BGSAM

Tarih 06 Mart 2017

Büyük şehirlerde bir oyun fiyatı 70 ile 100 leva arasında.

Bulgaristan’da 3 Martı anma törenleri geçti. Cumhurbaşkanı Rumen Radev, ilk kez katıldığı törenlerde yaptığı konuşmada, “geçmişinden anılar olmayan, geleceği olmayandan daha fakirdir” dedi.  Bu sözler BGSAM ekibini düşündürdü. 26 Mart günü yapılacak genel erken seçimlerle ilgili şu görüşleri paylaşmamıza vesile oldu.

Önce şu geçmişimize kısaca bir göz atalım.

Biz tarımı çökertilmiş bir ülkeyiz. 30 yıl önce aynı tarlalardan, bahçe ve bağlardan ürettiğimiz sebze ve meyvelerle kocaman Rusya’yı ve Doğu Avrupa ülkelerini besleyen 2007 yılından beri patates ve elmalarımız Polonya’dan, dereotu ve maydanozumuz Makedonya’dan,  üzüm ve armutlar Yunan’dan ve İtalya’dan, havucumuz İsrail’den, Mandarin ve Portakallarımızı Türkiye’den, sarımsağımız İran’dan vb ihraç ediyoruz. Günümüzde artık dağda bayırda Allah’ın verdiği yaban meyveleri ve baharatlar dışında hiçbir ülkeyle rekabet edebilecek durumda değiliz.

Bu yıl “Devin” yeraltı su kaynaklarımızı da İsveçlilere sattık, belki de yakında içme suyumuzu da Fransız “Evien” şişelerinden içeceğiz…

Ülkemizde küçük ve orta ölçekli tarım üretiminin neden tutmadığı, neden yeşeremediği konusu hepimizi ilgilendiriyor. Yaz aylarında köylerine dönen soydaşlarımızın gözleri hep o eski bağ bahçeleri, meyve yüklü ağaçları, tezgâhlardan taşan domates, fasulye, biberleri arıyor.

Ama yok… Toptancılık mafyanın, perakendecilik de Çingenelerin elinde tekelleşmiş durumdadır.

Mart ayı başında Bulgaristan köylerinde at koşuları yapılır. 13 Kasım 2016 seçimlerinden sonra ruh bulan ve iktidar sözü etmeye başlayan Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başkanı Bayan Kurneliya Ninova, Vratsa ili Mramoren köyünde at koşularına katıldı ve siyah bir Arap atı üstünde fotoğraflar çektirdi. Köylüler önünde konuşan ve Bulgaristan tarımsal üretim sorunlarına değinen Bayan Ninova şöyle dedi:  “Avrupa Birliği’nden Bulgaristan’ın tarım sektörü için gelen üretimi teşvik yardımlarından % 80’ini 10 (on) kişi arasında dağıtılıyor, Bulgaristan köylülerine de kalan % 20 çırpılarak veriliyor.”  Küçük ve orta ölçekli üreticilerin can çekiştiğine işaret eden Bayan Ninova, iktidara geldiklerinde, büyük ölçekli tarım üreticilerine ödenen teşviklere tavan koyacaklarını ve kalan paraların sebze meyve üreticilerine, hayvan bakıcılara, süt ve sütlü mamul üreticilerine dağıtılacağını vaat etti.

Bu olay, Bulgaristan kamuoyunda etki yaratırken, AB tarım fonlarından gelen teşvik paralarının yıllarca kulis adına “çaprağı elinde tutan” HÖH “fahri” başkanı Ahmet Doğan tarafından hazırlanan gizli projelerle gerçekleştirildiğine işaret ediliyor. Tarımımızı çökerten bu olanların hazırlanmasında 3 yıl HÖH – DPS Genel Başkanı olan Lütfi Mestan’ın da parmağı olduğuna vurgu yapılıyor. Büyük bir gerçektir ki, karma bölgelerde muhtarların HÖH listesinden seçilmiş kişiler olduğu köylerde, hayvan bakıcılara sığır başı verilmesi gereken 200 levadan ancak 100 leva ödendiği vurgulanarak, rüşvet ve dolandırıcılıklara son verilmesi isteniyor. Bu da çok önemli. Şumen’de seçim kampanyasını açan HÖH-DPS partisi bu konulara değinmiyor. “Biz Bulgaristan’ı Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya soktuk” demekle yetinirken, “Novo Selo” askeri üssüne binlerce US tankı yığıldığına da işaret etmiyor.

