mülkiyet ve din hakkı
Dokunulmazdır mesken
Özgürce yaşam hakkı
Aynı vaatleri devamlı işitenler uyanmaya başladı.
GERP partisi dış ülkelerdeki soydaşlarımızın yerel seçimlerde oy vermelerine engel olmaya devam ediyor. Bu defa da adayları seçmen değil partiler gösterdi.
Yapılacak işleri birer birer sıralayamayan muhtar ve belediye başkanına oy yok. Tanımadığımız ve bizden olmayan hiçbir adaya oy yok.
Her gün birer birer, hane hane, köy köy eriyip bitme zamanına dur deme zamanı geldi.
Bir yabancı Macare köyüne gelmiş 15 eşek bakıyor ve eşekleri yarıştırmaktan geçiniyor, biz daha ne bekliyoruz.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Konumuz devam edecek: İkinci bölüm Bulgaristan Türk, Pomak ve Millet oylarının geri dönmesini zorunlu kılan nedenlerin bazıları.
Lütfen paylaşınız