Mart ayının ilk günlerinden başlayarak Bulgar yerel ve merkez basınında ana konu “oy satın alma” tuzaklarını açıklamak oldu. Başbakan Ptrof. Gercikov düzenlediği basın toplantısında, “Bakanlar Kurulu’na her gün büyük sayıda sinyal geldiğini, demokratik seçim sürecinin suya düşürülmesi için oy tacirlerinin para dolu torbalarla memleketin dört bir yanına dağıldığını” açıkladı.

“Rodopi 24”, “Trud” ve “24 Çasa” gibi gazetelerin 6 Mart tarihli sayısında Kırcaali’nin “Studen Kladenets” (Soğuk Pınar) setindeki kuru gıda depoları rampalarında ve taşıt araçlarına yüklü halde DOST partisi amblemi, yazılar ve 13 nolu seçim bülteni reklâmıyla döşenmiş 400 adet paket ele geçirildiği, benzer paketlerin “Vızrojdentsi” semtindeki “Oriental” lokantasında da halka dağıtıldığı haberleri yer alıyor. Bu paketlerin parasını Ankaralı bir siyasetçi olan Pabuşçu’nun ödediği, her pakete 16 Euro tutarı gıda konulmasını önerdiği, paketlerden 12 levalık mamul çıktığı, aradaki paraların kimin cebine girdiğinin anlaşılamadığı ayrıntılı yorum konusu oluyor.

Öte yandan 1-7 Mart 2017 tarihli haftalık “Galerya” gazetesi “Bu seçimde oy fiyatı 70 leva ile 100 leva arasında” başlığı altında, politik bilimler uzmanı Geoergi Manolov’un “bu seçimde henüz başlayan oy alış verişi konusunu analiz eden” bir araştırma yazısını yayınladı.

Oy pazarlıklarında ve alım satımında birçok özelliğe dikkat çeken Prof. Manolov, bir seçim bürosunda kullanılan oyların hepsinin yeni bir tutanakla değiştirilmesi işleminin 1 000 (bin) leva olduğunu anlatıyor ve şöyle yazıyor: “Galerya” gazetesinin 6. sayfasında:

“Yaklaşan 26 Mart erken genel seçimlerinde büyük şehirlerde bir oyun fiyatı artık kesimleşti. Oy tacirleri 70 ile 100 leva etrafında anlaştılar. Fakat bu fiyat şehirlerin büyüklüğüne göre değişiyor: Orta büyüklükteki Belediyelerde  bir oy 50 ile 70 leva arasında alıp satılırken, küçük yerleşim yerlerinde ve köylerde ödenen fiyat 20 ile 50 leva arasındadır.

Yapılan hesaplamalar, bu seçimlerde oyların % 30 oranında pahalılaştığını gösteriyor. Çünkü 6 Kasım 2016’da yapılan Cumhurbaşkanı seçimlerinde köylerde bir oyun fiyatı 2 kilo et ve 20 levaydı.

Prof. Manolov, eskiden bir oyun 2 kebap ve 1 bira olduğunu hatırlatırken, şimdi 2 köfte ve birkaç biralı ortamın oy pazarlıklarının başladığı masada ödendiğini, gıda malı dolu torba üzerinden pazarlık yapılmadığını, her seçimde yeni bir pazarlık usulü geliştirildiğini anlatıyor. “Birçok yerde partililerden seçim için 300- 400 leva seçim yardımı toplanıyor. Bu paralar partilerin banka hesaplarına yatırılıyor. Bu yasal bir işlem olarak kabul edilirken, ardından aynı paradan 50 – 100 leva aynı kişiye oyu için elden ödeniyor. Bu açık hırsızlığı partiler dolayındaki şirketler örgütlüyor. Bu durumda bağışta bulunan ile yardım alan yasalar önünde “temiz” durumdadır.

Orta büyüklükteki seçim merkezlerinde ve küçük köylerde “sandık satın alma yöntemi” moda oldu. Bu yöntem uygulanırken fiyat belirleyici olan yerleşim merkezinin büyüklüğü, oyları satın alan partinin bölgedeki etkisi ve işlemi yapan kişilerin bu işi kendi başlarına yapıp yapamadığı, sandık başının ve seçim bürosu başkanın rolleri tarafından belirleniyor. Geçen seçimlerden birinde, Silistreli 2 bin Türk seçmen oylarını şimdi bir AB milletvekili olan Barekov ödememiş ve büyük skandal yaşanmıştı. Bu durumlarda, seçmenin kime oy verdiği asla dikkate alınmadan, parayı peşin sayan bir parti lehinde tamamen yeni ve yüzde yüz sahte bir seçim tutanağı hazırlanmasının bedeli küçük yerleşim merkezlerinde 600 (altı yüz) levayı bulurken, orta büyüklükteki seksiyonlarda 1 000 (bin) leva üzerinden bağlanıyor.

Bulgar seçim yasasında birçok delik olduğundan dolayı, hiçbir kimsenin bültenleri sayma, bültenleri bir yere toplama ve seçim protokollerini hazırlama işlemini kontrol etmeye ve herhangi bir yetkiliden hesap tutmaya hakkı yoktur. Seçim bürolarındaki komisyonlar oy tacirleriyle önceden anlaşmışsa onların istedikleri protokolü teslim etmelerini engelleyecek güç yoktur.

Şu da var, komisyon üyeleri boş bültenler üzerinde istedikleri işaretlemeyi yapabilir ya da işaretlenmiş bir bülteni başka birisiyle sayarken değiştirebilir.

Bulgaristan’daki seçimler işte böyle bir ortamda yapılıyor.”

Dahası ise şöyledir:

Bulgaristan’da seçimler bir para kazanma ve para aklama mekanizmasıdır.

Devlet bütçesinden şimdiki erken seçim için 36 milyon leva para ayrılmıştır. 43. halk meclisi bu harcamayı onayladı ve parayı Merkez Seçim Komisyonuna aktardı. Bu paralarla bültenler basılıp, gerekli seçim organizasyonu yapılırken ve seçim bürolarında görevlendirilenlere belirli bir ücret, su sandviç ve başka verilirken, ayrıca milletvekili adayı gösteren partilere de aday başı 40 bin leva avans ödenerek. Parti başkanlarına verilen bu parayla seçim kampanyası, propaganda çalışmaları vb harcamalar karşılanır. Fakat parti % 4 barajını aşamazsa bu paraları geri ödemek zorundadır.

Örneklersek, ilk kez seçime giren “DOST Birliği” 26 Mart 2017 seçimleri için devletten gösterdiği 200 milletvekili aday için 8 milyon leva  almışsa, bu paralardan 10’ar bin levasını kampanya işleri için adaylarına dağıtmış bulunurken, önümüzdeki 3 hafta içinde aday başı 10 bin leva daha harcama yapmış olsa, bu paracıklardan 4 milyon levası Lütfi Mestan, Kasım Dal ve Oktay İsmailov’un ceplerine dolacaktır. Kuşkusuz bu avantanın tamamen kendilerine kalması için, ya meclise girmeleri ya da dışardan yada içeriden bir yerden 8 milyon leva bulup “bu işi başaramadınız, çevirin paraları” dendiğinde hapse girmemek ve hacizlerle boğuşmamak için iade etmeleri gerekir.

Eğer dışardan gelen para kirli bir paraysa, Bulgaristan seçimleri üzerinden aklanmış olur, bu işin kazancı da % 40’tır. Öyle ki seçimden de, dolandırıcılıktan da, hatta para aklamaktan da kazançlı çıkan her zaman para babaları, ruhunu satmışlar ve halkın gözüne kül atıp, yüzüne gül suyu serpenlerdir.

Fakat biz henüz ölmedik ve halkımızın gözünü açmaya yemin ettik.

Lütfen paylaşınız.

Reklamlar